Generation-next Türkiye

Güncelleme Tarihi:

Generation-next Türkiye
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 1998 00:00

Haberin Devamı

Dünyaca ünlü Pepsi Generation-next reklam kampanyası ilk kez ülkemiz için de özel olarak çekildi. 20 yıldır Pepsi'nin dünya kampanyalarını kotaran uzun metraj film yönetmeni Willy Peterson, Türkiye'den generation-next'i temsil edebilecek iki insanı, yüzlerce aday arasından seçti. Ve 1 Ekim'de Türkiye'de gösterilecek reklam filmini Budapeşte'de çekti. Bundan sonra Kamil Güler, Şebnem Dönmez'le birlikte, Pepsi-man olarak Micheal J. Fox'un Türkiye'deki karşılığı olacak. Biz de size yeni kuşağın temsilcisi seçilen bu iki gencin hayat ve herşey hakkında ne düşündüklerini göstermek istedik.

ŞEHNAZ’IN DAMADI

30 saniyelik Pepsi Generation-next reklam filminin 24 saniyesinde Kamil Güler, 6 saniyesinde Şebnem Dönmez yeni kuşak Türk gençlerini simgeleyecek. Bugüne kadar ismini pek fazla duymadığınız Kamil Güler, tiyatrocu ve pandomimci. Şehnaz Tango'da Perran Kutman'ın damadı Ergün'ü oynadı. Gülşen Bubikoğlu'yla oynadığı ‘‘Affet bizi hocam’’ dizisinde ise Ahmet rolündeki öğrenci. Şebnem Dönmez'i zaten tanıyorsunuz.

HİÇ KOLAY OLMADI

Pepsi Generation-next reklam filmi çekim projesi gündeme geldiğinde İngiliz yönetmenin önüne genç kuşağın ünlülerinden seçilmiş ikiyüz kişilik bir liste konuldu. Ayrıca hepsinin tanıtıcı deneme filmleri de vardı. CV'leri ve bugüne kadar yaptıklarından seçilmiş kareler. Demet Şener, Didem Taslan, Cem Yılmaz, Mustafa Sandal, Kenan Doğulu gibi daha nice isim, şu ya da bu nedenle elendi. Şaşırtıcı olan pek az tanıdığımız genç bir erkeğin Pepsi-man seçilmesiydi. Gönül isterdi ki, İngiliz yönetmeni bulup bu iki Türk gencini hangi kriterlere göre seçtiğini öğrenelim. Ulaşamadık. O yüzden kendileriyle görüşüp yeni kuşağın temsilcilerini neler düşündüğünü, hayat üzerine ölçülerini ve farklılıklarını sizlere aktarmak istedik. İçerideki röportajda okuyacaksınız: İşte generation-next Türkiye...

MÜHiM BİR ŞEY

Kamil Güler ile Şebnem Dönmez önemli bir şey becerdiler. Çünkü Pepsi kampanyalarında şimdiye kadar hep dünyaca ünlü isimler kullanıldı: Michael Jackson, Claudia Schiffer, Cindy Crawford, Roberto Carlos, Andrea Agassi vesaire. Bütün bu isimleri seçen İngiliz yönetmen bu iki ismi seçti.

‘‘Generation-next’’ ne demek?

Şebnem: Sadece hareketlerinde, davranışlarında değil, düşüncesinde de özgür olan demek. Sanırım ben de bu tanıma yakın bir Türk genciyim. Üstelik ünlüyüm, güzelim!

Kamil: Benim aklıma ilk ‘‘generation-sex’’ geliyor. Kesinlike espriydi! Kendi doğrularını yaşayan ve mutlu olan. Ben de kendimi tam böyle tanımlıyorum. Ünsüz ve çirkin olsam da!

Nasıl yaşıyorsunuz?

Şebnem: Hayatımın yüzde 80'i spontane, yüzde 20'si benim ellerimde. Bazen durumlar değişiyor. Yine de sonuçta istediğim gibi yaşıyorum. Çünkü özde, sadece ve sadece uğraştığım bir tek şey var: Mutlu olmak. Evde, işte, her yerde, herşeyde. Hoşuma gitmeyen bir şey varsa, bir Sinderella edasıyla, hoşuma gitmeyen o ortamı, insanları hemen terk ediyorum.

En önemli kavramlarınız?

