Gelibolu asaleti

Güncelleme Tarihi:

Gelibolu asaleti
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2005 00:00

RECEP Tayyip Erdoğan mükemmel bir metafora başvurarak, 1915 Çanakkale savunmamızı ‘tarihin kaydettiği şövalye ruhlu en son savaş’ diye tanımlamış.Başbakan yerden göğe kadar haklıdır. Daha doğru bir saptama yapılamaz.Buna belki belki, ‘mertler muharebesi’ şeklindeki Frenk deyimini de ekleyebiliriz.Her halükárda, Çanakkale bizler ve hasımlarımız için bir ‘insani asalet’ abidesidir.* * *OYSA, bazıları, Tolga Örnek’in yönettiği ‘Gelibolu’ filmine karşı melanet kampanyası yürütüyor.Neymiş, 1915 ekrana insani açıdan yansıtılıyor ve ‘savaşın kötülüğü’ işleniyormuş. Böyle bir şey ise ulusumuzun kahramanlık destanımızı ‘hor görmek’ (!), dolayısıyla da ‘kahrolası emperyalizme hizmet etmek’ (!) anlamına geliyormuş.Zihni sefillikte ve akli zırtapozlukta bu seviyeye düşmüş ‘ulusalcı’lara ne denilir ki?* * *ÖNCE şunu diyeceğim:‘Bre tuzu kuru ‘ulusalcılar’ (!), savaş tabii ki sizlerin kaymak kağıt varakpare sayfalarında kuru sıkı ahkam kesmesine benzemez. Savaş kötü, sonsuz kötü bir şeydir! Bari kelleyi çalıştırın da, ‘Çanakkale’den çıktım yan basa basa / Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa / Of, gençliğim eyvah’ acısını haykıran seferberlik türküsünü kavrayın’. Sonra da, ‘cehaletinizden bıktık, bir nebzecik tarih öğrenin’ diye ekleyeceğim.* * *ZİRA, evet Gelibolu iki tarafın da ‘şövalye ruhu’nu yansıtır ve bundan şeref duyarızBre ‘ulusalcı’ (!) şaklabanlar, biliyor musunuz ki Fransa, İtalya ve Rusya’daki ‘gayr-ı insani’ cephelerin tam aksine, boğazlaşmadaki kana rağmen, güney yarımadamıza çıkan ‘ANZAC’ birlikleriyle Osmanlı askerleri arasında gerçek bir ‘mertlik savaşı’ yaşanmıştır.İşittiniz mi ki, 18 Mayıs taarruzumuza Okyanusya’dan gelirken uğradıkları Mısır’da öğrendikleri ‘emşi yallah’ şiarıyla göğüs geren aynı ‘ANZAC’larla ordumuz arasında öğlen vakti centilmenlik mütarekesi yapılmıştır. Bu sayede sıhhiyeler yaralıları toplamıştır. Zabitler Fransızca sohbet etmiştir ve böylesine bir dostluk başka yerde yaşanmamıştır.Duydunuz mu ki, o günden sonra namaz ve tayın saatlerinde bırakışma tekrarlanmış ve siperlerimizden karşı tarafa cigara ve incir; oradan da bize konserve et ve süt atılagelmiştir. ‘Ulusalcı’ (!) cahiller haberiniz var mı ki, ‘bahadır Türkler belden aşağı vurmaz’ diyen ‘ANZAC’ neferleri, subaylarının dağıttığı gaz maskelerini takmayı da reddetmiştir.Ve şimdi güler misin ağlar mısın, işte özünde yukarıdaki ‘insani gerçeği’ yansıttığı için Örnek’in ‘Gelibolu’ filmi ‘emperyalizme hizmet ediyor’ oluyormuş ki, elinin körü!* * *SONRA, bre ‘ulusalcı’ (!) madrabazlar, 1. Harb’in vahşetini ve anlamsızlığını kendi ülkeleri açısından eleştiren ve başyapıt sayılan filmleri de mi sansürlemeye yelteneceksiniz?Ne hacet, bari Erich Maria Remarque’nin Flamanya siperlerini hikaye ettiği ‘Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok’undan, Ernest Hemingway’in İtalyan Caparetto hezimetini anlattığı ‘Silahlara Veda’ya dek, ‘vatan, millet Sakarya’ edebiyatını değil savaşın sonsuz derin o ‘insani boyutu’nu işleyen sayısız eserden sinemaya uyarlananları da yasaklayın!Eh, örneğin Çizme Yarımadası’nda kimse ‘tabanları yağlamamızı gösteren film bizi aşağılıyor’ diye yaygara kopartmadığı için, İtalyanları da ‘vatan haini’ (!) ilan edersiniz.Hey ‘ulusalcı’ (!) provokatörler, sizin hamaset ve şarlatanlık filmi çoktaan koptu.Şimdi ‘Gelibolu’ ekranına, tabii ki kendi ulusumuz ve de mert hasmımız adına büyük ve ortak onur duyduğumuz 1915’in ‘insani asalet’i yansıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!