Bayram münasebetiyle

Biri 40’ına yürüyen, diÄŸeri 40’ını biraz geride bırakan iki medyacı. 40’ına yürüyeni artık bütün Türkiye tanıyor: Kadir Çöpdemir. Önce radyodan fethetti Türkiye’yi. Sonra Ekmek Teknesi’nin Kirli’si olarak bambaÅŸka bir rolde çıktı karşımıza.Seçim öncesi NTV’de Bilinçli VatandaÅŸ programıyla yine dikkatleri üzerine çekti. Bu yüzden de kanal, programı GerçeÄŸin Ta Kendisi olarak devam ettirdi. Yaptığı sokak röportajları herkesin diline dolandı. Araya reklamlar girdi. Turkcell filmlerinde baÅŸlı başına bir karakter yarattı. BaÅŸarılı, stili olan biri kısacası. Hayatta bir duruÅŸu, bir felsefesi var. Ä°ÅŸini de adam gibi yapıyor.DiÄŸeri, Hürriyet okuyucusunun yakından tanıdığı gazeteci Sebati Karakurt. Bütün Türkiye onu tanıyor diyemeyeceÄŸiz. Ama baÅŸarıysa, ÅŸimdiye kadar yaptıklarıyla ortada. Bu röportajı yaparken Gazeteciler Cemiyeti’nin en iyi röportaj ödülünü kazandı. Kandil Dağı haberiyle... Bir de Sebastian Carlos adı altında radyoda illegal faaliyetler yürütüyor. Fanatikleri belki onunla ilk kez bu röportajda karşılaÅŸacak. O da araya reklam aldı. Ama gazetecilik hariç diÄŸerlerini spor olsun diye yapıyor. Onun stili yaptığı onca ciddi iÅŸe raÄŸmen kendini ciddiye almamak. Hayatta bir duruÅŸu, bir felsefesi var.Bayram münasebetiyle bu iki adam konuÅŸsa ne iyi olur, dedik Zeki, komplekssiz, esprili, hayattan süzmüş iki erkeÄŸin kendilerinin ne kadar çirkin olduklarını bile avaz avaz konuÅŸtukları bu sohbet, hayat üzerine bir çeÅŸitleme oldu...KADÄ°R ÇÖPDEMÄ°R Aynaya baktığım zaman görüyorum, Rabbim beni affetsin, böyle yaratmış tabii hikmetinden sual olunmaz ama maymun gibi adamız, bi defa abi boy yok bizdeHakkında seni çıldırtan, asla kabul edemeyeceÄŸin bir eleÅŸtiride ya da bir yargıda bulunuldu mu hiç?- Eskiden entelektüel kaygıları olan bir adamdım. Okuyordum, yazıyordum fakat insanların bunu görmeyip bana ‘boÅŸ adam’ muamelesi yapmaları beni sinir ediyordu. Artık 37 yaşına geldim. Artık bunların çok önemli olmadığının farkına vardım. Sen kendini biliyorsun. Åžu sıralar çok yıkıcı ÅŸeylere maruz kalmıyorum. Belki de onun verdiÄŸi rahatlıkla böyle keyfe keder konuÅŸuyorum.Yaptığın iÅŸin birilerine benzetilmesi durumları oluyor mu mesela?- Bu iÅŸe baÅŸladığımızda ‘Aaaa bu Michael Moore gibi’ dediler. Oysa ben Michael Moore ile pek bir ilgi kuramadım. Ä°zliyorum filmlerini, kitaplarını falan okuduk. Sokaktaki insanın herhangi bir gündem maddesine iliÅŸkin ilk tepkisini alıyoruz. Bilinçli seçmenle baÅŸladı, ÅŸimdi ‘GerçeÄŸin Ta Kendisi’ ile devam ediyorum.Demek Michael Moore’a benzetiliyorsun ha. Bu hangi Michael!.. - Artık tanıman lazım abi. Çünkü silah tekelleriyle falan çok uÄŸraÅŸtı. Aynı safta olmamız lazım...DeÄŸiÅŸim-dönüşüm dönemlerin var mı? Hani Özal’ı lanetleyip sonra hakkını teslim etme durumları...