Bir mahalle baskısı filmi

Güncelleme Tarihi:

Bir mahalle baskısı filmi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2011 00:00

Şerif Gören 18 yıl aradan sonra sinemaya döndü. 9 Aralık’ta vizyona girecek ‘Ay Büyürken Uyuyamam’ kasaba halkının yalnız bir anne ve iki kızı üzerinde kurduğu mahalle baskısını anlatıyor. Başrolde Ayça Bingöl, Fırat Çelik ve Hazal Kaya gibi son dönemin gözde oyuncuları var.

‘Ay Büyürken Uyuyamam’ öyküsünü okumuş muydunuz?
- Necati Cumalı’nın ‘Ay Büyürken Uyuyamam’ öykü kitabını ve içeriğini biliyordum fakat okumamıştım. Büyük bir edebiyatçı olan Cumalı’nın bir eserinin sinemaya uyarlanması zaten ilgimi çekmişti. Üstüne üstlük senaryoyu şerif Gören yazmıştı. Kitabı, senaryodan sonra okudum ve çok sevdim. Hikaye, karakterler ve en önemlisi Melek rolü beni çok etkiledi. 18 yıl aradan sonra çekeceği ilk filmde şerif Gören’in benimle çalışmak istemesi gurur verici.
/images/100/0x0/55ea4d01f018fbb8f876e944

Sizce film ne anlatıyor?
- Filmin, kimin daha ahlaklı kimin daha ahlaksız, kimin daha namuslu, kimin daha namussuz ve kimin daha inançlı, kimin daha inançsız olduğunu sorgulayan provokatif bir bakış açısı var. Kadının toplumdaki yeri ve tabular arasındaki sıkışmışlığını, çoğu zaman çaresizliğini ve bu çaresizlik içindeki yalnızlığını anlatıyor.

Roman 1960’lı yılların taşrasında yaşanan mahalle baskısı ve kadına bakışı anlatıyordu. Sizce 50 yılda değişen ve aynı kalan neler var?
- Maalesef mahalle baskısı ve kadına şiddet güzel ülkemizde artarak devam ediyor. Yoksa cinayet, tecavüz ve kadına her türlü şiddet bu kadar gündemimizde olmazdı değil mi?

Canlandırdığınız ‘Melek’ karakterini anlatır mısınız?
- Melek, İzmir’den kocası ve iki kızıyla birlikte kasabaya yerleşmiş bir kadın. Filmin başındaki sürpriz bir olay sonucunda hayatına kızlarıyla yanlız devam etmek zorunda kalıyor. Yalnız ve kasabadakilerden farklı bir kadın olarak tepki ve baskıya maruz kalıyor. Yaşanamamış ve bastırılmış duygular onu zihninde başka yerlere götürüyor. Ama mücadelesinden vazgeçmiyor.

‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinde çocuklarına bağlı Cemile karakterinden sonra bu anne rolü sizi zorladı mı?
- Yeni bir role hazırlanırken her zaman çok heyecanlanır, kendimi emeklemeye yeni başlamış bir bebek gibi hissederim. Yeni karakterimi ete kemiğe büründürürken doğum sancıları çekerim. Sanırım oyunculuğun en çekici tarafı bu çalışmalar.

Sizce izleyici ekranda alıştığı Cemile’den sonra bu anneye nasıl tepki verecek?
- Ben oyuncuyum. Farklı rolleri oynamak en büyük arzum.

Bir çocuğunuz olursa nasıl bir anne olurdunuz?
- Sanırım anne olmadan vereceğim her cevap fantezi olacak. Emin olduğum bir şey var: Çocuğumun iyi bir insan olabilmesi için çabalayacağım.

Filmde kendi sesinizle türkü söylüyorsunuz. Sesinizi beğenir misiniz?
- Sözlerini Şerif Gören’in yazdığı, bestesini Fırat Yükselir’in yaptığı hareketli ve neşeli bir türkü. Daha önce tiyatro sahnesinde şarkı söylemiştim ama film için ilk kez stüdyoya girdim. Bu konuda iddiam yok ama bir oyuncunun iyi şarkı da söylemesi gerekir.

Son bir yıldaki popülerlik özel hayatınıza nasıl yansıyor?
- Popülerlik adı üstünde gelir geçer bir durum. Tabii beğenilmek ve sevilmek hoş bir duygu. Ama hayatımın hiçbir noktasını bu gelir geçer durum üzerine kurmuyorum.

