Gemide hayat

Güncelleme Tarihi:

Gemide hayat
Oluşturulma Tarihi: Eylül 01, 1999 00:00

Haberin Devamı

İstanbul Armutlu hattında çalışan emektar feribot ‘‘Tekirdağ’’ şimdi evsizlerin evi oldu. Yalova limanına demir atan koca geminin bütün yolcu salonları tıklım tıkış insanla dolu. Sanki Water World ya da Mad Max filminden bir sahne gibi. Koltuklar yatak, trabzanlar çamaşır asma yeri, tuvaletler duş yeri haline gelmiş. Yıllardır onları İstanbul'a getirip götüren vapur koca bir ev halinde....

Buna da şükür’’ diyor Asuman Akbaba. ‘‘Beş gün boyunca açıkta yattık. Ne çadır ne battaniye. Beş gün sonra ilk defa boğazıma burada yemek girdi’’. Asuman Hanım iki oğlu ve eşiyle vapura yerleşenlerden. Kirada oturdukları evleri oturulamaz hale gelmiş. ‘‘Boğazıma yemek girdi diyorum ama aslında iştahım da yok. Yıllardır ‘Allahım, n'olur iştahımı kes de kilo vereyim’ derdim ama keşke bu yüzden olmasaydı. İyi işte zayıflıyorsun diyorum kendime. Bilmiyorum işte Polyanacılık oynuyoruz...’’

Yılların arabalı vapuru Tekirdağ, şu günlerde bambaşka bir çehre aldı. Yalovalı, Çınarcıklı evsizler vapurda yaşıyor. İki ve üç kişilik koltuklar, üzerlerine çarşaf, yorgan ya da battaniye serilip birer yatak haline getirilmiş. Koltuklarda yer bulamayanlar şiltelerini yere atıyor, öyle uyuyor. Burada kalanlar evi ağır hasar görmüş, oturulamayacak hale gelmiş insanlar. Yasak da olsa evlerinden gidip battaniye, yorgan, döşek, tuvalet malzemesi, leğen ne toplayabilmişlerse getirmişler. Hatta kimisi halısını da almış, karşılıklı koltukların altına sermiş. Girerken ayakkabılarınızı çıkardığınız küçük bir oda haline getirmiş.

Gündüzleri vapurda daha çok yaşlılar ve çocuklu anneler kalıyor. Gençler dışarı çıkıyor ve etrafı kolaçan ediyorlar. Ama akşam oldu mu 400'e yakın insan vapurda konaklıyor. Vapura yerleşebilmenin tek koşulu muhtardan gidip evi yıkıldı ya da oturulamaz kağıdı almak. Ancak öncelik yaşlı, çocuk ve kadınlara tanınıyor.

Çadırı tercih ederdim

‘‘Vapur iyi güzel ama havalar güzel olsaydı ben çadırı tercih ederdim. Geceleri çok havasız oluyor burası. Hiç bir mahremiyetin kalmıyor. Horlayan, kokan, çöp atan... Korkuyorum, hastalık yayılacak ‘ diyen Güldal Taşkır kasiyermiş depreme kadar. Şimdi evi de çalıştığı market de yıkılmış. ‘‘Dün 30 milyon dağıttı işyerim. Yardımlar dağ gibi geliyor ama ben çocuğuma suyu parayla alıyorum.’’

Vapurda günde üç öğün yemek veriliyor. Vapurun 20 senelik aşçısı Hasan Topçu, 400 kişiye sadece üç personeliyle yemek çıkartıyor. Üç kişinin pişirdiğini dört kişi dağıtıyor. Ama gönüllülerin de hakkını yememek lazım. Onlar da dağıtıma kalıyor. Geminin tıp personeli de yoğun bir şekilde çalışıyor. ‘‘Gelenlerin çoğu sinir bozukluğu yüzünden geliyor. Stres, uyku bozukluğu gibi şikayetleri var. Yatıştırıcı veriyoruz. Onun dışında ishal ve deprem sırasında olan çarpma, burkulma gibi şikayetler var‘‘ diyor gemi hemşiresi.

Peki ya öyküler? Pekçok... Nebahat Aslan, depremde kızını ve iki torununu kaybetmiş. Vapur koltuğun kenarında dalgın dalgın oturuyor. ‘‘Benim malla mülkle hiç bir alakam kalmadı. Evim yıkıldı, umurumda bile değil. İstediğim tek şey ölen kızımın bir fotoğrafı. Hergün enkaza gidip bir resmini bulmaya çalışıyorum. Ama bulamıyorum. Bugün de gittim, bulamadım. Tek istediğim bir resim... Başka hiç bir şey istemiyorum.’’ Nebahat Aslan hiç bir şey gözümün önünden gitmiyor diyor ve ekliyor: ‘Yavrularım çıkardılar çıkardılar, yanıma koydular. Daha 24 yaşındaydı kızım. Beynim durmuş durumda. Hiç bir şeye karar veremiyorum. Bunalım geçiriyorum. İntihar edebilirim her an’’.

Gemi konuşmaları

- Burda iyiyiz çadıra göre ama ne zamana kadar kalabiliriz ki...

- Ev yapılana kadar diyorlar

- Seçimde ev ev geziyorlardı politikacılar, şimdi de çadır çadır gezseler ya...

- Evimi iki milyara almıştım. Şimdi tamamen yıkıldı. Herkes alıyordu. Niye ucuz diye hiç şüphelenmedim.

- Bütün gün düşünmekten beynim durmuş durumda. Hafızam kayboldu. Telefon numaralarını hatırlayamadığım için kimseyi arayamadım.

- Kocam Altıntaş Mermer Fabrikasında çalışıyor. Ama fabrika yıkıldı yıkılacak. Makineleri çalıştırmıyorlarmış, duvarlar yıkılır diye.

- Herkes menfaat peşinde.

- Tanıdıklarına ikişer ikişer çadır verdiler, tanımadıklarına kalmadı dediler

- Kimisi sırf erzağını koymak için aldı bir çadır daha.

- Kriz masası görevlilerinin evleri aransın.

- Bütün bakkallar kapış kapış suları aldı. Sinema 77'nin deposu ağzına kadar yardım malzemesi ile dolu.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!