Artiz Mektebi açılıyor

Güncelleme Tarihi:

Artiz Mektebi açılıyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2011 07:00

Kanal D’nin merakla beklenen yeni yarışma programı “Artiz Mektebi”, bu akşam başlıyor. Moderatörlüğünü Osmantan Erkır’ın üstlendiği yarışmanın jüri koltuğunda Müjde Ar, Nurgül Yeşilçay ve Sinan Çetin oturuyor.

Haberin Devamı

“Artiz Mektebi”, nasıl bir program?                        

Nurgül Yeşilçay: “Artiz Mektebi”, sinemaya, televizyona, tiyatroya, hatta müzikallere oyuncu yetiştirmeyi amaçlayan bir program. O yüzden seçmelerde de aday dans edebiliyor mu, şarkı söyleyebiliyor mu, vücudunu iyi kullanıyor mu, ona bakıldı. Birtakım sorular sorarak doğaçlama yeteneklerinin olup olmadığına da baktık. Türk sineması son dönemde çok gelişti. Çok da fazla dizi çekiliyor. Ama bunu karşılayacak altyapı yok. İşte “Artiz Mektebi” de bu altyapıyı oluşturmak amacıyla yapılan bir program.

Osmantan Erkır: Bu, bizim 2003 yılında düşündüğümüz bir projeydi. İlk etapta “Müzikal Star” adını düşünmüştük. “Artiz Mektebi”, dans edebilen ve şarkı söyleyebilen oyuncular aradığımız bir yarışma programı. Bir başka yönü de formatının orijinal olması, yani yerli malı yurdun malı.
      
Jüride Nurgül Yeşilçay, Sinan Çetin ve Müjde Ar var. Bu üç isim nasıl bir araya geldi?

Osmantan Erkır: Böyle bir işin jürisi olabilecek zaten çok az kişi var. Jürideki kişilerin, öğrencilerin idolü olabilmeleri gerekiyordu. Nurgül Yeşilçay, yurtiçinde ve yurtdışında yaptığı işlerle başarısını ortaya koymuş bir oyuncu. Sinan Çetin, oyuncu olmayanı bile oynatan bir yönetmen. Müjde Ar da zaten bir duayen. O yüzden en doğru isimleri bir araya getirdiğimizi düşünüyorum ve bu yüzden çok mutluyum.

BEN CANLI YAYIN İÇİN TEHLİKELİYİM   

Nurgül Hanım, bu programdan teklif geldiğinde hiç tereddüt etmeden ‘evet’ mi dediniz? 

N.Y: Aslında tereddüt ettim. Çünkü benim hiç canlı yayın tecrübem yok. Yapıp yapamayacağım konusunda tereddütlerim oldu. Ben Müjde Ar’ı çok seviyorum.
Hatta benim manevi annemdir diyebilirim. O çok güzel konuşur, espriyi nerede patlatacağını, lafı nerede başlatıp nerede sonlandıracağını iyi bilir. Ama ben kendi adıma çok iyi konuşabildiğimi söyleyemem. Aklıma ilk geleni söyleyebilirim çoğu zaman. Bu da canlı yayın için bir tehlike. Bu konu üzerinde konuştuk ama yapacak bir şey yok. Neler olacağını hep beraber göreceğiz.

O zaman şimdiden ilginç gelişmelere hazırlıklı olalım...       

N.Y: Bomba açıklamalarım olacak! (Gülüyor) Jüri üyeleri arasında programla ilgili toplantılar yapıyoruz, “aman ağzımızdan bir şey kaçırmayalım” diye.
Bu anlamda en riskli kişi kim peki? Bana Müjde Ar gibi geldi...    

O.E: En risksizi Müjde Ar diyebiliriz.

En risklisi Nurgül Yeşilçay mı yani?

N.Y: Sen bir de Sinan Çetin’i gör! (Gülüyor)

İNŞALLAH BU PROGRAMDAN YENİ BEREN SAATLER ÇIKAR

Nurgül Hanım, siz Osmantan Bey’in dediği gibi öğrencilere idol olmak gibi bir sorumluluk taşıyor musunuz?