FIRAT ÇELİK
Cinsellik bir ilişkinin püf noktası

Canlandırdığınız Mert karakteri nasıl bir adam?
- Mert’in gözlerinden dolayı lakabı Mavi. Kasabada doğmuş. Babası, annesini başka bir erkekle yakalıyor ve öldürüyor. Sonra da intihar
/images/100/0x0/55ea4d01f018fbb8f876e946
ediyor ve Mert anne-babasız kalıyor. Bu travmadan sonra yurtdışında uzun süre kalıp kendini sörfe veriyor. Yıllar sonra bir sörf şampiyonası için döndüğü kasabada Hazal Kaya’nın oynadığı ‘Hülya’ karakterine aşık oluyor.

Fragmandan anladığımız kadarıyla Mert sevdiği kız ve o kızın annesi arasında kalıyor...
- Aslında kızın annesine, herkese davrandığı gibi davranıyor ve aralarında özel bir şey olmuyor. Sence bir anne öyle bir şey yapabilir mi? Belki kızının sevgilisini yakışıklı bulabilir ama ondan hoşlanmaz.

Ama izleyenler, kızın annesine ve Mert’e sinirleniyor...
- Bu bir önyargı. Filmi izlemeden bunu demek çok tuhaf.

O zaman filmi fragmandaki ateşli sevişme sahnesiyle değerlendirmek de hata...
- Evet. Çünkü filmde anne ve kızlarının mücadelesi, kadınların erkekler tarafından gördüğü baskı, saf bir aşk ve muhafazakâr kitleyle yaşanan çatışmalar var.

Filmden yola çıkarsak sizce cinsel dürtüler davranışlarımıza ne kadar yön veriyor?
- Cinsellik bir ilişkinin püf noktası. Açıkçası Türkiye’de niye cinsellik üzerinde bu kadar durulduğuna şaşırıyorum. Fransa’da büyüdüm. Paris’te ilkokulda cinsellik dersleri vardı.

Filme konu edilen mahalle baskısı sizi korkuttu mu?
- Benim için bu tarz şeyler çok yeni ve bunlara anlam veremiyorum.

Olaya bu kadar Fransızsanız bir sorum daha var: Peki rol aldığınız ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ dizisinden sonra Fatmagül şişme bebekleri ve bilgisayar oyunum çıkmasına ne diyorsunuz?
- Belli ki ortada çok büyük bir sorun var. Cinsellik dersleri verilmeli ki insanlar bir kadının bedenini öğrensin ve ona alışsın. Artık bu ülkede başka konular duymak istiyorum.

İzleyicinin tepkisini çekecek cesur roller seçiyorsunuz. Kabul ederken hiç tereddüt ettiniz mi?
- İnsanlar sizi canlandırdığınız karakterle özdeşleştiriyor. Yolda görenler, “Sizi seviyoruz Mustafa” diyor. Asıl adımı bilmiyor. Bu fragmanı görenler de internette, Ayça Bingöl için “Cemile neler yapmış” demiş. Ne alakası var! Orada oyunculuk yapılıyor.

Peki sevişme sahnesinin çekiminde zorlandınız mı?
- Bunlar kolay sahneler değil. Fiziğiniz, vücudunuz görünüyor, insanlar sizi izliyor. Kimse yokmuş gibi davranmanız gerekiyor.

Robert Pattinson “Sevişirken gözüm yatağın altındaki görevlideydi” demiş. Sizin çekim de kalabalık mıydı?
- Ekip sayı olarak biraz azalmıştı, sadece ışıkçı ve kameraman gibi kişiler vardı.

TÜRKİYE’DE SADECE BİR İLİŞKİM OLDU

28 yaşına kadar Fransa’da yaşadınız değil mi?
- Ailem Tuncelili. Almanya’da doğdum. Küçük yaşlarımda ailem Paris’e yerleşti. 15-20 yaş arası mankenlik yaptım. 20 yaşından sonra Sudden Tiyatro Okulu’na yazıldım. Fransa’da rol aldığım ‘Welcome’ isimli film İstanbul Festivali açılışında gösterileceği için Türkiye’ye geldim ve ardından teklifler aldım. Türkçeyi de buradaki iki yılda öğrendim.

Beren Saat’le aşk yaşadığınıza dair haberler çıktı. Aranızda bir şey var mı?
- Öyle bir şey yok. Beren oyuncu bir arkadaşım. Yurtdışında paparazziler sizi 300 metreden gizli gizli çekiyor. Burada kahvemi içerken, kitap okurken arkamda birileri kamerayla duruyor. Buna henüz alışamadım. Bugüne kadar basına göre bir sürü ilişkim başladı, bitti. Ama Türkiye’de sadece bir ilişki yaşadım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!