Şebnem: Mutluluk, özgürlük, şefkat, iyilik, arkadaşlık, kendine güven, iyi bir ev, para (kardeşim Berkeley'e yatay geçiş yapabilmesi için para gerekiyor da! Ablasının da kazanması!).

Hayattaki öncelikleriniz?

Kamil: Motorsikletim (yağmur-kar demeden günde 100 kilometre kateden nadir motorculardan biriyim) ve ailem.

DÜNYA VATANDAŞI

En sevdiğiniz faaliyetler?

Şebnem: Önem sırasına göre mi? Tuvalete girmek, film seyretmek, sevişmek, birilerini çekiştirmek, yalnızlık. Birinci sıraya yalnızlığı alabilir miyiz?

Kamil: Motorsiklete binip yeni yerler keşfetmek ve sevişmek. Onun dışında hiçbir şey beni ilgilendirmiyor.

Hayatınızın sonuna kadar bu ülkede kalabilir misiniz?

Kamil: Hayır mümkün değil! Peki ama gerekçemi de söyleyebilir miyim? Bir adam pandomimde otuzuncu sanat yılını kutluyor ve ben bu adamı seyretmeye gidiyorum ve birden hüzünle fark ediyorum ki, onun bana verecek hiçbir şeyi yok. Bu adam Türkiye için önemli birkaç isimden biri, ama anlıyorsunuz değil mi, bana yetmiyor. Elbette ki giderim, öğrenirim, gelişirim. Yani AT'ye girmesek de ben bunu becerebilirim.

Peki kendinizi TC vatandaşı gibi hissediyor musunuz?

Kamil: Maalesef hayır! Her yere ait olabilirmişim, aitmişim gibi sanki.

Teknolojiyle aranız nasıl?

Kamil: Her an içindeyim. Bir kadın mesela beni sabah dörde kadar ayakta tutamaz. Ya da zor tutar diyeyim. Ama yeni aldığım bir bilgisayar oyunu ya da İnternet bağlantısı bunu kolaylıkla başarır. Ne yapayım ben de böyleyim! Teknolojinin nimetlerinden yararlanmak bana büyük bir zevk veriyor. O yüzden yeni bir cihaza her zaman üç dakika veririm. Üç dakika sonra onun işi bitmiştir. Kadınlarla uğraşmak bilindiği üzere daha zor!

Şebnem: Bense tam tersi. Rezil bir durum. ‘‘Generation-next’’ olarak teknoloji konusunda bir felaketim. İki çok önemli eksiğim var hayatta: Oryantasyonum sıfır. Yön kavramı yok bende. Evimi bile bulamıyorum, gerizekalıyım o konuda. Bir de tekno-fobiğim ben.

Siyaset size ne hatırlatıyor?

Kamil: Dürüst olmayan herşeyi!

Şebnem: Siyaset denilen şeyle ilişkimi elimden geldiği ölçüde en aza indirgemiş vaziyetteyim. Ben siyaseti bir meslek olarak görüyorum, yani o insanların da mesleği bu. Onlar mesleklerini icra ediyorlar. Zor bir meslek olduğunu düşünüyorum ama beni ilgilendirmiyor. Yani hayatımda yeri yok. Bir şey söyleyim mi, bu durum da beni hiç üzmüyor!

Neler okuyorsunuz?

Kamil: Çok okumuyorum. Merak ettiklerimi bilgisayardan alma taraftarıyım. Onun dışında pandomimle ilgili elime ne geçerse okuyorum.

ÇOK İYİYDİN

Neden pandomim?

Kamil: Çünkü konuşmadan herşeyi anlatabiliyorum.

En bayıldığınız iltifat?

Kamil: ‘‘Çok iyiydin!’’. Bayılıyorum ben bu lafa. Mesela ‘‘Sahnede çok iyiydin’’, mesela ‘‘Yatakta çok iyiydin’’. Bunların denmesi insana bir şekilde enerji veriyor. En azından beni motive ediyor, kendimi daha fazla sevmemi en önemlisi yaptığım işi daha iyi yapmamı sağlıyor.

Şebnem: Ben, ‘‘Çok karizmatiksin!’’ denilmesine bayılıyorum. Bir de ‘‘Sevgi dolusun Şebnem’’ gibi şeyler.

Duymaktan en nefret ettiğiniz şeyler?

