‘Eyyvah Eyvah 2’de oynamak istememiştim

Güncelleme Tarihi:

‘Eyyvah Eyvah 2’de oynamak istememiştim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2011 00:00

Son dönemde gözler Teoman Kumbaracıbaşı’nın üzerinde.

Haberin Devamı

Çünkü iki iddialı filmle gündemde: Claudia Cardinale ile başrolü paylaştığı “Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak”ta bir İtalyan’ı canlandırdı. “Eyyvah Eyvah 2”de ise İspanyol lakaplı müzisyeni... Üstelik Cardinale onun için “Bakışlarıyla etkileyemeyeceği kadın yoktur” dedi. Arjantinli anne ile Türk babanın oğlu olan, 25 yıldır oyunculuk yapan Kumbaracıbaşı ile oyunculuğa nasıl başladığını, müzisyenliğini ve gelecek planlarını konuştum.

Bazıları seni “Eyyvah Eyvah 2” ve “Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak” filmleriyle tanıdı. Ama biz “Yazı Tura”daki o unutulmaz performansını da gayet iyi biliyoruz, oyunculuk geçmişinin çok daha eskilere dayandığını da. Nasıl başladı bu serüven?
- Avusturya Liseli’yim. Orada da koroda şarkı söylüyordum. Hem koronun hem de tiyatronun yönetmeni olan Rudolf Kreuzhuber, bir tiyatro oyuncusunun kaçtığını söyleyip benden oyunda rol almamı istedi. Önce tereddüt ettim. Sonra güzel bir kız tuttu benim elimden, sahneye çıkardı.
“Hayır” diyemedim diyorsun...
- Diyemedim. Ama çıkmamla birlikte çöktüm, dizlerimin bağı çözüldü. Kıza “Gördüğün gibi ben bu işi yapamayacağım” dedim. Kreuzhuber “Tam aksine” dedi, “Bu kadar heyecanlanabildiğin için iyi bir oyuncu olabilirsin”...
Tesadüflere inanır mısın? Bir oyuncunun hastalanması, senin sahneye çıkman ilginç bir tesadüf çünkü...
- Tesadüf gibi görünüyor ama değil. “Kardeşim ben gelmiyorum” desem zorla kolumdan tutup götürecek halleri yok. Demek ki bir şey görmüş bende, “Bu çocuk bir şey yapabilir” demiş.

YÖNETMEN “OYNA BE OĞLUM” DEDİ

“Eyyvah Eyvah 2”de İspanyol lakaplı bir müzisyeni canlandırıyorsun. Ata Demirer senin aynı zamanda müzisyen olduğunu biliyor muydu?
- Galiba biliyordu. Yani İspanyol dediğin adam aslında zor biri. Bir adam alacaksınız, hem yaşı çok ileri olmayacak, hem iyi görünecek, hem müzisyen olacak, hem şarkı söyleyecek, hem biraz romantik olacak, hem biraz naif olacak. Açıkçası başta istemedim de oynamayı, biraz çekindim. Bir gişe filmi falan, becerebilir miyim acaba dedim. Bir de ilk filmden dolayı oturmuş bir kadro var, çok iyi oyuncular var.
Evet, İspanyol sonradan girdi ekibe...
- Sonradan giren karakterler hep sırıtır ya hani, öyle bir sıkıntı olur mu diye düşündüm. Fakat filmin yönetmeni Hakan Algül beni ikna etmeyi başardı.
Nasıl ikna etti?
- “Oyna be oğlum. Burada çekinilecek bir durum yok. Güzel bir iş yapıyoruz, eğleniyoruz” dedi. Nadiren yönetmen filmden önce söylediklerini film esnasında gerçekleştirir. Ama Hakan Algül’ün ağzından o gün ne çıktıysa hepsi oldu. Bir, çok eğlendik; iki, film çektik. İyi bir gişe filmi oldu.
İspanyol’u oynadın, peki hiç İspanya’ya gittin mi?
- Gittim. “Made In Europe”u orada çektik.
Boğa güreşleri hakkında ne düşünüyorsun?
- Yavaş yavaş kaldırılıyor, biliyorsun. Ben o sokaktaki koşturmacayı daha adaletli buluyorum. Bir şov ama bir dengesi var, diğeri çok dengesizce.

CLAUDIA CARDINALE İLE ÇALIŞMAK PİYANGO
“Sinyora Enrica”ya geleceğim. Bu film senin için piyango gibi bir şey herhalde. Claudia Cardinale gibi bir dünya starıyla oynamak yani...
- Tabii ki. Fellini’ye “Federico” diyen bir insanla aynı settesiniz. Adına film festivali düzenlenen bir oyuncuyla aynı settesiniz. Böyle birinin, çok büyük bir oyuncu olduğunun altını çizmeden bütün kariyerini sizle paylaşması bambaşka bir şey. Bu dünya piyangosu yani.
En çok hangi özelliği etkiledi seni?
- Çok samimi, çok sıcak. Sinirlendiğini anlıyorsunuz, mutlu olduğunu anlıyorsunuz. İnanılmaz hoşsohbet... O sohbette geçen isimleri de hayretle, şaşkınlıkla, hayranlıkla takip ediyorsunuz. Beatles’ın New York’ta verdiği ilk konseri izlemiş bir insan. Roman Polanski’den tutuyor, Fellini’den, Marlon Brando’dan çıkıyor.
Senin için hoş bir cümle kurmuş, “Teoman’ın bakışları ile etkileyemeyeceği bir kadın yoktur” demiş.
- Boynumuz kıldan ince, teveccüh. Bir şey diyemeyeceğim yani.

