Bir anlık zayıflık üç kişinin hayatını mahvetti

Güncelleme Tarihi:

Bir anlık zayıflık üç kişinin hayatını mahvetti
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 24, 2004 00:00

Sevgili Güzin Abla’cığım, sevgiyle ve de dünyaya küsmüş yüreğimle sesleniyorum sana. Çevremdeki hissiz ve umursamaz insanlar yerine seninle ve değerli okurlarınla paylaşmak istedim yaşadıklarımı.Rumuz: Hüznün adı Eylül (Wolf 12)Ben yaşama delicesine bağlı, güzel, çekici ve ahlaklı bir genç kızım. 22 yaşında, kültürlü, yaşam standartları yüksek, İzmir’in köklü ailelerinden birinin tek çocuğuyum. Hiç bir zaman sınıflara inanmadım, din, kültür ve fikir ayrımcılığı yapmadım. Ben bir insanım ve bir dünyalıyım.Aşkı tanıdım; acısını, sevincini, hayal kırıklığını ve isyanını.Zaten yaşama, insanlara, değerlere inancımı da böyle kaybettim. 18 yaşında eğitim amacıyla ailemden uzaklara, başka bir şehre yerleştim. Tek düşündüğüm geleceğimdi, azimliydim. Geleceğimi, kendi ayaklarımın üzerinde inşa etmek istiyordum. Hayatımın her devresinde sosyal bir insan oldum. Zamanla tanımadığım bu şehre, okuluma ve insanlara uyum sağlayabilmiştim.Mutlu yaşantıma bir sevinç, coşku daha eklendi: Onu tanıdım. Samimi arkadaşlığımız zamanla çılgınca bir sevgiye dönüştü. O, anlayışlı, zeki, mantıklı ve sevgi dolu bir insandı. Üç senelik bir ilişkimiz oldu. Prensiplerim vardı. Hata yapmamalı, kendime olan saygımı yitirmemeliydim. Erkek arkadaşım çevremizde pek çok kız-erkek arkadaşımızın yaptığı gibi, birlikte yaşamamızı istedi. Kabul edemezdim, sorumluluklarım vardı. Onu deli gibi sevmeme rağmen, hayallerimi ve bana duyulan güveni ezip geçemedim. Bir gün yalnızken birlikte olmak istediğini söyledi. Etrafımdaki yanlış ilişkilere uymayacağımı, değerlerimi koruyacağımı dile getirdim; saygı duydu. Ailelerimizden habersiz evlenebileceğimizi söyledi. Bu muydu hayallerini kurduğum beyaz gelinliği giymenin tek yolu? Okulumuz bitinceye kadar beklemeyi önerdim, kabul etti.Acı ve kabus dolu günler bundan sonra başladı. Önceleri her şey yolundaymış gibi görünmeye çalışıyordu ama bir huzursuzluk, tedirginlik vardı gözlerinde. Çok gergindi, basit şeylere sinirleniyor, yanımda duramıyordu. Çok fazla alkol kullanmaya başladı. Derslere girmiyor, okula gelmiyordu. Sorduğumda yalnız kalmak istediğini, düşündüğünü söylüyordu.Beni hiçbir zaman incitmedi. Sevgisine daima inandım. Ben de hep ona destek olmaya çalıştım, ama artık paylaşmıyor, kaçıyordu. Alkol almadan duramaz hale gelmişti. Bazen beni bile tanıyamayacak kadar alkollü oluyordu. Dayanamayıp ailesini haberdar ettim. Bu durumu daha da kötüleştirdi, evini terk edip bir arkadaşının yanına yerleşti. Bu hali 2-3 ay kadar sürdü. Delicesine sevdiğim adam her geçen gün dibe sürükleniyordu. Ben de onunla ilgilenmeye çalışırken, okuldan uzaklaşmaya başlamıştım. Bir gün defalarca sormama rağmen cevap alamadığım sorularımı yineledim. Benim harika biri olduğumu, sorunlarının benimle ilgisi olmadığını söyledi. Ama yüzüme bile bakamıyor, çok aciz ve zavallı görünüyordu. Ağlamaya başladı. Sonsuza kadar seveceği tek insan olduğumu, benim için ölebileceğini ve affetmemi söyleyip, çıkıp gitti. Neyi affedecektim? Ailesiyle birlikte günlerce onu aradık, yurtdışına çıktığını öğrendik.Asıl şoku o gittikten sonra yaşadım. Ev arkadaşım hamileydi ve bebeğin babası canımdan çok sevdiğim insandı.Evde olmadığım bir gün, bir kez birlikte olmuşlar ve arkadaşım hamile kalmış. Ona benimle evleneceğini, bebeği aldırmaları gerektiğini söylemiş. Arkadaşım bunu yapamayacağını, derhal evlenmeleri gerektiğini belirtmiş. Erkek arkadaşımsa yapabileceği tek şeyin bebeğe soyadını vermek olduğunu söylemiş. Bunları bana arkadaşım anlattı tabii.Onu hálá seviyorum ve biliyorum ki ömrümün sonuna kadar daima onu seveceğim. Şimdi düşünüyorum da teklifini kabul etmeli miydim, onun mu olmalıydım? O zaman bunların hiçbiri yaşanmazdı.Hiçbir şeye inancım kalmadı ablacığım. Okulumu bıraktım, ailemin yanındayım. O, giderken yaşama sevincimi, benliğimi, duygularımı da birlikte götürdü. Aylardan beri sokağa çıkmıyorum, psikolojik yardım alıyorum. Onu nasıl affedeyim? Bir hata yüzünden üç insanın hayatı mahvoldu. İşte, onu içtenlikle dinleyeceğime inandığı için acı aşk öyküsünü paylaşmak isteyen gencecik bir okurum daha! Aslında akıllı, fikirli, eğitimli, kişilik ve prensip sahibi bir genç kız. Benden öğüt beklediğini sanmıyorum. Ama ona öğüt vermeli miyim, bilemiyorum. Bana kalırsa, bu genç adamı affetmeliydi. Bu bebeğe soyadını verdiğine göre, çocuğunun yaşamını yakından izlemesi şartıyla, yine de sevdiği erkeği kabul etmeliydi. Bu genç adamın yeteri kadar acı çektiğini düşünüyorum. Hatasının bedelini ödememiş mi sizce? Sonuçta insan değil miyiz, bu genç yaşlarda bazen zaaflarımıza yenilmiyor muyuz? Kendisi ise okulunu asla bırakmamalı, yine ideallerine dönmeli.Ben böyle düşünüyorum ama bir de siz okurlarımın fikrini alayım. Bu genç hanıma ne söylemek isterdiniz? Bana yazın, ona ileteyim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!