Diva hareketlerini artık azalttım

Güncelleme Tarihi:

Diva hareketlerini artık azalttım
Oluşturulma Tarihi: Haziran 05, 2010 00:00

Sertab Erener, son bir senedir büyük bir değişim içinde. Artık şarkılarını daha sakin söylüyor, opera kökenli olduğunu daha az hissettiriyor, daha kadınsı görünüyor. Kendindeki değişimin o da farkında. İçinde bulunduğu süreci yaş almaya, hormonlara ve kendini keşfetme arzusuna bağlıyor. Yeni albümü “Rengarenk”te dillere dolanacak 17 şarkı var.

Açık Adres ve Bu Böyle isimli single’larınız uzun süre liste başıydı. Sırları neydi?
- Güzel bestelerdi. Ayrıca şarkıları sesimden çıkabilecek en saf ruhu katarak söyledim.

İkisinin de söz yazarı Soner Sarıkabadayı. Oysa bugüne kadar Sezen Aksu, Fahir Atakoğlu ve Levent Yüksel gibi isimlerla çalışmıştınız. Neden Soner Sarıkabadayı gibi yeni bir isme güvendiniz?
- Beste yapmak için çok ciddi bilgiye ihtiyaç yok. Üniversiteler bitirmek gerekmiyor. Bu bir anda gelen bir duygu işi. Bence Soner’de büyük bir potansiyel var.

Ama aynı isimden çıkan şarkılar genelde birbirine benzer...
- Her bestecinin bir çizgisi olur. Bütün besteler ondan çıktığı için birbirine benzeyebilir. Umarım Soner kendini geliştirip kalıcı olur. Söylediğim şarkılara gelince... Onlar benim elbisem oluyor. Kendi formuma çevirip giyiyor ve ruh katıyorum.

Albümün isim şarkısı “Rengarenk”te Hint esintileri var...
- Demir’le birlikte iki yıl önce New York’ta Slumdog Millionaire filmini izledik. Filmi izlerken bir şarkı çok dikkatimizi çekti. Albümü yapmaya başladığımda şarkıyı yeniden araştırıp buldum. Telifini ödedim. İçinden pop şarkısı olabilecek melodileri aldım. Söz için Nil Karaibrahimgil’le konuştum. O da derinliği olan ve eğlenceli sözler yazdı.

Çıkış şarkınız Koparılan Çiçekler’de, “İyi ki varsın, iyi ki sevmişim seni, benden aldıkların ve çaldıkların hepsi helal olsun” diyorsunuz. Siz de ilişkileriniz de hep çalınanları helal ettiniz mi?
- Olağanüstü dobra bir laf. Benim hayatta hiç pişmanlığım olmadı. Şu anda kendimden son derece memnunum. Sadece beni mutsuz ettiği için törpülemeye çalıştığım bazı şeyler var.

Nedir onlar?
- Zaman zaman bir şeyleri olması için çok itekliyorum. Oysa bazen akışına bırakmam lazım.

Uzun yıllar sonra albümünüzde yine bir cover şarkı var: “İkimiz Bir Fidanın”. Bu şarkıyı nasıl seçtiniz?
- Yıllar önce Levent Yüksel’le verdiğimiz bir konserde, arabesk bir şarkı söylemek istedim ve bu şarkıyı seçtim. Fanlarımın çok hoşuna gitmişti. Abim falan da çok sever. Zamanla bu şarkı benimle yaşamaya başlayınca albüme koymaya karar verdim.

Bu sefer şarkıları daha sakin söylüyorsunuz. Artık kendimi ispatladım mı diyorsunuz?
- İlk zamanlar, “Ben buradayım, bakın sesim çok güzel” gibi teknik şeylerle geçen bir süreçti. Ben bu topraklarda 20 yıldır şarkı söylüyorum. Ve insanların kafasında artık benimle ilgili bir şeyler oluştu. O oluşan şeylerin yıkılmayacağı düşüncesiyle sakinleşip daha çok duygunun ağır bastığı, diva hareketlerini azalttığım bir albüm hazırladım.

O zaman önem sıranız değişmiş...
- Evet, benim için önemli olan artık öykü anlatmak. Duygumu en iyi şekilde verebilmek.

Olgunluk ve hormonlar beni değiştirdi

Son bir senedir sanki fiziksel bir değişim içine girdiniz. Bu bir imaj çalışması mı yoksa siz mi değiştiniz?

- Ben trendleri takip edip onun delisi olan biri değilim. Bu tamamen o anki ruh halim ve hissettiklerimle ilgili.

