Bu haber sadece erkekler için...
Güncelleme Tarihi:
Aşağıda bir bilimsel haber var. Sadece erkekler için. Kadınlar meraklıdır, dayanamaz okurlar şimdi, olmaz. Ayıp yahu, yakışıyor mu hiç size? Hiç kocanızın cebini karıştırıyor musunuz siz? Çıkan notları, kağıtları okuyor musunuz?
Mesela, kadın kocasını gece yarısı bir hayat kadınıyla evde içkili olarak samimi bir vaziyette yakalıyor ve boşanma davası açıyor. Kocanın savunması şu: ‘Hanımefendi karımla aramı düzeltmek için gelmişti’ !
Bir türkücü anlatmış bir zamanlar,
“Güya karısı tarafından yatak odasında başka bir kadınla yakalanınca aniden sayıklamaya başlamış... ‘Ben kimim, burası neresi, bu yanımdaki kadın kim, kim koydu onu buraya?!’ gibi.”“Benim de başıma geldi yıllar önce...” diyor Pakize Suda, bir ihbar gelince sevgilisini otelde basmış. Aldığı cevap:
‘Düşündüğün gibi değil, kızcağız ailesiyle bir sorunu varmış yardım istedi, onu konuşuyorduk’ !Biliyorsunuz, bilmiyorsanız da benden öğrenin, bu işin evrensel bir kuralı vardır: SONUNA KADAR İNKAR!
Ben türkücünün metodunu sevdim mesela. ‘Bana bir gazoz içirdiler, gerisini hatırlamıyorum’ ayağı. Karıcığım bana ‘komple’ yaptılar, ‘santaj’ amaçlı olabilir...
Ama inkâr daha sağlam. Başka bir kadının koynunda anadan üryan yakalansan, ‘Hangi kadın? Nerede?’ bir de üstüne şöyle biraz zeytinyağı gezdirerekten... ‘Aaaa, bana bak, kıskançlık senin başına vurdu, halüsinasyon neyin görmeye başladın artık. Saçmalama rica ederim, benim de bir tahammül sınırım var artık... Şimdi müsaade edersen, dışarı çık da altıma bir don giyeyim...’
*
EEE? HANİ KADINLAR OKUMAYACAKTI BU YAZIYI? BEN KADINLARA HİTAP EDİYORUM, SİZ DE YÜZÜNÜZ BİLE KIZARMADAN OKUYORSUNUZ...
HAYDİ ŞİMDİ MÜSAADE EDİN DE ALTIMIZA BİRŞEY ... PARDON ŞURADA ERKEK ERKEĞE İKİ KELİME EDELİM!
*
Sevgili hemcinslerim,
Tam bize göre deseeem, yalan olur, benim bu taraklarda bezim yoktur, karımın üstüne gül koklamam... (Nergis olursa mı? Karıştırma şimdi...)
Benim asla okumadan alıntı yaptığım Nature dergisinde yer alan bir bilimsel makale diyor ki...
Zürih Üniversitesi’nde görevli araştırmacılar, burnuna spreyle bir fıs ‘...’ sıkılan insanların, karşılarındakine olan güvenlerinin arttığını fark etmişler. Tabii bu ‘...’ burna değil, beyne etki eden bir madde. Hayvanlarda sosyalleşmeyi temin eden bir hormon.
(Niye adını açıkça yazmıyorsun da ‘...’ diyorsun, diye soran olursa, önce hepinize selam eder, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Türkiye’de satış pazarlama lisansı için başvurdum, bunu size yedirmem şekerim. Bok gibi para var bu işte... Hani gençken hayal ederdik ‘kadınları kendimize aşık edip üstelik cinsel açıdan azdıracak bir koku’ bulmak hayali... Hatta Fransa’da biri bunu buldum diye binlerce abazanı dolandırmıştı. Hayır ben yetişmedim, çocuktum. Bu ‘...’ de ‘kadınları azdıran parfüm’ kadar olmasa da iyi para kazandıracak bana. Alışveriş merkezlerine elinde spey, siyah mini etekli kızlar salacağım. ‘İyi günler efendim, yeni ürünümüzü bir kez denemek ister misiniz?’ Evet de dese, hayır da fıs, burnuna... Bir kere ‘...’ sıktıktan sonra güveni artıyor ya, ‘Al kardeşim al, çok faydasını göreceksin, yarın bana dua edeceksin!’ Gacırt...)
