Erkek diye dolaşmazdım

Güncelleme Tarihi:

Erkek diye dolaşmazdım
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2007 00:00

Kasım sonunda "Aslolan Ben" adlı altıncı solo albümünü çıkaracak olan Pınar Aylin, Kelebek’e bomba gibi açıklamalarda bulundu.

Haberin Devamı

Foto galeri - Pınar Aylin fotoğrafları için tıklayınız...

Sekiz yıllık eşi Mert Tokatlıoğlu’ndan bir yıldır boşanamayan Aylin, "Benden istediklerini vermediğim için bu iş bu kadar uzadı. Ben olsam utanırdım erkek diye ortalarda böyle dolaşmaya" dedi.

Bir yıldır sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Nasılsınız, neler yapıyorsunuz, keyfiniz yerinde mi? Özel hayatınızdaki fırtınalar dindi mi, boşanabildiniz mi?

- Çok iyiyim, ama hálá boşanamadım. Tam bir yıl oldu! Neyse, bir buçuk yıldır yeni albümümün hazırlıklarıyla uğraşıyorum. Kısmetse kasım sonu gibi "Aslolan Ben" müzik marketlerde olacak. Bu, müzik kariyerimdeki 6’ncı albüm. "Aslolan Ben", biraz kendimle dertleştiğim bir çalışma oldu. İlk defa bu albümde işime dört elle sarıldım.

Albümünüze daha sonra döneceğim. Eşiniz Mert Tokatlıoğlu ile sekiz yıl süren evliliğin ardından, geçtiğimiz yıl boşanmaya karar verdiniz. Ne oldu? Çünkü sizinki büyük bir aşktı. Bu uğurda hiç düşünmeden mesleğinizi bile bırakmıştınız...

- Doğru... Mert ile mesleğimin zirvesindeyken, tam patladığım dönemde, her şeyi bırakarak evlendim. Çünkü gözüm hiçbir şey görmedi. Ben çok aşık olmuştum, o da bana çok aşıktı. Bizimkisi tam bir aşk evliliğiydi. Evliliğimizde hiçbir zaman kriz olmadı. Mert’le aramdaki aşkı evlilik değil, başka şeyler bitirdi.

Aşkınız neden bitti?

- Evlilik paylaşmaktır. Hayatta ve evlilik içerisinde kadın ve erkeğin belirli rolleri vardır. O roller değiştiği ya da değişmeye yüz tuttuğu zaman aşk biter, sorunlar başlar.

Yani evliliğiniz roller değiştiği için mi bitti?

- Evet...

Şu rol değişiminden bahseder misiniz?

Erkek birazcık evine, işine, karısına sahip çıkmalı diye düşünüyorum. Kibarca söylemek gerekirse, Mert biraz daha sorumluluk sahibi olsaydı, bu aşk belki de bitmezdi. Ama yavaş yavaş o bardak taşıyor ve bardak taştıktan sonra saygı bitiyor. Benim açımdan esas mesele bu. Saygı bittiği zaman, aşkı da kaybediyorsun ve ben bunu çok zor kabullendim. Önceleri sabrettim, ama iki yıl önce bir ekim sabahı patladım, dayanamadım artık...

Hangi durum patlamanıza neden oldu?

- Hep iteleyerek olmuyor... Bunlar çok özel konular. Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.

Eşiniz bir röportajında, "Ben Pınar’ı tanıdığımda da mini etek giyerdi. Dolayısıyla onun kıyafetlerine karışmam, istediğini giyer" demiş. Sizi hiç kıskanmaz mıydı?

- Yok, kıskanmazdı. Bu anlamda hiç zorluk çekmedim. Tam tersi giyinip süslendikçe bana ne kadar güzel olduğumu ve benimle gurur duyduğunu söyleyen bir erkekti. Ama kadın ne kadar güçlü olursa olsun, her zaman erkeğin varlığını hayatında hissetmek ister. Ben de bunu istedim ama hiçbir zaman hissedemedim. Hissedemeyince de aşkım çok büyük olmasına rağmen bitti. Belki bir şey yapabilirim diye kendimi çok zorladım, olmadı.

