Bir dadının günlüÄŸü

Güncelleme Tarihi:

Bir dadının günlüğü
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2003 00:00

Dadılık yaptığım bütün bebeklerin aile hayatlarını da dahil ettiÄŸim günlükler tutuyorum: Seni kim ziyarete geldi? Baban sen yıkanırken ne yaptı? O seni ne zaman yıkadı? Annen ve baban sabahları saat kaçta seni yataÄŸa alıp okÅŸardı? Sen nasıl bir bebektin? KonuÅŸmaya baÅŸladığında ilk ne söyledin? Tatilde nerelere gittin? Sen neye gülerdin? Ä°ki yaşına kadar yaÅŸadığı her ÅŸey var o günlüklerde. Ä°lk Doruk'a yazdım, sonra sırasıyla Eren, Emir, Ceylin, Derya, Beril ve Efe'ye. Åžimdi de Maya'ya yazıyorum. Ayrılırken valizimi alıyorum, günlüğü bırakıp kapıyı çekiyorum. Yeni bir bebeÄŸe, yeni bir aileye ve günlüğe doÄŸru yola çıkıyorum...Mary Poppins'e benziyor GülÅŸen Işık. Çok çok farklı bir dadı. Valiziyle yaşıyor. Pardon bir de günlüğü var! 0-1 yaÅŸ arası çocuklara dadılık yapıyor. Ama 2 sene de kaldığı oluyor. Daha fazlasını yüreÄŸi kaldırmıyor, çok ama çok baÄŸlanıyor. 2 sene sonra? O aile içinde yaÅŸanan her ÅŸeyi saat saat not ettiÄŸi günlüğü bırakıyor, kapıyı çekip gidiyor. Valizi elinde, yeni bir aileye, bebeÄŸe doÄŸru yelken açıyor. Hiç çocuk doÄŸurmamış ama gerçek bir anne o. 20 çocuÄŸu olmuÅŸ bugüne kadar, her birinin fotoÄŸraflarını gösteriyor, her birini sevgiyle anıyor. Abdullah-Selay OÄŸuz çiftinin kızı Maya'nın dadısı ÅŸu anda. Anneler Günü’nü kutluyoruz. Daha nice mutlu çocuklar yetiÅŸtirmesini diliyoruz.Ne zaman ve nasıl dadı olmaya karar verdiniz?- Ben dadı olmak için yola çıkmadım ki. Böyle bir mesleÄŸin varlığından bile haberdar deÄŸildim. Ardahan'ın Çıldır ilçesinde dünyaya geldim. 80 hanelik olaÄŸanüstü güzel bir köyde... Neydi bu köyün adı?- Sabaholdu.Ä°smi de pek güzelmiÅŸ!- Köyümüzün hem ismi hem de insanları güzeldi. Hepimiz mutluyduk. Çocukken mutlu olma meselesi, fevkalade önemli. Mutsuz bir çocukluk geçirmiÅŸ bir dadıdan hayır gelmez insana!Nasıl bir aile ortamıydı sizinki?- Kalabalık bir çiftçi ailesi. Dört amca, bir de babam, etti mi beÅŸ. Babaanne, halalar, yengeler hep bir arada. Kocaman bir evimiz vardı. NeÅŸe, hareket ve bereket hiç eksik olmazdı. Ardahan'da okula baÅŸladım. Sömestrlerde köye dönmek bir şölendi. Velilerden biri geliyor, bizi kızaklara yerleÅŸtiriyor, ayaklarımıza battaniyeler örtüyor, çan sesleri eÅŸliÄŸinde evimize dönüyoruz. Kendimizi Moskova meydanlarında zannediyoruz! Öyle bir yolculuk, öyle bir çocukluk, öyle bir mutluluk...Öykünün devamı hüzünlü gelecek sanki, öyle hissediyorum...