Berlin Moda Haftası’na üçlü çıkarma

Güncelleme Tarihi:

Berlin Moda Haftası’na  üçlü çıkarma
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2012 00:00

İstanbullu tasarımcılar Burçe Bekrek, Günseli Türkay ve Zeynep Erdoğan Mercedes-Benz Fashion Week Berlin’in son gününde 2013 İlkbahar-Yaz koleksiyonlarını karma bir defileyle sundu. Berlin ve Almanya’nın en ünlü bloglarından LESMADS üçlünün şovunu Berlin Fashion Week´in en iyi şovu olarak ilan etti.

Haberin Devamı

Bu hafta Avrupa moda dünyasının gözü Berlin’deydi. Mercedes-Benz Fashion Week Berlin’de 2013 İlkbahar-Yaz koleksiyonları podyuma çıktı. Haftanın en çok ilgi çeken tasarımcılarından üçü de Türkiye’dendi. Burçe Bekrek, Günseli Turkay ve Zeynep Erdoğan’ın ortak defilesi çok sayıda moda editörü, moda blogger’ı ve uluslararası basın mensu-bunun ilgisini çekerek büyük alkış topladı. Üçlünün defilesinin bir de sürprizi vardı: ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinin oyuncusu Wilma Elles.
Tasarımcılardan Burçe Bekrek’in koleksiyonunun bütününe limon sarısı, ekru, pudra, yavruağzı gibi güçlü pastel tonlar etki etmişti ve 2013 İlkbahar-Yaz renk trendlerinin habercisiydi. Bekrek, kendi imzası haline gelen bant detaylarını, bu kez farklı bir yöntemle ve ipekten tasarlamıştı. Bu koleksiyonuyla yeni bir maskülen tavrı yumuşsak ama kuvvetli bir romantik stile dönüştürdü.
Berlin’i takip eden pek çok medya organı tarafından, sırtı bant detaylı beyaz elbisesi ‘The New Little White Dress’ olarak lanse edildi. Keza ayakkabı markası ‘Shoes&More’ sponsorluğunda ürettiği ayakkabılar ve çıkarılabilir zincir ayakkabı aksesuvarları da pek çok moda dergisi ve moda blogu tarafından öne çıkarıldı.

Haberin Devamı

TÜRKAY’IN DOĞA MOTİFLERİ

Diğer iki tasarımcıya gelince... Günseli Türkay’ın doğa motiflerinden esinlenen baskı ağırlıklı koleksiyonu, akıcı siluetleriyle güçlü kombinasyonlar yarattı. Buna karşılık avangard ve sadeliği bir arada ustalıkla kullanan, zarif ve yaratıcı detaylardan vazgeçmeyen, stil sahibi koleksiyonların yaratıcısı Zeynep Erdoğan’ın, Berlin Fashion Week’de özel bir defileyle tanıttığı koleksiyonu hem günlük hayatta hem de özel günlerde kullanılabilen rahat parçalardan oluşuyordu.
Özellikle romantik öğelerin ve retro çizgilerin göze çarptığı koleksiyonun kumaşlarında somon ve kiremit tonları, uçuk pembe ve grinin uyumu hâkimdi. Romantik siyah elbiseler ve altın varak 1970’lerden esinlenen nakışlar, yıldızlar koleksiyonun en göze çarpan özellikleriydi.

İSTANBUL NEXT NEDİR

Defileler Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun desteğiyle ISTANBUL NEXT Projesi kapsamında yapıldı. MADE IN TURKEY başlığı altında genç tasarımcıların markaları, bu desteklerle Berlin’de uluslararası bir kitleye sunuldu.

Haberin Devamı

Zeynep Erdoğan: 2001’de İTKİB genç stilistler yarışmasını kazandıktan sonra devlet bursuyla Milano Domus Academy’de eğitim aldı. 2006’da ilk koleksiyonu Milano Moda Haftası’nda Upside moda fuarında sergilendi. Milano’da yaşadığı altı yıl boyunca tasarladığı küçük koleksiyonları İtalya’nın çeşitli şehirlerindeki konsept store’larda yer buldu. Çoğunlukla çeşitli retro dönem etkilerinin görüldüğü street couture tarzındaki koleksiyonlarda ironik aksesuvarlar da yer alıyor.