- Lise yıllarım, bir karışık dönem. Okumaya çok küçük yaÅŸta baÅŸladım. Dini de seviyorum. Hayatı bir manalandırma biçimi. Ama bir taraftan da sol kitaplar okuyunca ‘Ya bu ikisinin birlikte olduÄŸu bir ÅŸey yok mu?’ diyorum. Åžimdi biraz komik de geliyor mazimiz falan ama zamanında Libya’ya, Kaddafi örneÄŸine çok ilgi duydum. 1980 öncesi onların bir YeÅŸil Yürüyüş Dergisi vardı abonesiydim. Kaddafi’nin YeÅŸil Kitabı’nı okuyor, hatmediyordum. Zaten incecik bir kitap hemen okuyorsun ve dünyayı çözmüş gibi oluyorsun. Tabii üniversiteye gelip sol çevrelerle tanışınca Ä°slam ile sosyalizmin bir araya gelemeyeceÄŸini anladım. Birinden vazgeçmem gerekiyordu. Hani zaten yoksul aile çocuÄŸuyum. Acaba dini duygularımdan mı vazgeçsem?Hem oruçtan, namazdan bir sürü zorluktan kurtulmaca...- Aslında yalnızca oruç tutabiliyordum.Ne güzel di mi ÅŸoför ehliyeti almak için üç ay kursa gidiyorsun. Solcuyum ya da dindarım demek için ‘oldum’ demen yeterli.- Ben solcu olayım, dedim. Ama tabii bu inanç kolay deÄŸil hemen söküp atamıyorsun ki. Aradan üç dört yıl geçtikten sonra ‘Ben Allah’a inanıyorum. Allah’ı seviyorum. Hayır yapamayacağım’ dedim. Bu dönüşümse eÄŸer budur. Din benim içimde yerleÅŸik bir duygu. Bundan vazgeçemeyeceÄŸimi anladım. Daha liberal, sol tandanslı bakıştan çıkıp Türkiye’nin ilk burjuva partisi olan Yeni Demokrasi Hareketi’nin (Cem Boyner’in lideri olduÄŸu hareket) kurucuları arasında yer aldım. 130 kurucudan biri de bendim. Dolayısıyla bu da bir dönüşümdü. Arada insanın hayata dokunduÄŸu ÅŸeyler vardır. Müzik gibi. Bir dönem çok ciddi Punk dinledim. Hard rock, heavy metal dinledim. Gerçekten çok sevdim. Metallica ve Deep Purple’ı hálá zevkle dinliyorum. Ama o eski muhabbetinle dinleyebiliyor musun, dersen; deÄŸil. Ama yine de çok seviyorum. Eskiden çılgınca, büyük heyecanlarla dinlerken ÅŸimdi daha sakin ve mutedil, daha bakımlı bir erkek olmak yönünde dinliyorum. Her zaman kendime özen gösterirdim. Temiz gömlek, ütülü pantolon. Hiç öyle kendimi salmışlığım yoktur. Åžimdi birkaç tık daha fazla özen gösteriyorum. Artık kol düğmeleri kullanmak gibi, kendime ait bir stilim olsun gibi. Åžapkalar takmak gibi... Aslında hepsini doÄŸal sürecinde deÄŸerlendirilirse bana makul ve mantıklı geliyor. YaÅŸadım ve oldu. Bunu bir savrulma gibi görmüyorum.Bizim yazılmış senaryolarımız var, benim ÅŸimdiki sahnem eli biraz para tutsun, sokaktan geçtiÄŸinde insanlar baksın sahnesiÅžu ana kadar hiç çakallık yapıp birilerinin ayağına çelme taktın mı? Kuyu kazdın mı?- Tüm deÄŸerlerim adına yemin ederim kimseyle uÄŸraÅŸmadım. Hep kendi iÅŸime baktım. Bizim yazılmış senaryolarımız var, onları plan plan oynuyoruz. Benim ÅŸimdiki sahnem: Eli biraz para tutsun, şöyle sokaktan geçtiÄŸinde insanlar baksın sahnesi... Ha bundan sonrasını ben gerçekten bilmiyorum. Merak etmiyor muyum? Ediyorum. Ama bilemem. Bundan üç yıl önceki sahnem biraz dramatikti. ‘ÇocuÄŸum sen evde beÅŸ parasız otur’ sahnesiydi. Daha sonra bu aksiyon sahneleri devreye girdi. Åžimdi ‘NeÅŸeli Günler’ filmi baÅŸladı. Bir ÅŸeyler yapıyoruz insanlar bizi seviyor. Ha yarın bu korku filmi haline mi gelir, bilemiyorum. Küçük yaÅŸlardan beri imanla büyüdüğüm için, onun ayağına çelme tak, o kapıyı yüzüne vur, bunlar bana çok saçma geliyor. Hayatın senaryosunu yazan öyle bir kudret ki; yazıyı deÄŸiÅŸtirmek mümkün deÄŸil.O zaman şükredip kadere inanacağız...