Ben bir fenomenim

Güncelleme Tarihi:

Ben bir fenomenim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2006 00:00

20 yıldır müzik piyasasının içinde olan ve geçtiğimiz günlerde 13’üncü albümü "Aşkın S Hali"ni çıkaran Sinan Özen, aşka, müziğe, hayata ve kızlara dair bomba gibi açıklamalarda bulundu.

- Siz taverna çalışmalarıyla tanındınız, değil mi?

Hayır. Ben popüler müzik yapıyordum. İlk albümümü çıkardığımda ise zaten bir ben bir de Aşkın Nur Yengi vardı. Ama tavernalarda da çalıştım. Bundan asla gocunmuyorum. O zamanlar her şey adaletliydi. Başarınız karşısında size prim veriliyordu.

- 1990’dan sonra müzik sektöründe neler değişti?

Çok şey değişti. Ama en önemli değişim fast food şarkıların tercihiyle yaşandı. İster istemez çabuk tüketilen şarkılar yapmaya başladık. Aslında bizi biraz da toplum yönlendirdi. Toplumdaki sosyo-ekonomik erozyon müziğimizi etkiledi. Bizi besleyen, yeşerten halk. Biz suyumuzu halktan alıyoruz.
/images/100/0x0/55ea9d03f018fbb8f88b730e


- Ya sanatçı duyarlılığı?

Bunun bir sınırı olmalı tabii ki. Ben kendi adıma şarkı sözlerime falan dikkat ediyorum. Mesela benim de "Senin ağzını yerim" diye bir şarkım vardı. O da üç günde bitip giden, çabuk tüketilen bir şarkıydı. Bunlar toplumun içerisinde konuşulan, toplumun davranışlarının bir yansıması olan şarkılardır. Benim için asıl olan slow’lar... Orada sözlere, içeriğe çok dikkat ederim. Benim tarzım da budur zaten. Ben romantik şarkılarda hep kendimi anlattım. Hareketli parçalarda ise halkın istediği şeyleri sundum.

BİRLİK OLUP ALBÜM YAPMAYALIM

- Korsan kasetlerden yakınırken bir de mP3 çıktı. Bunlar müzik sektörünü dibe çekiyor.

İçim yanıyor, çünkü bunlar bizim yaramız. Bunun dışında bir sanatçı bugün hálá telif haklarından gelen parasını doğru düzgün alamıyor. Şu an piyasada 60’a yakın, tutmuş, sevilen bestem var ama bunlardan paramı alamıyorum. Zaten bu dibe vuruş devam ederse albüm yapmayacağım.

- Protesto edeceksiniz yani...

Evet. Çünkü ben müzik dünyasının içinde bulunduğu şu durumda albüm yapmak istemiyorum. Şartlar düzelene kadar da yapmayacağım. Belki iki parçalık single’lar yapacağım, o kadar. Bir albümün maliyeti o kadar pahalı ki... Klibin bile büyük bir maliyeti var. Bugün bir klip çekiyorsunuz, o klibin maliyetini karşılamak için albümünüzün en az 30-40 bin satması gerekiyor. Korsan var, mP3 var, nasıl satacaksınız? Bu hırsızlık olduğu sürece mümkün değil. Ne yazık ki sektör çöktü, kimse parmağını kıpırdatmıyor.

- Herkes birlik olmalı, birlikte hareket edilmeli mi diyorsunuz?

Evet... Bütün sanatçılar bir araya gelip albüm yapmama kararı alsa, oldu işte! Tamam bu iş zincirleme ve bu işten çok ekmek yiyen var, ama bir yerden başlamak gerekiyor. Ama bizde eylem falan yapılmaz. Burada da fırsatçılar çıkıp "Ortalık boşken albüm yapayım" der. O eylemden yararlanmak ister.

- Peki... Bu sakin çizginizden memnun musunuz?

Hiç şikayetçi değilim. Üzüldüğüm konu, nezaket olsun diye alkışlanıp, altyapısı hiç olmayan birilerinin bir yerlere getirilmesi. Yoksa kendi içinde çok sakin değilim, kendi dünyamda fırtınalar kopar. Ama frenleyerek yaşarım hepsini.

- Niye?

Haksızlıkları konuştuğunuz zaman bu ülkede yalnız kalıyorsunuz. Doğruları söylemen işe yaramıyor. Konuşan insanlar bir noktadan sonra itici oluyor.

- Efendi olmak da bu sektörde ne yazık ki bir şey kazandırmıyor ama...

