Güncelleme Tarihi:
Bu onunla ilk röportajımız. Emir Can çok güler yüzlü. Bir hayli uzun boylu ve fit. Sol kolunda ve sol göğsünde hepsinin birer anlamı olan dövmeleri var. Şarkı sözlerindeki gibi arada melankolik, arada eğlenceli... Başlıyoruz sohbete...
◊ Yeni şarkın ‘Ruj’un geri vokalinde Gülşen var. Yollarınız nasıl kesişti?
Şarkıyı Gülşen’le paylaştım, “Böyle bir şarkı yaptım. İstersen sen tamamla, istersen bu haline bir bakalım, söylemek istersen düet yapalım” dedim. Gülşen de “Ama olay bu” diye cevap yazdı. Sonra “Ben stüdyoya gireceğim, ton bakacağım, seslerimiz uyuşursa yapalım” dedi. Şarkı ona çok yakıştı. Ben aslında onunla söylemek isterdim. Uzun süre üzerinde çalıştık ama düet için aynı tonda buluşmakta zorlandık. Gülşen benim söylememin daha doğru olacağını, şarkının ona attığım demo halini bozmamamız gerektiğini söyledi ve back vokal yapmayı kabul etti, çok mutlu oldum.
◊ Bir kadında ruj sever misin?
Severim. O hazırlanmanın, özenin bir göstergesidir. Konserime de sevenlerim, dinleyenlerim süslenip gelirler. O özel bir gündür ya, çok hoşuma gider.
◊ Şarkıdaki gibi hem zoruna hem hoşuna giden ilişkiler yaşadın mı?
Yaşadım, evet. Aşk biraz öyle bir şey sanırım, hem zoruna hem de hoşuna gider. O çelişki aşkın ve hayatın içinde.
◊ Zoruna giden ilişkiyi sever misin?
Zorlanırım ama sanırım seviyorum. Çünkü bana ters gelen, bazı hoşuma gitmeyen şeylerin olduğu ilişkiler yaşadım. Şimdi bakınca diyorum ki, herhalde bunu seviyormuşum.
‘ONURSUZ OLMADIKÇA YASAK ÇEKER’
◊ Nedir o hoşuna gitmeyen şeyler?
Sahneme, işime, müziğime karışılması... Bir eleştiri üzerinden bana yön verilmeye çalışılması pek hoşuma gitmez. O da zoruma gider.
◊ Şarkındaki gibi yasak olan seni daha mı çok çeker?
Her zaman değil tabii ama bir yasak çekiciliği vardır. Beni de çok onursuz bir durum olmadıkça yasak çeker.
◊ Peki, hiç tuzak olan birine düştün mü?
Düştüğüm kişiyi tuzak olarak tanımladım. Şöyle anlatabilirim, aslında başından bellidir ya bazı şeyler... Ama o kişiye de çok çekilirsin, kaçacak yer yoktur. Kaçsan da aklın ondadır.
◊ Toksik ilişkileri seviyor musun?
Toksik bir karakter olduğumu düşünmüyorum. Bende bağırış çağırış yoktur, sevmem. Hep “Sakin ol, otur, çözeriz, konuşuruz” derim.
◊ Şarkılarında aşkın birçok farklı tonunu anlatıyorsun. Bir aşk tanımın var mı?
Yıllar önce “Aşk insanın deliliğe en çok yaklaştığı haldir” demiştim.
◊ Neden deliliğe en yakın hal?
Çünkü konforunu, geleceğini, kendini çok fazla düşünmediğin bir hal.
◊ Şu an o hallerin içinde misin?
Şu an o hallerin içinde değilim. Yalnızım.
‘İLK LİNCİM OLDU’
◊ ‘Harbiye Açıkhava’da verdiğin konserde göğüs dekoltesi olan bir kostüm giydin. Bu kadar çok konuşulacağını tahmin ediyor muydun?
Tahmin etmedim. Normalde gömlek giyiyorum, gömleği göğsüme kadar açıyorum, onlardan birkaç santim daha açıktı. Kıyafet bana çok risksiz gelmişti. Bu kadar konuşulacak diye düşünmemiştim. Galiba magazin kitlesindeki ilk lincim oldu. Ama bu linç hoşuma gitti.