- Her ÅŸeyi kader belirliyor ama ÅŸunları sen belirliyorsun. Hayatı yaÅŸarken rolleri kaparken itliÄŸi, çakallığı sen belirliyorsun. Hayat, bu tercihi sana bırakıyor. Ben çakallaÅŸmama seçeneÄŸini tercih ettim. Bak çakallaÅŸmadan 37 yaşına geldim. Nasıl bir sezgi bilmiyorum ama ben 18 yaşındayken babamı kaybettim. Sanki aynı yaÅŸa gelince ben de yolcuymuÅŸum gibi geliyor.Sen de Teoman oldun hemen.- 50’li yaÅŸlarda gidici olmaktan çok korkuyorum. Ä°ÅŸte böyle düşününce niçin senin gibi çakallaÅŸmadığımı anlarsın.Ä°yi peki çakallaÅŸmayalım. O zaman bizim de şöhretimiz ve paramız olacak mı? Çalış diyorsan neye ve nasıl çalışalım onu da söyle?- 92’de radyoya baÅŸladığımda bana ‘Sen ne biçim konuÅŸuyorsun’ demiÅŸlerdi. ‘Sen yapamazsın’ demiÅŸlerdi. TRT Türkçesi’yle konuÅŸan birini örnek gösterip, onun gibi konuÅŸmamı istiyorlardı. Åžimdi o arkadaÅŸ yok. Ne iÅŸ yaptığını da bilmiyorum. Farklı olmak önemli. Samimiyetsiz samimiyet topuna girmedim. Neysem oyum dedim. Ä°ÅŸsizsem iÅŸsizim, yapamıyorsam, beceremiyorsam bunları itiraf edebilirim.Ä°LÄ°ÅžKÄ°LER VAZÄ°YETÄ°Dünyadaki tüm kadınlar sana hizmet için sırada bekliyorlar fikrine kapılmayacaksınKadın-erkek iliÅŸkilerine geçelim...- Tek eÅŸlilik benim için daha makul.Nasıl yani!- Konsantrasyon bozulmaz. Ä°ÅŸin raconuna daha uygunmuÅŸ gibi görünür. Kadın erkek iliÅŸkilerinde üç tane ölçüm var. 1) Kadın ve erkek salonda mutluysa, birbirlerine anlatacak bir ÅŸeyler bulabiliyorlarsa, 2) Çarşıda mutluysalar. Sosyal hayata girdiklerinde birbirlerini rahatsız edecek hal ve hareketleri yoksa, 3) Yatak odasında da iÅŸi iyi bir ÅŸekilde çözmüşlerse, mutlularsa tamamdır. Mevzu sacayağı gibidir. Bu üç ÅŸey de iyiyse kıçın başın daha niye oynuyor diye sorarlar adama...Ama dünyada bir sürü manita var. Yani sadakat yüzünden diÄŸer olaylara veda mı edeceÄŸiz?- BahsettiÄŸim sacayakları yerindeyse ÅŸansını fazla zorlama. Dünyadaki tüm kadınlar, (eÄŸer konu kadınsa, tüm erkekler) sana hizmet etmek için sırada bekliyorlar fikrine kapılmayacaksın. Böyle bir ÅŸey yok. Kendini üçbin tane cariyesi olan Osmanlı padiÅŸahı gibi hissetmemelisin. Sadakat önemli. Güven önemli. YaÅŸadığımız insana da güvenmezsek kime güveneceÄŸiz?AÅŸkın güveni gerektirecek nesi olur anlamadım gitti. AÅŸk ve güven!..- Esas iliÅŸkinden çalmadan yedek iliÅŸkiye veremezsin. 10 kaplan gücündeyim, bütün enerjimi ve gücümü herkese eÅŸit uzaklıkta ve ağırlıkta dağıtırım diyemezsin. Asıl hak edenden çalmadan baÅŸkasına veremezsin.Bir iliÅŸkiyi üçüncü sahısların bitirttiÄŸine inanmam. BitmiÅŸ iliÅŸkiye üçüncü ÅŸahıslar girer.