- DoÄŸru. Annemi kaybettim. Yörük kızı bir annem vardı. Uzun boylu. YeÅŸil gözlü. Bir bakarsın, bir daha gözünü alamazsın! Onu kaybetmek dünyamı kararttı, mecburen okulu bıraktım, iki küçük kardeÅŸim vardı, onlara bakmaya baÅŸladım. Zaten annemin ölümünden sonra da o mutlu aileden eser kalmadı. Yorganını düren Ä°stanbul'a kaçtı...Babanız da mı?- Evet. O da modaya uydu: ‘‘Toparlanın Ä°stanbul'a gidiyoruz!’’ Bir de ilerleyen yıllarda ‘‘Ben evleneceÄŸim’’ demesin mi? 4 çocuklu bir hanımla evlenmeye karar verdi. YeÅŸilköy'de iki odalı bir evde oturuyoruz, ‘‘Biz 4, onlar 5. Hepimiz nasıl sığarız bu eve?’’ diyorum, ‘‘Biz kararımızı verdik’’ diyor. Evlendi.Siz kaç yaşındasınız bu arada?- 18. Çalışmak istiyorum. Ama ne iÅŸ yapabileceÄŸimi bilmiyorum. YeÅŸilköy'de Ermeni tanıdıklarımız vardı. Çok saygıdeÄŸer insanlar. Ä°ÅŸte onlardan biri, Mama diyorum ben ona, dedi ki: ‘‘Evladım, bir buçuk yaşında bir torunumuz var. Sen aklı başında bir kızsın. Onunla ilgilenir misin?’’ ‘‘Tamam’’ dedim. O Ermeni ailenin kapısı açıldı, ben valizimle içeri girdim. MeÄŸer, hayatımın dönüm noktasıymış da ben farkında deÄŸilmiÅŸim! O evde tıpkı Sabaholdu köyündeki mutlu evimizin atmosferiyle karşılaÅŸtım. O insan iliÅŸkileri, o ailenin birbirine duyduÄŸu sevgi... Ve dünya güzeli Caroline. O benim ilk kızımdı...Kaç yıl baktınız Caroline'e?- 5 yıl. Sonra Kanada'ya yerleÅŸmeye karar verdiler. Ailem göçüyor, benim içim parçalanıyor! Valizim elimde, üzgün bir halde Mama'ya gittim, ‘‘Dünyanın sonu deÄŸil. OÄŸlum Kanada'ya gitti ama kızım Maçka'da. Onların çocuklarına bakarsın’’ dedi. Mama çok görmüş geçirmiÅŸ biriydi, yıllar içinde beni bir güzel eÄŸitti: ‘‘BebeÄŸe hiçbir zaman yalan konuÅŸmayacaksın. Başını hiç boÅŸ bırakmayacaksın. Hiçbir ÅŸekilde eline para vermeyeceksin, çikolata istiyorsa al dolaba koy, çıkar ver, yeter ki eline para verme. Çocuklar odada oynuyorsa, kapıyı kapatma gözün onlarda olsun, onlar seni görmüyor zannetsin ama sen onları mutlaka izle. Çocukların üstü başı hep temiz olmalı, sokaÄŸa çıktığında saçları kesinlikle taranmış olmalı.’’ Sonra çok güzel yemekler piÅŸirirdi, bana da öğretti. Ne var ki...Yine mi hüzünlü bir ÅŸey geliyor!- Evet. Mama'nın kızı da Kanada'ya göç etti! Elimde valizim yine ona gittim. ‘‘Ablamın torununa bakarsın, üzülme GülÅŸen’’ dedi. Bu sefer Melis adında güzel bir kızım oldu...Peki Melis'ten sonra?- Yine Mama'ya gittim: ‘‘Bu sefer ne yapıyoruz?’’ ‘‘Kızımın eltisine git’’ dedi. Dört buçuk sene de oradaydım. Ve ben 30 yaşına geldim...Mama hálá hayatta mı?- Tabii, tabii. Bugün 72 yaşında. Hálá en yakın dostum. Ama gün geldi ÅŸunu farkettim, her başım sıkıştığında Mama'ya gidemezdim, ona artık kendi kanatlarımla uçmak istediÄŸimi söyledim. O günden bugüne, pek çok bebeÄŸim oldu: Sinan, Mert, Doruk, Eren, Emir, Ceylin, Derya, Beril, Efe... Tam 20 tane! Åžimdi de dünya ÅŸekeri bir kızım var: Maya. Artık sadece 0-1 yaÅŸ arası bebeklere dadılık yapıyorum...Neden?