Haftanın yenileri

Güncelleme Tarihi:

Haftanın yenileri
Oluşturulma Tarihi: Nisan 28, 2012 21:07

Haberin Devamı

Roman

Sisters Kardeşler
Patrick de Witt
Çev.: Avi Pardo
Domingo Kitap

Eskiden semt pazarlarında, ‘Ne alırsan 1 milyon’ tezgâhları vardı. Tezgâhın sahibi bağırarak sıralardı ürünlerini; ‘çakı, çakmak, ayna, tarak, makara, yumak, fırça, mekik, yemeğe kekik’ diye... Sisters Kardeşler’i de ben böyle tanımlayacağım. Roman adeta bir sandık, içinde neler yok ki; western, eğlence, soygun, cinayet, entrika, keder ve en önemlisi kusursuz bir yol hikâyesi! Charlie ve Eli Sisters adlı iki kiralık adam. Büyük patronların işini yapan, pasaklı görünen silahşorlardan. Meşhur, at sırtında oradan oraya gidip çizmeleriyle ölen adamlar bunlar. Commodore diye anılan işverenlerinin son emrini yerine getirmek için, ölümden dönüyor, öldürüyor, soyuluyor ve soyuyorlar! Öyle hep kazanan abilerden olmadıkları gibi, kabyedenlerden de değiller. İki birader, iki ortak olmasına rağmen büyük bir çekişme içinde! Adeta yolda birbirlerini yeniden tanıyor gibiler. Daha doğrusu her durakta aralarındaki bağ kuvvetleniyor. Küçük kardeş Eli’ın sürekli efkârlı ve düşünceli olmasının yanında Charlie’nin hiçbir şeyi umursamaması (para hariç) tadına doyulmaz bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Üstelik tam da ‘altına hücum’ dönemi, anlayacağınız gerilim zirvede! Bildiğiniz bütün kovboyların pabucunu dama atacak Sisters Kardeşler, zımba gibi bir roman!

Tarih

Haberin Devamı

Osmanlı’nın Son Savaşı
Erdoğan Aydın

Kırmızı Yayınları

Osmanlı İmparatorluğu için sonun başlangıcıydı I. Dünya Savaşı. Artık çirkin şakalara konu olan, ‘Almanlar kaybedince biz de kaybettik’ sözüyle birlikte andığımız ve çoğunlukla Çanakkale Zaferi ve Sarıkamış Cephesi ile hatırlayıp diğer yönlerini ‘unuttuğumuz’ bir durumdur. Balkan Devletleri ‘milliyetçi’ anlayışla bağımsızlıklarını ilan edip birer birer imparatorluktan ayrılırken, payitaht çok uluslu bu toprakları bir arada tutmak için yeni yollar arayıp bazı hayallerin peşine koşuyordu son çare olarak. Bu dönemin kumandanı Enver Paşa ise, ‘mükemmel Alman imparatorluğu’ hayranlığı sebebiyle deyim yerindeyse topyekün biat ediyordu. Öyle ki hiçbir çıkarı olmadan, hattâ hiçbir yazılı antlaşma imzalanmadan savaşta Almanya’nın yanında katılıyor ve birçok cephede Osmanlı ordusu görev alıyordu. Toplam 39 milyon ölünün yarım milyondan fazlasının Osmanlı askeri olması bile birçok şeyi anlatıyor. Erdoğan Aydın, ‘Osmanlı’nın Son Savaşı’ isimli tarih kitabında Turan hayali ile çıkılan ama Sevr’de sona eren yolun tüm detaylarını anlatıyor. Sonun başlangıcı diye andığımız olayları Enver Paşa üzerinden gözler önüne seriyor. Osmanlı, gerçekte savaşa niye girdi ve bunun müsebbibi kimlerdi, ellerine ne geçti sorularını sorup cevaplarını veriyor.