- Korumacı bir erkeÄŸim. EÄŸer imkanlarım el veriyorsa ona doÄŸru dürüst bir hayat yaÅŸatmaktan tut da maddi dünyaya iliÅŸkin isteklerini karşılamaya kadar her ÅŸeyi yapmak isterim. Yemek, içmek gezmek... Tek beklentim nedir? Huzur.SEBATÄ° KARAKURT Ben vücudumu sevmem o yüzden de kendime yatırım yapmam, sonuçta çirkin bir adamım, yaptığım masraf ölü yatırım muamelesi görürBen kendi vücudumu sevmem o yüzden de kendime yatırım yapmam. Sonuçta çirkin bir adamım. Yaptığım masraf ölü yatırım muamelesi görür.- Yok be abi, senin de bir tarzın var. Çok ekmeÄŸini yemiÅŸsindir. Yani ben de aynaya baktığım zaman görüyorum tabii, Rabbim beni affetsin, böyle yaratmış tabii hikmetinden sual olunmaz ama maymun gibi adamız. Çirkin buluyorum kendimi. Bi defa abi boy yok bizde.N’apalım? Nasıl idare edeceÄŸiz bu durumu?- Bu çirkinliÄŸi telafi etmek için ne yapıyoruz? Baldan tatlı bir muhabbetimiz var. Esprinin dibine vuruyoruz. Tabii kaliteli esprinin. EÄŸer hayat içerisinde para kazanabiliyorsak tamamdır. Ä°yi nerede varsa, uygulama alanı olarak orayı seçiyoruz. Ä°yi yemek, iyi içki, iyi kahve, iyi pastane iyi bilmem ne... Dolayısıyla, ‘Eyvah, bu maymun mu denk geldi bana’ diye bir söz vardır ya. Ä°ÅŸte bu çirkinliÄŸin yarattığı ilk tahribatı gidermek için, o entelektüel derinlik, kaliteli adam duruÅŸu, falan gibi ÅŸeylerle durumu absorbe ediyoruz.Kısaca ÅŸeytanlamak diyelim. Sen yakışıklı erkeklerin nasıl ekarte edildiÄŸini biliyor musun?- Yok abi tamam seninki bir sanattır tebrik ediyorum. Ben samimi ve doÄŸal bir adamım. Hayatta doÄŸru dürüst tercihlerim var. Ve bunları masaya yatırdığın zaman çirkinliÄŸin yarattığı tahribat, adam maymun falan ama bal gibi çocuk. Saatlerce konuÅŸsun ben dinleyeyim. Ay canım benim be, iki de espri patlatıp, doÄŸru dürüst yerde yenen yemekler falan filan netice ne oluyor.Yalnız o yan masadaki yakışıklıyı da harcamak lazım...- Ha öyle bir rekabetle karşı karşıya kalmadım. EÄŸer kalırsam IQ’ma da EQ’ma da güveniyorum. Ha o zaman senin tabirinle o topa da girilebilir. Yakışıklı arkadaÅŸlar bizi maruz görsünler. Benim de yakışıklı arkadaÅŸlarım var. Adam duruyor, millet ona bakıyor. Ekstra bir çaba göstermesi gerekmediÄŸi için senin süzdüğün ÅŸeyleri o süzme gereÄŸi duymuyor. Tabii bu arada senin göbeÄŸin büyüyor, başın büyüyor, kıçın büyüyor. Odur, budur diye kendini yıprattıkça...Dürüst, sempatik, hoÅŸ bir adam olarak mı bilinmek istersin, aÅŸağılık, zalim ve çekici adam olarak mı?- Ama zaten bizim gibiler için karizmatik ve çekici deniliyor.Denmez yaa. O laflar yalandan...- Zaman modernite, yani iktidarın zamanı. Bir iktidar olursan, bu iktidar olmayı illa ‘Aşırı kazan, büyük iÅŸlerin altından kalk, çok popüler ol, moda ol’ manasında söylemiyorum. Ne iÅŸ yaparsan yap, onun iktidarı olursan çok ilgi çekici oluyor. Bu sadece kadınlar için deÄŸil erkekler için de geçerli. Sen böyle hayatı kavramış biri olarak sular seller gibi çaÄŸladığında, biliyor, çözüyor, anlatıyorsan, düşünsene; her ÅŸeyin cevabını bulmuÅŸ adam, hayatı manalandırmış, eksik gedik yok, her ÅŸeyin tıkır tıkır gittiÄŸi bir adam olduÄŸunda bir de iÅŸini iyi yaptığında otomatik olarak bir çekim merkezi oluyorsun.Mesela sen ÅŸu anda çok baÅŸarılı birisin, tahminen zengin de oldun. Åžimdi olaylar sana doÄŸru akmaya baÅŸladı mı?