- Çünkü çok baÄŸlanmak istemiyorum. Ayrılırken ciÄŸerlerim sökülüyor gibi oluyor, psikolojim bozuluyor. Maksimum 2 yıl. Sonra GülÅŸen elinde valizi gidiyor! Zaten 2 yaşından sonra çocukların yabancı dil öğrenebilecekleri, el becerilerini geliÅŸtirecekleri dönemler baÅŸlıyor. O zaman da ben onlara yetemiyorum...Anneler söyleyemez ben söylerim: BebeÄŸin yüzüne dokunmayın, ÅŸapur ÅŸupur öpmeyin!Bir anne, evine misafirliÄŸe gelen birine ‘‘Ellerinizi yıkamadan, çocuÄŸun yüzüne dokunmayın!’’ diyemiyor. Ben çekinmem. Lütfen her gördüğünüz bebeÄŸin yüzünü okÅŸamayın, ÅŸapur ÅŸupur öpmeyin derim. Misafirler bazen ayakkabılarla bebeÄŸin odasına giriyorlar. Anne ayıp olur diye yine bir ÅŸey söyleyemiyor. Ben dadıyım ya, kötü olmamda bir sakınca yok! Ters ters ‘‘Ama böyle de olmaz ki hanımefendi’’ diyorum. Sigara içmek gibi bir özgürlüğe de sahip deÄŸiller. Kibarca içmemelerini tavsiye ediyorum ya da balkonu gösteriyorum. Babamız bile puro içecekse, bütün kapılar kapanıyor, pencereler sonuna kadar açılıyor. Bebek evinde bunlara özen göstermek gerekiyor. Bana anne annelerine mama diyorlarBaÅŸkalarının çocuklarına bakmanın nesini seviyorsunuz?- Onları baÅŸkalarının çocukları gibi görmüyorum ki...Ä°yi de kendi çocuÄŸunuza bakmayı tercih etmez miydiniz?- Ama olmadı iÅŸte. Hiç evlenmedim. Yanlış erkekle yanlış bir evlilik yapmaktan korktum. Belki de doÄŸrusu geldi de... Ben göremedim. Bu iÅŸ nankör bir iÅŸ deÄŸil mi? Siz temeli atıyorsunuz. Sonra gidiyorsunuz... - En zoru bu iÅŸte. Çok özlüyorum. Aralarında ‘‘Bir zamanlar benim bir dadım vardı’’ diyen, sizi hatırlayan oluyor mu?- Olmaz mı? Büyüklerle bire bir görüşüyoruz. Ama küçük yaÅŸta bıraktıklarım maalesef hatırlamıyor. Allahtan günlükler var.Sizce onların kiÅŸiliÄŸinde nasıl bir katkınız oluyor?- Benim çok mutlu bir çocukluÄŸum oldu. Bu çok önemli. Benim ayaklarım yere saÄŸlam basıyor. Evli olmasam da, çocuklarım olmasa da, ben varım. Ben biriyim. Yalnızım ama saÄŸlamım. Ä°ÅŸte dadılık yaptığım çocuklara bu duyguyu aşılamaya çalışıyorum. Onların ileride saÄŸlam ve sevgi dolu çocuklar olmaları için uÄŸraşıyorum. Anneler gelinceye kadar evde anne benim.Peki aralarında sizi gerçek anneleri zannedenler...- Oluyor. Bazıları bana ‘‘Anne’’ , gerçek annelerine ise ‘‘Mama’’ diyor.Peki bir annenin olamayacağı kadar ‘‘despot’’ olduÄŸunuz zamanlar var mı?- Despotluk demeyelim de, disiplin diyelim. Benim 20 tane çocuÄŸum oldu. Bir annenin bilemedin 3 ya da 4. Ben haliyle daha bilinçliyim, dadılık benim mesleÄŸim. Çocukları üzmüyorum, onlara istediÄŸi ÅŸeyleri veriyorum ama zaman zaman vermemenin yollarını da arıyorum. Şımartmak da iyi bir ÅŸey deÄŸil. Hayattaki en büyük piÅŸmanlığınız hiç anne olmamanız mı?