Haberin Devamı

Monografi / Biyografi

Rüştü Onur
Salâh Birsel

Sel Yayıncılık

Türk edebiyatının ‘saklı su’yu Behçet Necatigil’in “Bir şair yaşamıştı Zonguldak’ta / Adı Rüştü Onur’du / Bilseydi hatırlanacağını / Ölümünden sonra / Memnun olurdu.” diyerek hatırladığı ve hatırlattığı bir isimdir Rüştü Onur. Bugün kimler hatırlar orası meçhûl. Rüştü Onur yaşadığı dönemde birçok edebiyatçının yakın dostu olduğu kadar, kendi halinde, naif isimlerdendir. Örneğin Salâh Birsel’in 50 yıllık dostuydu Rüştü Onur. Bu kitap da bu dostluğun hatırasına hazırlanmış. Birsel, “İnsanları çokça seviyordu, şiir savaşında şiirin sırtını yere getirmek için sağlığını bile savaş meydanına sürmekten çekinmiyordu” dediği dostu Rüştü Onur’un şiirlerini, mektuplarını, bazı öykü ve yazılarını, Rüştü Onur için yazılan yazıları bir araya getirmiş ‘Rüştü Onur’ kitabında. Orhan Veli ile Ziya Osman Saba karışımı duyarlılığı dikkatinizi çekecek şiirlerinde. Orhan Veli gibi sokaktan ama Saba gibi çekingen bir ruh haliyle seslendiğini göreceksiniz. Hakkında yazılan yazılarda ise, bir dönem Türk edebiyatının/edebiyatçısının huzursuzluğu olan ‘öldükten sonra hatırlanacak mıyız’ düşüncesinden mustarip olduğunu göreceksiniz. Büyük usta Necatigil’in söylediği gibi... Ama neyse ki Salâh Birsel gibi bir dostu varmış Rüştü Onur’un. O hatırlansın diye her şeyi yapmış, bugünlere kalan!

Haberin Devamı

Felsefe - Genel Kültür

İçiyorum Öyleyse Varım
Roger Scruton
Çev.: Akın Terzi
Aylak Kitap

Firdevsî’nin Şehname adlı eserinde anlatıldığına göre, İran Şahı Cemşîd (Cem), birgün ava çıktığında ayağına yılan sarılmış bir kuş görür. Askerlerine kuşun ayağındaki yılanı vurmalarını, ama kuşa zarar vermemelerini emreder. Keskin nişancıları emri yerine getirirler. Kuş da Cemşîd’in yanına konduğunda ağzındaki dal parçasını önüne bırakır. Cemşîd bu dal parçasını toprağa gömer ve ilk asmayı yetiştirmiş olur. Bu asmanın meyvesinin suyu da daha sonra şaraba evrilecektir. Başka mitolojik kaynaklarda şarap hikâyesi diğer isimlere atfedilir. Antik Yunan’dan, Doğu medeniyetlerine, Avustralya’dan Fransa’ya kadar her yerde farklı bir hikâye anlatılmasına rağmen özne hep şaraptır. Felsefeci Roger Scruton bu ‘muhteşem’ içkinin medeniyet tarihindeki, kültür tarihindeki yeri ve etkisini anlatıyor. Şarabın felsefesini ele alıyor desek daha doğru olur aslında. Platon’la, Nietzsche’yle, Sartre’la, Schopenhauer’la kadeh tokuşturup şarap eşliğinde muhabbete oturuyor. Şarap uygarlık kadar eskidir sözünün yerine, “Bizzat şarabın kendisi bir uygarlıktır” diyerek bunun sebeplerini izah ediyor, olağanüstü bir dille. Yani sıkıcı; şarap nedir, en iyi bağlar nerededir tadında bir şarap rehberi değil bu kitap. Şarabın felsefesine dair bir kitap. Hayyam’dan ilham alarak “dünya dertleri zehir, şarap panzenir,” işte öyle bir kitap.