◊ Neden?
Küfür, hakaret yok. Dalga geçme var, ben de eğlendim.
◊ Kıyafetin bu kadar tartışılması sana ne düşündürüyor?
Sahne bir şov alanı. İzleyiciye ışıklarla, dekoruyla bir şov hazırlıyoruz. Tabii ki normalde giyindiğimden farklı olarak özenmek istiyoruz. Bunun tartışılması saçma geliyor. İnsanların şunu anlaması lazım, o bir kostüm. Şu eleştiri çok saçma: “Bunu dışarı çıkarken giyebilir misin?” Dışarı çıkarken giyme zaten.
◊ Ne kadar zamandır spor yapıyorsun?
3 yıldır antrenman yapıyorum.
◊ Vücudunu, fiziksel özelliklerini seviyor musun?
Yüzde 70-80’lerde seviyorum. Ama bunlar “Güzel buluyorum, göstereyim” motivasyonuyla olmadı. Havuz başında klip çektik... Klipte gömleği çıkarmam gerekiyor. Formumun güzel zamanlarındayım, olur, yapabilirim diye düşündüm.
◊ Sence seksi misin sevimli misin?
İkisinin ortası diyelim.
‘HER GÜZELLİĞİN ZORLUĞU AYNI ÖLÇÜDE GELİYOR’
◊ Müzik türünü nasıl tanımlarsın?
En temel tanımım, alternatif pop. Aslında yer yer alaturka, yer yer rock tınılarının olduğu indie pop yapıyorum.
◊ Ruhunun müzik türü nedir?
Tam da bu aslında. Ben çok rap dinlerim ama son yıllarda asıl sevdiğim, beğendiğim bu yaptığım şeymiş, onu anladım. O yüzden yıllar içinde buna çekilmişim. Alaturka tınıları, nağmeleri, melodiyi çok seviyorum. O yüzden rap’ten aslında son yıllarda biraz uzaklaşıyorum.
◊ Sen popstar mısın?
Hayır. Ben söz yazarıyım. Popstar demek biraz daha proje demek. Birileri onlara şarkı getirir, onlar çok iyi dansçı ve sahne şovu insanıdır. Dünyadaki starlık tanımı da budur. Kapitalizm böyle bir şey çıkardı; starlar ve ona hayran olan kitleler. Ulaşılmaz bir markadır popstar. O insanın marka özellikleri ortaya konur. Benim müziğimde öyle değil. Bir insan olduğum da müziğimin içinde hep var zaten. Belki alternatif tarafın starı olabilirim.
◊ Şöhret kulağa havalı geliyor. Perde arkasında seni zorlayan yanları oldu mu?
Her güzelliğin zorluğu aynı ölçüde geliyor. Başarı, şöhret, talep artıyor ve o talebin içindeki zorluklar da artık daha sert olmaya başlıyor. Mesela son Harbiye’deki kıyafeti üç sene önce giyseydim bu kadar konuşulmayacaktı. Yıllardır röportajlarda anlattığım bazı şeyler var, aynısını şimdi anlatınca, o artık haber olabiliyor. Haberlerden sonra insanlar benimle ilgili yeniden bir kimlik tanımına girebiliyor. Medya bazen bir başlık atıyor ve birçok insan o başlık kadar beni tanımlıyor, devamını açıp okumuyor.
◊ Medya yerine sen kendini bir başlıkla tanımlasan ne derdin?
Dinleyenlerim ‘romantik serseri’ derlerdi, o hoşuma gitmişti.
◊ Şöhret seni özgürleştirdi mi, daha kontrollü mü yaptı?
Yer yer özgürleştirdi ama kontrolcü yapan bir tarafı da oldu. Bir yerde arkadaşlarınla eğlenirken bile biri telefonla bir şey çekiyor mu diye düşünebiliyorsun. Bunun yanında ekonomi sağlıyor, daha özgür biri oluyorsun. Dinleyicine çok rahat ulaşıyorsun, birçok yerde konser yapabiliyorsun. Şarkıyı duyurmak daha kolay oluyor, bu anlamda özgürleştim.