Şebnem: ‘‘Çok hızlı konuşuyorsun!’’ Çocukluğumdan beri de söylerler. Bir de şu: ‘‘Herkese hemen güveniyorsun’’. Geçen gün bir arkadaşım beni şöyle tanımladı: Yeni tanıştığım birine hemen, ‘‘Çok şeker! Dünyanın en şeker kadını o’’ diyormuşum. Bir ay sonra: ‘‘Bir takım tuhaf hareketleri var ama olsun’’ diye anlatıyormuşum. Bir ay sonra da: ‘‘Ya ne oldu biliyor musunuz...’’ diye başlıyormuşum. Hep kazık yiyorum ben ama yine de başta herkes benim için dünyanın en şekeri.

Kamil: ‘‘Üst dudağın ince mi?’’ ya da ‘‘Üst dudağın yok mu senin!’’ denilmesinden anlatamayacağım kadar nefret ediyorum!

Kendinizi derin mi hissediyorsunuz, sığ mı?

Şebnem: Çok derin hissediyorum. Çünkü öyleyim. Derinliğin manası benim için herhangi bir şeyden çok çabuk etkilenmektir. Yeni bir insanla tanıştığım zaman, yeni bir durumla karşılaştığım zaman o yüzeysel durumun altındakini hissedebilmektir. Yanlış bile olsa hislerim, ben en azından hissedebiliyorum. Görünenin altında başka şeyler arıyorum. Çok derinim çoook!

Kamil: Vallahi bu konu üzerine hiç düşünmedim.

Birikimli olmak ya da olmamak gibi problemleriniz var mı?

Şebnem: Hiçbir zaman yeteri kadar birikimli olamayacağım. Bu insanın konsantrasyonuyla, dolayısıyla seçimleriyle ilgili bir şey. Sadece birikimli olmak için uğraşırsam, şu an okuduğumun üç katı kadar kitap okumuş ve çok daha fazla bilgi edinmiş olabilirim. Bu elimde. Ama benim istediğim bu değil ki. Başka şeylere zaman harcamayı tercih ediyorum. Ben IQ'le değil EQ'la ilgileniyorum, insanı daha mutlu edenin bu olduğunu düşünüyorum. Duygusal zekamı geliştirmeye çalışıyorum. Aslında çok şey istemiyorum: Yaşamak istiyorum, yaşamak!

Kamil:Ben bir tarafımın sürekli boş olduğunu hissetme duygusunu seviyorum. Çünkü o zaman onu doldurmaya uğraş veriyorum. Yani, ‘‘Yetersiz miyim?’’ korkusu evet var bende. Bu da bana iyi geliyor.

KENDİMİ SEVİYORUM

Güvensizlik? Korkular?

Kamil: Yalnız kalmak.

Şebnem: Popom daha yuvarlak olabilirdi. Biraz bastırılmış gibi. Yaptıracağım. Ama bir hafta yatakta yatmam gerekiyormuş. Bir sürü güzel tarafım var, bir de kötü bir tarafım olsun ne var yani! Fiziksel görünüm dışında, bazen kendime olan güvenim azalır. Ama bu sadece bana ait bir şey değil sanırım, her genç kızın başına gelir. Korku dersen, sanırım hayatta başarılı olmak gibi bir saplantım var.

Başarıyla neyi tanımlıyorsunuz?

Şebnem: Herkes her zaman benden bahsedecek değil ama arada sırada ortalığa çıkayım ve benden bahsetsinler. İşimden söz etsinler.

Nedir sizin işiniz, mesleğiniz?

Şebnem: Sahne. Herşey yani. Benim işimde kendime tanıdığım çok büyük özgürlükler var. Herşeyi yapabilirim. Canımın istemesine bağlı. Canım istedi televizyona çıktım, canım istedi tiyatro oynadım, reklam filmi çektim. Kimse bana o bu konuda yeterli değildir filan falan diyemez, istersem yaparım. Ben zaten son derece titiz iş yapmaya hazır ve alışık bir insan olduğum için de, ben beğendiğim zaman sorun yok. Başarı benim beğendiğimdir. Ve kendimi başarılı buluyorum. Ama bir gün bulmama korkum var.

Başarı kavramına siz nasıl bakıyorsunuz?

Kamil: Ben de kendimi başarılı görmek istiyorum. Çünkü bu beni motive eden bir şey. Mutlu olmam için başarılı olmam gerekiyor, işimde de özel hayatımda da.

Para bunun neresinde? Yani başarının.