- Bunun senle benle alakası yok ki. Bu çağın en temel argümanlarından biri baÅŸarı. Bilgi ve baÅŸarıyı bulduÄŸunda otomatik olarak bir çekim merkezi oluyorsun. ‘Bu adam nasıl baÅŸarmış? Bu adamın nesi vardı da baÅŸardı? Ne artı hırsı, artı zekası, artı kültürü, birikimi vardı da baÅŸardı?’ soruları peydah oluyor. Ben yerim o hırsı, zekayı, kültürü. Hepsini kendin yaratıyorsun. Bu devirde bir ÅŸeyi baÅŸarmak zor. Ä°yi TV programcısı olmak, iyi garson olmak... BaÅŸarılı olmak çok kolay deÄŸil. Çok keskin ve kırıcı rekabet var. Bir de çok kafalı insan var artık.Sokaklarda kendi zekana sahip kaç kiÅŸi görüyorsun da kafalı insanların çokluÄŸundan bahsediyorsun?- GeçmiÅŸe göre insanları daha birikimli görüyorum. Bir ÅŸey öğrendim o beni çok sarstı. Bugün New York Times’ın pazar nüshasında, insanlara verilen bilgi, ortaçaÄŸda yaÅŸayan 50 yaşındaki birinin hayatıyla aynı. Adam bir pazar günü 50 yaşındaki bir adam kadar bilgi alıyormuÅŸ.EBELEK GÃœBELEK 100 ADAM DOLAÅžMAMZengin misin? YaÅŸam standartların deÄŸiÅŸti mi?- Tabii ki iyi para kazanıyorum. ZenginliÄŸin tarifini nasıl yapacağız bilmiyorum ama. SevdiÄŸim kendime ait olan bir evde yaşıyorum. Antikalarım var. Arabamı seviyorum. Mesela hafta sonu Bodrum ya da Paris’te kıçımızı gezdirelim dersen hayır demem. Gidebilirim. Öyle bir imkanım var. Ama bütün iÅŸler bir anda beni bıraksa bir süre daha hayatımı böyle idame ettirebilirim. Ondan sonra ettiremem.Eee yani zengin misin deÄŸil misin?- Bence zenginliÄŸin ölçüsü ÅŸu abi. Bugün yaptığın iÅŸleri bıraksan o güne kadar senin yarattığın ekonominin seni taşıması. O ana kadar ulaÅŸtığın yaÅŸam standardını da aÅŸağıya çekmeden hem de. Maddi olarak da müstakil bir evde oturmalısın. Çalışmasan bile her yıl arabanı deÄŸiÅŸtirmelisin.Yeterince kazanamadığım için makbul bir erkek olmadığımı itiraf ediyorum. Erkek para, iktidar ve baÅŸarı sahibi olmalı teorisine katılıyorum çünkü. Bunların hiçbirisine sahip olmayan biri olarak...- Evet ben de katılıyorum bunlara sahip biri olarak hah hah haaa... Erkek para, iktidar ve baÅŸarı sahibi olmalıdır. Ama hayır... Åžunu da dikkate almak lazım. Hani para kazanamıyorsa ‘erkek deÄŸildir.’ Bundan 3-4 yıl önce bir kriz sonrası iÅŸsizdim. Yani para kazanamıyordum. Åžu anki erkek varlığım ve o günkü kazanamadığım erkek varlığım arasında öyle aman aman bir fark yok ki.Åžimdiki varlığım, önceki varlığıma armaÄŸan olsun da diyebilir miyiz? Parayı bulduktan sonra eski ortamlarından kopmak gerekiyor. Olmayanlarla aynı düzlemde nasıl buluÅŸacaksın? Eski dostların ‘Parayı buldu. BaÅŸarı kazandı bizi unuttu’ gibi lüzumsuz sitemlerini duymazdan gelmenin gerekliliÄŸine inanıyorum.