Costa-Gavras 80 yaşında ipliğimizi pazara çıkarmaya devam ediyor

Güncelleme Tarihi:

Costa-Gavras 80 yaşında ipliğimizi pazara çıkarmaya devam ediyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2013 00:00

Yunan asıllı Fransız yönetmen, politik sinemanın yaşayan en önemli isimlerinden Costa-Gavras, Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin bu yılki ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahibi.

Haberin Devamı

Onun 1965’ten bu yana sistemin çürümüş her parçasıyla hesaplaşmasını izledik. Festivalin Akbank Galaları bölümünde gösterilen son filmi Kapital’de sistemi, bu kez bankacılık sistemi üzerinden eleştiriyor. Gavras için direniş, en önemli şey. 1950’lerde Yunanistan’dan öğrenci olarak gelip Fransa vatandaşı olan, şövalyelik nişanıyla ödüllendirilen ve 2007’de dünyanın en büyük sinema arşivlerinden biri olan Cinémathèque Française’in başına getirilen Gavras, bugün İstanbul’un konuğu.

Konstantinos Gavras, 1933’te, Yunanistan’ın Loutra İraias köyünde doğdu. İkinci Dünya Savaşı yıllarını ailesiyle birlikte Mora Yarımadası’ndaki Peloponnese bölgesinde geçirdi. Nazi işgali sırasında, monarşi karşıtlarından olan babası, sol hareketin direnişine katıldı ki, Peloponnese bölgesi Yunan Bağımsızlık Savaşı’nın başladığı yer olarak bilinir, burası hâlâ Yunan siyasetini yönlendiren merkezlerden biridir.
Baba Gavras’ın fikirleri kadar devletin ona karşı tavrı da oğul Konstantinos’un hayatını belirledi. İç savaştan sonra Yunanistan, Batı’nın bir parçasıydı ve bu dünyada komünizme yer yoktu. Yunanistan iç savaşı 1949’da bittiğinde komünistler kaybetmişti ve Atina vergi dairesinde çalışan mimli solcu baba Gavras işini kaybetmenin yanı sıra hapse atıldı. Sol kanattan direnişçilerin tamamı komünist kabul ediliyordu.
Gavras Ailesi fakir düştü. Anne, evlere temizliğe gitmeye başladı. Konstantinos da ufak tefek işlerde çalışıyordu. Babasının kara listede oluşu, sadece Yunan üniversitelerine değil, McCarthy döneminde Amerikan okullarına gitmesine de mani oldu. Soğuk Savaş’ın kurbanlarından biriydi. Bir röportajında, o günleri “Türklerin işgalinden sonra Yunan tarihinin en kötü dönemiydi” diye tarif edecekti yıllar sonra.
Yine de şansı yaver gitti ve hukuk okumak için Fransa’ya gidebildi. Özgürce okuyup tartışmanın ne demek olduğunu o yıllarda öğrendi. Beş yıl sonra Fransız Ulusal Film Okulu’na geçti.
Konstantinos’un Costa oluşu, 1965’te çektiği ilk filmi ‘The Sleeping Car Murders’ ile oldu. Başrollerde ikisi de arkadaşları olan Simone Signoret ve Yves Montand vardı. Filmin künyesinde adı kazara Costa-Gavras olarak yazılmıştı, öyle kaldı.
Herkesin dikkatini çektiği film, dört yıl sonra geldi: Z/ Ölümsüz. Yunan Başbakanı Gregoris Lambrakis suikastını ve askeri darbeyi anlatan aynı isimli romandan sinemaya uyarlamıştı. Filmin sonunda Albaylar Cuntası’nın yasakladığı şeylerin listesi geçiyordu. Oyun yazarı Beckett’ten Beatnik’lere her şey vardı listede. Paris’te yaşanan ünlü Mayıs Olayları, filmin başarısını perçinledi. Gavras, 68 hareketinin merkezindeydi. Ancak yaşıtları kadar heyecan duyamıyordu çünkü insanların sistemi değiştirebileceklerine inandığı ancak başarısız olduğu bir ülkeden geliyordu.
Gavras’ın filmografisini izleyerek, dünyanın politik gidişatını izlemek mümkün. 1968 Baharı’nda Sovyet tankları Prag’a girdikten sonra, 1970’te İtiraf isimli filmini yaptı. Kömünist Çek Bakan Arthur London hakkındaydı. Hakkındaki ‘komünist’ lafları zirve yaptıysa da o, bu ütopyaya güvenmiyordu: “Yunanistan’da benim neslim, kömünizmin çıkış yolu olduğunu düşündü. Ama en azından Doğu Avrupa’da, komünizm parti liderleri dışında insana saygısı olmayan, dikta rejimlerine dönüştü.”
Politik duruşunu belki de şu sözleriyle anlamaya çalışmak lazım: “Babam hapse düştüğü için annem hep ‘Politikadan uzak dur’ derdi. Ama politikayı reddederseniz, pek çok ilişkiyi de reddedersiniz. Bence toplumdaki en kötü şey bireyselliktir. Hem taraf tutmayarak da taraf tutmuş olursunuz”.
İtiraf’ın ardından iki yıl sonra ‘State of Siege’ geldi. Uruguay’da rehin alınıp öldürülen bir Amerikan yardım görevlisiyle ilgiliydi. Salvador Allende Şili’sinde, Pinochet darbesinden önce çekildi. Allende’yi daha sonra ‘naif ama tamamiyle dürüst bir politikacı’ olarak tarif edecekti. “Başarılı olamayacağını biliyordum. Halkı fabrikaları ve özel mülkleri işgal ederken izledikçe, bunu durdurmazlarsa büyük bir trajedi yaşanacağını düşündüm.”
Pinochet yönetimi ele geçirdikten iki ay sonra 11 Eylül 1973’te, Yunan cuntası, öğrenciler tarafından işgal edilen Atina Polyteknik Üniversitesi’ne girdi. Kariyerinin zirvesi ‘Missing / Kayıp’, bu olaydan sonra geldi. Pinochet diktatörlüğü altındaki Şili’de gözaltında ‘kaybolan’ oğlunu arayan bir babanın hikâyesini anlatıyordu. Başrolde Jack Lemmon vardı. Oyuncu seçimi nedeniyle çok eleştirildi ancak Gavras politik meseleleri ticari kurallara göre anlatma zekâsına sahip bir yönetmen. Eleştirilere verdiği cevap da böyleydi: “Katlanılmaz gerçekleri insanlara izletebilmek lazım. Sinema, insanları düşünmeleri için baştan çıkarmaktır.” Kayıp 1982’de Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını kazandı.
Gavras’ın insanoğlunun günahlarıyla hesaplaşması hiç bitmedi. Amen’de, Holokost’tan haberi olduğu halde Nazilere göz yuman Katolik kilisesinin,  Music Box / Müzik Kutusu’nda (1989) Amerika’da saklanan Nazi suçlularının, Mad City’de (1997) çıldırmış televizyon endüstrisinin ipliğini pazara çıkardı. 2005’te gösterime giren The Ax / Balta, ekonomik krizle ilgiliydi. Eden à l’ouest / Cennet Batıda (2009) ile göçmenlik sorununu perdeye taşıdı.
Şimdi sıra ‘fakirden alıp zengine veren modern Robin Hood’larda’, yani bankacılık sisteminde. Le Capital / Kapital’de küresel güç odaklarının bankalarla birlikte nasıl hareket ettiğini anlatıyor.
Bankalar, kapalı kapılar ardındaki entrikalar, lüks tekneler, manken kızlar, şirket uçakları, para, para, hep para… Kapital, para dünyasının en gözden çıkarılabilir hizmetkârlarından biriyken onun tartışmasız efendisi haline gelen Marc Tourneuil’ün önlenemez yükselişini konu alıyor.

