Biz aynı dönemin insanlarıyız. Pardon, gazetecileri. Bir dönem Aktüel’de birlikte çalıştık. Ortak özelliklerimizden biri de, Ercan Arıklı’nın kızlarından olmak. O dönemde, kendisi dahil hiç kimsenin aklından Gülse Birsel’in gün gelip bu kadar başarılı, bu kadar ünlü biri olacağı geçmezdi.Her zaman özellikleri olan biriydi; iyi bir aile, iyi bir eğitim, iyi bir ifade, ince bir zeka ve espri, bir de güzellik üstüne. Dergi ver dergi çıkarsın,
haber de yapsın, yazı de yazı yazsın. Elinden her iş geliyordu ama bu kadar büyük hedefler koyup, bu kadar büyük riskler alacağını tahmin etmek zordu. Ama başardı. Gözünü kararttı yaptı. Yaptıkları, yapacaklarının yanında hiç kalır. Siz şimdi onun uzun metraj filmini bekleyin...Hayatınızda ne eksikti de, bir televizyon dizisi yazmaya başladınız?- ‘Derdin neydi?’ sorusu, değil mi! Dizinin yapım aşamasında, ben de bunu kendime çok sordum. Dekorda terslik oluyor, ‘Zaten, karşınıza bilmem ne dizisi koyacaklarmış. Siz bittiniz!’ diyorlar, ben kendi kendime ‘Derdin neydi?’ diyorum. İlk çekim günü sonu, gece yarısı olmuş, yorgunluktan ayakta duramıyoruz ve gerginlikten birilerini bıçaklayacak haldeyiz, o soru yine kulaklarımda çınlıyor: ‘Derdin neydi?’ Ama ilk bölümü çektik, montaj yapıldı, seyrettik, ‘Tamam’ dedim, ‘Olmuş. Daha da oturur, nefis olur.’ Şimdi bu diziyi yazmanın, kariyerimle ilgili verdiğim en doğru karar olduğunu düşünüyorum. Ama hálá derdimin ne olduğunu bilmiyorum!Allah’tan tuttu. Ya tutmasaydı... Bir B planınız var mıydı?- Yok canım. ‘N’apalım, tutmadı’ deyip g.a.g’a devam edecektim. Yani dünyaya küsüp, Assos’a filan yerleşmezdim. Ben öyle bir kadına benziyor muyum? Ama ne yalan söyleyeyim, tutacağına kesin gözüyle bakıyordum. Hemen senaryoyu yazıp, ertesi gün yayına girmiyorsun ki. O senaryoyu 55 kişi okuyor. Alçakgönüllü olamayacağım bu konuda: Herkes okudu ve ‘İyi senaryo’ dedi. Pek risk yoktu. İş, dekora, prodüksüyona, en önemlisi de rollere uygun oyuncu bulmaya kalmıştı. Mesela Selin karakteri için 20 kişiye niyetlendik, sonunda çekimden 2 gün önce Evrim’i bulduk. Efendim, bir rolü 100 kişi ister, 1 kişi alır!ALÇAKGÖNÜLLÜ OLMAYACAĞIMHangi trük üzerine oynadınız ve kazandınız? Yani bu dizinin bu kadar popüler olmasının, sizce sebebi ne? - Biz galiba bu dizide her şeyin başlı başına bir trük olması üzerine oynadık. Senaryo, tipler, oyunculuk, yönetmenlik, montaj... Yani ‘Şuraları kuvvetlendirelim de, diğer tarafları kusurlu kalsın’ diye Türk usulü düşünmedik. O açıdan da risk alınmayan bir işti. Oyuncularda da boş yok mesela. Herkesin ayrı bir hayran kitlesi var. Bütün roller, neredeyse başrol konumunda. Sadece bölümüne göre, daha az veya daha fazla rolleri oluyor. Yazarken de çok üstünde duruyorum: ‘Bu hafta da attırayım öylesine bir şeyler, nasıl olsa geçen hafta çok iyi bölümdü’ demiyorum. Ya da ‘Bu sahnede Ata komiklik yapsın kurtarsın, diyalogları geçiştireyim’ ucuzluğuna kaçmıyorum. Ayrıca bilmem söylememe gerek var mı: Çok titiz yönetilen ve montajlanan bir dizi. Plato, ‘Tek kamera çekelim’ diyebilirdi ama hayır birinci sınıf olsun istediler, paraya kıydılar, durum komedisi formatına uygun olarak 3 kamerayla çektiler. Güya sadece AB grubunun ilgisini çekecek gibi görünen, fazla zengin, fazla şehirli, fazla modern, dertsiz, tasasız , acısız bir dizi bu. Ne var ki, insanların anlamadığı bir şekilde şakır şakır reyting yapıyor. Yapıyor, çünkü iyi iş!Çoktan seçmeli bir ÖSS sorusu: a) Oyuncu musunuz, b) Yazar mısınız c) dergici misiniz? Siz tam olarak nesiniz?- Yazarlıkla dergicilik akraba zaten. Elin kalem tutmuyorsa, dergi editörü olamazsın ki. Ben son yıllarda, daha önce yazmadığım türde metinler yazıyorum sadece. Oyunculuğa gelince, öğrenmeye çalışıyorum. Daha var...HIRSIZ VAR’DA OYNUYORUMYapmak istedikleriniz teker teker çıkıyor. İçinizde kalmış başka neler var?- Şu oyunculuğu bir gün çok iyi yaparsam tamamdır aslında!Bir uzun metraj
film önerisi gelse, üzerine atlar mısınız? - E tabii. Üzerine atlanmayacak şey mi bu? Bazen ‘Gerçekten ister misiniz bir sinema filminde oynamak?’ diyorlar, tuhaf tuhaf bakıyorum: ‘Siz istemez misiniz?’ diyorum. Sokaktan 5 kişi çevir, 4’ü filmde oynamak ister. Kendini kocaman perdede seyredeceksin. Müthiş bir şey. Şanslıyım ki, çok beklememe gerek kalmadı. ‘Hırsız Var’da oynuyorum. Haluk Özenç’in yazdığı, Oğuzhan Tercan’ın yönettiği bir Med Yapım projesi. Haluk Bilginer, Birol Ünel, Mehmet Ali Erbil, Gamze Özçelik ve Dost Elver oynuyor. Bir de tabii ben! Hikaye çok hareketli. Finans, medya, yeraltı ve
magazin dünyasından karakterlerin yolu bir gece birbirleriyle çakışıyor. Benimki de enteresan bir rol. Çok ipucu vermek istemem ÅŸimdiden...Bu kadar iyi oyuncularla birlikte bir filmde rol almak... Üç buçuk atmaz mı insan?- Atmaz olur muyum? Tabii ki korkuyorum. Çok ciddi bir rol. Ve iniÅŸleri çıkışları çok fazla. Ãœstelik sinema, çok doÄŸal bir oyunculuk gerektiriyor. Sitcom gibi büyük büyük oynayamazsın yani. Bense karikatürü daha rahat yapıyorum. Ama elimden geleni yapacağım, bir ÅŸekilde kıvıracağım. Yönetmene güveniyorum. Bir de müthiÅŸ oyuncularla oynayacağım. Onun da faydası olur. Ä°yi oyuncuyla karşılıklı oynamak daha kolay...Bütün bu iÅŸlerin üstesinden gelirken en fazla zorlandığınız yer neresi?- Yazıyla ilgili problemim yok. Zaten 19 yaşından beri yazı yazarak para kazanıyorum. Ama oyunculuk derya ve ben çok yeniyim. Zorlandığım birçok yer oluyor...ALLAH MÃœSTAHAKINIZI VERSÄ°NSizi de, ‘İşlerini güzel kadın kontenjanından hallediyor’ diye suçlayanlar var mı? Ve onlara cevap vermek üzere geliÅŸtirdiÄŸiniz bir formülünüz...