Daha fazla heyecan istedim

Güncelleme Tarihi:

Daha fazla heyecan istedim
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 28, 2005 00:00

Etrafıma bakıyorum da, ortak bir ÅŸey görüyorum: Herkesin bir güvenlik alanı var. Herkes kendini orada iyi ve rahat hissediyor. Güvende hissediyor. Herkes kendi güvenlik alanının duvarları arkasında tehlikeler görüyor. Haksız da deÄŸiller. Köpekbalıkları orada, yılanlar, çiyanlar, dinozorlar, canavarlar orada.Ham yaparlar insanı, kemiklerin bile kalmaz. Ä°yisi mi herkes kendi güvenlik alanında kalsın ve yıllardır yaptığı iÅŸi yapmaya devam etsin... Ä°ÅŸte bunu yapmayan bir adam var: Mehmet Ali Birand. O yüzden ÅŸu anda herkesin gözü onun üzerinde. EÄŸri oturup doÄŸru konuÅŸalım, yıllardır televizyonculuk yapıyor ama ne kendisi ne yüzü eskiyor. Hep yeni kalmayı baÅŸarıyor. Bu ülkenin yetiÅŸtirdiÄŸi en mühim, en saygın, en dünya vatandaşı televizyonculardan biri. Şöhreti var, paraya ihtiyacı yok, ailesiyle mutlu, ‘İnsan daha ne ister? Belasını mı!’ diyebileceÄŸiniz bir konumda. Ama kalkıyor, bugüne kadar yapmadığı yeni bir iÅŸe soyunuyor. Kanal D’nin ancorhman’i olarak karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Risk alıyor, meydan okuyor. Bu iÅŸlerin doÄŸal sayılacağı kadar da genç deÄŸil üstelik. Bu bence çok önemli bir ÅŸey. Türkiye’deki insanların ihtiyacı olan bir ÅŸey. Ondan öğreneceÄŸimiz çok ÅŸey olduÄŸunu düşünüyorum. Ona baÅŸarılar diliyorum, baÅŸarılı olacağından da hiç şüphem yok zaten...Hayırlı uÄŸurlu olsun. 5 Eylül’den itibaren Kanal D Haberler’i açtığımızda karşımızda sizi bulacağız. Bu iyi mi, kötü mü?- Valla, benim için iyi, sizi bilemem. Benim için yepyeni bir heyecan, yepyeni bir macera. Bugüne kadar hiç ana haber sunmadım. Her gün yaklaşık 12 milyon insanın önüne çıkacağım. Artık siz karar vereceksiniz: ‘İyi ki geldi bu adam!’ da diyebilirsiniz, ‘Nereden geldi başımıza’ da...Bu yeni görevinizin sizin hayatınız açısından avantajları neler, dezavantajları neler?- Hayatım tamamen deÄŸiÅŸecek. Çok ama çok renklenecek. Sadece iç ve dış politikayla ilgilenen biriydim, ağırlıklı olarak siyasi liderlerle konuÅŸurdum. Åžimdi ‘Putin’le de konuÅŸurum Hülya AvÅŸar’la da’ olacak! Bundan böyle Kaya ÇilingiroÄŸlu da, Bülent Ersoy da benim konum ve konuÄŸum...Ä°yi de Bülent Ersoy, Can Tanrıyar’ın programına çıkıp konuÅŸuyor...- Ne var, benimkine de gelecek. Ben magazin diye bakmıyorum. Hiç böyle bir kompleksim olmadı. Magazin diye küçümserken bir ÅŸeyi atlıyoruz: Magazin, hayatımızın bir parçası. Bu meseleler her evde konuÅŸuluyor. Kanal D Ana Haber’de de konuÅŸulacak. Bizim haber bültenimizde Hülya AvÅŸar da olacak, MGK bildirisi de... Peki dezavantajları?- Aslında kiÅŸisel olarak bana heyecan vermek dışında, bir avantajı olmayacak. Bilakis, hayatımı zorlaÅŸtıracak. Biliyorum Cemre (eÅŸi) ve Umur (oÄŸlu), bundan son derece rahatsızlar. Ben üzülmeyeyim diye rahatsızlıklarını saklıyorlar. Beni daha az göreceklerini biliyorlar...Kaç yaşındasınız?