Haftanın Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Haftanın Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2000 00:00

Haberin Devamı

Hep darbe yiyorum

NUR Sürer, Altın Portakal'da filmleri değerlendirecek 11 kişilik jüri üyesinden biri. Diğer bir özelliği jürideki tek kadın olması... Altın Portakal'ı iki kez kazanmış tecrübeli bir oyuncu... Aynı zamanda, daha önce jüri üyeliği yaptığı için de oldukça rahat... Ama, o kendisine verilen bu görevin, pek matah bir şey olmadığını söyleyecek kadar da geniş yürekli...

Dobra dobra konuşuyor. Sinirli tavrını sohbet boyunca sergilemekten kaçınmıyor. Lafın bir yerinde soruyorum bu tavrını, ‘‘En fazla üç dakika sürer sinirim’’ diyor. Acayip bir sigara tiryakisi... Bazen kızdırmak için Hande Ataizi'nden, Hülya Avşar'dan söz ediyorum. O beklediğimin tam aksi cevaplar veriyor. Mesela, daha önce Altın Portakal almış Hande Ataizi'nin bunu hakettiğini söylüyor. Hatta, o jüride kendisinin de olduğunu ve oyunu Ataizi'ne verdiğinden bahsederken Hülya Avşar için de duygularını şöyle dile getiriyor: ‘‘O da benim için Altın Portakal alacak kadar yetenekli bir oyuncu.’’

GANİ ŞAVATA SOYTARI

Nur Sürer, övmekten ve yermekten kaçınmıyor. Bazen, işi ileri dereceye kadar götürüp, geçen yıl ödül alamadığı için feryat figan eden yönetmen ve oyuncu Gani Şavata'ya, ‘‘Soytarı’’ bile diyor.

Kahpe Bizans, Propaganda onun gözünde sanat değeri olmayan para kazanmak için yapılmış filmler. Kahpe Bizans'tan teklif gelse oynamaz mıydınız diyecek oluyorum, tepkisi beni şaşırtıyor; ‘‘Bana 3 trilyon getirseler bu filmde oynamazdım.’’

Antalya'yı, yarışmaya kucak açan Antalyalıyı ve belediyeyi çok seviyor. Halkın filmleri seyretmeye gitmemesinden ise yakınıyor. Jürinin tercihlerinin bazen halkın tercihleriyle uyuşmadığını söylediğimde o üç dakikalık sinir krizine giriyor;

‘‘Böyle bir şey halka bırakılmaz. Ben bunun taraftarı değilim. Halkın gittiği film Propoganda veya Kahpe Bizans'tır. Ben, bu halkın yanında değilim. Ben o halktan değilim. Hiçbir şeyi seçemiyorlar. Benim oy kullandığım parti de parlamento dışında kalıyor. Her taraftan darbe yiyorum. Onun için de kusura bakmayın çatmak istiyorum.’’

Son çevrilen filmleri sabun köpüğü olarak yorumladığınız doğru mu?

Sabun köpüğü diye bir laf etmedim. Ayrıca, söylediğim tüm filmleri reddetmek anlamına gelmiyor. Aralarında çok sevdiğim birkaç film var. Benim onaylamadığım film, Kahpe Bizans mesela. Kahpe Bizans filminde ben kendimi oyuncu olarak göremem. Bir filmin çok iş yapması, anormal para getirmesi, o yapılan işin çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Bana 3 trilyon para getirseler, bu filmde oynamazdım. Bu bir etik ve sinemaya bakış meselesi.

Sinemada akılda kalıcı sağlam işler yapılmadığını söylüyorsunuz...

Televizyonu kastediyorum. Televizyonda ne bileyim Türkan Şoray'ın oynadığı ve Bizimkiler'in dışında eli yüzü düzgün dizi var mı? Diğerleri, şarkıcılar, türkücüler, mankenler, şunlar, bunlar. Hep beraber, çok mutlu bir şekilde, bir alay abuk sabuk işler yapıyorlar. Türkiye'de pespayelik ve bayağılık bu kadar prim yapmamıştı. Propoganda falan filan, ben bunları film gibi bile görmüyorum.