Yönetmen

Haberin Devamı

Costa-Gavras Senaryo Costa-Gavras, Jean-Claude Grumberg, Karim Boukercha Özgün Kitap ‘Le Capital’, Stéphane Osmont Oyuncular Gad Elmaleh, Gabriel Byrne, Natacha Regnier, Céline Sallette, Liya Kebede, Hyppolite Girardot, Daniel Mesguich, Bernard le Coq
 2012 San Sebastian Dayanışma Ödülü

Haberin Devamı

Costa-Gavras 80 yaşında ipliğimizi pazara çıkarmaya devam ediyor

Bu hafta yönetmenlerle tanışın

* Politik sinemanın ustalarından Costa-Gavras’a ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’, ‘Akbank Galaları’ kapsamındaki en son filmi ‘Capital / Kapital’in bugün Atlas Sineması’ndaki gösteriminden önce takdim edilecek. Yönetmen, yine bugün 16.00’da Akbank Sanat’ta Alin Taşçıyan moderatörlüğünde bir de sinema dersi verecek. Gavras’ın sinema anlayışı ve filmleri üzerine sohbet edeceği, değişen dünyayla birlikte sinemasının da nasıl evrildiğini anlatacağı sinema dersine katılmak isteyenler yer kuponlarını sabah 10.00’dan itibaren Akbank Sanat’tan alabilir. (212) 252 35 00

* Eylül ayında başlayacak olan 13. İstanbul Bienali’nin ‘Ben Kentli-Vatandaş Değil miyim? Barbarlık, sivil uyanış ve şehir’ başlıklı film programı çerçevesinde çağımızda uygarlığın sınırlarını sorgulayan film, belgesel ve video çalışmaları gösterilecek. Bu vesileyle ‘Bu karmaşık kavramları sinema nasıl ifade edebilir?’, ‘Mevcut gerçekliğe alternatifler önermede sinemacıların rolü nedir?’ gibi konular 8 Nisan Pazartesi saat 16.00’da Paul Poet (Yönetmen, Yabancılar Dışarı! / Foreigners out! Schlingensief’s Container); Berke Baş (Yönetmen, Festival Belgesel Danışma Kurulu Üyesi) tarafından Pera Müzesi’nde tartışılacak. (212) 334 99 00

Haberin Devamı

* Geçen yıl ‘Post Tenebras Lux/Karanlıktan Aydınlığa’ ile Cannes’da En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Carlos Reygadas, 2000’lerde filmleri en çok tartışılan, en önemli sinemacılardan. “Bence bir yönetmen için sinema yaparken en önemli şey kendi dünyasını yaratması ve bunun için her anlamda cüretli olmasıdır” diyen Reygadas, 9 Nisan Salı saat 16.00’da Salon İKSV’de kendi sinema dünyasını yaratma macerasını anlatacak. Rezervasyon için; rezervasyon@iksv.org.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!