‘Antalya mekânsal olarak büyümüyor, balon gibi şişiyor, patlamak üzere’

Güncelleme Tarihi:

‘Antalya mekânsal olarak büyümüyor, balon gibi şişiyor, patlamak üzere’
Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 2023 07:00

En yoğun iç göç alan kentlerden olan Antalya aynı zamanda Rusya, Ukrayna, Suriye, İran ve Türk cumhuriyetlerinden göçenlere de ev sahipliği yapıyor. Birbirinden çok farklı kültürlerin barış içinde bir arada yaşadığı bu Akdeniz kenti artık aldığı göçü taşımakta zorlanıyor. Akdeniz Üniversitesi Göç Araştırmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Aygül’e, şehrin değişen demografik yapısını ve kültür dokusunda beklenen değişimleri sorduk. Aygül, Antalya’nın kendisine ait bir kültür geliştirmediğini, bu nedenle bu göçü absorbe ettiğini ama önümüzdeki süreçte önlem alınmazsa sorun yaşanacağını söylüyor.

Haberin Devamı

Bir zamanların emekli kenti Antalya, İstanbul’dan sonra en yoğun yabancı göç alan il. Antalya, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başladığı günden beri Ukraynalılara ev sahipliği yapıyor. Putin’in seferberlik ilanının ardından savaşa karşı olan Ruslar da geçen yaz şehre akın etti. Özbek ve Kazakların da çalışmak için tercih ettiği yer burası. Önceden şehre yerleşen İranlıların ve Suriyelilerin nüfusu da
azımsanmayacak sayıda. Ve son olarak Kahramanmaraş depremleri sonrası kış sezonunda kapalı olan otellerin kapılarını depremzedelere açmasıyla Antalya’nın nüfusu 150 bin civarında arttı. Antalya Valiliği verilerine göre, kentte
154 bin 86 depremzede ağırlanıyor. Depremzedelerin 73 bin 649’u otellerde, 9 bin 41’i KYK yurtlarında, 4 bin 251’i kamu misafirhanelerinde kalıyor. Çok sayıda afetzede de kendi imkânlarıyla kiraladıkları evlerde ya da tanıdıklarının yanında konaklıyor. Yine Antalya Valiliği’nin aktardığı bilgilere göre 26 bin depremzede öğrenci Antalya’da eğitimine devam ediyor. Birbirinden çok farklı birçok kültüre kucak açan Antalya’nın sosyal dokusu, kültürü ve şehirleşme yapısı bu durumdan nasıl etkileniyor sorusunun peşine düştük. Antalya’da iki gün geçirdik; Lara’dan Konyaaltı’na, Muratpaşa ve Kemer’e kadar şehrin merkezlerini dolaştık. Depremzedeler ve yerli halkla konuştuk. Antalya’nın tüm bu yaşananlardan nasıl etkilendiğini Akdeniz Üniversitesi Göç Araştırmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Aygül’e sorduk.

Haberin Devamı

* Antalya’da yerleşik olan yabancı nüfus sayısı nedir?

Antalya’da yaklaşık 163 bin yerleşik yabancı nüfus var. Bu ciddi bir rakam. Suriyelilerin nüfusu da bir hayli fazla. En çok tarım, inşaat ve soğuk hava depolarında çalışıyorlar. Antalya, Kaş’tan Manavgat’a kadar çok büyük yüzölçümüne sahip ve çok ciddi oranda göç alan bir şehir. 2007-2008’de Türkiye’nin dört tarafından en çok iç göçü aldı. Son birkaç yılda bu iş değişti. 

‘Antalya mekânsal olarak büyümüyor, balon gibi şişiyor, patlamak üzere’

‘Antalya mekânsal olarak büyümüyor, balon gibi şişiyor, patlamak üzere’


Haberin Devamı

* Bu durumun sebebi nedir?

Çünkü burası artık bir emekli kenti değil. Yıllarca çalışıp insanların birikimiyle ev alabildiği ve yerleşebildiği bir şehir değil artık.
10 yıl öncesine kadar burası emekli ve öğrenci kentiydi. İklimi buna müsait. Bu havada ısınmaya ihtiyaç duymadan yaşarsınız Antalya’da. Masrafınız az olur. Ürün bol, pazarlar ucuz. İşgücü piyasasının göçmen işgücüne evrilmesi bu durumu da değiştirdi. Daha önce kırdan kente göç etmiş kişiler bu işlerde çalışırken, bugün artık göçmen nüfus yani Suriyeliler ve Afganlar çalışıyor. Yerleşik İranlı, Rus göçmenlerin üzerine Ukraynalılar geldi, seferberlik ilanından sonra Ruslar yeniden gelmeye başladı. Türki cumhuriyetlerden de insanlar var. Ev ve bakım hizmetlerinden çocuk bakımına kadar birçok işte çalışıyorlar. Ve son olarak 154 bin depremzede geldi. 20 bin 149 öğrenci nakli gerçekleşti. Ankara’dan sonra en çok depremzedenin göç ettiği yer  Antalya. Bu da mekânın sıkışmasına neden oluyor, mekân kentsel olarak büyümüyor, bir balon gibi şişiyor ve patlamak üzere.