N.Y: Hayır, hiç öyle bir ağırlık hissetmiyorum. Ben oraya bilgi satmaya gitmiyorum. Zaten bilgi satamayan bir insanım, bunu belki ilerleyen yaşlarda yapabilirim. O an yaptıkları bir şeyle ilgili bir anım falan aklıma gelirse, ancak o zaman araya girebilirim. Yoksa ben öyle çok yüksekte olan bir insan değilim. O yüzden çocuklara “Öyle yapma, böyle yap” diyemem. Sadece beğendiklerimi ya da beğenmediklerimi söyleyebilirim, onları teşvik edebilirim, onlarla birlikte çok eğlenebilirim.

Bu tarz yarışmalarda jüri üyelerinde bir ‘iyi polis-kötü polis’ durumu olur. Sizde de böyle bir durum söz konusu olur mu?

O.E: Şunu samimiyetle söyleyebilirim; biz bir rol dağılımı yapmıyoruz. Sadece jüri üyelerimizden gerçekten inandıkları şeyi söyleyip yorum yapmalarını istiyoruz. Bu programda iyi polis-kötü polis yok. Burada amaç doğru mesajların verilmesi.

Bu tarz yarışmalardan çıkıp da çok başarılı olan isimler var. Beren Saat ve Engin Akyürek bu isimlerden ikisi. Siz nasıl buluyorsunuz onları?

N.Y: Çok başarılılar. Engin Akyürek’i çok takip edemedim ama Beren Saat’in çok akıllı ilerlediğini söyleyebilirim. Kendini geliştirecek projelere evet diyor. İnşallah bizim programımızdan da yeni Beren Saat’ler çıkar.

İKİNCİ UYARIYI ALAN YARIŞMADAN ELENECEK

Programın eğitmen kadrosunda kimler var?

O.E: Müzikal denince akla ilk gelen isim; Haldun Dormen var. Diğer eğitmenlerimiz de kendi alanlarında başarılı olan isimler; Levent Ülek, Pelinsu Pir, Uğur Demirpehlivan, Engin Hepileri, Suat Sungur, Nur Sonbahar, Süheyla Yengi.

Elemeler nasıl olacak?

O.E: Normalde gecenin en düşük puanını alan elenir ama biz en düşük puan alan kız ve erkeğe uyarı vereceğiz. İkinci uyarıyı alan kişiler yarışmadan elenecek. Biz yine de elememek için elimizden geleni yapacağız, çünkü önemli olan yarışmacıların burada eğitim almalarını sağlamak.

Haberin Devamı

Sinan Çetin: Sadece güzellik yeterli

Sinan Bey, siz elemelerde seçim yaparken nelere dikkat ettiniz?

- Adayın sahne sempatisi var mı, ona dikkat ettim. Bir insan sahneye çıktığında kendisine bakma isteği uyandırıyorsa, sahne sempatisi var demektir. Bazı insanlara bakmak bile istemezsiniz, kafanızı çevirirsiniz. O “sahne ışığı” dedikleri, insanların enerjisinde gizli. Biz de enerjisi parlak olanları seçtik.

Başka nelere dikkat ettiniz?

- Samimiyete... Bir de ben tiyatroyu sevmiyorum, tiyatro gibi oynayanlardan hiç hoşlanmıyorum. Ses tonuna bir ahenk veren, o pozör oyunculardan tiksindiğim için, adaylarda da bunların olup olmadığına dikkat ettim.

Daha önce jüri üyeliği yapmış mıydınız?

- Galiba yapmadım. Bazı jürilere katılmıştım da böyle bir programda ilk kez görev alıyorum. Osmantan o kadar güzel sundu ki bize bu projeyi, reddetmek imkansızdı. Aslında çok da hevesli değildim ama üstüme düşen görevi yaparım. Bir de Nurgül ve Müjde’ye güveniyorum.

Canlı yayınla seyirci karşısına çıkacaksınız...

- Bu çok tehlikeli bir şey aslında, Allah yardım etsin.

Sizin için mi, yoksa yarışmacılar için mi?