- Sen çok radikalsin be abi. Satar mısın gerçekten. Ben zaten çok geniÅŸ çevrelerin adamı olmak istemem. Erkek biraz da yalnızdır. Yalnız olmalıdır. Yani etrafında öyle ebelek gübelek yüz tane adam... Sürüler halinde dolaÅŸan erkekler vardır ya. Bir el ele dolaÅŸmadıkları kalmıştır. Yemeye, içmeye hep birlikte giderler. Erkek erkeÄŸe muhabbet olmamalı. En fazla iki üç kiÅŸi. O kiÅŸiler de; hayattan süzmüş, süzmüş en saÄŸlam, beÅŸere iliÅŸkin güveni simgeleyen insanlar. Ben zaten çözmüşüm gibi yaşıyorsam hayatı, yeter bir-iki kiÅŸi yaaaa. Daha fazla yardımcı elemana ve kitaba ihtiyaç yok.HERKESTEN CEM YILMAZ KUDRETÄ° BEKLEMEK YANLIÅžEspriden midenin bulandığı anlar oluyor mu?- Herkesten Cem Yılmaz kudreti beklemek yanlış olur. Herkes de o rolü oynamamalı. Öyle saÄŸlam arkadaÅŸlarım var ki, bazen yaptıkları espriye bir gün sonra gülerim. Bunu herkes yapamaz. Ama herkes oraya oynar.Åžaka...- El ÅŸakasından nefret ederim. Bana dokunulmasın. Minik bir mesafe her zaman iyidir.Sevgi üzerine felsefeSK: Yanımdaki manita, radyoda seni dinleyip gülüyor, bunun bana ne faydası olabilir ki?KÇ: Abicim sen iyice psikopata baÄŸlamışsın kendini, bu gidiÅŸle pompalı tüfekle Taksim’de seri cinayet iÅŸlersinAdam olmak çok mu zor?- Ä°nsan çok. Adam yok. Adam olmak için çabalamak gerekiyor. Seni bitirmeyi kafaya takmış personel yok mu?- Dünden hazır, antrenmanlı tayfa. ‘Çok iyi gidiyorsun’ diye lafa girerler. ‘N’apıyosun da iyi gidiyor’ diye gözlerinde soru iÅŸaretleriyle dolaşırlar.Senin baÅŸarılı olmanı ben niçin isteyeyim ki! Tüm paralar, manitalar ve arabalar niçin senin olsun ...- Ayrı yaÅŸam alanlarındayız abi.Ne münasebet. Yanımdaki manita, radyoda seni dinleyip gülüyor. Bunun bana ne faydası olabilir ki?- Abicim sen iyice psikopata baÄŸlamışsın kendini. Hani aramızda bir dostluk vardır, ne bileyim. Bu gidiÅŸle sen pompalı tüfekle Taksim’de seri cinayet iÅŸlersin.ÊSende insanları sevelim tripleri de mi var?- Severim tabii. Ä°nsanlara karşı bir önyargım yoktur. Sevmek zorunda mısın?- Sevmek duygusunu severiz. Ceylan yavrusuna senin deyiminle ‘muhabbet’ besleyen aslanın; sevme ve acıma duygusuyla ne hale gelebileceÄŸini kestirebiliyorum. Sevmek duygusu doÄŸanın dengesini allak bullak eder. Kuru kalabalıkları artırır.- Ben buna katılmayacağım. Sevmek duygusu motive edici bir ÅŸey. Pozitif ÅŸeylerle kendini daha rahat daha mayi hissediyorsun. Sevmek insanı yükselten bir duygu. Haset, kıskançlık, cimrilik insanın kiÅŸisel geliÅŸimine darbe vurur. Enerjini iÅŸine verirsen, ÅŸu mu zengin oldu, bu mu şöyle oldu takmazsın... Abi bunun sonu yok ki...Anladığım kadarıyla pozisyon yapıp cebi doldurmaya baÅŸlayınca kaybedecek ÅŸeyler artıyor. Bunları etrafın sevgi ve dostluÄŸuyla sürekli kılma endiÅŸesi beliriyor. Benim kaybedecek bir ÅŸeyim yok ki? Neden sevgi gibi sınırlayıcı bir hikayenin peÅŸinden gideyim.- Biz baÅŸarılı insanlar, senin gibi insanların karşısında vakit kaybetmek istemiyoruz. Senin gibi baÅŸarısız ve bitmiÅŸ adamların vakti bol olduÄŸu için istediÄŸini yap. Biz yürüyoruz kardeÅŸim. Sen istediÄŸin kadar haset et.Â