DEMOKRASİ VAR

Bu düşüncedeki bir jüri üyesi sağlıklı bir değerlendirme yapabilir mi?

Tabii ki. Daha önce de jüri üyeliği yaptım. Kimse şikayetçi olmadı. Bir sürü insandan daha iyi yapacağımı düşünüyorum. Kusura bakmayın.

Sonuçlar açıklandıktan sonra jüri hep eleştiri alır. Bunlara göğüs gerebilecek misiniz?

Aslında jüri üyesi olmak da çok matah bir şey değil. Benim de çok istediğim bir şey değil.

Diyelim ki, tüm jüri bir filmde anlaştı ama siz o filmi beğenmediniz. ‘Peki, sizin dediğiniz olsun’ der misiniz?

10 kişiye karşı bir kişinin demesi olmaz. Zaten demokrasi var.

En iyi filmde sizin belirleyici kıstasınız ne olacak?

Öyle bir şey yok. En iyi film, en iyi filmdir. Bunun kıstası yok.

Ben en iyi filmde şunların ön planda olmasını isterim diye bir düşünceniz var mı?

Hayır, yok. En iyi film hangisi ise o seçilir zaten. En iyi yönetilmiş, düşünülerek yapılmış film en iyi filmdir. Çok kötü bir senaryodan çok iyi bir film çıkabilir. Çok iyi bir senaryodan çok rezil bir film de çıkabilir.

İSTEMEYEN KATILMAZ

En iyi erkek ve en iyi kadın sanatçıyı seçerken bir şablonunuz oluyor mu?

Hayır canım. En iyi performansı gösteren kimse o kazanır.

Görüntüleri mi önemlidir, tecrübeleri mi?

Her ikisi de değil. İlk filminde oynayan biri de alabilir ödülü. Kim en iyi oyunu oynamışsa ödülü alır.

Bugüne kadar ödül alanlar hakederek mi aldı?

Tabii ki hakederek aldılar. Benim çok fazla da festivallerde itirazım olmadı. Zaten birisi buraya geliyorsa ve filmlerini ortaya koyuyorsa bu oyuncuların isteği ile gelmiyor. Bunu yapımcılar istiyor. Sinemamızda yapımcı yönetmen var. Kendi filmlerini kendileri yapıyorlar. Kendi isteklerine göre buraya geliyorlarsa, buradan çıkacak sonuca da katlanmak zorundalar. Bir festivalde olmak istemezsen katılmazsın olur biter.

Sinema dediğiniz zaman akla Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Fatma Girik geliyor. Neden yeni birileri çıkmıyor?

Çünkü, bu bir dayanma meselesi. Altın Portakal'da eskiden ön eleme yapılırdı. Şimdi başvuran film sayısı 10 bile değil. Televizyonlar geniş bir televole haline dönüştü. Bana göre televizyoncuların yapması gereken en sağlıklı işlerden birisi 90 dakikalık filmlere yönelmeleri. Halk da duyarsız gibi geliyor bana. Seçici olmaları gerektiğini düşünüyorum.

ALBAYLAR JÜRİSİ

Ödül alan filmlerle halkın tercihi arasında neden farklar oluyor?

Böyle bir şey halka bırakılmaz. Ben bunun taraftarı değilim. Halkın gittiği film Propoganda veya Kahpe Bizans'tır. Ben, bu halkın yanında değilim. Ben o halktan değilim.

Biraz kızgınsınız galiba?

Tabii kızgınım. Hiçbir şeyi seçemiyorlar. Benim oy kullandığım parti de parlamento dışında kalıyor. Her taraftan darbe yiyorum. Onun için de kusura bakmayın çatmak istiyorum.

Kinci misiniz?

Hayır. Çok sinirliyimdir ama üç dakika sonra geçer.

İlk katıldığınız yarışma hangisiydi ve hangi tarihteydi?

Ben ilk filmimle buraya geldiğimde o sene darbe oldu. 12 Eylül 1980'de... O sene festival yapılmadı. Sanat olayını bile kararttılar. 1981'deki yarışmada en iyi film seçilmedi. Ben zaten o jüriye albaylar jürisi diyorum. Birkaç tane subay vardı jüride, en iyi film seçmediler, Çünkü, en iyi film bizim Bereketli Topraklar Üstünde filmiydi.