- Benim adıma. Ben bir sinirlendiğim zaman kendime hakim olamıyorum.

Yarışmacıları sert şekilde eleştirmek, son dönemde moda. Sizde de olacak mı bu tarz eleştiriler?

- Eleştirilerin yapıldığı dönemi elemelerde geçirdiler zaten. Buraya gelen çocuklar, çok tatlı çocuklar. Belli bir kalitedeler. Onlar zaten bağırılacak kişiler değiller. Bağırsanız, daha iyi oynayamazlar. Ben oyuncuları severim, sevmediğimi sete sokmam. Hayatımda oyunculardan çok teknik ekibe sinirlenmişimdir ben.

Her hafta eleme yapacaksınız, bu elemelerde neye bakacaksınız?

- Yine yeteneğe ve samimiyete. Bazen sadece yetenekli olmak yetmiyor.

Bazen sadece güzel olmak yetiyor mu peki?

- O da yeterli...

Oyunculuk eğitimi alanlar boşuna mı okuyor yani?

- Boşuna okuyorlar, evet. Sadece güzel olsun, sahne ışığı varsa o kadar okumasına gerek yok. Allah’ın hediyesi bu. İnsan kendi için okur ve hayattan karşılığını kendi için alır.

Haberin Devamı

Müjde Ar: Amaç kırmak değil, eğlenmek

Müjde Hanım, siz bu programda jüri üyesi olmayı neden kabul ettiniz?

- Daha önce TRT’nin bir yarışmasında Osmantan Erkır’la çalışmıştık ve çok eğlenmiştik. İyi bir ekip olursa, çok eğlenceli oluyor bu tip işler ve o eğlence ekrana da yansıyor. Bir de normal olarak tek başına program yapmanın gerginliğini taşımıyorsunuz.

Siz tek başınıza program yaparken de pek gergin durmuyordunuz ama...

- Yansıtmıyorum ama iki-üç gün önceden hazırlanmaya başlıyorum. Konuk kim olacak, neleri konuşacağız gibi... Hem emeği çok fazla, hem de insanı geren bir şey o.

Sinan Bey ve Nurgül Hanım, size güvendiklerini söylediler. Hatta Nurgül Hanım, “Müjde Hanım lafı gediğine koyan biri” dedi...

- Bu programda amaç insanları kırmak ya da rencide etmek değil, eğlenmek. Bizim başarılarımız, başarısızlıklarımız, tecrübelerimiz o gençlere yol gösterici olacak.

Sivri dilli bir jüri değilsiniz yani...

- Ben artık eğlenmeyeceğim hiçbir şey yapmıyorum. Beni üzecek, sıkacak bir işte yer almam. Sinan’la pek çok konuda anlaşamasak da o benim 30 senedir birlikte çalıştığım bir arkadaşım. Nurgül’ü de çok seviyorum. Birlikte keyifli bir işe imza atacağız.

Eleme süreci nasıl geçti?

- Biz eleme sürecinin son aşamasında dahil olduk. Zor oldu tabii, “Acaba eğri mi yapıyorum, doğru mu” diye düşündük. Tartışa tartışa, konuşa konuşa yaptık elemeleri.

Sizin kriterleriniz neydi?

- Bir kere herkes çok heyecanlıydı. Kolay değil tabi bu jürinin karşısına çıkıp da heyecanlanmamak. Ben de olsam orada hiçbir şey yapamazdım. O nedenle heyecanlarını göz ardı ettim. Esneklikleri öncelikliydi. Danslardaki performanslarına ve vücutlarını kullanmalarına dikkat ettim.

Sizce bu tarz yarışmalar yeni nesil için bir şans mı? Sizin döneminizde olsa katılır mıydınız?

- Şans tabii ki. Ben 8 yaşında tiyatroya başladım, tırnaklarımla kazıdım ve çok uzun bir süre sonra “Aşk-ı Memnu”da kendimi oyuncu olarak gösterebildim. Benim dönemimde bu tarz yarışmalar olsaydı, ben de katılır, kendimi göstermek isterdim.
                       

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!