Peki hiç onunla bu konuları konuştunuz mu?

- Çok konuştuk. Yaşadığım bütün sıkıntıları anlattım. Hep dinliyor ve "Haklısın" diyordu. O kafasını önüne eğip "Haklısın" dedikçe, "Bu adamı nasıl bırakacağım" diye ağlardım.

Peki bu dönemde gönlünüzün kaydığı biri oldu mu? Çünkü Mert Bey aldatıldığını iddia ediyor.

- Öyle bir şey olmadı. Ama bir insan "acaba mı?" diye şüpheye düştü mü, olmaz. Benim de "acaba mı" dediğim oldu. Çünkü çok başıboş bırakılmıştım, yalnızdım.

Yani evliliğinizin son döneminde başka bir erkeğe karşı özel şeyler hissetmeye başladınız...

- Acabalar zaten senin o kabul etmediğin şeyin aslında var olduğunu kanıtlıyor. Mert’ten hanlar, hamamlar istemedim. Tekrar söylüyorum, tek istediğim şey aşkına, ailesine ve işine sahip çıkan bir erkek olmasıydı. Öyle olsaydı, onunla ömür boyu yaşardım. Olmadı! Dolayısıyla hayatımda kocaman duygusal bir boşluk oluştu. Bunu hissettiğim an kaçtım, hálá da kaçıyorum. Çünkü yasal olarak evliliğim bitmeden, karşımdakine de yazık edeceğim, ilişkiye 1-0 mağlup başlayacağım. Neden böyle bir şeye gireyim ki? Kendimi kapattım. Olacaksa, her şey bittikten sonra doğru düzgün olsun istiyorum.

Sonra ne oldu?

- Geçen yıl haziran ayında Çeşme’ye, yazlığa gittik. Temmuz gibi de "Bu iş olmayacak, kızımız Maya daha fazla gerginlik yaşamasın. Evi boşalt ve kendine kalacak bir yer bul" dedim. O zamana kadar hep olumlu yaklaşan ve "Sen nasıl istersen" diyen adam bir anda değişti, başka bir adama dönüştü.

Nasıl?

- Mert’in dava dilekçesini bir okusanız, şaşırırsınız. Beni öyle bir yansıtmış ki, şok oldum!

Ne yazıyordu dilekçesinde?

- Neler neler yazmıyor ki! O dava dilekçesine göre ben feci bir kadınım. Okuyunca saatlerce ağladım. Çünkü çok ağrıma gitmişti. Her satırı çok çirkindi. Şimdi gülüyorum... Ben bir erkek olsam, bırak karıma böyle davranmayı, "taleplerim var" gibi bir şeyi de asla söylemezdim. Benim gördüğüm erkek figürü asla bu değil.

Siz boşanma davası açtıktan sonra Mert Bey, çıplak pozlar verdiğiniz, sıra dışı klipler çektiğiniz ve yatta bir erkekle buluştuğunuz için evliliğinizin bittiğini açıkladı... Ne diyorsunuz?

- Esquire dergisine çıplak poz verdiğim zaman, kendisi çıkıp "Karımla gurur duyuyorum, hatta kareleri ben seçtim" dedi. Sonradan "Gay’lerle klip çekiyor" dedi. Ama kamera arkası görüntülere bakın; o da yanımdaydı ve gayet güzel eğleniyordu. İlk tanıştığımız andan beri klasik Türk erkek mantığında olmayan, son derece modern bir adamdı Mert. En acısı da beni "aldatan kadın" durumuna düşürmesi. İftira attığı kadın, çocuğunun annesi...

Nedir bu yatta bir erkekle buluşma mevzusu?