Günseli Türkay: 1999’da ODTÜ İktisat Bölümü’nden mezun olduktan sonra Floransa’da moda tasarımı eğitimi aldı. Beş yıl profesyonel iş tecrübesinden sonra PASAJ İstanbul isimli tasarım ofisini kurdu. Kendi ismini taşıyan markasını İstanbul Moda Haftası’nda tanıtan Türkay; sanat ve modayı birleştirerek tablo elbiseler yapıyor. Ressamlarla çalışarak yağlıboya tabloları kumaşlara aktarıyor ve koleksiyonlarını tasarlıyor. Günseli Türkay markası İstanbul’un yanı sıra Tokyo, Hong Kong, Çin, Singapur, Lübnan, Kuveyt, Suudi Arabistan ve İngiltere’de satılıyor.

Haberin Devamı

Burçe Bekrek: 2005’te Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nden mezun oldu. Mezun olur olmaz Istituto Marangoni’de ‘Image Consultancy’ eğitimine başladı. Orada okuduğu dönem boyunca ‘Dsquared2’ ve ‘D&G’ gibi markalarla çalıştı. Bir süre İstanbul’daki aile şirketinde çılıştıktan sonra Aralık 2010’da kendi adıyla markasını kurdu.

Benim kadınım kadınsı olmaktan korkmaz

Bir ay önce Barcelona’da düzenlenen Mango Fashion Awards (Mango Tasarım Ödülleri) yarışmasında jüri başkanlığı yapan Carolina Herrera’yla yüz yüze röportaj yapamadan dönmüştüm. Çünkü yarışma günü Herrera, Barcelona’nın ünlü caddesi La Rambla’da burnunun üzerine düşmüştü. Ben de sorularımı e-mail’le cevaplamasını rica etmiştim. Nihayet o cevaplar geldi

Haberin Devamı

- Jüri başkanı olduğunuz için soruyorum. Elediğiniz, ödül verdiğiniz gençlerin vizyonuna bakınca tasarımın ve modanın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Yetenekli pek çok genç tasarımcı mevcut. İyi bir tasarımcının kendine has stilini geliştirebilecek yeteneğe ve orijinalliğe sahip olması lazım. Genç tasarımcılara önerim şu: Kendi içgüdülerine güvensinler ve en şiddetli hissettiklerini seçsinler.
- O zaman geçmişinize dönelim. Genetik kodlarınız nasıl?
- Venezuela’nın başkenti Caracas’ta büyüdüm. Çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Genç bir kız olarak atlarımla, köpeklerimle, tenisle ve modayla ilgiliydim.
- Carolina Herrera isminin tüm dünyanın saygıyla anacağı bir marka olacağının ilk sinyallerini nasıl verdiniz? Yaratıcı bir çocuk muydunuz?
- Bu kadar büyümeyi hiç beklemiyordum. Moda her zaman çok zor bir iştir. Çünkü gerçekten bir ticarettir. En iyi tasarımcı, en yaratıcı ve en yenilikçi bile olsan, eğer tüm bunlar bir odada kalıp kimse tarafından giyilmiyorsa o zaman ticaretin içinde değilsin demektir. Arkamda iyi bir ekip olmasaydı bu noktaya gelemezdim.
- Markanıza nasıl bir sihirli değnek değdi?
- Başta kumaş ve şekiller tasarlamak istiyordum ve fikirlerimi çok sevgili arkadaşım, o zamanlar Vogue’un başındaki Diana Vreeland’la paylaştım. Fikirlerimi çok sıkıcı buldu ve kendi koleksiyonumu tasarlamam gerektiğini söyledi. İlk koleksiyonumu 1981’de hazırladım ve New York Metropolitan Club’ta sunuldu. O koleksiyon çok iyi karşılanmıştı ve bu konuda şanslıydım.
- Hazır giyim ve couture line’larınızın yanı sıra parfümleriniz de efsane. Hatta Barcelona’daki bir restoran bir ara tatlısını yapmıştı kokunuzun...
- Parfümlerimin her birinin ne istediğine dair net bir vizyonunun olması ve Herrera çizgisiyle örtüşmesi çok önemli. Bir parfüm şıklığı ve sofistike olmayı temsil etmeli. Benim kadınım kadınsı olmaktan korkmaz. Parfümlerim bu yüzden çok kadınsıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!