Güncelleme Tarihi:
Deniz Akkaya fotoğrafları için tıklayın
Gününün yarısını bir televizyon kanalında, kamera arkasında çalışarak geçiriyor. Kalan saatlerini ise bir tiyatro oyununun provalarında... Akkaya, değişen yaşamından eski sevgilisi Okan Bayülgen'le ilişkisinin nasıl düzeldiğine kadar her şeyi Tempo dergisine anlattı.
Hayatınızda yeni bir dönem başlıyor. Önce Kanal 1’deki göreviniz, şimdi de tiyatro çalışmalarınız... Önce tiyatrodan başlayalım isterseniz...
Televizyonda tam olarak ne yapıyorsunuz? Halkla ilişkiler müdürü olduğunuz yazıldı.
- Alakası yok. Sadece Faruk Bayhan’a asistanlık yapıyorum.
Eski İTO Başkanı Mehmet Yıldırım ile aranızda yıllardır süren bir dava var. "Bir işadamı Deniz Akkaya’ya bir haftalık ilişki karşılığında 300 bin dolar teklif etti" şeklinde bir cümleniz üzerine; Mehmet Yıldırım "İşadamı piyasa değerini bilir, kimseye değerinden fazla para teklif etmez" demiş. Bu neredeyse bir kan davasına dönüştü, ama dava aleyhinize sonuçlandı.
- Ben temyize başvurdum. Her şey değişebilir. Asla böyle bir söz söylemedim. Bunun tek bir ispatı yok. Benim davam Mehmet Yıldırım’ın terbiyesizce açıklamalarıyla ilgili değil. Ben böyle bir şey söylemediğimi ispatlamaya çalışıyorum.
Bu arada Okan Bayülgen’in yapımcılığında bir televizyon programına başlıyormuşsunuz galiba.
- Şu an kameranın önünde yapmak istediğim üç proje var. Biri Okan’ın projesi. Kanal tarafından hangisi kabul edilirse, onu yapacağım.
Okan Bayülgen ile uzun süren bir beraberliğiniz oldu. Eski sevgilinizle çalışmak sizi gerebilir mi?
- Ex flörtünüz Okan Bayülgen olunca, tabii durum biraz değişiyor. Biz altı sene kadar konuşmadık Okan’la... Ben ondan nefret ettim, o da benden... O altı sene süren nefretin sebebi, beraber olduğumuz 1,5 yıl boyunca her günü kavga ile geçen bir ilişki olmasıydı. Ama şimdi hiç kavga etmiyoruz.
O altı sene onardı demek ilişkiyi.
- Altı sene onarmadı. Daha bir sene öncesine kadar aynı masada bile oturamıyorduk. Bu, daha çok benden kaynaklanıyordu. Hálá üste çıkma hırsı, hálá o senelerde veremediğim cevapları vermek, yapıştıramadığım cümleleri yapıştırmak hevesiydi. Şimdi artık böyle isteklerim yok. Okan da o altı sene önceki insan değil. Çok değişti. Yeteri kadar verimli olamadığından şikayetçi. Oysa ticari bir iş de olsa televizyonda bir ekol yarattı. Bana kalırsa bunların hepsi bir çocuk sahibi olamamanın verdiği ağrılar. Elindeki sevgiyi doğru bir yere kanalize edemediğini düşünüyor.
Sizin de çocuğunuz yok...
- Ama ben henüz o dönemde değilim. Daha yapacağım çok iş var.