‘Teker döndükçe her şeyin iyi olabileceğine inanıyorum’

Güncelleme Tarihi:

‘Teker döndükçe her şeyin iyi olabileceğine inanıyorum’
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2025 07:00

Gülçin Kültür Şahin tek kişilik tiyatro oyunu ‘Aşk Bize Masal Olur’da birbirinden farklı karakterleri canlandırıyor. Televizyon dizilerinden de tanıdığımız Şahin’in yeni oyununda anlattığı masalın başkahramanı Aslı ise bizden biri gibi, çok tanıdık...

Haberin Devamı

Aslı 40’lı yaşlarında, seven, sevilen, aldatılan, terk edilen, aşk acısı çeken, düşen ama kalkıp yola devam eden aramızdan bir karakter. Yakın arkadaşımıza benziyor, bizim hikâyemizi sahneye taşıyor. Aslı’yı ‘Aşk Bize Masal Olur’ adlı oyunda oyuncu Gülçin Kültür Şahin canlandırıyor. Tek kişilik bir gösteri izliyoruz sahnede. Şahin’i ‘Kırmızı Oda’, ‘Masumlar Apartmanı’ ve ‘Ömer’ dizilerinde canlandırdığı karakterlerden tanıyoruz. Yeni oyunundaysa bize ilişkiler, gündem, ekonomi ve siyasetten bahsediyor. Üzerinize gelen ne varsa durup bir nefes almak ve hayata karışmanın enerjisiyle dolmak istiyorsanız Aslı ve onun masalıyla tanışmalısınız.

Gıda mühendisliği okumuş ve hatta bir süre de akademisyen olarak çalışmışsınız. Oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu?

Haberin Devamı

Hayatımda hep tiyatro vardı ama konservatuvar okumak aklıma bile gelmedi çünkü ne acıdır ki bunun bir meslek olabileceğini, profesyonel bir şekilde yapabileceğimi düşünmedim. Okulu bitirdikten sonra yüksek lisansa başladım, akademisyen olarak çalışırken de hep atölyelere para harcadım. Zaten iş çıkışları amatör bir tiyatroyla oynuyordum. Bir gün Rüştü Asyalı bana “Evladım, sen hiç konservatuvar sınavına girdin mi? Bence girmelisin” dedi. Bütün zamanımı ve paramı tiyatroya harcadığımı hatırlattı. Sonra eşim Haydar (Şahin) bana “Seneler sonra ‘Rüştü Asyalı böyle bir şey söylemişti ama ben yapmadım, o zaman cesaret edemedim’ dersen, galiba buna çok üzülürüz” dedi. 26 yaşında kendimi önce sınavda, sonra konservatuvarda buldum.

‘Teker döndükçe her şeyin iyi olabileceğine inanıyorum’

Sizden epey küçüklerle yeniden kampüste olmak nasıldı?

Yani o kampüsten içeri girdiğimde cennet bahçesine girmişim gibi hissediyordum. Ve dersin bir dakikasını kaçırmak istemiyordum. Onların gözünde dünyanın en inek insanıydım. Gerçekten çok zor
bulduğum için dört elle sarılıyordum. Ama benim de iş güç sahibi olmadan önce annem-babamla “Ben oyuncu olacağım” diye şöyle tatlı tatlı bir kavga hikâyem olmasa mıydı? Olmadı (gülüyor).

Haberin Devamı

Şimdilerde ‘Aşk Bize Masal Olur’ adlı tek kişilik oyununuz ve bir diğer tiyatro oyununuz ‘Canavar’ devam ediyor. Tek kişilik oyun riskli mi?

İlk tek kişilik oyunum ama tek kişilik oyunun riskinden ziyade başka bir endişem vardı; o da tek kişilik oyunları sevmiyor olmam. Bu teklif bana gelmeden bir hafta önce arkadaşlarıma “Ben bir şeye karar verdim, bilmiyorum böyle bir açıklamaya gerek var mı ama ben tek kişilik oyun sevmiyorum” dedim. Ve buna da aşırı hayran olduğum Andrew Scott’ın ‘Vanya’ oyunundan sonra karar verdim. İzledikten sonra ‘Bir oyuncu daha ne yapabilir’ gibi şeyler düşündüm ama tiyatroda ben iki gözün birbirine bakmasını seviyorum galiba.

Haberin Devamı

Nasıl ikna oldunuz?

Bütün bu büyük laflarımdan, arkadaşlarıma beklenmedik beyanımdan sonra yönetmenimiz Gülhan Kadim bana bu teklifle geldi. İstanbul’a gelmeden önce, özellikle Kumbaracı’nın kuruluşundan iti-
baren hayranım ona. Gülhan’dan ne gelirse okey gibi hissediyorum. Sonra gördüm ki Aslı’nın hikâyesi bana ve arkadaşlarıma benziyor. O yüzden oyun beni buradan çarptı ve kabul ettim.

İki gözün birbirine bakma durumuna ne oldu peki?

