Edebiyatı kimsenin ciddiye almadığı bir devirde durumla dalga geçtim

Güncelleme Tarihi:

Edebiyatı kimsenin ciddiye almadığı bir devirde durumla dalga geçtim
Oluşturulma Tarihi: Eylül 05, 2010 00:00

Bülent Parlak, genç bir şair. İzdiham adını verdiği ve ciddi edebiyat metinlerinin yanısıra, zaman zaman mizaha da yer verdiği bir internet sitesi var. İşte o sitede, bundan birkaç hafta önce ünlü şair Charles Bukowski’nin, Necmettin Erbakan’a yazdığını iddia ettiği, kendi kaleminden çıkma akrostiş bir şiir yayınladı. Aziz Üstel, gerçek sandığı şiiri aynen köşesine taşıdı. Erbakan taraftarları arayıp, “Numan Kurtulmuş taraftarları mı bunu yaptırıyor” diye çıkıştı. Bütün bunlar olurken o kıs kıs gülüyordu: “Amacım, edebiyatı kimsenin ciddiye almadığı bir devirde, bu durumla dalga geçmek”

Beş yıl önce tek başına bir kaldırıma çökmüş öylece dururken, hayatında ilk kez bir şiir yazdı ve Dergâh Dergisi’ne yolladı. Şiiri kapak olduğunda o, şiiri gönderdiğini bile unutmuştu. O günden sonra şairlerle içli dışlı oldu ama şiire bulaşıklığını bir internet sitesiyle devam ettirmeye karar verdi: “Birbirini çekiştiren, dedikoducu insanlardı. Dergilerde şiir yayınlatmanız için klanlara girmek gerekiyordu. Ben girmek istemedim. Bir internet sitesi kurarım, şiiri seven iyi kalpli insanlarla paylaşırım.”
Sıradan bir Türkçe öğretmeniyken evinde bilgisayarı bile olmadan, internet kafede yaptığı İzdiham, üç buçuk yıldır internet sitesi, iki yıldır da dergi olarak yayınlanıyor. Derginin künyesinin ‘fünye’, yayına hazırlayanlar kısmının ‘rahatsızlar’ olarak anılması, rahat durmadıklarının bir işareti zaten. Bukowski’den Erbakan’a akrostiş tuzağı bunlardan biri. Bir diğeri ise Numan Kurtulmuş ve Fatih Altaylı’nın ortaklaşa yazdığını iddia ettikleri başka bir şiir: “Ortak şiir yazdılar diyerek Turgut Uyar’ın bir şiirini koydum. İnsanlar maalesef buna da inandılar. Hatta, bu kez Numan Kurtulmuş taraftarları arayıp, ‘bunu Erbakan taraftarları mı yaptırdı’ diye sordu. Halbuki sadece şunu merak etmiştim: Acaba bir Allah’ın kulu, şiirin Turgut Uyar’a ait olduğunu fark edecek miydi? Kültür sanat portalındaki o kadar üye, o kadar okuyucu bunun bir Turgut Uyar şiiri olduğunu anlamadı.”

KİTAP YAKAN ŞAİR

Bülent Parlak önderliğindeki İzdiham’ın rahatsızları, açılımı herhangi bir anlam taşımayan SKL adını verdikleri bir örgüt adına çeşitli eylemler yapıyor. Şiir kitaplarını basmamak için türlü bahaneler uyduran ve hatta üstüne para isteyen yayınevlerine, “al sana kağıt parası” diyerek SKL örgütü adına kağıt toplayıp önüne yığıyorlar. Hiçbir edebi değeri olmadığını iddia ettikleri kitaplar için sembolik kitap yakma eylemleri de yaptılar. Ama yakılan kitaplar listesinde suya sabuna tirit kitapların yanında Samuel Beckett, Borges, Ali Şeriati, Sadık Hidayet gibi, kimi Nobel ödüllü edebiyatçıları görünce, Parlak’a “Bu mu adaletiniz, bunları niye yaktınız” diye sordum. Cevabı ilginçti: “Benim derdim, edebiyatı sizin gibi insanlara sevdirmek değil. Ben dağdaki çobana şiir öğretmek istiyorum. Onun bildiği yazarlar da benim şevkle kitaplarını yakacağım isimler. Ama o isimlerin yanında Beckett, Borges gibi isimleri görünce, “Bu da kim?” diye soruyorlar. İşte ben o soruyu sorması için bunu yapıyorum. Hatay’da bir inşaat işçisine bu yöntemle Kazancakis’in Zorba’sını okuttum.”
İçindeki her şey çok kalabalık olduğu için dergiye İzdiham adını koyduğunu söyleyen Bülent Parlak, her zaman hınzır şeyler yapmıyor. Meselâ, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmiyle hem ulusal, hem de uluslarası ödüller alan yönetmen Ahmet Uluçay, filmden sonra köyünde inzivaya çekildiğinde, “Bir Ahmet Uluçay vardı, ne oldu ona” diyerek peşine düştü ve 2007 yılında haber ajanslarına da malzeme olacak bir röportaj gerçekleştirdi.
Şimdi İzdiham’ı 10 bin satmak için iyi bir dağıtım şirketiyle anlaşması ve finansmanını bulması gerekiyor Bülent Parlak’ın. “Bu kafayla giderseniz batarsınız ama” diyorum, bir şairden beklenecek cevabı veriyor: “Batayım ne olacak? Bir kadın, bir dergi, bir şey ancak böyle sevilir.”

NAZIM HİKMET ESKİ KİRACIMDI

Bülent Parlak, şairlerin burunlarından kıl aldırmama durumunu eleştiren ve ne kadar iyi olsalarda ortada aslında böbürlenecek bir şey yok mesajını vermek için, sokağa çıkmış ve ortaya şu diyaloglar çıkmış:
Ece Ayhan’ı tanıyor musunuz?
- Yok abi, aikidocu mu?
Teyzecim, Nazım Hikmet’i biliyor musun?
- Biliyorum evladım, eski kiracımdı. Kirayı ödemiyordu.
Turgut Uyar’ı tanıyor musunuz?
- Aşağıda bir berber Turgut var o mu?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!