Güncelleme Tarihi:

Daha önce ‘Yok Bana Bu Cihanda’ şarkısıyla dikkat çeken Maya Perest yeni şarkısı ‘Arkadaşlarım’ı yayımladı. Sözü ve bestesi kendine ait parça enerjik temposu, keskin dili ve samimi anlatımıyla öne çıkıyor. Dostluk temasını sarkastik bir tonda ele alan, rock sound’uyla hem isyanı hem duygusallığı bir araya getiren şarkı dinleyicide güçlü bir etki bırakıyor. Şarkıyı kendi geçmişindeki bazı arkadaşlarına yazdığını söyleyen Maya Perest’le buluştuk.
◊ ‘Arkadaşlarım’ şarkısı nasıl ortaya çıktı? Seni bu şarkıyı yazmaya iten duygu neydi?
Şarkıyı bir dönem samimi sandığım ama sonradan aslında arkadaşım olmadıklarını fark ettiğim insanlara bir sitem olarak yazdım. Herkesin hayatında böyle sahte arkadaşlıklar olmuştur. Benim için arkadaşlık her şeyden önce sadakat ve dürüstlük demek. Bunları hissedemediğim ilişkileri bitirdim. Şarkıyı yanımda çok arkadaşımın olmadığı bir dönemde yazdım. O sırada görüştüğüm birinin çevresinde çok neşeli, enerjik bir arkadaş grubu vardı. Hep birlikte vakit geçiriyorduk, onlara içimi açtım, sırlarımı paylaştım. Ama o çocukla ilişkimiz bitince bir anda hepsi ortadan kayboldu. Hiçbiri “hoşçakal” bile demeden ghost’ladı. O dönemde hem ayrılığın hem de dost bildiklerimi kaybetmenin acısıyla yazdım bu şarkıyı.
‘MÜZİSYENLER BİRER ŞAMAN’
◊ Sosyal medyada kendini ‘modern bir şaman’ olarak tanımladığını okumuştum. Modern şaman olmak ne demek?
Bence aslında bütün müzisyenler birer modern şaman. İlk müzisyenler aynı zamanda şamanlardı. Bizim yaptığımız iş çok eski bir meslek. Yüzyıllar önce insanlar ateş etrafında toplanır, müzik yapar, hikâyeler anlatırdı. Bugün de sahnede, ışıkların altında aynı şeyi yapıyoruz aslında. Hikâyelerle insanları bir araya getiriyor, onlara anlam sunuyoruz. Yani artık ateş yok, sahne ışıkları var, insanlar yine etrafında toplanıyor.
◊ Ailende başka müzisyen var mı? Müzik kariyerin nasıl başladı?
Ailem hep çok destekledi beni. Evde bir piyanom vardı, bam bam vura vura çalardım. Ona rağmen kimse bir kere bile bana “Yeter, piyano çalma artık” demedi. Benim müzik yapmama saygı duyuluyordu. Devam etmemi istediler hep, o yüzden evet, aileden geliyor diyebilirim. Annem de benim gibi üniversite yıllarındayken gitar çalmayı öğrenmiş. Hatta sonra bir bestesini Haluk Levent’e vermiş. ‘Kıratlar Kabilesi’ diye bir parça. Annem bir dönem Strazburg’da değişim öğrencisiyken Perulu sokak müzisyenleriyle tanışmış ve onlarla aylar boyu süren bir müzik grupları olmuş. Radyoya çıkmışlar Strazburg’da ama annem devam etmemiş.
◊ Müzikle ilgili bir eğitimin var mı?
Küçük yaşta piyano dersleri almaya başladım. Ortaokulun sonuna kadar
Dokuz Eylül Konservatuvarı’nda yarı zamanlı eğitim gördüm, ama 13-14 yaşlarında klasik eğitimi bırakmaya karar verdim. Biraz alaylı, biraz okullu sayılırım. O dönemde öğrendiklerimle kendi bestelerimi yapmaya başladım. Liseyi İzmir Saint Joseph’te okudum. O yıllarda resme ilgim arttı, çünkü resim, konservatuvar disiplinine göre daha özgür hissettiren bir alandı. Üniversitede de resim bölümünü tercih ettim ve eğitim için Fransa’ya gittim. Aslında ressam olmayı hayal ediyordum, müziği de yanında yaparım diyordum. Ama sonunda tam tersi oldu, müziğe geri döndüm.
◊ Maya Perest adı nereden geliyor? Gerçek ismin mi yoksa sahne ismi mi?
Yarısı gerçek, yarısı hayal ürünü... Maya gerçek adım, Perest kısmınıysa şair arkadaşım Dündar’la (Hızal) bulduk. Nişantaşı’nda ‘Perest’ adında çok güzel bir dükkânın önünden geçerken ortaya çıktı. Maya Perest kulağa hem uyumlu hem de doğal geldi. Sanki bu isim beni küçüklüğümden beri bekliyormuş gibi hissettim. Maya eski Türkçede “Bir şeyin özü, hası” anlamına geliyor. Perest de “Öze derin sevgi duyan, ona tutkuyla bağlı olan kişi” Yani ismimle birlikte ‘özüne
duyulan sevgi’ anlamı çıkıyor. Bu da beni gerçekten iyi tanımlıyor.
◊ Müzik uygulamalarının piyasayı domine etmesi gündemde. Senin gibi yeni bir sanatçıyı bu dinleme sayıları nasıl etkiliyor?
Aslında sorun bu sayıların bizi doğrudan etkilemesi. Eskiden sanatçılar dinlenme verilerine anında ulaşamazdı, aylar sonra öğrenirlerdi ve o belirsizlik içinde daha özgür üretim yapıyorlardı. Şimdiyse birkaç saat içinde sayılar önüne düşüyor. Böyle olunca ürettiğin şey sanat olmaktan çıkıp bir içeriğe dönüşüyor. Her şey içerik olabilir ama her şey sanat olamaz.
‘EKMEĞİMİ MADAGASKAR’DAN KAZANIYORUM’
◊ Müzik dışında geçimini nasıl sağlıyorsun? Başka bir mesleğin var mı?
Pasaportumu açtığımda komik bir görüntü oluyor çünkü içinde bolca Madagaskar giriş-çıkış damgaları var. Bir süredir tur rehberliği yapıyorum, aslında annemin mesleği ama onun sayesinde ben de başladım. Henüz bir seneden az oldu ama inanılmaz keyif alıyorum. Fransızca ve İngilizce konuşabildiğim için özellikle Fransızca konuşulan ülkelerde görev almam uygun görüldü. Şimdilik sadece Madagaskar’a gidiyorum, bir nevi çömez rehber sayılırım. Türk turistlere ülkeyi gezdiriyorum, birlikte vakit geçiriyoruz, bazen çok güzel otellerde kalma fırsatımız oluyor. Doğayı, gezmeyi çok seven biriyim. O yüzden bu iş benim için tam anlamıyla rüya gibi, aynı zamanda müziği bir iş gibi görmekten uzak durabiliyorum. Tutkum müzik, ama ekmeğimi kazandığım yer şu an Madagaskar (gülüyor).