- 63.Hiç mi tereddüt etmediniz?- Ettim. Zaten bunu ben istemedim. Aydın DoÄŸan, Arzuhan ve Mehmet Ali YalçındaÄŸ istedi. Onların bu kadar istediÄŸi bir ÅŸeyi yapmamak, bana sanki kaçmakmış gibi geldi. Kendine güvenememekmiÅŸ gibi geldi. ‘Kendi çapımda bir şöhretim var, ben onu zedelemek istemiyorum’ diyebilirdim. Ama hayır, benim için bu bir ‘challenge’ idi...Kime, neye meydan okuyorsunuz?- Kendime. Önümde 2 yol vardı: 1) Åžimdiye kadar yaptıklarımı tekrar ederek, herkesin sempati duyduÄŸu bir adam olarak yavaÅŸ yavaÅŸ yok olup gitmek, çünkü gerçekçi olalım her ÅŸey sonunda bitiyor. 2) ‘Ben hiç yapmadığım bir ÅŸeyi daha yapacağım, üstelik onu çok iyi yapacağım’ diye ortaya bir iddiayla çıkmak... Ben ikincisini tercih ettim. Bakalım üstesinden gelebilecek miyim?GÃœVEN FAKTÖRÃœBu deÄŸiÅŸikliÄŸe sizce neden ihtiyaç duyuldu?- Her ÅŸeyi en ince ayrıntısına kadar biliyorum desem yalan olur. Åžurası muhakkak ki, Fatih Altaylı iyi bir haberci. Zeten mesele de, ‘Bu haber merkezi iyi iÅŸlemiyor, bir deÄŸiÅŸiklik yapalım, Mehmet Ali Birand’ı getirelim’ deÄŸil...Yani sizin getirilmenizin sebebi Kanal D’nin kan kaybetmeye baÅŸlaması deÄŸil, öyle mi?- Hayır. Kan kaybetmiyordu ki. Benden önce de total reytingde daima birinci ya da ikinci oluyordu. Yapılmak istenen, Kanal D’ye yeni bir yüz vermek. Biri gelsin haberlerin ağırlığını artırsın. Bizim ağırlığımız artsın...Haberleri sizin sunmanızla, diksiyonu düzgün güzel sarışının sunması arasında ne fark var?- Çok fark var. Esas fark, güven faktörü. Bu farkı Ali Kırca gösteriyor mesela. Ali Kırca ve ekibi güven veriyor. Ä°zlediÄŸiniz zaman diyorsunuz ki, ‘Ben Ali’nin dediÄŸine inanıyorum.’ O anlamıyla Ali, ATV habere çok katkıda bulunuyor. Hayatın tuhaf sürprizlerinden biri de ÅŸu: 32. Gün’ü biz Ali’yle birlikte baÅŸlattık, ÅŸimdi de rakip kanallarda anchorman olarak yarışacağız. Bunlar bana keyif veren ÅŸeyler.Sizin Ana Haber’inizin formülü ne olacak?- Ben şöyle bir Ana Haber hayal ediyorum: Sizi rahat ettirecek, Türkiye’den ve dünyadan haberleri verecek ama aynı zamanda eÄŸlendirecek. Yani karşınıza soÄŸuk ve kuru, politbüro gibi bir ana haberin çıkması söz konusu deÄŸil. Kanal D Haberler, içinizi açsın istiyorum. Oraya, bana gelin istiyorum...Bu haber tartışmaları hiç biteceÄŸe benzemiyor. Kimileri Ali Kırca’nın sunduÄŸu haddinden fazla magazin haberlerinin onun konumuna yakışmadığını iddia ediyorlar. Haliyle iki seçenek var: Ciddi olmak ama reyting olmayan bir yolu tercih etmek ya da magazinle sulandırılmış bir haber yolunda ilerlemek, onda reyting var...- Bunun ikisinin arası, ince ayar gerektiriyor ama mümkün. Ali’ye de haksızlık ediliyor bu arada. Zaten haberleri fazla ‘magazin’ bulan AB grubu, itiraf etmiyor ama aslında eÄŸlenmek istiyor. Kimse onların ‘Hafif oluyor, cıvık oluyor!’ eleÅŸtirilerini ciddiye almasın yani. Çünkü haberleri biraz ciddileÅŸtirdiÄŸiniz zaman esas olarak AB grubu kaçıyor!En hafif haberleri bile daha kabul edilebilir bir ÅŸekilde sunma imkanı yok mu?- Olmaz olur mu? Bu tabii ekibe ve muhabire baÄŸlıdır. Ä°ÅŸler sadece anchorman’in rüzgarıyla gitmez. Anchor’da oturan insanın etkisi, gününe göre yüzde 20 yüzde 25 bir artı getirir. Ama yüzde 75’i ekibin, o metni yazan kiÅŸinin, görüntüyü çeken kiÅŸinin ve onu piÅŸirip ortaya getiren editöründür. O yüzden ekip çok önemlidir. Kanal D’nin ekibine medyada bu iÅŸi en iyi bilen kiÅŸiler arasından isimler geldi. AyÅŸenur Arslan geldi, Deniz Arman geldi, sabah haberlerine Tuluhan geldi, Mustafa geldi...Åžimdiye kadar siz hep parlak insanlarla çalıştınız. Can Dündar, Bülent Çaplı, Mithat Bereket, Cüneyt Özdemir, Rıdvan Akar, Deniz Arman... Onlar mı sizi buldu, siz mi onları buldunuz?- Kendimle ilgili en gurur duyduÄŸum özelliÄŸim bu: Yetenek avcılığı. Aynı dili konuÅŸan, aynı yere bakan insanları bulmak. Bütün o isimler bana çok katkıda bulundu. Onlar da benden çok ÅŸey öğrenmiÅŸlerdir ama ben de onlardan öğrendim. İçlerinden birinin bir iÅŸini görüp beÄŸenmediÄŸim zaman hálá ararım, ‘OÄŸlum, sen ne yapıyorsun?’ diye hesap sorarım. Severiz birbirimizi, destek veririz. Kendinizi insan yetiÅŸtirmede kiminle kıyaslarsınız?- O yönden en bayıldığım Sezen Aksu’dur. Çünkü komplekssizdir. ‘Aman bu yetiÅŸmesin de, benim altımda kalsın da, ben yukarıda uçmaya devam edeyim’ demez. Can’lar, Mithat’lar, Deniz’ler, Rıdvan’lar öylesine cevher isimlerdi ki ben ne kadar onları engellemeye uÄŸraÅŸsam da, nasıl olsa onlar günün birinde yine kendilerini gösterecekti. Çünkü cevheri olan kendini gösterir, engel olamazsınız, sadece erteleyebilirsiniz...Hayat çok kısa, ne istiyorsan onu yapTelevizyon önünde bu kadar çok olmak, insanın aklına ‘Benden iyi aktör olur’ düşüncesini getirmez mi?- Televizyon iÅŸi showbiz. İçinizde bir parça aktörlük yoksa zaten bunu yapmakta zorlanırsınız. Major anchor’larda daima o vardır. O bir bakıştır, bir dönüştür...Yani bu sorunun cevabı ne oluyor? Ä°yi bir film için teklif getirse, ‘Evet oynarım’ mı?- Neden olmasın? Hayat çok kısa. Hayatta neyi istiyorsan onu yap. Ne hoÅŸuna gidiyorsa. Ben hep ona bakıyorum. Ben şöyle düşünmüyorum: ‘Efendim, bu yaptığım ÅŸey şöhretime zarar verir mi? Ä°majıma uyar mı uymaz mı?’ Ya da bazılarının dediÄŸi gibi ‘Ben bundan ne para kazanırım?’ Benim ÅŸu anda abartılı para kazanmaya ya da şöhretime şöhret katmaya hiç ihtiyacım yok. Ben kendi istediÄŸimi yapmak istiyorum. Heyecan duymak istiyorum. Bu yaşımda heyecan duymak ve bu heyecanı seyirciyle paylaÅŸmak istiyorum. Kanal D Ana Haber fikri ortaya çıkınca herkes, ‘Deli misin, hayatını mahvedeceksin, sakın kabul etme’ dedi. Ama ben 5 senedir yaptığım ÅŸeyleri yapmaya devam etmek istemiyordum. Hayatımı mahvetmeyeceÄŸim, aksine renklendireceÄŸim.Yüzünüz aÅŸağı inerse botoks filan yaptırır mısınız?