- Hiçbir şey. Ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum. Belki de terk edilmenin yarattığı bir sendrom yaşıyor ve bu yüzden savaş başlattı. Defalarca, "Yapma... Anlaşalım, uzlaşalım, bir çocuğumuz var, bize yakışan şekilde bitirelim" dedim, hep "Hayır, sen bundan sonra göreceksin" dedi ve olmadık şeyler yaptı.

Jipinizi ve bankadaki birikiminizi aldı değil mi?

- Jipi aldı. Ama o da kayıp. Ne kendisi kullanıyor ne de kapısının önünde duruyor... Satmış olsa araba benim üzerime... Saklıyor jipi. Ne yapmaya çalışıyor, anlamıyorum.

"Benden daha fazla şeyler talep ediyor" dediniz. Neler talep ediyor? Sizinle paranız için evlenmiş olabileceğini düşünüyor musunuz?

- Bir takım talepleri var. Ben ona bir şeyler vermek, ortak bir noktada uzlaşmak istedim ama kabul etmedi. Neyin ne olduğu, kimin üzerine olduğu, ne zaman yapıldığı ortada. Dolayısıyla yasalar ne gerektiriyorsa o yapılacak. Bu yüzden de dava bir yıldır sürüyor. Amacı benden bir şey almak mı, yoksa beni süründürmek mi, bunu çözemedim. Eğer amaç bir şey almaksa, o zaman bu evliliğin başından beri hesap kitap varmış. Çok ince düşünülen feci bir durum. Eğer beni üzmekse, uğraştırmaksa amacı, kendisinin bir kız arkadaşı var. Gazeteciler sürekli onu sıkıştırıyor. Bu işi uzatarak kendisine de zarar veriyor.

Yeni albümünüzde yer alan sözü ve müziği size ait "Aslolan Ben" adlı şarkınızda yaşadıklarınızı, duygularınızı dile getirmişsiniz. Diyorsunuz ki "Ben olsam utanırdım erkek diye çıkmaya, utanırdım ortalarda böyle dolaşmaya"...

- İçimden ne geldiyse onları yazdım. Çok samimi. Şarkılarımı dinleyenler, yaşadığım sıkıntıların şarkılara çok güzel yansıdığını söylüyor.

İkinci el bir erkek bekliyorum

Bir de "Çanta" şarkınız var. "Aşklar da artık çantalar gibi sahte" diyorsunuz. Çok komik bir benzetme...

- "Çanta" aslında bir sembol. O kadar sahte olan şey var ki hayatımızda. Bırak somut şeyleri, insanların ilişkileri bile sahte. Baktığınız zaman domatesler bile sahte. Etrafıma bakıyorum, genç kızlardan tutun da bizim yaş grubumuzdaki kadınlara kadar herkes, gerçeğini bulamamaktan şikayetçi. Erkekler için de kadınlar öyle. Kadınlar için iş çok daha zorlaştı. Annelerimizin zamanındaki ilişkiler, mumla aranır hale geldi. Allah bundan sonra inşallah gönlüme göre verir, çünkü ne istediğimi çok iyi biliyorum. Adam gibi adam istiyorum. Her şeyiyle! Ama zor, bunu da biliyorum. Çünkü benim dengim 40 yaş grubudur. E o yaştaki adam gibi adamların çoğu da evli. Bir arkadaşımın, "Artık ikinci elleri bekleyeceğiz" demişti. Doğru... Vintage-man’leri bekliyoruz yani.

Boşanma davası en fazla 2-3 celse sürer

Bir ara gazetelere "Bu işi uzatmasın, elimde onunla ilgili resimler var" dediniz. Elinizde nasıl resimler var ve bunları mahkemeye verdiniz mi?

- Öyle bir şey demedim... Elimde de öyle bir şey yok.

15 Kasım’da mahkemeniz vardı, ne oldu?

- Ocak ayına ertelendi. Artık sonuna yaklaştık inşallah. "En fazla 2-3 celse daha devam eder" dedi avukatım. Bir onun, bir benim şahitlerim dinlenecek, ondan sonra karar çıkar sanırım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!