Bu filmde oynamak cesaret ister

Güncelleme Tarihi:

Bu filmde oynamak cesaret ister
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 13, 2011 00:00

Tardu Flordun, Türkan Saylan’ın yaşamını beyazperdeye taşıyacak “Türkan” filmi için kamera karşısına geçti. Saylan’ın küçük oğlu Çağlayan’ı canlandıran ünlü oyuncu, “Bu filmde oynamak cesaret isteyen bir tercihti, neticede gişe filmi yapmıyoruz” diyor.

Haberin Devamı

Rolünüz için araştırma yapmışsınızdır. Öğrendiğiniz kadarıyla Türkan Saylan nasıl biriydi?   

- Türkan Saylan, hayatını bilime ve hizmete adamış biri. Bu yüzden çocuklarına çok fazla zaman ayıramamış. Ancak bunu son zamanlarında oğullarına itiraf etmiş, “Ben size çok iyi bir anne olamadım galiba” demiş. Yine de benim canlandırdığım Çağlayan’la annesi arasında çok özel bir bağ var.
  
Filmin senaryosunu okuduğunuzda, sizi en çok etkileyen ne oldu?

- Bu film, bir dram. Bu dramda benim ilgimi çeken şey de altı kalın çizgilerle çizilmiş politik bir mesajın olmaması. Türkan Saylan, yaptığı işlerle zaten bir taraf. Onun hayatının politik bir mesaj verilmeden anlatılmak istenmesi, beni en çok etkileyen unsur oldu. Ben de tarafını belli eden biri olarak, bu işin içinde olmaktan dolayı sonsuz gurur duyuyorum.

OYUNCU “POLİTİKAYA BULAŞMAM” DEMEMELİ

Sanatçıların ‘tarafını’ belli etmemesi gerektiğini savunanlar var, siz ise aksi görüştesiniz sanırım...  

- Bir korku imparatorluğu var. Düşünce özgürlüğü olduğuna inanıyoruz, fakat o kadar sindirilmişiz ki, bir oyuncu verdiği röportajda “Oyuncunun siyasi görüşü olmamalıdır” diyebiliyor. Bunları okuduğumda inanamıyorum. Taraf olmazsanız, sanatçı olmanızın bir anlamı olmaz ki! Bir oyuncu “Ben politikaya bulaşmam, benim sağım solum yoktur” dememeli. İyi ya da kötü, bir tarafa hizmet etmek zorunda. Hele Türkiye gibi bir ülkede, özellikle de bu dönemde taraf olmamak mümkün değil. “Türkan” filmi, kendisine çok büyük idealler koymuş, bunların büyük bir kısmını başarmış, daha da başaracakları engellenmiş ve hayatını kaybetmiş bir insanın üzerine kurulu. Bu filmde oynaması için bir sürü kişiye teklif gitti. Türkan Saylan’ın kimliğine ve yaptığı işlere saygı duyarsınız, taraf olursunuz ve bu işin içinde yer alırsınız ya da teklif geldiğinde bir bahane bulup filmde rol almazsınız...

Böyle bir durum yaşandı mı?

- Muhakkak olmuştur. Ben birçok kişiye teklif götürüldüğünü biliyorum. Gerçekten programı çekimlere uymayan da olmuştur tabii. Ama böyle bir işin ne olursa olsun desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu filmde oynamak, cesaret isteyen bir tercih. Neticede gişe filmi yapmıyoruz. O yüzden bütün ekibe teşekkür etmek lazım.

ÇAĞLAYAN, ÇINAR’A GÖRE DAHA İNSAFLI

Siz Türkan Saylan’ın küçük oğlu Çağlayan’ı canlandırıyorsunuz. Nasıl biri Çağlayan, bize biraz onu anlatır mısınız?

- Ağabeyi Çınar, doktor ve Almanya’da yaşıyor. Sert ve otoriter biri. Çağlayan ise ona göre daha nahif. Kalbi daha yumuşak ve daha insaflı.

Çağlayan Bey’le tanışma fırsatınız oldu mu?

- Türkan Saylan benim önceden beri saygı duyduğum biriydi, cenazesine de katıldım ve orada Çağlayan Bey’e bir merhaba deme fırsatını buldum. Ama çoğunlukla okuduğum kitaplar doğrultusunda onun kişiliğine uygun bir karakter yaratmaya çalıştım.

Rolü kabul etmenizdeki en etkili nedeni öğrenebilir miyiz?

- Oyunculuk anlamında söylüyorum; bu rolün bir oyuncu için cezbedici bir yanı yok. Çünkü seri katili ya da çok aşık bir adamı oynamıyorsunuz, gerçekten yaşayan birini canlandırıyorsunuz. Ben bu filmde oynamayı, bir görev addettiğim için rolü kabul ettim. İnsanlar bu filmde oyunculuk hünerlerimizi izlemeyecekler...

SAYLAN’IN YAPTIKLARINA YAKIŞIR BİR İŞ OLDU

Film, “Türkan” dizisinin devamı gibi algılandı. Buna da bir netlik kazandırmak gerekiyor sanırım...

- Öyle bir algı var ama film, dizinin devamı değil. Film için ayrı bir oyuncu kadrosu oluşturuldu zaten.

Siz diziyi izlemiş miydiniz?

- Evet, çok güzel ve gerekli bir diziydi. Ama maalesef düzgün yapılan birçok iş gibi onun da ömrü çok uzun olmadı. Hem de başka bir sürü iş yıllardır devam ederken...

rdrbrsp20 Filmin çekimleri ne kadar sürdü?

Haberin Devamı


- Üç haftada çektik. Biz ‘tamam’ dedikten sonra çekimlere alelacele başlandı, çünkü filmin Türkan Saylan’ın ölüm yıldönümüne yetiştirilmesi gerekiyordu. Rolü kabul ettikten iki-üç gün sonra setteydik. Saylan’ın yaptıklarına yakışır bir iş ortaya çıkardığımızı düşünüyorum.

Haberin Devamı

ARAŞTIRDIKÇA DAHA ÇOK SAYGI DUYDUM

“Lepra hastanesinde çekim yaparken, Türkan Saylan’ın yakın arkadaşı Ayşe Yüksel’le tanıştık. Kendisi korumayla geziyor. Beş sene önce yaşadığı evi yakmışlar. Onun bir korumayla dolaşması, şu anki sistemin büyük bir ayıbıdır. Ayşe Hanım’la sohbet ederken, en çok dikkatimi çeken şu oldu: Türkan Saylan’ın yaptığı çalışmalarla Hıristiyanlığın savunucusu olduğunu düşünenler var. Ama Saylan’ın hayatına baktığınızda, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi demeden herkese el uzattığını görüyorsunuz. Ben araştırdıkça, çok daha saygı duydum kendisine.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!