Edirne’nin define macerası üçüncü ayında

Güncelleme Tarihi:

Edirne’nin define macerası üçüncü ayında
Oluşturulma Tarihi: Ekim 09, 2005 00:00

Üç dönemdir CHP’den Edirne Belediye Başkanı seçilen Hamdi Sedefçi (55) ve yakın arkadaşı iki dönemdir yine CHP’den Meriç Belediye Başkanı olan Erol Dübek’i (59) defineci yapan hikaye, tam üç ay önce başladı. Varlığı şaibeli bir haritaya göre Edirne’ye gömülü altınlar olduğuna inandılar ve işi gücü bırakıp defineciliğe soyundular. Zaman geçtikçe topraktan fışkıracak altınların miktarı Nasreddin Hoca’nın kazan doğuran hikayesini bile solladı. 10 tondan 30 tona, derken 300 tona çıktı. Haziran ayında ilk kazmalar vurulduğunda hazinenin Osmanlı’nın darphanelerinde basılan altınlar olduğu söyleniyordu, şimdi kazığıyla meşhur Voyvoda’nın hazinelerine dönüşüverdi. Birkaç yıl önce, 30 yıl define arayıp hiçbir şey bulamamış en sonunda da yaşadıkları ibret olsun diye kitap yazmış bir defineciyle röportaj yapmıştım. 30 yılın sonundaki define macerasını şöyle özetlemişti: ‘İtin ahmağı tazı, atın ahmağı rahvan, adamın ahmağı hazineci olur.’

‘Define işi nereden çıktı, niye işi gücü bıraktınız da definenin peşinden gidiyorsunuz’ diye sormak için Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’nin odasındayım. Başkan konuştukça açılıyor, açıldıkça şaşırtıyor: ‘Define işini kullandım, iş sulanınca da kaçtım’ diyecek kadar rahat biri.

Aslında onu heykelden tahrik olmuş libidosu yüksek başkan olarak da hatırlayabilirsiniz. Fransa’da Versailles Sarayı’nda gördüğü bir kadın heykeli için, ‘Bahçede havuzun bir köşesinde çıplak bayan heykeli var. Bana olağanüstü geldi. Resmen aklına seks geliyor. Özür diliyorum, insan kaptırıyor tahrik oluyor’ diyecek kadar erkek bir başkan kendisi!

Kırkpınar güreşleri ile ilgili, ‘Fatih Ürek de Kırkpınar ağası olabilir’ açıklamasını patlatan da o, adı Beyaz Ahtapot Operasyonu’na karışıp rüşvet almaktan ceza alan da...

Ama onun için bunların hepsi geride kaldı, şimdi hem Türkiye’yi hem kendini kurtaracağı altınların peşinde. Başkan hayal ortaklığında yalnız değil, ondan daha heyecanlı başka biri de Meriç Belediye Başkanı Erol Dübek. Öyle ki, 20 günlük izin alıp hazinenin başında nöbet tutacak kadar tutkulu. Kendisini arayıp görüşmek istediğimde bile arka fondaki tatatata gürültüsünden sesimi duyuramadım.

Hayatında hiç define kazısı görmemiş biri olarak kazı yapılan yere geldiğimde, büyük hayal kırıklığına uğradım. Bildiğimiz ev inşaatı gibi bir şeydi. Çevre çamur, etraf iş makineleri dolu. Tek fark ortalıkta inşaat ustaları yerine, hazine çıkmasını bekleyen meraklılar, bir de NASA’dan uzaya adam gönderecekmiş edasıyla düşünceli düşünceli takım elbise-kravatla define başında dolaşanlar. Yani definenin ortakları.

Ama en inançlı kişi iş makinesini kullanan operatör Nursel Sağlam: ‘Abla vallahi kepçe sert bir cisme vuruyor.’ O da define bulunursa kendine düşecek küçük payın peşinde.

Erol Dübek’i bulup, ‘Üç aydır kazıyorsunuz bir şey bulamadınız, hálá umut ediyor musunuz’ diye soruyorum. Kendinden çok emin: ‘Yahu geçen sefer 2.5 metrelik sapmayla yanlış yer kazmışız. Ama şimdi tam yerini kazıyoruz, çıkaracağım burada ne varsa. Çıkacak çıkacak, mutlaka bir şey çıkacak...’

BULGARİSTAN’DAN GELEN HARİTA

Peki kim bu define işini Edirne’nin başına sardı?

