Herkes giyinirken soyunan yeni jönümüz

Güncelleme Tarihi:

Herkes giyinirken soyunan yeni jönümüz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2002 18:00

Herkes lacileri giyip kravatını düzeltirken, o soyunuyor. Herkes gömleğini ütületirken, o belki de buruşturuyor. Siz, siyaseti yalan üzerine kurarsanız, sizden daha desteksiz atan biri çıkar. Siz, seçmeni yıllar yılı akılsız zannederseniz, biri çıkar aptal yerine koyar. Siz, politikacılar, bu muameleyi çoktan hak ettiniz de, insanımız buna layık değil. Daha doğrusu 3 Kasım’da yapılacak zeka ve haysiyet imtihanında, buna kendisi karar verecek.

Haberin Devamı

Siyasî pazarlama alanında 3 Kasım önemli bir aşama. “Ben, bilmem neyi paketler, halka satarım” diyen zihniyet siyasete de bulaştı. Partilerin ve adayların seçim kampanyalarını yürütenler ilk defa stratejilerini – böyle hayasızca, arsızca - “seçmenin aptal olduğu” varsayımına dayandırıyor. Bakalım Türk halkı, “3 Kasım zeka testinden” geçerli not alabilecek mi? Yoksa kendini hor görenleri haklı mı çıkaracak? Bu bir seçim değil, bir zekâ testi, Türkler’in onur sınavı...

“İTALYA’DAN SOYUNAN” GENÇ ADAM

Miting meydanlarında, halkın karşısına çıkmaya hazırlanan politikacılar, jilet gibi ütülü takım elbiselerini, gömleklerini giyer, renkli bir kravat seçer, saçlarını son kez şöyle bir tararlar... ve kürsüye öyle tırmanırlar.

... dı.

O eskidendi. Aday halka ciddî, güvenilir, adam gibi adam imajı vermeye çalışırdı.

Şimdi oyunun kuralları değişti. Daha doğrusu, değişmedi, aksine, siyaset ilk kez böyle “kuralına göre” yani “son noktasına kadar” oynanıyor.

Siyaset pislik midir, al sana pislik!

Vaatler yalan mıdır, al sana yalan! 

*

Herkes İtalya’dan giyinirken, o İtalya’dan soyunuyor.

Herkes lacileri giyerken, biri Gucci’leri çıkarıyor. Herkes terli gömleğini değiştiriken, o terli görünsün diye belki de üstüne L’Oreal nemlendirici sıktırıyor. Herkes gömleğini, pantolonunu ütületirken, o belki de buruşturuyor.

İtalya’dan gelip ölçüsünü alan terzinin diktiği, İngiliz kumaşı flanel takım elbiseyi çıkarıp, korumalarına veriyor. 

New York’tan getirttiği sade siyah kumaş pantolonu giyiyor.

Ayna karşısında, “pi-arcılar” ve “imıge-meykır”lar nezaretinde.

İtalya’da bir başka terzinin diktiği – göğüs cebinde adının harfleri olan – beyaz gömlek ambalajından çıkarılıyor, kolları, sanki bedeniyle çalışan aktif biriymiş havası vermek için, özenle “dikkatsizce” kıvrılıyor.

Halkın arasına karışan şakşakçıların alkışları ve marşlar eşliğinde kürsüye geliyor.

Prompter’ların düğmesine basılıyor ve bozuk plak dönmeye başlıyor:

*

“Sevgili vatandaşlarım, geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

Size bir iki soru sormak istiyorum.

- Sizi aptal yerine koymamdan memnun musunuz?

- Eveeeeeeeeeeeeet !

- Sizi, panayır yerine çekmek için, türkücülerle, şarkıcılarla, dağıttığım promosyon malzemeleriyle yemlememden rahatsız oluyor musunuz?

- Hayııııııııııııııııır!

- Vaat diye ne kadar çok palavra atarsam, o kadar kanacak mısınız?

- At, at, at, at...

- Namusum ve şerefim üzerine diye yemin etsem, bana inanır mısınız?

- Başbakan Cuuuucu! Başbakan Cuuuucu !

- Benim iki aydır ezberleyemediğim, hâlâ prompter’dan okuduğum iki sayfa nutku, ilk defa duyuyor gibi alkışlayacak mısınız?

- Ya ya ya, şa şa şa ...

- “Gerekirse bilmem neyi de ambalajlar halka satarım” diyen reklamcıları 3 Kasım’da haklı çıkaracak mısınız?

- Çıkarıcaaaaaz!

- Eh o zaman Allah’ınızdan bulun!

DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ, GÜMÜŞ DERE DURMAZ AKAR....

*

Siz, tutamayacağınız vaatlerle halkı laçka ederseniz, biri çıkar sizden daha desteksiz atar.

Siz, yarım asırdır, seçmeni akılsız zannederseniz, biri çıkar aptal yerine koyar.

Siz, gelmiş geçmiş bütün politikacılar, bunu çoktan hak ettiniz de, insanlarımız buna layık değil.

Daha doğrusu, 3 Kasım pazar günü, bu muameleye layık olup olmadıklarına, onlar, kendileri karar verecekler.  

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!