‘ETKİYE ÇOK AÇIĞIM’
◊ Şarkıların senden kişisel izler taşıyor. Kendini ve duygularını bu kadar açık etmen seni güçlendiriyor mu, yoksa tam tersi savunmasız mı bırakır?
Duygularımı açık ettiğim için gol yediğim yerler oluyor. Çünkü insanlar zayıf noktalarınızı da görüyor. Ya da siz bir şey için yazıyorsunuz, insanlar başka bir yere yorumluyor. Ama insanlara bunu açmak, sizin yaşadığınız aşk acısından daha büyük bir aşk acısı yaşatmıyor bana.
◊ Müzikal kimliğini yıllar içinde en çok ne etkiledi?
Hayatın içindeki her şey beni etkiledi, çünkü etkiye çok açığım. Acıdan kaçmamak lazım. Acıyı da anlayıp, özümseyip onu tanımlamak tercihim. Acıdan kaçmayınca hayatı anlayabiliyorsunuz. Yoksa bir kapalı kutunun içinde yaşarsınız.
◊ Şarkı sözü yazmak tamamen duyguyla mı ilgili, yoksa işin ticari yanı ve bir matematiği var mı?
Ticari bir formül işin içine konuluyorsa o formüller çok işlemiyor, insanlara da çok geçmiyor. Geçiyorsa da kısa ömürlü oluyor. Ama müziğin bir matematiği vardır. Bazı duyguları bir matematikle anlatmalısınız ki insanları kalbinden vursun ya da eğlendirsin. Sözleri nereye konumlandırmak lazım, nasıl bir melodide insanların kalbine dokunabilirsin, onu iyi analiz etmeli. Aysel Gürel “Kurnaz tilkidir söz yazarı” derdi. O kurnazlığı da yaparsın. Evet, duygular çok gerçektir ama “Şunu şöyle yaparsam hem benim hem insanların kalbine dokunacak” dersin.
◊ Şimdiye kadar hiç tahmin etmediğin şekilde patlayan ve seni şaşırtan şarkın hangisiydi?
‘Ali Cabbar’, hiç beklemiyordum. Albüm bitmişti, son bir şarkı olarak Trakya türküsü tadında bir şey yapayım istemiştim. Kendim bir hikâye oluşturup Ali Cabbar’ın hikâyesini yazayım dedim.
◊ Tamamen kurmaca mıydı?
Evet. Ben zaten hiçbir zaman “Böyle biri var, yaşadı ve öldü” demedim. Bu bir roman yazarlığı gibi. Metin kurmaca ama hayatın içinden.
İLK ŞARKISINI 5 YAŞINDA YAPTI
◊ Hikâyen nasıl başladı?
Tekirdağ, Çerkezköylüyüm. Annem ve babam ayakkabı dükkânımızda çalışıyorlardı. Bir ablam var.
◊ İlk kaç yaşında şarkı yazmaya başladın?
5.
◊ Nasıl yani, o yaşta...
O yaşta yazmak değil, uydurmak diyelim.
◊ Bunun bir yetenek olduğunu kaç yaşında fark ettin?
9 yaşında gitar kursuna gitmeye başladım. 10 yaşında artık akorlara bakmadan çalabiliyordum. 11 yaşında akorla bir şarkı yazdım, beste yaptım. Ama ben kendimi bildim bileli şarkı yapıyordum zaten.
◊ İstanbul’a nasıl geldin?
Yıldız Teknik Üniversitesi metalürji ve malzeme mühendisliğini kazandım.
◊ Müziğe nasıl tam olarak yöneldin?
Müzik hep hayatımdaydı. Önce “Rap yapacağım” dedim. Sonra underground Türkçe rap’çileri dinlemeye başladım. 18 yaşımda bir Cem Adrian konserinden çok etkilendim, “Buna benzer bir şeyler yapmak iyi olur” dedim. Alternatif müzik yapmaya başladım.
◊ Üniversiteye ne oldu?
Son 8-9 ders kala bıraktım. Ailem başta geleceği göremedikleri için biraz endişelendi. Ama kısa sürdü, sonra konserlere başladım, onlara da bir şeyleri kanıtladım, sonra aktı gitti.