Gazetecilik mi danışmanlık mı?

Güncelleme Tarihi:

Gazetecilik mi danışmanlık mı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 1998 00:00

Lale BARÇIN İMERAslında ben seçimimi gazetecilikten yana kullandım ve bundan son derece memnunum ama birbiri ardına gelen ‘‘danışmanlık’’ tekliflerine buradan bir kez daha topluca ‘‘Hayır’’ cevabı verirken bir yandan da bazı meslektaşlarımın kulağına kar suyu kaçırayım istedim. Anlatmak istediğim şu; bizim işimiz bir albüm piyasaya çıktıktan sonra başlar. Oluşum aşamısında bir prodüksiyona müdahele etmenin adı da bir çeşit prodüktörlüktür. Ve ben çok az sayıdaki meslektaşımla birlikte bu işi yapmaktan yana değiliz. Müzik dünyasındaki yeni akım olan ‘‘Pazar araştırması’’ isimli çalışmadan lütfen bizi ayrı tutunuz. Bazı müzisyen ve şarkıcıların basın danışmanları, menejerleri ve yapımcıları artık beni ve benim gibi düşünen o birkaç gazeteciyi artık aramayınız. Arayıp da ‘‘Filanca gün bize iki saatinizi ayırır mısınız? Tamamlamak üzere olduğumuz prodüksiyonu, piyasaya çıkmadan önce size dinletip fikirlerinizi almak istiyoruz’’ demeyiniz. Hele ki ‘‘Siz bizim için önemli bir müzik otoritesiniz’’ gibi bir yalakalığa asla tevessül etmeyiniz. Diğer arkadaşlarımı bilmem ama ben sinir oluyorum. Tekrar ediyorum, benim işim albüm bittikten sonra başlar... Haa... Bu teklifi bir prestij kaynağı olarak gören meslektaşlarıma gelince: Kusura bakmasınlar ama yapacakları ilk iş gazeteci kartvizitlerini ‘‘danışman’’ kartvizitiyle değiştirmek olmalıdır. Çünkü ‘‘Pazar araştırması’’ radyocuyla, gazeteciyle, televizyoncuyla değil, tüketiciyle yapılır...‘Anlat-ma’ ŞehrazatMüzikalleri severim... Hatta çok severim... Tiyatro ile müziğin buluştuğu büyülü bir dünyadır müzikal. Kabullenmesi en zor gerçekleri bile yumuşak bir yolla izleyiciye aktarır. Ve müzikaller, her dem izleyici bulan çok ciddi bir sektördür... Gelişmiş ülkelerde yıllardır sahnede kalan müzikaller ise, bu dalın ‘‘söylemlerini’’ yitirmediğinin kanıtıdır. Ülkemize gelince... 1933 yılında ilk kez sahnelenen ve daha sonra 80'li yıllarda Haldun Dormen tarafından tekrar uyarlanan Lüküs Hayatını, Egemen Bostancı döneminde sahneye konan Neşe-i Muhabbet, Hisseli Harikalar Kumpanyası gibi müzikalleri ve son yılların bayılarak izlediğim Evita'sını sayabilirim size. Gerisi ise ‘‘Müzikli şov’’dan öteye geçmez...Birkaç aydır ise ülkemizde yeni bir ‘‘müzikal akımı’’ başlıyor gibi. ‘‘Bir Demet Yasemen’’,‘‘Bir İstanbul Masalı’’ ve çok konuşulan ‘‘Anlat Şehrazat’’ bu saptamamı doğrulamıyor mu?... Duydum ki ''Atları da Vururlar'ın provaları başlıyormuş...Ben adı geçen müzikallerden sadece ‘‘Anlat Şehrazat’’ı izleyebildim. Candan Erçetin bir sürü soruna rağmen müzikali sahnelemeyi başardıkları anlatmıştı bana. Bu yüzden içim rahat olaraktan gösteriye izlemeye koyuldum. Ancak bir iki sahne sonra bir şeylerin yolunda gitmediğini hissettim. Böyle bir işin ülkemizde kolayca üstesinden gelinemeyeceğini biliyorum bilmesine de bunca emekten, maddi destekten sonra beni (ve tabii ki seyirciyi) ‘‘sonuç’’ ilgilendiriyordu. Ve ben ‘‘Şehrazat’’ın ‘‘sonucundan’’ hiç memnun kalmamıştım. Hem müzikler hem lirikler, hem de iddalı bulduğum ‘‘oyuncular’’ beni etkileyememişti. Her şey birbirinden kopuk olduğu için izleyici bu gösteriye ‘‘bağlanamıyordu’’. Batılı ülkelerde bir müzikalde oynamak için sanatçılar pek çok ‘‘sınavdan’’ geçerler. Öyle gelişi güzel, ‘‘medyatik’’ seçimler yapılmaz. Müzikalde rol alanlar hem iyi şarkı söylemeli, hem iyi dans edebilmeli, hem de iyi bir oyuncu olmalıdırlar. Benim gördüğüm müzikaldeki tüm yük Candan'ın omuzlarındaydı ve o tek parlayan yıldızdı. Aslında Meltem Cumbul'a şapkamı çıkarmadım değil ama alt seslerde iyiyken üst seslerde detone oluyordu. Büyük hayranı olduğum Müşfik Kenter'e ise son derece üzüldüm çünkü sesi zaten müzik gibi olan böylesine dev bir oyuncunun ‘‘şarkı söylemeye’’ hiç ama hiç ihtiyacı yoktu. Uzun lafın kısası ben ülkemizde bir çok müzikalin sahnelenmesini ama iyi müzikallerin sahnelenmesini istiyorum. ‘‘Aman işte destekleyelim gitsin, zaten çok az yapılıyor...’’ şeklinde düşünenler varsa onlara derim ki, ‘‘Bu düşünce şekli bence koskoca ve üstelik de pahalı bir aldatmacadır.’’Evet emeğe saygım sonsuz, ancak ben ‘‘Anlat Şehrazat’’ bitimine zor dayanmışken nasıl olur da lafı eveleyip geveleyebilirim... Ha, 10 yaşındaki yeğenim Dilara belki etkilenebilirdi bu gösteriden, ama biliyorsunuz şimdiki çocuklar da bir harika...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!