- Hayır.Nedir peki?- PiÅŸman olacak hiçbir ÅŸey yapmadım... Belki de bu! Kendime ait bir çocuÄŸum olsa iyi olurdu diyorum ama sonra da şöyle düşünüyorum: Kimin çocuÄŸu kendi çocuÄŸu olarak kalıyor ki? Dadılık yaptığım çocuklar, evet, benim elimden gidiyor, ama kadere bakın ki, gün geliyor, büyüyorlar ve annelerinin elinden de gidiyorlar... EÅŸit ÅŸartlardayız yani!Kendi çocuÄŸunuz olsa, onu bir dadının ellerine bırakır mıydınız?- O dadıyı çok çok iyi seçer, öyle bırakırdım. Ama domates alır gibi birini seçip, ona çocuÄŸumu emanet etmek mi? Asla!Bir dadı da, bir tür anne midir?- Bir tür deÄŸil, annedir! Ben öyle hissediyorum. Her yeni bir iÅŸ alışımda heyecanlanıyorum; yabancı bir ev, yabancı bir aile, yabancı bir bebek... Kendimi önce müthiÅŸ savunmasız hissediyorum. Sonra, onlar benim ailem oluyor. Ve elimi çabuk tutmam gerekiyor, iki yıl dolmadan o evi terk etmem icap ediyor. Yoksa yapamam. Elimde valiz, baÅŸka bir aileye giderken, o bebeÄŸi saÄŸlıklı teslim ettiÄŸim için de Allah'a şükrediyorum. Bin kere. Büyüttüm ve verdim, müthiÅŸ bir ÅŸey.Çalışan pek çok anne dadı arıyor ve bulamıyor. Onlara ne önerirsiniz?- Bilinçli olmalarını. Danışmanlıklar, bazen iÅŸ olsun diye bir takım insanları öneriyor. Tecrübesiz, bilgisiz. Gaflete düşmesinler.Bir annenin bebeÄŸini kendi annesine teslim etmesi sizce daha mı iyi?- Yok. Nine, neticede ninedir. Onlar da hayır diyemiyor. Ä°yi olacak zannediyor, yedirdikçe yediriyor. Ya da 30, 40 sene evvel öğrendikleri ÅŸeyleri çocuklara uyguluyor: ‘‘Sırtına, başının altına yastık koy!’’ Her gün saat saat günlük tutmak ve olan biteni yazmak sizi yormuyor mu?- Aksine hoÅŸuma gidiyor. Bir de çocuklara güzel bir armaÄŸan olduÄŸunu düşünüyorum. Evden giderken sahne hep aynı: Valizimi alıyorum günlüğü bırakıyorum ve gidiyorum. Ben nasıl onları kalbimde yaÅŸatıyorsam, onlar da ileride bu günlüklere bakarak beni hatırlasınlar istiyorum... Bir de şöyle bir ÅŸey yapıyorum. Çocukların ilk dini bayramında ya da yılbaÅŸlarında ailelerden çocuklara harçlık istiyorum, onları alıp, çocukların adına bankada hesap açtırıyorum. 18 yaşına geldiÄŸi zaman ‘‘Bu, dadımın bana açtırdığı hesap!’’ diyecek. Anneler Günü’nde kutlanmayı bekliyor musunuz? Ne de olsa 20 çocuÄŸunuz var...- Öyle ama bir beklentim yok. Olursa hayal kırıklığı yaÅŸayabilirim. Bu vesileyle bütün annelerin Anneler Günü'nü kutlarım. Ä°yi ki anne olmuÅŸlar. Ä°yi ki doÄŸurmuÅŸlar. Onların sayesinde biz de anneliÄŸi biraz olsun tatmış oluyoruz....Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!