Bu arada hâlâ onu seviyorum. Ben gerçekten bana bakan bir çift göze muhtaç hissediyorum kendimi sahnede ama bu oyun özelinde seyirciyle dozunda bir interaktif ilişki kurduk. O da bana sanki seyirciyle oynuyormuşum gibi bir his veriyor.

Haberin Devamı

‘Teker döndükçe her şeyin iyi olabileceğine inanıyorum’

 

‘ALKIŞLAR GÜZEL AMA...’

Son 10 yıldır salonlar epey doluyor ama bazı oyunların biletleri gerçekten çok pahalı... Size nasıl yansıyor bu durum?

Tiyatroya ilgi fazla ama dezavantajlı durumlar da var bence. Çok büyük prodüksiyonlu yapımlar şu anda sahnede. Ve dediğiniz gibi bunların izleyici için bedeli de fazla. Seyirci, ücreti 1.500 lira olan bir oyuna geliyor. Sadece onunla bitmiyor; yemek yiyorsunuz, yol parası ödüyorsunuz derken o ay başka bir oyuna gitme şansınız kalmıyor. Oyunların izleyicinin tamamıyla buluşma ihtimali azaldı.

Yorumlarda oyunculuğunuza müthiş övgüler yapılmış. Bir oyuncunun tatmini bu güzel geri dönüşler midir?

Haberin Devamı

Ne mutlu bana diyorum, çok seviniyorum tabii ki. Biz oyuncular günün sonunda beğenilmeyi, övülmeyi, alkış almayı çok isteyen ve hatta bazen buna muhtaç olan insanlarız bence. Ama ben hikâyeye inanıyorsam onu en iyi şekilde anlatmalıyım diyorum. Alkışlar güzel ama birincil olarak o hikâyeden emin olmalı ve bunu seyirciye aktarabilmeliyiz. Sonra seyirci onu sever ya da sevmez. Çünkü salt seyirciye bağlı bir sistemin çok cesaret kırıcı da olabileceğini ya da çok gözü kapalı bir durum yaratabileceğini de düşünüyorum. Yani kendi köklendiği yeri bırakmamalı sanatçı bence. Övgüye de yergiye de hayatımızda kontrollü yer açmak lazım.

Oyunda Aslı’nın ergenlikten 40’lı yaşlarına kadar yaşadığı aşklarına ve tatlı ya da zor anne-kız ilişkisine yer veriliyor. İnsan ilişkileri ne kadar önemlidir sizin için?

Benim için çok önemli bir şey bu. Mesela 13 yaşında bir yeğenim var. Arkadaşlarımla çok uzun yıllardır beraber olduğumuzu duyduğunda “Ya teyze, bunca zamandır nasıl arkadaş kalabildiniz” diye soruyor. Bence çok ciddi bir yatırım arkadaşlık. Aile de misal öyle ama o hazırdan bir denklemle geliyor size. Arkadaşla sıfırdan bir bağ oluşturabilmek ve bunu seneler boyunca sürdürebilmek çok ciddi bir emek istiyor. O yüzden bu hayatta gerçekten benim en büyük şansım arkadaşlarım. Bana deseler ki “Gülçin şu filmdeki performansınla sana Oscar’ı veriyoruz ama şu arkadaşınla bir daha konuşmayacaksın”, Oscar’ı çeviririm gibi hissediyorum. Bu konuşma da umarım bir yere yazılıyordur ve Oscar bana garanti edilir (gülüyor)! Çok ekstrem bir örnek verdim ama gerçekten hayattaki en büyük şansımın arkadaşlarım olduğunu düşünüyorum. Ailem de keza öyle.

‘Teker döndükçe her şeyin iyi olabileceğine inanıyorum’

‘HERKES KENDİ SONUNU İNŞA EDER’

Aslı başına gelenlerle dalga geçebilen bir karakter. Siz de optimist biri misiniz?

Ben optimistlerin önünde bayrak sallayanım. Bu hikâye de Aslı’nın istediği mutlu sonla bitiyor, bize o kadarını anlatıyor. Bizim masalımız biricik, herkes kendi sonunu inşa eder ve nerede çizgiyi çekeceğine o karar verir. Aslı da yaşamaktan korkmuyor. Ellerini kirleterek, düşerek, kalkarak yaşıyor ve hiçbir zaman umudunu kaybetmiyor. Yani kaybediyorum dediği anda, en olmayacak yerde tekrar o ışığa tutunması çok ilham verici bence.

Tökezlediğinizde yola devam edebilme gücünüz var mıdır?

Bir şeyler bitmedikçe, teker döndükçe her şeyin iyi olabileceğine inanıyorum. Ama bir şeyden vazgeçince onun çığ gibi, tepetaklak gideceğini düşünüyorum. O yüzden hayata karışmak önemli. Bir şeyler üretmeye devam etmek ve olayların içinde olmak o iyi hissi hep yerinde tutmanızı sağlıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!