- Yok çünkü ÅŸimdiye kadar öyle bir ÅŸey duymadım. Ama olursa, cevap olarak ÅŸu anda şöyle bir ÅŸey geliÅŸtiriyorum: ‘Allah müstahakınızı versin!’Bütün bu koÅŸuÅŸturmanın arasında kaçırdığınızı düşündüğünüz bir hoÅŸluk var mı?- Daha uzun yaz tatilleri yapmak isterdim. Her gün denize girmekten sıkılana kadar! ÇocukluÄŸumuzda öyleydi ya. Florya’da yazlık evimiz vardı. Haziran başı gidilir, eylüle kadar kalınırdı. Her gün mayoyla dolaÅŸmaktan sıkılırdı herkes. ‘Ay kış gelsin artık!’ falan denirdi. Gelecek yaz için öyle bir ÅŸey hayal ediyorum. Ama biliyorum ki, baÅŸka iÅŸler çıkacak ve olmayacak...Acayip yakışıklı bir göz doktoru abiniz varmış! Onunla röportaj yapmamı istiyorlar. Yapayım mı?- Hakikaten yakışıklıdır. Ama esas ilgi çekici olan doktorluÄŸudur! Abim diye söylemiyorum, alanında önemli bir isimdir...Çok ÅŸey kazandığınız kesin, peki kaybettiÄŸinizi düşündüğünüz ÅŸeyler var mı?- Yok. Ne kaybedeceÄŸim ki? BoÅŸ zaman, eÄŸlence, uyku, gezme tozma bunun gibi ÅŸeyleri kaybetmiÅŸ olabilirim. Haftada 7 gün çalışıyorum çünkü. Ama avukat da olsan aynı, oyuncu da olsan da, yazar olsan da. Çalışacaksın, iÅŸini iyi yapacaksın, her sektörde gereken asgari nezaketi ve saygıyı çevrene göstereceksin, o kadar. Yoksa ne kiÅŸiliÄŸinden, ne iliÅŸkilerinden, ne hayat tarzından hiçbir ÅŸey kaybetmene gerek yok. Ben kaybetmiyorum yani. Bu da diÄŸerleri gibi bir iÅŸ. Sadece bence daha zevkli...‘OHA FALAN OLDUM YANİ’NÄ°N PATENTÄ° BANA AÄ°T DEĞİLDÄ°R!‘Oha falan oldum yani!’ benim yaratımım deÄŸildir! Patenti, Etiler- Bebek- BaÄŸdat Caddesi ve benzeri semtlere takılan tiki arkadaÅŸlara aittir. Hiçbir hak iddia edemem. Biz bu kalıpları sokaktan alıp diziye koyuyoruz. Selin karakterini Evrim Akın’la konuÅŸurken, ‘Bu tür kızlar, bu lafı kullanıyorlar, ÅŸurada söyleyeyim mi?’ dedi, ben de bu fikre bayıldım. Sonra Selin’e bu tür kalıpların benzerlerini eklemeye baÅŸladık: ‘Oldu gözlerim doldu’ gibi mesela.KÄ°TAPLARIM EN ÇOK SATANLAR LÄ°STESÄ°NDE, ÇÜNKÃœ...Mizahı iyi yazıyorum. Ä°nsanlar kitaplarımı alıp çıtır çıtır 3-4 günde okuyup bitiriyorlar. Okurken de iyi vakit geçiriyorlar. Söylediklerine göre ‘Tam onların aklına gelenleri yazıyormuÅŸum’, çok gülüyorlarmış falan filan. Gag’ın ve dizinin popülaritesi de etkiliyor kitapların satışını ama 1. kitabı beÄŸenmeseler 2.’yi almazlardı. Ä°nsan hayatında stres kaynağı olan ÅŸeyleri en yoÄŸundan en hafife doÄŸru listelemiÅŸler. Taşınma 3. ya da 4. sırada. Allah korusun, eÅŸin ölümü, iÅŸini kaybetme gibi ciddi yıkımlardan hemen sonra geliyor. Ben de birebir yaşıyorum bunu ÅŸu anda. Yani taşınmanın sadece bitiÅŸi güzel. Ä°yi olan tek ÅŸey ÅŸu: Yeni ev NiÅŸantaşı’nda. Aydınlık ve neÅŸeli bir semt. Dizide FatoÅŸ karakterine söylettiÄŸim gibi: ‘Burası NiÅŸantaşı Ayol! Şöyle bir etrafınıza bakın. Hiç acı var mı? Burada çiÄŸ köftenin bile acısızı yapılıyor.’Â
button