Bu albümden Türkçe bilmeyen bile hoşlanacak

Güncelleme Tarihi:

Bu albümden Türkçe bilmeyen bile hoşlanacak
Oluşturulma Tarihi: Ocak 14, 2006 00:00

Hande Yener dördüncü albümü Apayrı için apayrı bir görüntüyle karşımıza çıktı. Sarı saçlarını kahverengiye boyadı, modelini değiştirdi. 4 Ocak’ta piyasaya çıkan albümde 15 parça var. İlk klip, sözleri Alper Narman ve Fettah Can’a, müziği Bülent Aris’e ait olan Kelepçe adlı şarkıya çekildi. Dünyaca ünlü yönetmen Simon Henwood ile çalışan Yener, şimdiye kadar çektiği en pahalı klibin bu olduğunu söylüyor.

Albüm kapağında kullanılan fotoğraflar da Simon Henwood’a ait. Klipte kırmızı şapkalı uzun paltosuyla dikkat çeken Yener, yönetmenin, şarkıdaki "Bu kız saf, kötülük yok içinde" sözlerinden etkilendiğini ve Kırmızı Başlıklı Kız masalıyla paralellik kurduğunu söylüyor.

Apayrı isimli son albümünüzü olgunluk albümü olarak tanımlamışsınız. Neyin olgunluğu bu?

- En başından beri yapmak istediğim şeyi bu albümde yaptım. Kafamda hayalini kurduğum bir sound vardı. Türkiye’de böyle bir müzik yapmak imkansız mı diye düşünürken, aranjör Erdem Kınay’ı buldum ve yaptık. Müzik konusunda olgunlaştım ama şarkıların ruhu hálá 17 yaşında. Eğlenceli bir albüm oldu. Aynı şeyi anlatan sözlerden ve dünya standartlarından uzak soundlardan çok sıkıldım. Bence herkes çok sıkıldı. Bu albüm nefes gibi gelecek.
/images/100/0x0/55eb27cdf018fbb8f8aee86a

Eğlendirecek, rahatlatacak ve gelip geçecek mi?

- Eğlendirmesi, hafif bir albüm olduğu anlamına gelmiyor. Türk pop müzik tarihinde önemli bir albüm olacak. Biraz daha farklı bir yerden düşündürecek.

Her şarkıda ortak bir lezzet var. O lezzetin adı tam olarak ne? Disko mu, kulüp mü yoksa sadece pop mu?

- Bu albüme bir isim takma taraftarı değilim. Renkleri seviyorum ve farklı renkleri taşıyabildiğime inanıyorum. Her şey var ama çeşni gibi değil, birbiriyle uyumlu. Bence alternatif bir pop albümü oldu.

Genç ve yeni isimlerle çalışmayı seviyorsunuz. Beğendiğiniz müzisyenin daha önce kimlerle çalıştığını hiç önemsemiyor musunuz?

- Beğendiğim bir ses duyduğum zaman o sesi çıkaran müzisyenin peşine düşüyorum. Buluştuğumuzda birlikte çalışmak istediğimi hissettiriyorum. Onlar da benden bu enerjiyi alınca benimle çalışmayı istiyorlar. Çünkü müzik sektöründe benim kadar heyecanlı albüm hazırlayan yok. Daha önce kimle çalıştığının önemi yok. Çünkü biliyorum gerçekten başarılıysa benim albümümde ben kokan şarkılar yapar. Yapıyorlar da.

Üçüncü albümünüzde olduğu gibi bu albümde de yorumculuğun yanı sıra prodüktörlük de yaptınız. Prodüktör tam olarak ne yapar?

- Albümün bütün konseptini, repertuvarını, çalışılacak besteci, söz yazarı ve aranjörleri tespit ettim. Tabii bazı şeyleri patronum Erol Köse’ye danıştım. Ama para konuşan kişi ben değilim, patronum. Ama ben de gereksiz hiçbir şeye para harcatmam. Yalnızca marka diye kimseyle çalışmam.

Bu albümde Apayrı gibi bir şarkı olmasa da görüntünüzü bu kadar değiştirir miydiniz?

- Tabii! Saçımı iki ay önce sarı renk yıprattığı için koyulttum. O zaman albümün ismi belli bile değildi.

Neden her albümde kendinizi yenileme ihtiyacı duyuyorsunuz?

- Değişmeyi seviyorum. Erkek arkadaşımın karşısına bile sürekli başka biri gibi çıkıyorum. Monoton ve klasik olmaktan hoşlanmıyorum. Gözüm, ruhum, vücudum, beynim değişim istiyor. Yapmadığım zaman rahatsız oluyorum. Kafamın içinde bir ses "Yapmadın, yapmadın, yapmadın" diyor. Dünyada olup biteni de çok takip ediyorum. Gördüğümü uygulamak istiyorum. Promosyon dönemi içinde de değişiyorum. Değişim ve dinleyiciyi şaşırtmak çok önemli. Biz görsel olarak da işimizi yapıyoruz. Allah izin verirse belki 30 yıl daha beni dinleyecekler. Onları şaşırtmak hoşuma gidiyor.

Gün gelecek, deniz bitecek. Şaşırtmak için neler yapmayı planlıyorsunuz?

- Ben bulurum siz merak etmeyin. Daha bunun yeşili var, moru var. Eserse yarın saçlarımı maviye boyatabilirim. Benim için saçla ilgili bir karar almak iki dakikalık bir şey.

Sizi hem Madonna’ya hem Sibel Kekilli’ye benzetiyorlar!

- Onlar birbirine benzemiyor ki. Ama ne yapayım benzetiyorlar. İnsan insana benzermiş. Niçin rahatsız olayım. Ben modern biriyim. Benzetilmek beni rahatsız etmez. "Benzetilmek için mi yaptınız" dendiğinde çıldırıyorum. Saçımı kahverengiye boyattım, perçemimi uzattım; "Sibel Kekilli’ye benzemeye çalıştı" dediler. Madonna’ya gelince, onun albümü çıktığında bizim albüm bitmişti. İlk kez Madonna’yı kıskanmadım. Çünkü ona yaklaşabildiğimi hissediyorum. Paralel bir iş yaptım. Bu çok şey öğrendiğimi, bayağı bir yol aldığımı gösterir.

BESTE YAPMAYI DENEYECEĞİM

Beste yapmak ve söz yazmak için pişmek gerekiyor. Buna sahip olmadan beste yapsam çok yüzeysel olacaktı. Bu albümde işin içine daha çok girdim. Yeri geldiğinde 24 saat uyumadan sabahladım. Okyanusta yüzdüm diyebilirim. Artık yapabilirim diyorum. İçimde yıllardır biriken melodiler var. Söz yazabilir miyim bilmiyorum ama beste yapmayı deneyeceğim.

ALBÜMDE YEDİ METE ÖZGENCİL ŞARKISI VAR

Bu işe başladığım ilk günden beri Mete Özgencil şarkılarını çok beğeniyordum. Ama ilk iki albümünde karşısına geçip "Ben sizinle çalışmak istiyorum" diyemedim. Üçüncü albümde cesaretimi toplayıp, aradım. Çok doğru bir zamanda aramışım. Enerjimi beğeniyormuş, takip ediyormuş "Arar belki" diyormuş. Buluştuğumuz ilk gün, yanında getirdiği bir şarkıyı verdi bana. İkimiz de işimizi çok ciddiye alıyoruz. Mete’nin içinde çok çılgın biri var. Bunu Hepsi grubunda farklı gösteriyor, bende farklı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!