BEN ARTIK SETTE HEYECANLANAMIYORUM
“Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak”ta İtalyanca bilmediğin halde İtalyanca oynuyorsun ve konuştuğun dili bilmemene rağmen karakterin tüm dinamiklerini perdeye yansıtmayı başarıyorsun. Bunu sağlamak zor olmadı mı?
- Hazırlık için fazla zamanım yoktu aslında. Filmde benim İtalyanca konuşmam, üstelik İtalyanca’mın sırıtmaması gerekiyor. O yüzden bütün replikleri bir İtalyan’a konuşturup kaydettik. Ben o kayıtlar üzerinden çalıştım. Ezberimi tamamladıktan sonra ufak ufak o sahneleri işlemeye başladım. Ama sonuçta karşınıza Claudia Cardinale gelecek. O yüzden açık kapı bıraktım ve dedim ki “Çok şanslı olmak zorundayım”... Biraz da dua ile gitti iş.
Bir de heyecan var.
- Öyle bir şey olmuyor. Ben artık heyecanlanmıyorum.
Claudia Cardinale var karşında ama...
- Yine de heyecanlanmadım, onu söyleyebilirim. Çünkü o an heyecanlanırsanız, “Ah canım, Claudia Cardinale’nin karşısında çok heyecanlanmış” falan yaparlar. Öyle bir şey olmaması gerekiyordu.
Belki İspanyolca bilmen de biraz rahatlatmıştır seni...
- Aksine, o zarar verdi bana.
Neden?
- Çünkü İspanyolca aksanım, İtalyanca’ya çok hücum etti. Onu toparlamak için çok uğraştık. Belki melodik olarak bir fayda sağladı ama aksan olarak zarar verdi.

KAVGA SAHNESİNDE HASTANELİK OLUYORDUK
Filmde İsmail Hacıoğlu’yla havuzda bir kavga sahneniz var.

- Zor sahneydi. İsmail’le biz bu sahneyi uzun uzun konuştuk, planladık suya düşmeden önce. Fakat havuzun içinde yosun varmış, sürekli kayıp düştük. Bir de İsmail’e “Aksiyon sahneleri hep sahte görünür, yumruklar falan hep uydurma olur, çok yakın geçeceğim” dedim.
Geçebildin mi?
- Tabii. Yüzüğüm, gözünün kenarına değdi. Benim elim kanadı, onun yüzü sıyrıldı. Yani kafasını zamanında biraz daha geriye atmasa ikimiz de hastanelik olurduk. O da çok cesur bir oyuncu. Gözünün içine bakan, cevap almak isteyen, karşılık bekleyen, karşılık veren, sizi oynatan bir oyuncu. Öyle olunca o sahneyi hemen yapıp geçtik ve seyrettiğimizde de mutlu olduk. Çünkü hiç yalan görünmüyor.
Son olarak bir eşcinseli canlandırdığı “Yazı Tura”yı sorayım. O filmin kariyerindeki yeri nedir?
- “Yazı Tura” aslında oyuncu olarak fark edilmemi sağladı. Ayrıca ben de film olarak çok sevdim. Biraz az seyredildi ama zamanla epey önem kazandı. “Yazı Tura” benim apoletlerimden biridir.

Haberin Devamı


GEMİ İNŞAATI MÜHENDİSLİĞİ OKUMAK YARARIMA OLDU
Gemi inşaatı mühendisliği mezunusun. Ne kazandırdı o okulda geçirdiğin yıllar sana?

- Mühendislik bir formasyondur. Ve bu formasyon size sorunlara doğru yaklaşma, düşünme kültürü kazandırır. Bundan çok faydalandığımı söyleyebilirim. Teknik konulara hakim bir insanım. Sadece kamera önü değil kamera arkası işi de yapıyorum. Montaj ve kayıt teknoloji gibi ağır, pahalı hobilerim var. O hobilerde hızlı ilerlemek için de bir formasyona ihtiyaç var.

Haberin Devamı


ARJANTİN BENİM İÇİN  HÜZÜNLÜ BİR ÜLKE
Arjantin doğumlusun. Arjantin denince bizim aklımıza futbol ve et geliyor. Senin için ne ifade ediyor peki?

- Tabii onlar ilk resimler ama benim için orası “annemin tarafı”... Yani çok büyük bir özlem... Uzun zamandır gitmedim. Giderek de aile küçülüyor. Dolayısıyla benim için biraz da hüzünlü bir ülke olmaya başladı. Bir şekilde fırsat yaratıp gitmem gerek.


HER GÜN İKİ SAAT GİTAR ÇALIŞIYORUM
Günlerin nasıl geçiyor?

- Düzenli olarak gitar çalışarak.
Kaç saat çalışıyorsun günde?
- Her gün düzenli olarak iki saat... Sonra ayrıca grupla da çalışıyorum.
Müzik grubundan da söz eder misin biraz?
- Eskiden zaten çalardım, sonra tekrar elektrogitara başladım ve bir grup kurdum. Adı da Acaipademler. Pir Sultan Abdal’ın bir şiirinden çıktı isim...
Ne tür müzik yapıyorsunuz?
- Punk-rock.
Peki sizi nerede dinleyebiliriz?
- Konserlerde. Dileyenler, Acaipademler’in Facebook sayfasından takip edebilirler.

Haberin Devamı


JÖN OLMAK İÇİN ÇOK GEÇ KALDIM
Claudia Cardinale’nin övgü dolu sözlerinden sonra yeni jönler arasında adın geçmeye başladı. Bu konuda ne diyeceksin?

- Jön kelimesi ülkemizde yanlış kullanılıyor. Jön aslında “genç erkek” demek. Ben artık genç değilim. 20 yıl önce olabilirdi belki. Ama artık 40 yaşındayım ve bence jön olmak için çok geç.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!