Evde çocuk sette artist

Güncelleme Tarihi:

Evde çocuk sette artist
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 1998 00:00

Haberin Devamı

Tahmin edilenin aksine ne yüzlerce kıyafeti, ne de bir dolap dolusu ayakkabısı var. Sokakta insanların gösterdiği ilgi ve sevgiye rağmen, hiç de şımarık değil. İlk kez iki yaşında geçti ekran karşısına. Reklamların sevimli çocuğuydu. 4 yaşındayken ağzından çıkan ‘‘Seni yerim sosis’’lafı ünlü olmasına yetiverdi. Öyle ki bir anda kendisini rating rekorları kıran dizinin baş kahramanı olarak buldu. Dizide ikiz kız kardeşleri oynayan İpek, henüz 6 yaşında. Evde annesine yardım eden, oyuncaklarıyla oynayan İpek, kameralar önünde sanki kişilik değiştiriyor...

Hiç çalışmayı düşündünüz mü?

- Zaten İpek'le çalışan bir insan gibi oldum. Sabah İpek'i sete götürüyorum, hep onun yanında kalıyorum. Yani birlikte işe gidiyoruz.

İpek okula gidiyor mu?

- İki buçuk yaşından beri okula gidiyor aslında. Bu yıl ilkokul hazırlığa başladı. Ama çekimler yüzünden düzenli gidemedi. Ben onun eğitimini evde takviye ediyorum. Yavaş yavaş okumaya başladı bile. Çok meraklı, herşeyi soruyor...

Kızınızın televizyon hayatı nasıl başladı?

- Çok şirin bir bebekti. Mavi gözlü sarışın olmasından dolayı herkesin ilgisini çekiyordu. Hareketli bıcır bıcırdı. İlk torundu. Aile büyüklerimizi kıramayıp fotoğraflarını Erberk ajansına götürdük. İlk kez Lee Cooper reklam posterine çıktı. 4 yaşında sosis reklamını çevirdi. Yüzlerce çocuk aday arasından son anda seçildi. Ben bunu bir şans olarak görüyorum.

Şimdi Ayrı Dünyalar dizisinin kahramanı İpek. Hem de iki karakteri canlandırıyor. Zorlanmıyor mu?

- Ona sufle veriliyor, bazen doğaçlama yapıyor. Başlarda zorlanıyordu.

Beni idare ediyor

Dizi İpek üzerine kurulmuş...

- Sosis reklamından sonra, Ayşecik'i yeniden ortaya çıkarmak için Kanal D bir projeyle geldi bize. Küçük bir hanımefendi rolünü oynayacaktı. Sonra proje gelişti, Ayrı Dünyalar ortaya çıktı. Önceleri İpek, daha az çıkıyordu. Sonra senaryo onun üzerine kuruldu. Biraz yorulmaya başladık. Bazen duygusal sahneler de oluyor dizide. Ben olabildiğince kızımın üzüntülü sahneleri oynamamasını istiyorum aslında, daha eğlenebileceği, şirin rollerde gözüksün. Zaman zaman duygusal sahneler oluyor maalesef. İpek insanları ağlatıyormuş bazen...

Kızınızın diğer çocuklardan farkı nedir sizce?

- Yetenekli olmasa, bu dizi iki bölümde biterdi. 13. bölümü bitirdik, tekrar devamı çekiliyor.

Çekim kaç saat sürüyor?

- Başlarda fazla problemimiz yoktu. Sabah 10.00'da gidiyordu, öğlen 14.00'de bitiyordu. Daha sonra senaryo öyle bir hale geldi ki, sadece İpek oynamaya başladı. O zaman zorlandık. Okulla çekimi bir arada götüremez oldu. Mesela geçen hafta sabah 11'de başladı, akşam 11'de evdeydik. Bayram için stok çekiliyor.

İpek'in bu kadar çalışması ev hayatınıza nasıl yansıyor?

- İpek ne istiyorsa o oluyor. Beni şu anda İpek idare ediyor.

Sette çok yoruluyor

Kontrolu elinizden kaçırmaktan korkmuyor musunuz?

- O kadar da değil. Mesela ne kadar yorgun olursam olayım, ona kitap okumamı istediğimde mutlaka okurum. Çocuğumun mutlu olmasını istiyorum. Çok yoğun çalışmadan dolayı sette yoruluyor bazen. Hatta çalışmayı bırakıp artık yapmayacağını söylüyor yönetmene.

Peki o zaman nasıl tepki veriyorsunuz kızınıza?

- Bunu yapmak zorunda olduğunu, onun artık bir işi olduğunu, oradaki bütün o insanların onu beklediğini, onun bu sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini söylüyorum. Kocaman insanlar İpek çekime devam etsin diye onunla saklambaç oynamaya başlıyorlar, şirinlikler yapıyorlar. Kaprislerine dayanıyorlar.

İpek çok sevildiğinin farkında mı?

- Hem de çok.

Bunun nasıl bir dezavantajı olabilir?

- Daha fazlasını isteyebilir. Ve insanların sevgisini istediklerini yaptırmak için kullanabilir.

