En pahalı Çin filmi

CURSE OF THE GOLDEN FLOWER

Bu kez hem hikaye hem de görsellik. Zhang Yimou’nun bundan önceki iki filmini düşününce, Altın Çiçeğin Laneti için ilk aklıma gelen cümle bu oluyor.

Parlayan Hançerler ve Kahraman filmleriyle, nefes kesen bir görsellikle süslediği büyülü dünyaların kapılarını aralayan Zhang Yimou, kendini tekrar etme hatasına düşmeyerek bu kez işin hikaye kısmına da yüklendiği ve tadına doyum olmayan bir filmle çıkıyor karşımıza.

 YIMOU, ÇİN’İN HİZMETİNDE

Altınn Çiçeğin Laneti, 45 milyon dolarlık bütçesiyle gelmiş geçmiş en pahalı Çin filmi. Çin’i ve Çin tarihini tanıtmaya ant içmiş görünen (ve de tabii bunu layıkıyla başaran) bir yönetmen için Çin hükümetinin para kesesinin ağzını açmış olması hiç şaşırtıcı değil tabii. Yimou, yabancılara Çin tarihini öğretmekle kalmıyor, Çinli oyuncuları da tüm dünyaya tanıtıyor, hatta onlar için Hollywood’un kapılarını da açıyor.

Yimou filmleri sayesinde Çin imparatorluğu hakkında epeyce bilgi edinmişken Altın Çiçeğin Laneti de geleneği bozmuyor ve 10. yüzyılda, Çin’in en haşmetli zamanlarından Tang Hanedanlığı dönemine ışık tutuyor.

10. yüzyılda Çin'de, Kral (Yun – Fat Chow), Kraliçe (Li Gong) ve üç oğlunun hikayesinin anlatıldığı filmin, güç dengelerinin nasıl kolayca altüst olabileceği gözler önüne seren, ihanet, yalanlar, aşk ve tutku üzerine kurulu bir hikayesi var.

Yimou sinemasının etkileyici görselliği bu kez olay örgüsünü ve hikayeyi ezmemiş. Altın Çiçeğin Laneti’ni izlerken her türlü entrikaya, sıra dışı ilişkiye, kapı arkasında dönen dolaplara, ihanete hazır olmakta fayda var. Yimou, dantel gibi ördüğü çok katmanlı hikayesinde karakterlerin iç hesaplaşmalarını da büyük bir ustalıkla, tereyağından kıl çeker gibi aktarmayı başarıyor. Tang Hanedanlığı’nın nasıl ve neden kan kaybettiği, sefahatten, rehavete, ihanete ve oradan da kaçınılmaz sona doğru ilerleyişi, filmin kabarık bütçesinin yardımıyla daha da etkileyici hale gelen bir görsellikle süslenerek izleyenlerde müthiş bir etki yaratıyor.

Altın Çiçeğin Laneti, Shakespeare tragedyaları tadındaki hikayesi, büyüleyici görsellik, kostüm, müzikleriyle öne çıkan, aksiyon, romantizm ve heyecanın aynı potada ustaca eritildiği etkileyici bir Uzakdoğu destanı. Çin hükümetinin üstüne serptiği Yuanlar’ı sonuna kadar hak ettiği su götürmez bir gerçek.

SONG AND THE LYRICS

Hugh Grant şarkı söylüyor

Son zamanlarda sinemalarda film enflasyonu olmasına rağmen uzun zamandır romantik komediye hasret kalmıştık. Aşka İki Hafta’dan (Two Weeks Notice) sonra yönetmen Marc Lawrence ve Hugh Grant’i yeniden bir araya getiren Söz ve Müzik bu açığı kapatan film oldu.

Bu filmin sözleri Drew Barrymore’a, müziği ise Hugh Grant’a ait. Yeniden şöhreti yakalamak isteyen eski popçuyu canlandıran Hugh Grant’ın, Drew Barrymore’un canlandırdığı yazarın kaleme alacağı şarkı sözlerine ihtiyacı var çünkü. Söz ve müzik birleşince aşk da kaçılmaz oluyor tabii.

Hugh Grant, pop yıldızı rolüne hazırlanmak için şan ve piyano dersleri almış ve görünen o ki aldığı derslerin hakkını fazlasıyla vermiş. Bu kez ünlü aktörün oyunculuğu kadar şarkıcılığını ve sahne performansını da alkışlayacaksınız. Tüm şirinliğiyle perdede içimizi ısıtan Drew Barrymore ve Hugh Grant arasındaki kimyanın tutması filmin bir başka artısı. İnsanın ruhunu okşayan şarkılar ve görkemli sahne performanslarıyla süslenmiş keyifli bir romantik komedi izlemek isteyenler Söz ve Müzik’i kaçırmasın.

APOCALYPTO

Mel Gibson’ın Mayalılar’ı

Sıra dışı projelerin yönetmeni Mel Gibson, Hz. İsa’nın son saatlerini anlattığı Tutku: Hz. İsa’nın Çilesi’nden sonra bu kez kamerasını Maya uygarlığının son dönemlerine çeviriyor. Apokalipto, Mayalılar’ın açlık, kuraklık ve salgın hastalıklarla boğuştuğu son dönemlerinde geçen bir kahramanlık hikayesi. Köyü yağmalanıp, Tanrılar’a kurban edilmek üzere esir alınan Jaguar Paw adlı genç adamın kaçışını ve verdiği zorlu mücadeleyi perdeye yansıtan filmde bol kan ve şiddet olduğunu hatırlatmakta fayda var. Tüm diyalogların Maya dilinde (Yucatec) olduğu (ama film ne yazık ki Maya uygarlığı hakkında fazla bir şey söylemiyor), kadrosunda tanınmış tek bir oyuncu bile barındırmayan Apokalipto temposu giderek artan, aksiyonu, adrenalini yüksek bir film.

NINJA TURTLES
NINJA KAPLUMBAĞALARI
Yön: Kevin Munroe
Tür: Animasyon-Macera

Son mutasyon

Ninja Kaplumbağaları çocukluğumuzun unutulmaz kahramanlarıydı. Şimdi biz büyüdük onlar ise günümüz çocuklarına kendilerini sevdirebilmek için form değiştirerek çizgi roman kahramanı haline geldiler.

1984 yılında yaratılan Ninja Kaplumbağaları son maceralarında düşmanları Shredder’ı öldürdükten sonra birbirlerinden kopmuş ve hayatlarını kazanmak için ayrı ayrı yollara sapmışlardı. Adlarını Rönesans sanatçılarından alan sevimli kaplumbağalarımız, bir kez daha mutasyona uğrayıp animasyon karakterler şeklinde beyazperdeye yansıdıkları ilk maceralarında, tekrar bir araya gelip kötülere karşı tek yumruk halinde savaşabilmesi için, eski dostları April ve Casey Jones’un desteğine başvuruyorlar.