Efendilikle kaset satmış olsaydı, herhalde benim albümlerim 70 milyon satardı. Efendi olmak bana insan olarak çok şey kazandırıyor. Sanatçı demek illa ki marjinal ve aykırı olmak demek midir? Ben marjinal, aykırı falan olamam. Çünkü benim özüm böyle değil. Ben konservatuvarda okumuş, bu işin eğitimini almış, yorumcu, enstrüman (ud) çalan, söz yazan, beste yapan, her yıl birkaç şarkısı hit olan biriyim. Eğer bu sıradanlıksa, ben ömrüm boyunca sıradan olmaya razıyım. Marjinal ilişkiler yaşamadan, fotoğraflarım çekilsin diye gece barlara gitmeden, birilerine sataşmadan bir şeyler yapmaya çalıştım. Benim yapımda kapı çalmak yoktur. Sanatçı aramaz, aranılır.

ŞİMDİKİ KIZLARDA MASUMİYET KALMADI

- Yani marka olmaktır önemli olan...

Ben bir fenomenim. Marka mıyım? Evet, ben iyi bir markayım. Çıkın sokağa, sorun beni, halkın yüzde 99’u bilir. Bilir ve iyi şeyler söyler. Bundan büyük mutluluk olabilir mi?

- Siz hiç evlendiniz mi?

Hayır hiç evlenmedim. Ama benim için hep "Evlenmiş, çocuğu var" derler. Ama keşke olsaymış. Çünkü eskiden "Aman evlenme, hayran kitleni kaybedersin" derlerdi. Bugün insanlar neler yapıyor, yine de kitlesini falan kaybetmiyor. Ahlaksızlık prim yapıyor.

- Artık sizin için çok mu zor yuva kurmak?

Şimdi daha çok irdeliyorum, daha çok seçici davranıyorum. Artık evliliklerde para, çıkarlar daha ön planda. Anneme bakıyorum, şimdiki kızlarda o masumiyeti göremiyorum. Para bitti mi aşk da bitiyor.

- Aldatmayan erkek var mıdır?

Yoktur. Yapmayan da bulamadığından yapmıyordur herhalde. Evliliklerde aldatma, çiftlerin birbirleriyle konuşmamalarından kaynaklanıyor. Dört duvar arasında her şey paylaşılmalı, konuşulmalı. Bir hayatı geçirmeyi düşündüğün insanla aranda gizli saklı hiçbir şey olmamalı. Ben, asla eşimi aldatmam. Bunun için savaşırım. Zaten eşinizle her şeyi paylaşırsanız, aramazsınız.

- Hiç aldatıldınız mı?

Gözümle görmedim, o yüzden bir şey diyemem.

- Sevgiliniz var mı?

Şu anda yok. Ama inanmak, deli gibi, aptal gibi, bir çocuk gibi inandığım bir aşkı yaşamak çok istiyorum. İlişkiler çok güzel başlıyor ama bir noktadan sonra bitiyor. Bir şeyler oldu kızlara.

- Ne oldu?

Katlanamıyorlar, sabırlı değiller. Hemen, her şey olsun istiyorlar. Bir de çok ayran gönüllülük var. Beklentiler çok. Sinan Özen denilince, kendi dünyasında çok fazla şeyler düşlüyor. Şöhret, para, saraylar, yatlar, hanlar, arabalar... Yok böyle bir şey. O yüzden ben, o masallarda yaşanan, sadece pembe panjurlu ev hayali kurulan aşkları arıyorum. Yetinmesini bilen, hakikaten beni seven birini istiyorum.

Jimena’nın gülüşüne vuruldum

- Klibinizde Jimena’yı oynattınız, ona aşık mısınız?

Yok böyle bir şey. Jimena’yı ilk kez reklamlarda gördüm. Çok güzel gülüyor ve çok güzel bakıyordu. Bana çok doğal geldi. Zaten ilişkilerimde hep bakışlar ve gülüşler benim için etkili olmuştur.

- Güzel kadın seviyorsunuz.

Ben doğal ve naturel kadın seviyorum. Ayrıca, güzelliğe de düşkünümdür. Güzel olan her şeyi severim. Jimena’yı oynatma sebebime gelince; "Ben bu kızı oynatırsam, mutlaka dikkat çeker" diye düşündüm. Bunu inkar edemem.

ADAM GİBİ ADAMIM

- Sizler "Evlenecek kız yok" diyorsunuz, kadınlar da "Adam gibi adam yok" diyor.

Burada aslan gibi, adam gibi adam var işte. Artık kader kısmet...

- "Bu dünyadan kız almam" diyenlerden misiniz?

Ben böyle laflara çok karşıyım. Senin gönlün sevsin de görürüm o zaman alıyor musun, almıyor musun! İnsan gönlüne söz geçiremez. Eğer sevmişseniz, o kişinin geçmişine bakmazsınız. Eğer geçmişini irdeleyeceksem, o kızın günahına girmek istemem.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!