Haberin Devamı

Roman - Ütopya

Öteki Dünya
Savinien Cyrano de Bergerac
Çev.: Mustafa Demirkan
YKY

Yayınlandığı tarih itibariyle, bırakın yayın tarihini o günden beri çığır açıcı kitaplardan birisi ‘Öteki Dünya’. Uzun adıyla; ‘Ay Devletleri ve İmparatorlukları’. Cyrano de Bergerac’ın 1640’larda yazdığı küçümen bir metin. Ama yaratıcılığı ve etkisi sayfalarca eseri geride bırakacak derecede bir metin. Cyrano de Bergerac, döneminin toplum eleştirisini yaptığı Öteki Dünya’da vücuduna bağladığı şişelere ‘çiy’ damlaları doldurur, güneşin doğmasıyla buharlaşan çiyler sayesinde göğe yükselir. Sonsuz uzaya çıktıktan sonra Ay’a iner. Yanlış okumadınız, dünyanın uydusu olan Ay’dan söz ediyoruz. Ama durum biraz farklıdır, zira Ay’dakiler için de dünya onların uydusudur. Burada toplumsal düzen, dinsel inanışlar, kadının sosyal yaşantıdaki yeri, devletler arası ilişki, bilimin geldiği nokta, hattâ dil ve sanatların geldiği nokta da olağanüstü seviyededir. Yani Cyrano de Bergerac’a göre olması gereken seviyededir. Cyrano de Bergerac ironik bir dille yazdığı bu ütopyasında hem nalına hem mıhına vurarak dönemini eleştirirken, kitabının toplanmaması ve kendisinin suçlanmaması için bilimkurgu şeklinde anlatmış her şeyi. Kitabın bu yönlerinin haricinde Cyrano de Bergerac’ın dehasına hayran kalacaksınız. Yakın zamanda gerçekleşen birçok bilimsel olay ve Ay devletlerinin kullandığı dil kitabın en büyük sürprizlerinden.

Haberin Devamı

Fotoğraf - Gezi

Bir gün Mutlaka Havana
Levent Özçelik

Era Medya

İnsanı kıskandıracak bir gezi ve fotoğraf albümü ‘Bir gün Mutlaka Havana’. Küba’ya gidip gelenlerden hep duyarız ya, “Fidel, ölmeden görmek gerek,” diye. Sonra içten içe hayıflanırız imkânımız yok diye, işte onun ispatı. Hâlâ gidemeyenlere bir teselli ve motivasyon kitabı Bir gün Mutlaka Havana. Bu kez gezgin fotoğrafçı Levent Özçelik, bize sokak sokak gezdiriyor Havana’yı. Henüz gidemeyenler bu sayede teselli buluyorlar. Puronun kokusunu, sokaklarda çalınan rumbanın ritmini, insanların sesini, güneşin sıcaklığını duyacağınız fotoğraflar bunlar. Bu sözlerime bakıp, klişeleri ardı ardına sıraladığımı sanmayın sakın. Marifet fotoğrafçıda olduğu kadar, fotoğrafçının çektiği mekânda da var. Devrimle beraber anılan ülkenin, hâlâ bir devrimi yaşayan şehri Havana’nın köşesi bucağını evimize getirmiş Özçelik. Genel görüntülerden sonra, Havana’nın otomobillerini, Havana’nın yüzlerini, Havana’nın müziğini, Havana’nın arka sokaklarını ve Havana’nın taşrasını görüntüleyip anlatmış. Her bölümün başında kısa şiirsel yazılar var. Bu yazılar sözünü ettiğimiz fotoğrafları çekmeye başlamadan öncesine ait. Zaten başka söze gerek yok. Çünkü fotoğraflar çok daha fazlasını anlatıyor. Siz de “Bir gün mutlaka gideceğim” diyorsanız, gidene kadar bu albümle arzularınızı giderebilirsiniz. Tabi kıskanmayacaksanız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!