Bir önlem aldınız mı?

- Bir çocuk psikoloğuyla görüştüm. İpek'le de görüştü psikolog. Onu gayet sağlıklı buldu ve diziyi severek yaptığını söyledi. Herhangi bir sorun olmadığını söyledi. İki seans gittik, sonra artık onu görmesine gerek kalmadığını söyledi.

Kızınız küçük yaşta ‘‘ünlü’’oldu. Gelecekte bunu kaldırabileceğini de düşünüyor musunuz?

- İpek çok akıllı bir kız. Kendisiyle ilgili yapılan herşeyin farkında. Mesela eve geldiği zaman rolleri bırakıyor. Oyuncaklarıyla oynuyor, resim yapıyor, bana yardım ediyor. İpek evde ünlü değil!

Ona arsa aldık

İpek'in kazandığı parayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Çok fazla birşey kazanmıyor. Ama biz hem onun kazandığı paralarla hem de kendi birkimlerimizle İpek için Antalya'dan bir arsa aldık. Üzerine bir alışveriş merkezi yapılması projesi gündemde. İpek'in o alışveriş merkezinde arsa payı kadar bir hissesi olacak.

İpek'in aile gelirine katkısı var mı?

- O kendi alın teriyle kazanıyor ve o parayı İpek için kullanıyoruz. Eşimin çok iyi bir mesleği var. İpek'in kazancına ihtiyacımız yok.

Kızınız Tugay ailesine hangi kapıları açtı?

- Kanal D'nin düzenlediği her türlü etkinliğe davetiye geliyor. Geçen gün birlikte güzellik yarışmasına gittik. Nereye gitsek, herkes İpek'i tanıyor. Ah siz annesi misiniz, babası mısınız deyince hoşumuza gidiyor.

Kızınızın ilerde nasıl bir hayatı olmasını istiyorsunuz? Dizilerin devamı gelecek mi? Bu iş nerede bitecek?

- İpek ilkokula başladığı zaman diziye bu şartlarda devam etmesi mümkün değil. Daha bir yavaş tempoda olabilir. İpek'in düzenli bir hayatı olmasını istiyorum. Ne yapmak istiyorsa o işi temelinden öğrensin ve hiçbir zaman eğitimini aksatmasın istiyoruz.

Yaptığım en çocukça röportaj

Kapıyı bana çok genç bir kadın açtı. Hemen yanında bitiveren üç yaşlarındaki küçük kızın, bakıcısı olabileceğini düşündüm önce. Ufaklık, İpek'in kardeşi olmalıydı. Yanılmamışım İpek odasından çıkıp önce Müge'yi tanıştırdı bana. ‘‘Bu benim kardeşim, bu da annem!’’ Şaşkın şaşkın salona girerken, Gülay Hanım bana herşeyi anlatmaya başladı. Müge İpek'in en yakın arkadaşıymış. En fazla yirmi beş yaşında gösteren minyon tipli Gülay Tugay (32 yaşında) İktisat Fakültesi mezunu. İpek doğunca hayatını ona göre yönlendirmeye karar vermiş. Babası tekstil hammaddesi ithal ve ihracatıyla ilgileniyormuş. Ailenin ilk ve tek torunu İpek doğar doğmaz ilgi odağı olmuş. Her ne kadar istemeseler de büyük anne ve babanın teşvikiyle İpek'in iki yaşındaki fotoğrafları Erberk Ajansa gösterilmiş. Katalogda yerini alan İpek o gün bugündür kamera karşısında. Her geçen gün boyu biraz daha uzadığı ve büyüdüğü için yüzü asla eskimiyor.

Koltuğa yerleşir yerleşmez İpek en tatlı ifadesiyle çikolata ikram ediyor, ne içmek istediğimi soruyor. ‘‘Bir bardak su lütfen’’i duyduktan iki dakika sonra elinde, içinde pipeti olan bir bardak suyla geliyor yanıma. Küçük teybimi inceliyor, ‘‘çekim mi yapacaksınız’’ diye soruyor... Öyle hareketli ki, sorularımı cevaplarken koltuğun üstünde zıplıyor, teybimle oynuyor, Müge'ye laf atıyor. Sıra fotoğraf çekimlerine gelince bir anda değişiyor. Yüz ifadesi, mimikleri, hareketleri...Poz veriyor, hem de oldukça profesyonel. Böyle de yapiim mi diye soruyor Senih'e. Kamera karşısında şımarmaya başlıyor!

Bugüne kadar yaptığım en çocukça röportajdı belki de. İkimiz de onun diliyle anlaştık. Kimi zaman onu şapır şupur öpmemek için kendimi zor tuttum. Şımarmasın diye... Ama kimse benim gibi düşünmüyor anlaşılan. Gülay hanım sokakta kızını görenlerin hemen ona bir şeyler vermek istediklerini söylüyor. Birgün bu coşkulu sevgi gösterilerinin biteceğini biliyor. İşte o zaman kızının mutsuz olmasından korkuyor. Bu yüzden İpek'i büyütürken yanından çocuk psikolojisiyle ilgili kitapları ayırmıyor. Yüzünden de tedirgin olduğu anlaşılıyor.