- Tabii. Hiç öyle kompleksim yoktur. Aynada kendime baktığımda çirkin bir Mehmet Ali görmektense...Bir anchorman’in hayatta başına gelmesinden en çok korktuÄŸunuz ÅŸey nedir?- SöyleyeceÄŸini unutması. Ben bütün hayatım boyunca ‘Eeeee’ dedim, burnumu kaşıdım, hapşırdım ve ÅŸunu öğrendim: DoÄŸal olacaksın. Eski Ä°ngiltere BaÅŸbakanı’yla söyleÅŸi yaparken bir soru bitti, oysa düşünmüştüm bir sonrakini, Thatcher, ‘Evet?’ dedi, ‘Unuttum’ dedim, ‘O zaman baÅŸka bir soru sor’ dedi. BaÅŸka bir soruya geçtim. Kompleks duyduÄŸun anda, ‘Eyvah, ben ne yapacağım?’ dersen saçmalarsın. Ben doÄŸal bir anchor olacağım, rol yapmayacağım.Sizin Türk televizyon hayatına getirdiÄŸiniz bir ekol var mı?- Bilmem. Belki sadece diplomatların, akademisyenlerin ve belirli kiÅŸilerin anlayabileceÄŸi konuları anlaşılır bir biçime sokabilmek... Yani basitleÅŸtirmek. Ekol mü bilemem ama böyle bir yeteneÄŸim var.Posta’daki yazılarınızdan memnun musunuz?- Posta’da çok memnunum hayatımdan. Åžimdiye kadar bu kadar komplekssiz yazı yazabildiÄŸim bu kadar büyük tirajlı baÅŸka bir gazete olmadı. Oysa, Sabah’ta ve Milliyet’te de yazdım...Son soru: Siz de kol saati hediye edilen gazetecilerden misiniz?- Evet! Karımın hediye ettiÄŸi bir kol saati var. Ä°nce, eski, 1960 model bir Cartier. Bayılarak takıyorum...KAYBEDECEK BÄ°R ÅžEYÄ°M YOK KÄ°Daha çok cesaretime güveniyorum. Deneyim de bana yardımcı olacak. Ben 32. Gün’e de kameranın ka’sını bilmeden baÅŸladım ve öğrendim. Artık ne kameradan korkum var ne de soracağım sorulardan. Kaybedecek hiçbir ÅŸeyim yok ki. Ne diyecekler? Mehmet Ali de, Ali Kırca ve diÄŸerleri gibi bu iÅŸi sulandırdı. Desinler. Seyrediliyor mu? Önemli olan o... KÄ°M GÄ°BÄ° OLMAK Ä°STERDÄ°ErtuÄŸrul Özkök gibi olayları ilginç hale getirerek yazabilmeyi isterdim. Can Dündar gibi yazıların içine insan ve aÅŸk faktörü katabilmeyi isterdim. Hasan Cemal gibi derin ama açık yazabilmeyi isterdim. Bekir CoÅŸkun gibi yazıyı ayrıntılar üzerine kurabilmeyi isterdim. Ahmet Hakan gibi kendi deneyimlerimden komplekssiz olarak söz edebilmeyi isterdim...EVET KOMPLEKSÄ°M YOKÇünkü kendimden eminim. Ben baÅŸarısız olduÄŸumda da ‘BaÅŸarısızım’ derim. Ä°ki defa genel yayın yönetmenliÄŸi yaptım mesela, ikisinde de beceremedim. Biri Milliyet, diÄŸeri CNN Türk’te. BaÅŸarısız olduÄŸumu kendim gördüm ve ne yaptım? Hemen muhabirliÄŸe döndüm. Zaten ben dünyanın en iyi yöneticisi olduÄŸumu hiçbir zaman iddia etmedim...REYTÄ°NG UÄžRUNA Ä°NSANLAR Ä°NTÄ°HAR ETMEYECEKReyting eskiden her ÅŸeydi. Bugün artık o kadar müthiÅŸ bir olay deÄŸil. Bir de Ana Haberler, prime time’ın dışına çıktı. Yani eskisi kadar kan revan yok. Kan revan, dizilerde yaşıyor. Reyting, bizi hiç etkilemeyecek deÄŸil, etkileyecek ama Kanal D Haber Merkezi’nde insanlar reyting uÄŸruna intihar etmeyecek. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!