Hürriyet Pazar ekibi ‘Tacize Yer Yok’ kampanyası için sahadaydı: 'Bu işte bir iş var boş ver'

Güncelleme Tarihi:

Hürriyet Pazar ekibi  ‘Tacize Yer Yok’ kampanyası için sahadaydı: Bu işte bir iş var boş ver
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2017 10:32

Hürriyet Pazar’ın, toplu taşıma araçlarında yaşanan taciz olaylarına yönelik farkındalık yaratmak üzere başlattığı ‘Tacize Yer Yok’ kampanyası büyük yankı uyandırdı. Ülkenin farklı bölgelerinden pek çok kadın, e-posta adresimize yazarak başlarından geçen olayları paylaştı. Hukukçular, belediyeler destek verdi. Kampanyayla ilgili gelişmeleri, sonraki adımlarını sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Bugün, sahaya çıkarak İstanbul’un toplu taşıma araçlarında gözlem yapan arkadaşlarımızın izlenimlerine ve bize ulaşan kadınlardan bazılarının hikâyelerine yer veriyoruz. Tüm sorularınız için e-posta adresimizi hatırlatıyoruz: tacizeyeryok@hurriyet.com.tr

Haberin Devamı

Tacize Yer Yok’ kampanyasını başlatırken, sahada araştırma kararı da aldık. Bir hafta boyunca İstanbul’da farklı hatlarda, farklı toplu taşıma araçlarına, günün farklı saatlerinde binecek, gözlemleyecektik. Görevi Aslı Barış ile Sibel Arna üstlendi. İzlenimlerini Aslı Barış anlatıyor:

Planı duyan arkadaşlarım, “Ya bir şey olursa”, “Ona göre giyin”, “Yanına biber spreyi al” dedi hep. Herkesin o kadar çok kötü tecrübesi var ki... İş arkadaşlarım Sibel Arna ve Murat Şaka’yla yola koyulduk. İlk durak metrobüs...

Aklıma, haber için görüştüğüm kadınlardan birinin sözleri geldi: “Ne olursa olsun, asla ayakta seyahat etmem.” Gerçekten de kadınlar, oturacak yer yoksa, kesinlikle sonraki metrobüsü bekliyor. Sibel ve ben yer olmayan metrobüse binen tek kadın yolculardık ilk gün. Murat da az ilerimizde. Fotoğraf makinesi görünmüyor. Benim üzerimde gömlek ve tayt, Sibel’de kazak, yelek ve etek var. Birkaç erkek yolcu çevremize toplandı. Murat hissettirmeden çekim yapıyordu. Yaşlıca bir adam, nasıl olduysa durumu anladı ve yanındakine, “Bu işte bir iş var; boş ver!” dedi. İkisi birden yanımızdan uzaklaştılar.

Haberin Devamı

Gözlemlediğim kadarıyla, özellikle yoğun saatlerde, tacize karşı yolcu dayanışması oluşmuş. Cevizlibağ’dan bindiğimiz araçta adım atacak yer yoktu. Yine arkamızda şüpheli biri belirdi. Biri kadın, biri erkek iki yolcu, “Siz bu tarafa gelin, iniyoruz zaten” diyerek yerimizi değiştirdi.

Fark ettiğimiz diğer bir detay, yalnız kadınların diken üzerindeki ruh hali. Dışarı bakıyormuş gibi arkasını kollayanlar, çantasını siper edenler, çevresindekilerle arasına mesafe koymaya çalışanlar...

Yaptığı o kadar saçmaydı ki bir süre bakakaldım (Ayşe T., 41, gazeteci)

Geçen kış, karlı bir gün. Üzerimde kalın giysiler, palto var. Metrobüse ilk duraktan bindim ancak acelem olduğundan kalkmak üzere olana atladım. Orta kapının karşısındaki büyük boş alana geçip sırtımı cama verdim. İki durak sonra araç tıka basa dolmuştu. İçerisi o kadar sıcak ve havasızdı ki, bayılacak gibi hissetmeye başladım. O sırada arkamdaki koltukta oturan kadın indi, yanındaki genç erkek yolcu da durumumu fark etmiş olacak, başkalarını engelleyip boş koltuğa benim oturmamı sağladı. Gerçekten minnettardım, çünkü o kalabalıkta boş yer bulmam mümkün değildi. Cam kenarındaki koltuğa oturdum, o genç yolcu da başını önündeki koltuğun arkasına yasladı. Yorgunluktan uyuduğunu düşündüm. Bir süre sonra cam kenarına sıkışmış halimin tuhaflığını fark ettim. Yanımdaki, sanki koridordaki kalabalıktan kaçmak ister gibi iyice bana doğru gelmişti, başı hâlâ öndeki koltuğa dayalıydı. Aramızdaki boşluğa bakma ihtiyacı hissettim ve eliyle paltomun üzerinden bacağıma dokunduğunu gördüm. O kadar giysinin altında hiçbir şey hissetmemiştim. Yaptığı o kadar saçmaydı ki bakakaldım. Sonra sert bir sesle “Sen ne yaptığını sanıyorsun?” dedim. Hiç cevap vermedi, derin bir uykudan uyanır gibi doğruldu, esnedi. Hiç bana bakmadı. Sanki boşluğa konuşuyordum. Beni duyan, ayaktaki bir yolcu “Hanımefendi ne oldu, bir şey mi yaptı?” diye sordu. Üzerine atlayacak gibiydi. Kan beynime sıçramıştı ama o an cevap verirsem diğer yolcular yanımdakine saldıracaklarmış gibi geldi. “İlk durakta metrobüsten ineceksin yoksa herkese ne yaptığını söylerim” dedim. Yine bana bakmadan başını salladı ve kapılar açılır açılmaz indi. Benden önce yanında oturan kadına da belki aynı şeyi yapmıştı.

