Bilginin hap gibi sunulmasını bekliyoruz

Güncelleme Tarihi:

Bilginin hap gibi sunulmasını bekliyoruz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2019 08:00

İnsan kaynakları direktörü ve gezgin Tuba Köseoğlu Okçu, ilginç soruların peşine düşmüş, bulduğu yanıtları ‘Aklımda Deli Sorular’ adlı kitapta bir araya getirmişti. Sırada devamı niteliğindeki ‘Bu da Nereden Çıktı’ var.

Haberin Devamı

Bu kitapta ilkindeki çalışma metodunuzdan farklı bir yol izlemişsiniz sanıyorum. Çünkü, “Bu kez bilgilerin peşinden ben gittim” diyorsunuz.
-Evet, ilk kitabın nüvesini okuduğum kitaplarda, yaptığım seyahatlerde, katıldığım sohbetlerde karşıma çıkan bilgiler oluşturmuştu. Bu kitaptaysa bilgilerin karşıma çıkmasını beklemedim. Ben bilgiye ulaşmak için çaba sarf ettim. Seçtiğim kitapların bu tür ilginç bilgiler içerecek nitelikte olmasına dikkat ettim. Bu tür bilgileri bulabileceğim kaynakları sosyal medyadan daha yoğun takip etmeye başladım. Öte yandan, ilk kitaptaki bilgileri boş zamanlarımda topluyordum, ikinci kitap sürecinde haftanın belli günlerini bilgi toplamak için ayırdım.
◊ Gerçeği efsanelerden, uydurma bilgilerden nasıl ayırt ettiniz?
- Genellikle ilginç bilgiler internet ortamında, noktasından virgülüne kadar aynı şekilde yazılmış olarak farklı farklı sitelerde bulunabiliyor. Yani aslında dijital ortamda kopyala yapıştır yöntemiyle yer alıyor. Bunlardan uzak durmak gerekiyor. Zira bunların çoğu, uydurma demeyeyim de yakıştırma niteliğinde oluyor. Ben daha ziyade ‘gerçek’ konusunda itibarı yüksek mecralar üzerinden ilerlemeye çalışıyorum.
◊ Hangi mecralar mesela?
- Akademik çalışmalar, The Guardian, BBC gibi güvenilir basın kuruluşları, bilimsel boyut içeren araştırma ya da referans kitapları... Mutlaka farklı kaynaklardan teyit etmeye çalışıyorum. Teyit edemezsem ne kadar ilginç olursa olsun kullanmıyorum.
◊ Okura dair gözlemleriniz neler? Sizce meraklı mıyız?
- Bence çok meraklı değiliz. Bilginin hap gibi sunulmasını bekliyoruz. İlk kitaptan gördüğüm kadarıyla lise çağındaki gençler ve emekli olan yetişkinler daha çok ilgi duyuyor bu tip kitaplara. Belki de arada kalan nesiller günlük koşuşturmanın telaşı içinde yeni bilgiye ihtiyaç duymuyordur ya da duysa bile vakti olmuyordur.

BAKMADAN GEÇME!