Haberin Devamı

* Nasıl problemlere sebep oluyor bu durum?

Konut fiyatlarındaki artış bir numaralı problem. Yüzde 195 artış oldu konut fiyatlarında.

‘Antalya mekânsal olarak büyümüyor, balon gibi şişiyor, patlamak üzere’

‘Kent kimliği yok’

* Depremzedeler çok daha yakın olan Mersin’i atlayıp neden Antalya’yı tercih etti sizce?

Antalya’nın bir kent kimliğinin olduğunu düşünmüyorum. 2 milyon 688 bin kişi yaşıyor Antalya’da, bu rakamın sadece nüfusa kayıtlı olan 1 milyonu Antalyalı. Antalya’da yaşayan insanların çoğu baktığınızda başka yerden gelme. Misal Burdur, Isparta, Konya ve İstanbul’dan çok göç almış... Depremzedelerin gelmesinin sebebi, zaten burada halihazırda 35 bin Adanalı, 24 bin Antepli, 35 bin Hataylı, 25 bin Urfalı ve 25 bin Kahramanmaraşlının yaşaması. Burada eşleri dostları, akrabaları, bazılarının yazlık evleri var. Mersin’i atlayarak Antalya’ya gelmelerinin temel sebebi bu. Aşina oldukları bir mekâna geldiler. Ruslar da zamanında aşina oldukları Antalya’ya böyle göç etti. Türkiye’de İstanbul’dan sonra en çok yerleşik yabancı nüfus burada. 

Haberin Devamı

* Antalya’nın kimliği olmadığını söylediniz. Biraz açar mısınız?

Serik-Manavgat bölgesi Yörük kültürünü hâlâ koruyor, belediyeler ve bazı STK’lar da korunması için çalışıyor ama çok azlar. Antalya’nın bir kent kimliği yani kültürü yok. Bir Hatay değil, mesela gastronomisi yok. Kendine has bir yemeği yok Yörüklerin. Hatay medeniyetlerin ortak noktası, giyim kuşamdan yeme-içmeye kadar birçok kültürel unsurdan bahsedebiliriz. Antalya’nın kimliğinin olmaması yabancıları absorbe etmesinin nedeni. Sayıları çok ama Suriyelilerle ilgili bir olay yaşanmadı burada, Ruslarla Ukraynalılar barış içinde yaşıyorlar. Bu kentin farklılıkları kaldırabilecek bir kimliğinin olduğunu düşünüyorum ancak son zamanlarda yaşanan enflasyonist baskıdan dolayı, konut kira ve satın alma fiyatlarındaki artış nedeniyle ister istemez sesler çıkmaya başladı.

Haberin Devamı

‘Antalya mekânsal olarak büyümüyor, balon gibi şişiyor, patlamak üzere’

* Neler yaşanıyor mesela?

Bugüne kadar pazar ucuz diyorduk Antalya’da ama bazı pazarlara gidemez olduk çünkü Ruslar ve Ukraynalılar gidiyor oralara ve haliyle fiyatlar da yükseliyor. En iyi evlerde onlar oturmaya başladı, çocuklarını rahatlıkla özel okullara gönderiyorlar. Bu defa halk kendine bakıyor ve “Ben neden yapamıyorum” dediğinde sesler yükselmeye başlıyor. Ekonomik değerler şimdilik bu durumu tolere ediyor ama çok sınırda. Bir anda kendi ülkende yabancıya dönüşebilirsin. O da kişiyi mutsuz eder, mutsuzluklar öfkeye dönüşür, öfke saldırıya dönüşür.

* Antalya bu nüfusu ne kadar kaldırır sizce?

Antalya bu nüfusu kaldıramaz maalesef, böyle bir potansiyeli yok. Burada bir şekilde yeni kent merkezleri, yeni işkolları oluştu. Ama devlet depremzedelerin geri dönüşlerini sağlayacak altyapıyı oluşturmak zorunda. Bugün yaşadığımız birçok sorunu kent merkezlerine toplandığımız için yaşıyoruz. Antalya’da bir deprem ya da bir sel felaketinin yaşanmayacağının garantisi yok. Kent merkezini bu kadar sıkıştırdığımızda İstanbul’daki korkularımız Antalya için de
başlayacak.

* Deprem bölgesinde göç sebebiyle yaşanacak boşluk için ne düşünüyorsunuz?