SONUCA KATLANMAK

Peki, bir gün jüri üyesi olursam böyle yapmam dediniz mi?

Bakın, ben, bir festivalde seçilecek film bulunamayışına katılmıyorum. Yani, bu 8 filmin arasında bir tanesi en iyidir. Ödül verilmeyen bir dal olamaz. Bazı festivallerde, bilmem ne dalına değer bir eser bulunamamıştır denir. Mutlaka orada onun karşılığı olan bir film vardır.

Antalya'nın bu işi 37 yıldır yapmasını nasıl buluyorsunuz?

Büyük bir cesaret. O zamanlar daha küçük bir şehirdi. Ülkenin bir ucunda yapılan sanat olayına sahip çıkmış. Bu anlamda sanata ve sanatçıya ilgi gösteren Antalya'yı çok seviyorum.

Çoğu Atatürk Anıtı'na çelenk koyma törenine veya ödül almaya bile gitmeyen sanatçılar bu ilgiyi hakediyor mu?

Organizasyonda bazı hatalar oluyor. Sanatçıların gitmeyeyim diye bir düşünce taşıdıklarını zannetmiyorum. Bu tür organizazyonlardan kimsenin haberi yok. Vakıf veya belediyenin bizi bilgilendirmesi gerekiyor.

Yarışma sonunda kazanamayanlar yarışmayı eleştiriyorlar

Girmesinler o zaman. Birşeyin altına girdiğiniz zaman sonucuna da katlanmalısınız. Herkes gücünü de, yaptığı işi de biliyordur. Ödül aldığım sene, buradan en iyi kadın oyuncu ben çıkarım demiştim. Öyle de oldu.

Jüri üyeleri üzerinde kulis yapılıyor mu?

Hayır. Ben yaptığım zaman içinde olmadı.

Diğer jüri üyelerini arayıp, ‘Bizim filme sahip çıksanız’ diyenler oluyor mudur?

Onu bilemem.

Sizin başınıza geldi mi hiç?

Hayır.

Aracı koyan oldu mu?

Katiyen.

ÇİRKİN BİR OLAY

Koyarlarsa ne yaparsınız?

Kesinlikle olmaz. Herkes sonuca bakar. Ama, geçen sene burada bir yapımcının protestosu vardı. Ben de onu protesto ettim. Hiç doğru bulmadım yaptığı şeyi. Ödül alsaydı herkesi yanaklarından öpecekti. Yaptığı soytarılık bütün festivali yaralamamalı. Çünkü, o çirkin bir şey.

Ağzında sakız, eli cebinde, kot pantolonla ödül almaya gelenlere ne diyeceksiniz.

Koskoca bir adama, şöyle giyin, böyle davran diyemezsiniz. Smokin zorunluluğu da doğru bir şey gibi gelmedi bana. Bunu belediye başkanına da duyurdum. Oscar'da var ama onların tüzüğü öyle. Ben birçok büyük festivale gittim. Katiyen böyle bir zorunluluk görmedim.

Antalya halkının sanata yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?

Yaklaşımını çok güzel buluyorum. Ama, sanki filmlere daha mı az gidiyorlar.

Jüride tek bayan var. Dengesizlik değil mi?

Öyle denk gelmiştir. Geçen sene üç bayan vardı. Burada feminizm tartışmıyoruz. Bunlar farkında bile değiller benim tek kadın olduğumu.

KİM? KİMDİR ?

Bursa'da doğdu. Fotomodellik yaparken tanıştığı sinemada 21'inci yılını doldurdu. Bereketli Topraklar Üstünde filmiyle başladığı sinema yaşamı, en iyi kadın oyuncu ödülünü aldığı Uçurtmayı Vurmasınlar filmiyle zirveye ulaştı. 1982'de Bir Günün Hikayesi filmiyle ilk Altın Portakal ödülünü almıştı. 40'ın üzerinde film yaptı. ÇASOD üyesi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!