Bilimsellikten kısa süreli merkantil bir sapma yaşadık, özür dileriz!
Efendim bu ‘...’ adlı maddenin insanların karşılarındakine olan güvenlerini arttırdığı, ampirik (Terbiyesiz! Bilim dilinde ‘kurama değil gözleme dayanan’ demektir bu. Sapık!) metodlarla da kanıtlanmış.
İsviçreli ekonomist Ernst Fehr ve yardımcıları şöyle bir test yapmışlar:
(Söz konusu İsviçre olduğu için, tabii ki psikolojik testler bile bankacılıkla ilgili...)
58 sanal yatırımcıya ‘Elinizde X para var. Bu parayı işletmek için bankaya yatırırsanız, sermayeniz 4 katına çıkabilir. Ama bankacıya güvenmeniz lazım, bu gelirin ne kadarını gerçekten size aktaracağı bankacının sütüne kalmış’ diye bir ‘keyz’ sunulmuş. (Bilimsel ya, İngilizce söylüyorum.)
Yatırımcı rolündeki ekonomi öğrencilerinin 29’unun burnuna ‘...’ hormonu sıkılmış, diğer 29’una da plasebosu. (Yeni onlar hormon sıkıldı zannediyorlar ama sprey aslında sadece hava.)
Netice: ‘...’ etkisindeki 29 öğrenciden 13’ü bankacıya güvenip parasını emanet etmiş. Plasebolu 29 öğrenciden ise sadece 6’sı.
Fehr işin tıbbî değil, kriminel yanını vurguluyor: ‘...’ maddesi havada 2-3 dakika etkisini koruyor. Bir mağazaya veya bankaya giren müşteriye, farkında olmadan koklatılması halinde kandırmak, dolandırmak kolaylaşır, diyor. (İtiraf edin ki, siz de yukarıdaki haberi okurken aynı şeyi düşündünüz. Ulan bu spreyden bende olsa, millete ne biçim mal satarım be...)
Nörolog Antonio Damasio daha da karamsar: Bazı reklamlar, uyarıcı sinyaller kullanarak, vücudun ‘...’ salgılamasını temin ediyor ve satışları artırıyor zaten...
Haber bu.
*
Gelelim benim bu yazıyı niye ‘ERKEKLER İÇİN’ yazdığıma.
Alçak zamparalar, adım gibi eminim, hepinizin aklına bu ‘...’ adlı hormonun ticarî kullanımından evvel ‘pratik yan etkileri’ geldi.
‘Patronla promosyon toplantımız var karıcığım biraz uzayabilir, sen beni bekleme’ dedikten 8 saat sonra, gecenin bir münasebetsiz yarısı, eve zil zurna sarhoş döndüğünüzde, ceketinizin (karınızın çaktırmadan kadın parfümü kokladığı) omzuna şöyle Serdar Abiniz’in ‘...’inden iki fıst fıst...
Ardından (madem Star War kültürüne daldık bugün) Jedi Obi Van Canobi misali ‘güven aşılama’ seansı:
- Benim güzel karım kocasına güvenir! Tekrarlasın bakayım...
- Güvenir!
- Benim güzel kadım bilir ki kocası ondan başkasına bakmaz! Tekrarla bakayım...
- Bakmaz!
- Benim güzel karım şimdi uslu uslu yatağına gider, yarın bunların hepsini unutur...
*
Evet beyleeer, gelsin siparişler!
Kim kaç tane ‘...’ istiyor?
Tükenmeden, kapan alıyor!
Biliyorum, biliyorum, henüz ortada mal yok, 12 oz’u 250 Avro da biraz pahalı ama...
- Okurları Serdar Devrim’e güvenirler, değil mi? Tekrarlayın bakiiml ‘Tabii güveniriz!’
Not: Madem ki okumayın dememe rağmen sonuna kadar okudunuz, size de müjdemi vereyim. Hanımlar için de bir versiyon çıkacak yakında...