Geri dönmelerini sağlamak gerek. Depremin yaşandığı bölge Türkiye’nin tarımsal üretimi ve hayvancılığı açısından çok önemli. Unutmayın ki mekân hiçbir zaman boş kalmaz. Siz bu bölgeyi boşaltırsanız yerini mutlaka başka gruplar doldurur. Kimler dolduracak? Bu boşluklara yerleşecek gruplar tarımsal ve hayvansal üretime devam edecek mi? Hiçbirinin cevabı yok. Devlet bir an önce buraları imar etmeli ve depremzedeleri yerlerine yerleştirmeli.

* Gençler birlikte eğleniyor ve aralarında bir ilişki, bağ kuruluyor. İleride evlilikler yaşanacak. Toplumun yapısı nasıl şekillenecek?

20-25 yıldır burada yerleşik yaşayan Türklerle evlenmiş, çocukları olmuş Ruslara alışkınız. Türk vatandaşı olan, adını dahi Türkçe olarak değiştirmiş kadınlar var. Ayırt edemezsiniz. Türkçe konuşan Rus anne-babalar var. Bugüne kadar nasıl Rus gelin aldığımızdan bahsediyorsak, artık Rus damatlardan  da bahsedeceğiz. Tekrar altını çizmek isterim, ekonomik refah devam ettiği sürece Antalya bu kültür farklılıklarını belli bir nüfus oranında içselleştirebilecek bir şehir.

“Burada kalmak isteriz ama hayat çok pahalı”

Bölgedeki KYK yurtlarında kalan depremzedeler şimdilik ne yapacaklarını bilmiyor. Acıları henüz çok taze ama hayat da bir yandan devam ediyor. Hatay’dan gelen ve üniversitenin kampüsüne yerleşen Fatma A. “Burada şartlar müthiş diyemem ama Hatay’da yaşayacak bir yerimiz artık yok. Çocuklarımın okula gitmesi gerekiyor, şartlar ağır. Çadırda kalmak yerine, ilk fırsatta kendimizi buraya attık. Yurt şartlarında bir hayat sürdürülebilir değil. Antalya’da kalmak mantıklı geliyor ama ev kiraları çok pahalı” diyor.

Kızını kaybetti, torunuyla geldi

Beşiktaş Spor Kulübü’nün 1 yıllık kirasını ödediği bir başka depremzedeyse, kızını ve damadını toprağa verdikten sonra hayatta kalan 7 yaşındaki torunu için Antalya’ya gelmiş. 1 yıl başlarını sokacakları bir evleri var ama sonrasını onlar da
bilmiyor. Maddi durumu el verip Antalya’ya yerleşenler dahi bir gün mutlaka şehirlerine, evlerine, doğup büyüdükleri sokaklarına dönmek istiyorlar.

‘Antalya mekânsal olarak büyümüyor, balon gibi şişiyor, patlamak üzere’

Öğrenciler sorun yaşamıyor

En iyi haberleri, görüştüğüm 3 farklı öğretmenden aldım. Öğretmenler, depremzede çocukların arkadaşlarıyla uyum içinde eğitime devam ettiklerini söylüyor. Antalya’daki çocuklar bu konuda duyarlı davranıyormuş. Öğretmenler onlar gelmeden önce mevcut öğrencileriyle durum hakkında konuşmuş. Öyle ki bugün bir ortaokul sınıfında, Rus, Ukraynalı, Iraklı, Antalyalı ve depremzede çocukların sorunsuz arkadaşlık ettiğini söylüyor görüştüğüm bir İngilizce öğretmeni.
Emlakçılardansa aynı iyi haberleri alamıyorum. Konut fiyatlarındaki sorun gün geçtikçe büyüyor. Bugün merkez sayılan Muratpaşa’da 2+1, 90 metrekare bir evde oturmanın ortalama aylık kira bedeli 14 bin lira.

‘Antalya mekânsal olarak büyümüyor, balon gibi şişiyor, patlamak üzere’

“15 dakikalık mesafe 45 dakikaya çıktı”

Doğma büyüme Antalyalı, Akdeniz Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Nurgül Büyükkalay. Son yıllarda şehrinde yaşanan değişime inanamayanlardan. Normal şartlarda evinden üniversiteye 15 dakikada giderken artık bu mesafenin 45 dakikaya çıktığını söylüyor. Çocukluğunda herkes tanırmış birbirini Antalya’da. “Şimdilerde Türkiye’nin en kozmopolit şehri oldu, bu değişime inanamıyorum” diyor. Gelenlerin çoğunluğu Rusya ve Ukrayna’dan olduğu için şehirde Avrupa rüzgârlarının estiğinden bahsediyor Büyükkalay: “Giyimleri, sahilde sabah spor yapmaları, şehre getirdikleri Avrupa havası rahatsız etmiyor elbette. Başka bir şehirde onlar da bu kadar rahat edemeyebilirdi. Çok sayıda depremzede de geldi şehre. Birçoğu otellerdeydi ama artık sezon açılacağı için oteller boşaltılıyor. Çoğu ev arayışında ama kiralar çok yüksek. Ne kadarı yerleşebilir, bilmiyorum.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!