Sosisi hiç sevmiyorum

Kameradan hiç korkmuyor musun?

-Yoo ben kameraya gözümü dayıyorum, ondan sonra üç, iki, bir kayıt diye Muhittin'i çağırıyorum. Hadi Muhittin, sen soldan sağ tarafa döneceksin diyorum. Onun yönetmeni oluyorum.

Rol yapmak kolay mı?

- Bence o kadar kolay değil ama işte... Bazen çok yoruluyorum. O zaman Kaya (yönetmen) bak bu kolay, bunu şöyle yapalım diyorum.

Sen hem Ayşe hem Fatma'sın? Oynarken hiç Ayşe ile Fatma'yı birbirine karıştırdığın olmuyor mu?

- Fatma kostüm değiştirince Ayşe oluyor.

Ayşe'yi mi daha çok seviyorsun Fatma'yı mı?

- Fatma'yı daha çok seviyorum. Çünkü Fatma'da lumuzin var, şoförler var, hizmetçiler var...

Dizinin sonunda ne olmasını istiyorsun?

- Ben köpeğimi bulmak istiyorum.

Anneni buluyor musun peki?

- Bilmiyorum ama ben annemi değil, köpeğimi bulmak istiyorum.

Sana sette makyaj yapıyorlar mı?

- Yapmıyolar. Zaten ben makyajı çok sevmem. Meraklı değilim öyle ojeye ruja falan. Ben kuşa, köpeğe, kediye meraklıyım. İstersen ben Tina'nın fotoğrafını gösteriim şimdi sana...

Sen kimden daha iyi oynarsın dizide?

- Herkesten.

Peki keşke onun gibi olsam dediğin bir artist (!) var mı?

-Var. Lusculalita. (Brezilya dizisinde oynayan çocukmuş).

Evkadını olmak istiyorum

Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

- Meslek mi yani?

Evet...

- Ev sahipliği. Ben ev kadını olmak istiyorum.

En çok ne yapmaktan hoşlanıyorsun?

- Oyuncaklarımla oynamak, anneme veya kendime kitap okumak...

Televizyonda en çok ne seyrediyorsun?

- Kendi dizimi.

Kendini televizyonda görmek nasıl bir şey?

- Güzel.

En çok hangi oyuncağını seviyorsun?

- Bir tane köpeğim, bir tane ayım, bir tane de aslanım var.

En samimi arkadaşın kim?

- Müge, Aslı, Hazan.

Sokakta çocuklar seni nasıl çağırıyor?

- Bana bazıları Ayşe, bazıları Fatma diyor. Ben de onlara, sizi yerim sosisler, diyorum.

Sen sosis yiyor musun?

- Sosisi hiç sevmiyorum. Bi de bana onları çiğ çiğ yedirdiler. Isırdım sonra bir tabağa tükürdüm.

Sence okul mu daha eğlenceli set mi?

- Bana göre okul. Çünkü bu yaşta herkes okulda. Okula başlamak istiyorum. Bu aralar hiç okula gitmedim ve arkadaşlarımı çok özledim. Eğlenceler oluyor, doğum günleri oluyor, resimler yapıyoruz bazen sınıflarla karışıyoruz.

Diziye devam edecek misin?

- Ben çevirmek istemiyorum, çünkü hiç okuluma gidemiyorum zaten bu diziye devam edersek stoklu çalışıcaz. Okula da gitme fırsatım olmicak. Bazen çekimde yoruluyorum. Çekim yapmıcam diyorum, paydos olsun istiyorum.

En büyük sırdaşım Nunu Dizideki elbiseleri kendin seçiyormuşsun...

- Evet, hepsini kendi zevkime göre seçiyorum. Ben spor giyinmeyi seviyorum. Böyle şık, etek, kilotlu çorap, elbise giyinmeyi sevmiyorum.

İpek, ünlü ne demek?

- Ünlü klasik demek.

Meşhur ne demek?

- Meşhur, böyle herkes izliyo, seviyo onu, dizilere çıkıyo, çok meşhur, ünlü bir sanatçı.

Sen ünlü biri misin?

- Ne bileyim ben...

Herkesin seni tanımasından hoşlanıyor musun?

- Hoşlanmıyorum, çünkü beni çok sıkıyorlar. Bana Ayşe, Fatma diyorlar. Ben İpek'im.

En büyük sırdaşın kim?

- Nunu. Nurol teyzem. Yani Kaya'nın, yönetmenin karısı. Ben onu çok seviyorum.

Senin bir hayalin var mı?

- Bir kardeşimle köpeğim olsun istiyorum. Kardeşimin adı Hazan olsun istiyorum. Ona bişey almak, oyunlar oynamak, onunla sırlarımı paylaşmak istiyorum. Bir de hizmetçiler, uşaklar, limuzinler olsun...

Güzellik yarışmasına katılmak ister misin bir gün?

- Öyle çok istemiyorum. Güzellik yarışmasında ne var ki, bi gidiyosun, böyle dönüyosun, kendini gösteriyosun, gidiyosun.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!