Başka türlü bir terapi

Güncelleme Tarihi:

Başka türlü bir terapi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2025 07:00

Tüm dünyada ilgi gören ve sosyal medyada da sıkça karşımıza çıkan ‘öfke odası’ (rage room) trendini deneyimlemek üzere İstanbul’daki bir öfke odasındaydık. Bir odada, kırmanız ve parçalamanız için bırakılmış envai çeşit eşyayla yalnızsınız. Elinize metal copunuzu aldınız ve yarım saatlik ‘terapi’ seansınız başladı...

Haberin Devamı

Sosyal medyada dünyanın dört bir yanındaki ‘öfke odaları’ndan kesitler görüyoruz; kimisi monitör parçalıyor, kimisi tabak fırlatıyor, kimisi de sadece bağırıyor. İçlerindeki öfkeyi ne şekilde atmaya çalışırlarsa çalışsınlar bu deneyimden genellikle aynı şekilde bahsediyorlar: “Çok rahatlatıcıydı.” Bu ‘rahatlama’ halinin gerçekten mümkün olup olmadığını görmek için Kehanet Korku Evi ve Öfke Odası’nın yolunu tuttuk. Kadıköy’deki mekân, aynı zamanda bir korku evi. Yaklaşık üç haftadır ‘öfke odası’ olarak da hizmet veriyor. Kurucusu ve işletmecisi Kadir Oğuzhan Yaylan, konseptin yurtdışında çok fazla örneğini görüp araştırmaya başladıklarını söylüyor: “Araştırdıkça psikologların da bir ‘terapi’ yöntemi olarak öfke odalarını önerdiğini gördük. ‘Türkiye’de neden olmasın’ dedik ve burayı hizmete açtık.”

Haberin Devamı

Bu alışılmışın dışındaki ‘terapi’nin bir seansı 30 dakika sürüyor. Tek kişi giderseniz 2.000 lira, öfkenizi bir ya da birden fazla yakınınızla paylaşmak isterseniz kişi başı 1.500 lira ödüyorsunuz. Yaylan, deneyimlemeye giden kişilerin genelde 30 dakika boyunca odada kalamadığını, sarf ettikleri efordan ötürü yorulup 15-20 dakikada  odadan çıktıklarını söylüyor. Peki, ben kaç dakika kaldım? Cevabını yazının sonunda vereceğim. Hazırsanız en baştan anlatmaya başlıyorum.

Odanın içine girmeden önce bazı özel koruyucu kıyafetler giymeniz gerekiyor. Koruyucu tulum, yüz koruyucu maske, plastik çizme ve koruyucu eldivenlerinizi giydikten sonra elinize bir cop veriliyor ve sizi odada bırakıyorlar. Fon müzikte genelde sizi ‘harekete geçirici’ müzikler çalıyor; istek bir parçanız olursa onu da iletebilirsiniz. Duvarda da belli başlı ‘motivasyon’ yazıları var; ‘parçala’ gibi. İçerideki eşya değişiyor; benim deneyimimde bana eşlik eden bir teneke varil, eski bir bilgisayar monitörü, çamaşır makinesi, çeşitli mobilyalar, türlü türlü şişeler ve tabaklar vardı.

‘HAREKETE GEÇİRİCİ’

Bu deneyime dair beni en çok şaşırtan şey taşıdığım copun ağırlığı oldu. Çok ağır olduğu için mi yeterince öfkeli bir yapım olmayışından mı bilinmez ama ilk birkaç denememde yeterince verimli bir şekilde eşyayı parçalayamadım. Ben de daha kolay olacağını düşündüğüm tabaklara yöneldim. Hiç bile isteye tabak kırdınız mı? Ben ilk kez bu deneyim sayesinde, duvarlara fırlatarak kırdım. İnsanı sürpriz bir şekilde dinginleştiren bir yanı var. Tabaklardan sonra geri kazandığım özgüvenimle elime bir kez daha copu aldım ve bu kez etraftaki mobilyalara yöneldim. Bilgisayar monitörü parçalamaktan daha tatmin edici bir deneyim olduğunu söyleyebilirim... Bana bir ömür gibi gelen yaklaşık 15 dakikanın sonunda ben de hızlı yorulanlar kervanına katıldım ve ‘terapi’ seansımı bitirdim.

Haberin Devamı

Başka türlü bir terapi

 

NE KADAR ÖFKELİYSENİZ O KADAR İYİ

Ben sıklıkla öfkelenen biri değilim. Öfkelendiğimde de genelde ağlayarak sakinleşen bir mizacım var. Ancak benim yapımdaki birinin bile ‘öfke odası’ deneyiminden zevk alacağına ve o odadan rahatlamış bir şekilde çıkacağına inanıyorum. Çünkü içerisinde bulunduğunuz oda aynı videolarda izlediğimiz gibi öfkenin her türlü halini karşılamaya müsait. Ağlayarak, bağırarak, bir şeyler parçalayarak ya da duvarlara tabak fırlatarak... Öfkenizi dışa vurmanın binbir türlü yolu var ve öfke odaları bu yolların birçoğunu kapsayan cinsten. Deneyimime dair tek pişmanlığım daha öfkeli bir günümde gitmemiş olmak. Çünkü ne kadar öfkeliyseniz o kadar çok verim alıyorsunuz. Kötü bir iş günü, evde yaşanan bir kavga ya da hararetli bir tartışma sonrası yolunuzu öfke odalarına düşürmekte fayda var.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!