İddialara göre her şey, Bulgaristan’da bir müzede çalıştıktan sonra emekli olan birinin, nereden çıktığı belli olmayan, Edirne bölgesi define haritası diye bir şey bulmasıyla başlıyor. Ama gel gör ki, adamcağızın ruhu göçtü göçecek bir halde. Yine de karısına vasiyet etmekten geri kalmıyor ve ‘Ölürsem mutlaka bu işle uğraş’ diyor. Birkaç hafta sonra ölüyor.

Vasiyet yerine gelecek ya, kadın, arkadaşı Bulgar göçmeni Fatma İsmailova’dan yardım istiyor. İsmailova da, şimdi definenin ortaklarından olan Zeki Eser’e ulaşıyor. Eser kolları sıvıyor ve Edirne’de define işi yaptığını bildiği asker arkadaşı Şefik Topçu’ya ulaşıyor. Tesadüf; Şefik Topçu da şimdi olaya en çok sahiplenen kişi Erol Dübek’in makam şoförünün akrabası.

Haritaya göre define, Belediye’nin Temizlik İşleri Müdürlüğü’nün bahçesinde gömülü. Dolayısıyla bu akrabalık da bulunmaz bir nimet. Makam şoförü Erol Dübek’e rica ediyor, Dübek Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’ye. İki başkan da ‘Ya tutarsa’ diye işe koyuluyor. Eee, bu ortaklığı resmileştirmeyi de ihmal etmiyorlar. Küçük bir çalımla başkan Hamdi Sedefçi, oğlu Hakan Sedefçi’yi, Erol Dübek ise bacanağını ortak olarak gösteriyor. Zira işin sonunda rezil olmak da var. Define bulunamazsa, günah keçilerinin hazır olması lazım.

ARACI KADIN ALZEHIMER HASTASI

Madem Fatma İsmailova bu işlere aracılık etti, onu da bulup konuşmak lazım. Telefonla arıyorum. ‘Siz niye bu işe aracı oldunuz? Siz resmi ortaklar arasında gözükmüyorsunuz, devre dışı mı bırakıldınız’ diyorum. Aldığım cevap pek neşeli: ‘Ha ha ha, ay ben Alzehimer oldum hiçbir şey hatırlamıyorum’ oluyor...

Bu arada, peki bu işin günahı ne, diye soracak olursanız, kazının maliyeti konusunda kimse net rakam vermiyor. Erol Dübek’e göre her gün 1000 YTL masraf çıkıyor, Hamdi Sedefçi’ye göre ise herkese, çıkacak defineden vaatlerde bulunularak durum şimdilik idare ediliyor.

HAMDİ SEDEFÇİ (Edirne Belediye Başkanı)

Buradan bir şey çıkmazsa yeni kazıya izin vermeyeceğim

Bu sert cisimle karşılaşana kadar umutlarım milyonda birdi, şimdi binde bire kadar yükseldi. Ben inşaat mühendisiyim. Kazı yapılan yer dolgu toprak, o toprağın altındakinin kaya olmasına imkán yok. Tünel ya da yapı gibi bir şey var. Altın olmayabilir ama bir tarihi esere de ulaşabiliriz. Eskiden Bulgaristan’a bakan tepelere toplar kurulurmuş. Top tabyalarına giden tüneller de çıkabilir karşımıza. Ulaşılırsa yine Edirne’nin kazancı olur. Hayalim gerçek olursa belediyem ihya olur. Eee, ben de cebime girecek paraya hayır, demem. Eğer buradan da bir şey çıkmazsa kazıya izin vermeyeceğim. Kabak tadı verdi. Kimisi dalga geçiyor, kimisi reklam yaptığımı söylüyor. Ne olursa olsun Edirne kazanıyor. Ben bu işi başta çok güzel kullandım, işin suyu çıkınca da kaçtım.

EROL DÜBEK (Meriç Belediye Başkanı)

Bizi Eşref Erdem cesaretlendirdi

Bu iş bize gelince, Hamdi Sedefçi ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la görüşmek istedik. Ama olmadı. Sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem’in katıldığı bir yemekte konuyu açtık. Bize, ‘Taş atıp kolunuz mu yorulacak’ deyince, cesaret alıp kazı yapmak için gerekli başvurularımızı yaptık. Defineyi bulursak, yüzde ellisine devlet el koyacak. Yüzde 40 bize kalacak, yüzde 10 da belediyeye verilecek. Geçtiğimiz perşembeye kadar karamsardım ama kepçe operatörü ‘Sert bir cisme çarptım’ deyince umutlandım. İçinden bir şey çıkmasa bile bu kadar uğraştım, o kapağı görmek istiyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!