Kamil: Hiçbir yerinde değil.

Yalan söyler misiniz?

Kamil: 24 saat!

Sizin için?

Şebnem: Ben de yalan söylerim ama şimdi doğru söyleyeceğim: Başarı birinci sıradaysa ikinci sırada para! Ama şunu öğrenmiş durumdayım, başarılı olduğun zaman para geliyor.

En çok kimi seviyorsunuz?

Kamil: Kendimi.

Şebnem: Ben de.

İnsalık için neler yapmayı düşündünüz, düşünürsünüz?

Şebnem: Entertainer'ım ben. Hayattaki görevim bu. Eğlendirmek ve mutlu etmek, güzel görünmek ‘‘Aa ne hoşmuş!’’ dedirtmek. Ve bunu hissettirmek sadece seksi giyinmekle sağlanmaz, mutluluk saçmak gerekiyor. Benim de yeryüzündeki vazifem bu. Para kazandığım iş de bu. Mutluluk, neşe saçmak istiyorum. İnsanlık için benden bu kadar!

Kamil: Ulvi amaçlarım hiç olmadı.

Hayatı ciddiye alır mısınız?

Kamil: Hayır!

Ciddiye aldığınız şeyleri sayın.

Kamil: Seks ve motosikletim!

Siz neleri ciddiye alırsınız?

Şebnem: Herşeyi. İş ilişkisini, aşk ilişkisini. Çünkü iyi yapmaya uğraşırım. Mesela önem verdiğim biri hayatıma girdiği zaman kalmalı. Bunun için de uğraş veririm, çünkü onu ciddiye alırım.

Kalıcı olmayı istiyor musunuz?

Kamil: Pardon, nerede kalacağız?

Şebnem: Etkili olmayı istiyorum. Benim için en önemli ifadesi torunlarımın resimlerime bakıp ‘‘Vay be, anneanneye bak ne fıstıkmış!’’ demeleri. Bir de Türk Özel Televizyon tarihine ismim geçsin isterim tabii.

Kaçmaya çalıştığınız, en nefret ettiğiniz şeyler?

Kamil: Çirkin salak kadınlar ve kötü Amerikan filmleri.

Peki güzel ve salak kadınlar?

Kamil: Hiç olmadı! Yani var olanlar beni ilgilendirmedi.

Sizin?

Şebnem: Haddini bilmeden sulanan erkekler.

GENERATİON-NEXT SÖZLÜĞÜ

Hangi sözcükler yeni neslin temsilcileri için neleri çağrıştırıyor?

KAMİL GÜLER

Popo... İlk baktığım yer

Meme... İkinci baktığım yer

Babalık... Zor

Başkanlık sistemi... Şart

Testis... Onları seviyorum

Penis... Her zaman yanımda taşırım

Oral seks... Penisim sever

Para... Bazen gerekli oluyor

Kadınlar... Yanımda olsun

Seks... Bıkmayacağım tek şey

Eğlence... Hiç zorlanmam

Spor... Sadece seks

İktidar... Gerekli

Aşk... Olmasını isterdim

İrtica... Bana ne

Demokrasi... Sana ne

Cumhuriyet... Rolling Stones

Erken seçim... Olmaması gereken

Demirel... Ölmeli, hakikaten

Türban... Özgürlük

ŞEBNEM DÖNMEZ

Clinton... Mavi elbise

Türban... Özgürlük

Erken seçim... Gereklilik

Politika... Gereksizlik

Tansu Çiller... Hayal kırıklığı

İrtica... İlgilenmiyorum

Aşk... Güneşin yüzünü yalaması

Seks... Güneşin sırtımı yalaması

Başarı... Güzel rüya görmek

İktidar... Kadınım ve iktidara bağlıyım

Penis... Ona da bağlıyım

Eğlence... My second name baby!

Erkekler... Seviyorum onları

Eğitim... Bu ülkede olmadığı için

en üzüldüğüm şey

Para... Otrişler ve kuş tüyleri içinde yaşatacak

kağıt parçaları

KalıcıLIK... Emin adımlarla ilerlemek

Annelik... Dünyanın en güzel şeyi

Mutluluk... Yalnız başına halledilmesi gereken bir şey

Şöhret... Bayılırım şöhrete

Oral seks... Seks bir kompozisyondur, giriş, gelişme, sonuç, oral seks, benim için kompoziyonun gelişme bölümü

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!