O zaman şimdi kendinizi seksi ve kadınsı mı hissediyorsunuz?
- Olgun ve kendinden emin diyelim. Şimdiye kadar kadınsılık üzerine çok düşünmeyen biriydim. Olgunlukla ve hormonlarla birlikte ortaya bu durum çıktı.

Forumlarda “Sertab’ın güzelliğini keşfettik” gibi sözler söyleniyor...
- Bu güne kadar hiç “Güzel miyim? Çirkin miyim?” gibi şeylere takılmadım. Kocalarımla ve sevgililerimle ilişkilerimde de hiç böyle kompleksler içine girmedim. Sadece televizyonlarda bazen ışık sorunu yaşanabiliyor. Sokakta da insanlar bana hep “Çok güzelsiniz ama televizyonda öyle görünmüyorsunuz” diyor.

Hayattaki en büyük başarım, Demir

Demir Demirkan’la teknede yaşayacaktınız. Ne oldu?

- Demir, denizci bir ailenin çocuğu. 13 yaşında teknede kaptanlık yapıyormuş. Ona kalsa denizin üstünde olmamız lazım. Hep bir teknemiz oldu. Şimdi de Bodrum’da kah karada, kah teknede vakit geçiriyoruz.

13 yıldır birliktesiniz. Hiç birbirinize tahammül edemediğiniz anlar olmuyor mu?
- Hayır. Bu gerçek aşk ve olağanüstü bir şey. Evlilikleri sadece ticari imzalar gibi görenler var, oysa bu kavram değişmeli. Aşkın en saf halini korumak çok önemli.

Siz evlenmeyi düşünmüyor musunuz?
- Hayır düşünmüyoruz.

Demir dendiğinde aklınıza ilk ne geliyor?
- Benim hayatımdaki en büyük başarım, onunla yanyana olup bu aşkı sürdürmek. Hayattaki en güzel şey. Kendimi çok şanslı buluyorum. İkimiz de bu ilişkiye çok önem verdik.

Çocuk düşünüyor musunuz?
- Hayır, hiç oralarda değilim. Ayrıca çocuğumuz olacaksa çok anasız babasız çocuk var.

Yani evlat mı edineceksiniz?
- Evet. Olursa o olur.

Aydınlansam dünya işlerini bırakırım

Spritüel olaylara nasıl merak sardınız? Bir kitap okudunuz hayatınız mı değişti?
- Benim çıkışım küçükken yakalandığım ülseratif kolit hastalığı oldu. 11 yaşında yakalandığım bu hastalığı 20 yıl bedenimden atmaya çalıştım. En sonunda bağırsak ameliyatıyla kalın bağırsağımın hepsini aldırdım. O süre içinde çocukluğumu yaşayamadım. Ölümle burun buruna geldiğimde kendi varoluşumu sorgulamaya başladım. Hayat seni sıkıştırdığında ancak “Ben niye buradayım? Niye ben?” gibi sorular soruyorsunuz. Bu soruları felsefi açıdan sormaya başlayınca mutlaka bazı bilenlerin kitaplarına başvuruyorsun. Ben dinginleşmek için meditasyonu keşfettim.

Siz şimdi aydınlandınız mı?
- Hiç kimse öyle bir şey söyleyemez. Zaten aydınlanan insanlar dünyevi işleri bırakırlar.

Peki ne kazandınız bütün bunların sonucunda?
- Kendimi anladım. Her şeyin içinde aşkı yakalamayı felsefe edindim. Bu yolculuk ölene kadar gidecek bir şey.

Demir Demirkan’la evde hep bunları konuşuyormuş gibi duruyorsunuz.
- Evet, çok konuşuyoruz. Bizim genel rutinlerimiz vardır.

Nasıl rutinler?
- Mesela sabahları mutlaka felsefe yaparız. Bitki ve Japon çaylarımızı alırız. O anlarda hayatı en deriniyle paylaşırız.

Dünya starı olmak için yaşlıyım

Eurovision birinciliği sonrasında şirketim, MTV dünyasında starlaşacak bir artist yaratmak istiyordu. Ben de ucundan bu hayale kapıldım. Ama benim için gerçeği görmek çok uzun sürmedi. MTV dinleyici profilinin yaş aralığı 13-20. Ben o yaşı çoktan geçtim. ABD’de de 18’i geçen pek çok şarkıcıya yaşlı diyorlar. Bütün bunlar öyle bir algının dünyası ve o algıda bambaşka bir endüstri var. Başka bir oyun oynamak gerekiyordu ve o oyunu oynayacak kişi ben değilim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!