Kamera arkası temizlenmedikçe önünde de düzgün bir şey izlemek mümkün olmayacak

Güncelleme Tarihi:

Kamera arkası temizlenmedikçe önünde de düzgün bir şey izlemek mümkün olmayacak
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2018 18:13

‘Yasak Elma’ oyuncusu Talat Bulut’un taciz olayının takipsizlikle sonuçlanması, Deniz Çakır ve Nil Makaracı’nın kadrodan çıkarılması derken, dizileri hangi ilkeler yönetiyor bir daha düşünmek gerek.

Haberin Devamı

Talat Bulut’un 19 yaşındaki kostüm asistanı Özge’yi taciz etmesi üzerine gelişen olaylar her zaman olduğu gibi ‘takipsizlik’ denizlerinde boğuldu gitti. ‘Yasak Elma’nın yapımcısı Fatih Aksoy, “Yarın rakip bir firma setlere kendisine bağlı kişileri soksa, sonra da başrol oyuncularımı tacizle suçlasa...” gibi paranoyak fikirler içinde. “Her önüne gelen tacize uğradım der!” şeklinde bir kaygı bozukluğu yaşıyor. Doğal olarak Talat Bulut’un kapı gibi arkasında. Fatma Girik bile, “Asla olmaz öyle şey! Sapasağlam aile babasıdır” diye konuya atılmadan edememiş. Talat Bulut hiç merak etmesin. ‘Takipteyiz’ etiketlerinden filan korkmasına da lüzum yok. Olan, “Bundan sonra onunla kim evlenir” dediği Özge’ye olur.
Erkan Petekkaya’nın “Beyoncé mi onu taciz edeyim” dediği Nurgül Yeşilçay’ın beş kuruşsuz kapı önüne koyulamama sebebi ondan büyük bir yıldız olmasıdır. Yoksa daha hikâyesini hiç bilmediğimiz Özgeler, günde 18 saat çalıştıkları setten utandırıla utandırıla, ayıplana ayıplana kovulmuştur.
Deniz Çakır kadehini Oktay Kaynarca gibi masa altına gizlemediğinden, Avlu’nun en şahane karakterlerinden Nil Makaracı lezbiyenliğini saklamadığından zorbalığı (set içinde, dışında, sosyal medyada) sineye çekmek durumunda.
‘Özel hayatının çalkantısı’ sebebiyle dizinin ‘ahlaki değerlerine’ uymayan kadın oyuncuların bar kapısında en dağınık resmini yakalamak için bütüüünn paparazziler yarış içinde. Ama Talat Bulut’un (kendi sözleriyle) ‘karavanında donla oturma’, Kadir İnanır usulü istediğine sarılma, öpme hakkı saklı.
Ayyaş, çapkın, hatta rezil bir biçimde Harvey Weinstein’laşan bütün erkekler kral. Ve bu artık ekrandaki hikâyelerin dışında bir mesele, sulu dedikodu değil. Dizi kurgusuna, orada yaratılan, dayatılan dünyalara sirayet eden, kadınlara yavaş yavaş gündüz kuşağındaki magazin programları dışında konuşacak alan bırakmayan utanç verici bir durum.
Bu yüzden ekranda tacizin her türlüsünü izlediğimiz dizilere hâlâ ‘çok eğlenceli, tam yazlık bir romantik komedi’, ‘tüm aileyi ağlatacak sımsıcak bir mahalle dizisi’, ‘yürekleri dağlayacak bir aşk öyküsü’ filan diyoruz. Bütün dizilerde güzel kızlar patronlarının her türlü sarkıntılığına, eşler kocalarının kıskançlığına, çaresiz dul kadınlar ayıların tacizine uğruyor ve bu adamlara ha bire âşık oluyorlar!
Ama Özge’nin Talat Bulut’a âşık olduğunu hiç sanmıyorum. Ya da yüzlerce Özge’nin “Bir bilmemkim kolay yetişmiyor!” diyen 50-60 yaşında bıyıklılara ölüp bittiğini...
Balık baştan kokar misali, kamera arkası temizlenmedikçe, önünde de düzgün bir şey izlemek mümkün olmayacak. O yüzden kadınları, gay’leri, gencecik kızları bir lokmada harcamaktan vazgeçin, çünkü artık sular iyice bulanıklaşıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!