Güncelleme Tarihi:

Gizem: Gülay, biliyorsun ülke olarak sokak hayvanlarıyla bir arada yaşamaya çok alışkınız. Adeta kültürümüzün bir parçası onlar. Son zamanlarda onlara verilen zararlar, bazı yeni yasalar hepimizi çok üzüyor. İster istemez çocuklar da bu durumdan etkileniyor. Bana göre hayvanları korumanın, onlara zarar vermemek gerektiğinin bilgisi çocuk yaşta edinilmeli.
Gülay: Kesinlikle! Bilge’nin çok erken yaşta hayvanların da bir canı olduğunu bilmesini, onların da hayat hakkına saygı duymayı öğrenmesini çok önemsedim. Evcil, ‘pet’ hayvanlar için değil bu söylediğim, tüm hayvanlar için.
Gizem: Evet, en temelinden anlatmak gerekiyor. Bir karıncaya, böceğe ya da arıya zarar vermemek de bu anlattıklarımıza dahil. Kreşe gittiğinde öğretmeni, tuvalet kâğıtlarından kalan ruloları pekmeze bulayarak kuş yemleriyle kaplamıştı. Sonra onları bahçedeki ağaç dallarına asmışlardı. Küçük paketlerde de kuru mama dağıtmışlardı öğrencilere... Günlük hayat içinde sokaklara bir tas su koymak, camın önüne buğday bırakmak, evdeki minik haşereleri öldürmek yerine peçeteyle tutup dışarı atmak çocuklara örnek olmak adına önemli davranışlar bence.
Gülay: Hep diyoruz ya, çocuklar anne-babayı taklit eden minik birer papağan... Solucan görünce tiksinen anneyi, cama konmuş güvercine korkutmak için bir şey atan babayı gören çocuk, sokakta kedi tekmeler maalesef.
Gizem: Çocuklara hayvan sevgisi aşılamanın ve onları korumanın yollarını küçük yaşta okunacak hikâye kitaplarıyla da
anlatmak mümkün. Misal VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) Âdem Amca ve leylek Yaren’in hikâyesini kitaplaştırdı. Adem Amca ve Yaren’in hikâyesi insanla hayvan arasında kurulan bağın en güzel örneklerinden biri. 8 yaş ve üzeri için Doğan Gündüz’ün ‘Bisküvi Kutusundaki Martı’ kitabını da öneririm. Yazar kitapta bir martının hayatını kurtarmak için çırpınan çocuğun yetişkinler dünyasına bakışını ve kendi iç dünyasındaki salınımları anlatıyor.
Gülay: Uzmanlara göre çocuklara küçük yaşta hayvanları korumanın, onlara zarar vermemenin öğretilmesi yetişkin hayatlarında iyi bir insan olmalarına katkı sağlıyor. Hayvanlarla kurulan bağın, yalnızca sevimli bir dostluk olmadığını belirten uzmanlar, aynı zamanda güçlü bir iyileşme aracı olduğunu söylüyor.
Mutluluk hormonlarını arttırıyor
Gizem: Hormonlardan bahsediyorsun değil mi?
Gülay: Evet, evcil hayvanlarla vakit geçirmek stres hormonlarını azaltırken mutluluk hormonlarını arttırıyormuş. Uzman klinik psikolog Cumali Aydın “Bir kediyi okşamak kalp atış hızını düzenleyerek kişiye sakinlik hissi verebilir. Hayvanlarla etkileşim içinde olmak, yalnızlık duygusunu azaltarak depresyon belirtilerini hafifletebilir” diyor.
Gizem: Bunların yanı sıra yetişkin suçlular konusunda çalışan, tanınmış adli tıpçı Prof. Dr. Sevil Atasoy’un dikkatimi çeken başka bir açıklamasından bahsedeceğim. Diyor ki;
“Merak için hayvanlara işkence eden çocuklar varsa eğer, tek çare profesyonel destektir. Ailenin herhangi bir şekilde çocuğu cezalandırmasıyla, sokağa çıkmasın, cep telefonunu alayım diyerek önlenmesi kesinlikle mümkün değil. Evde hayvana olan fena muamele yarın öbür gün ailenin diğer fertlerine muhakkak ki sirayet edecektir.” Tüm ebeveynlerin dikkatine sunmak isterim.