Haberin Devamı

Hemen indim ve ağlamaya başladım (Seda K., 38, satın alma uzmanı)

Üniversitem Mecidiyeköy’e yakındı; onun için toplu taşımayı kullanıyordum o yıllarda. Ta ki taciz edilene kadar. Benim hikâyem klasikti, saat 18.00-18.30 arasında yaşanan izdiham, sıkışıklıktan istifade edip ‘yanlışlıkla’ dokunan ve enseme üfleyen adam... Başta yanlışlıkla çarpıyordur, diye düşündüm. Sonra nefes alıp verme sıklaştıkça durumun öyle olmadığını anladım. Otobüs oldukça kalabalık olduğu için yerimi de değiştiremedim, adamı dirsekle bertaraf etmeye çalıştım. Bana mısın demedi. Ben de en yakın durakta indim ve ağlaya ağlaya yürüdüm. Neden bağırmadım? Şoka girmiştim sanırım. İşin en garibi, ertesi gün gittiğim kuaförde olup biteni anlattığımda, istisnasız her kadının son derece sakin bir şekilde “Bizim başımıza hep geliyor” demesiydi. Bana muhtelif mücadele taktikleri verdiler. “Mutlaka otur, oturamazsan sırtını bir yere daya, yine başına gelirse de hemen bağır” dediler. 

Haberin Devamı

Evimi taşımak zorunda kaldım (Esma H., 29, tekstil çalışanı)

Cevizlibağ’dan metrobüse binip evimin olduğu Altunizade’de iniyorum. Sonrasında da bir süre yürüyorum. Hiç tanımadığım bir adam her gün aynı araca binmeye, yanımda durmaya ve sabit bakışlarla bana bakmaya başladı. Ben indiğim zaman iniyor ve takip ediyordu. Önce tesadüf olduğunu düşündüm ama üst üste üç kez, sokağıma kadar yürüdü, ben apartmana girinceye kadar... Tek başıma yaşıyorum. Dördüncü gün kalıplı bir erkek arkadaşımı çağırdım. O benimle yürümeye başlayınca, sokağıma kadar gelmedi.  Bir hafta bu sistemle devam ettim. Ama “Ya gelirse, kapımı zorlarsa” korkusu hiç gitmedi. Çare olarak evimi taşıdım. 

Haberin Devamı

‘Sana ne’ diyemedim (Pınar P., 35, tasarımcı)

Sultanahmet’ten tramvaya bindim. Temmuz ayı, üzerimde diz hizasında bir şort ve kalın askılı bir bluz var. Yanımda da dört yaşındaki kızım... Adamın teki gelip... “Bir de anne olacaksın, gâvur gibi giyinmeye utanmıyor musun?” diye bağırdı. “Size ne” diyeceğime, “Nesi açık kıyafetimin?” tipi bir şeyler gevelediğimi hatırlıyorum. Kızımın yanında bana bağrılmasından dolayı o kadar sinirlendim ki dondum kaldım.

YARDIMA İHTİYAÇ DUYARSANIZ MUTLAKA ARAYIN 0212 656 96 96 YA DA 0549 656 96 96

Türkiye’nin herhangi bir yerinden toplu taşıma araçlarında yaşadığınız taciz olaylarıyla ilgili Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Acil Yardım Hattı’nı arayabilirsiniz. 

Haberin Devamı

Hattı aradığınızda karşınıza özel eğitimli kadın psikologlar çıkacak. Eğer olayın psikolojik travmasını atlatamıyorsanız, kendilerine danışabilirsiniz. Olay o an başınıza geliyorsa ve ne yapacağınızı bilemiyorsanız da bu numarayı arayın. Eğer cep telefonunuzda kontör yoksa veya telefon faturasını ödeyecek paranız yoksa, cep telefonundan çaldırın ve kapatın. Onlar numaranızı görerek size en kısa zamanda mutlaka dönecektir. Taciz anında ne yapmanız gerektiğini size adım adım anlatacaklar.

İlk yapmanız gerekenlerden biri, şoföre gidip durumu bildirmek, aracı durdurmasını ve polis çağırmasını talep etmek. Şoför bu talebi kabul etmezse veya tacizde bulunan kişi şoförün kendisiyse, telefona cevap veren psikoloğa, “Taciz olayıyla ilgili arıyorum” deyin ve hangi ilden aradığınızı, aracın hattını, nereden nereye gittiğinizi, o an tam olarak hangi durağa yakın olduğunu söyleyin. Hattaki psikolog anında emniyet birimleriyle iletişim kuracak ve polisi araca yönlendirecektir. Emniyet Teşkilatı, Acil Yardım Hattı’ndan gelen tüm ihbarları değerlendirmekte.

Unutmayın, 6284 numaralı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a göre kadının beyanı esastır. Korkmayın, kimse sizi yalan söylemekle, karşınızdakine iftira atmakla itham edemez.

 

BAKMADAN GEÇME!