Bir erkeğin aç-kapa halleri

Güncelleme Tarihi:

Bir erkeğin aç-kapa halleri
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2009 13:14

Bu hafta için sinema sezonunun en dolu, en iyi haftası diyebilirim. Özellikle Acı Aşk, Başka Dilde Aşk, Avatar ve Vavien; dördü de izlenmeye değer filmler.

Haberin Devamı

Ömür GEDİK

Vakit ve nakit bulursanız bir sıraya koyup mutlaka görün derim. Vavien ise bu filmler içinde en Anadolu kokanı, en komiği, en gerilimlisi. Senaryo Engin Günaydın’a ait, başrollerde Engin Günaydın ve Binnur Kaya var, kamera arkasında ise Taylan biraderler.
Vavien...

Çok havalı bir isim değil mi?
Üstelik yabancı gibi duruyor.
Ama hikâyesiyle, oyuncusuyla, yönetmeniyle yüzde yüz yerli malı.
Vavien elektrikçilerin bildiği ve kullandığı bir kelime, Fransızcadan geliyor ve elektriğin bir yerden açılıp diğer yerden kapanması anlamına geliyor.
Hani çok katlı evlerde aşağıdan yaktığınınız ara lambayı yukarı çıkınca bir başka düğmeden söndürürsünüz ya. İşte o vavien.
Yatak odalarında girişte yaktığınız lambayı başucundan kapatmak da aynı şekilde vavien oluyor.
Filmin ana karakteri Celal bir elektrikçi. Sadece mesleğinde değil, özel hayatında da gelgitler yaşayan biri.
Ve işte Vavien bu adamın gelgitlerini, zihninin bazen gidip, bazen gelmesini perdeye aktarıyor.

Haberin Devamı

BÖYLE KOCA DÜŞMAN BAŞINA

Filmin kurgusunda çok önemli bir yere sahip olan detay Celal’ın minibüsüne otomatik açılır kapı taktırması.
Vavien, otomatik kapının bir karanlığa bir aydınlığa açılıp kapandığı, hikâyede yeri olduğu belli olan, ilginç bir sahneyle açılıyor.
Daha sonrasında ise Celal’in ne kadar iğrenç bir koca olduğunun ispatları geliyor perdeye.
Feministler bu filmi görmesin, Celal’i parçalarlar herhalde.

BENİ HİÇ MUTLU ETMEDİNİZ!

Âşık olduğu pavyon kadınına tüm nezaketini gösteren adam eve gelince kaba saba biri olup çıkıyor.
Porno kasetlerini oğlu da izleyince deliye dönüyor bu Anadolu adamı.
Karısı Sevilay’ı her fırsatta horlamaktan alamıyor kendini.
Onu yolun ortasında arabadan indirmeler mi dersiniz, türlü hakaretler mi?
Beni en çok üzeni karısı ve çocuğuyla yemek yediği masada sarf ettiği “Beni hiç mutlu etmediniz” cümlesi oldu.
Sevilay rolünde harikalar yaratan Binnur Kaya’nın yüzündeki ifadeyle birlikte bu sahne insanın yüreğine oturuyor gerçekten.

TAYLAN BİRADERLER FARKI

Fimin ilk yarısını Sevilay’a acımak ve Celal’e kızmakla geçtikten sonra beklenenler olmuyor.
Ve senaryo gerçekten de çok ilginç bir dönemeç alıyor.
Bu detayı söyleyip, keyfinizi kaçırmak istemem ama lezzetli olduğu kadar ürkütücü olduğunu da eklemem gerek.
Zaten Vavien, ikinci yarısında gerilim unsurlarına daha da ağırlık veriyor.
Küçük Kıyamet’te gerilim atmosferi yaratmakta ne kadar başarılı olduklarını gösteren Taylan kardeşler, burada bir adım daha ileriye gidiyorlar.
Kendilerine has özel kamera tekniklerini, kamera açılarını, kimi zaman eğlenceli kimi zamansa olabildiğince gerilimli olan atmosfer anlayışlarını film boyunca sürdürüyorlar.

Haberin Devamı

BİNNUR KAYA AĞLATIYOR

Senaryo aslen Tokatlı olan Engin Günaydın’a ait. Film de zaten Tokat’ta çekilmiş.
Anadolu’dan çok iyi kara komedi çıkacağına inanan Engin Günaydın, oralarda Celal gibi adamlardan çok fazla olduğunu söylüyor.
Yönetmenler kadar filmin güçlü oyuncu kadrosu da hikâyenin perdeye transferindeki başarısında rol oynamakta.
Engin Günaydın’ın canlandırdığı Celal, kayınpederinin “çıyan” dediği kadar var. Tuhaf tondaki sarı saçları, bıyığı, duruşu, tavırları, cümleleri, kısacası her şeyiyle negatif enerji saçıyor.
Binnur Kaya da Sevilay rolünde çok güçlü bir performans sergilemiş. Sevilay için ağlayacak ve Celal’i gördüğümüz yerde dövecek hale gelmemizde etkisi büyük. Karakterinin hüznünü, hayal kırıklıklarını, sağlığını ve küçük mutluluklarını çok iyi veriyor.
Settar Tanrıöğen ve İlker Aksum ise küçük ama etkili rollerde harikalar.  Ve son olarak işte size filmde yer alan ve bence Celal ve Sevilay arasındaki farkı anlatan o cümleler: “Dünyada iki türlü insan vardır; iyiler ve kötüler. Kötü senin elini sıktığında kırk türlü plan yapar, ama iyiler öyle değildir. İyiler iyi insandır.”
Vavien insan ruhunun aydınlık ve karanlık yönlerini ortaya koyarken, aslında umut dolu bir hikâye anlatıyor.
Her şeyin iyi olabileceği mesajını da vermeye çalışıyor.
Ama ben yine de; Celal’in yaşadıklarını ve gittiği yerde ne kadar kalacağını merak ediyorum doğrusu.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!