Artık evlenilmez

Güncelleme Tarihi:

Artık evlenilmez
Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kenan Evren'le güncel ve yakın siyasi tarihimizle ilgili konuların dışında ‘‘insancıl’’ konuları da konuştuk. Eşini erken yaşta, 12 Eylül'ün en hareketli günlerinde kaybeden Kenan Evren, o günlerde ikinci bir evliliği aklına bile getirmediğini söyledi. Bugün için ise ‘‘Artık imkansız’’ diyor. Kendisinin cimri olarak nitelenmesine karşı çıkan Evren, cimri değil, tasarruflu olduğunu, gaz lambasıyla büyüyen bir kuşaktan geldiğini belirtiyor.

Röportaj sırasında Evren Paşa bir saatlik öğle uykusu için ara verdi. Bu boşlukta onun Koruma Müdürü, can yoldaşı Mehmet Gökçe dostum bana ve Sinan'a birer bardak soğuk kola göndermese kuruyacaktık. Çünkü Evren Paşa 15.30'dan önce ağzına su bile koymuyor. Evren Paşa odasından iner inmez evlilik konusunu açtım.

TRABZON ÖZLEMİ

- İnsan gençlikte evleniyor, muayyen bir süre birbirleriyle anlaşma zamanı oluyor, nihayet anlaşıyorlar, evlilik uzun süre devam ediyor. Şimdi bu yaştan sonra birisiyle evleneceksin, nasıl anlaşacaksın onunla? Nişanlılık diye bir hayatı yapamam, hemen dedikodusu çıkar. Bu halde birdenbire evleneceksin birisiyle, ‘‘Çok iyi kadındır’’ filan diyecekler. Peki ya öyle çıkmazsa? Ben 63 yaşında dul kaldım, 12 Eylül'ün en civcivli zamanı. Seçimler yaklaşıyor, Anayasa oylaması var. Bu arada evliliği düşünmeme imkan mı vardı? Bazen evlense miydim acaba diye aklımdan geçiyor ama, iyi ki evlenmemişim diyorum. Evliliklerde kadın erkek arasındaki yaş boşuna değil. Benim de hanımla aramda altı yaş fark vardı. Kadın kendi kendine bakar, erkek öyle değil, çok zor. Bizim Mustafa Deliveli'yle bir araya geldik mi çok güleriz.

Ama yine de insanın kendini yalnız hissettiği zamanlar oluyor tabii. Eşimi erken kaybettiğimden dolayı üzülüyorum.

Evren Paşa'ya o anda güzel bir Hawaii tatili yakıştırdım nedense.

- Yahu kaç yaşındayım ben, gelecek ay 83'e gireceğim. Yener, ihtiyarladıkça insanın sadece adaleleri, sakalları sertleşir, anladın mı?... (Not: Evren Paşa sertlik konusunda bana çok özel espriler, fıkralar anlattı. Ancak kendisine olan saygım bunları yazmamı engelledi) Hawaii de burası gibi çok sıcak. Üstelik ‘‘Bu moruk utanmadan buralara gelmiş’’ diye alay mı ettireceğim kendimle? Burada hep tatildeyim ben. Ama sana bir şey söyleyeyim, bu sıcaktan sonra Trabzon'un yaylaları ne güzel olur biliyor musun? Bir de Singapur ve Hong Kong'u çok görmek isterdim. İstesem Çin'e giderken uğrardım, imkanlarım vardı ama, ben davet edilmediğim yere gitmem.

CİMRİ DEĞİLİM

Evren Paşa elinin sıkılığı da ünlüdür. Adını Ali Baransel'in koyduğu Beyaz Ev'inde yemekler öğünlük pişiyor. Fazladan gelenlere peynirli pide ısmarlanıyor.

- Ben 5 numaralı gaz lambasıyla büyüdüm. İlkokulda akşam olmadan aydınlıkta ödevlerimi bitirmeye çalışırdım. Tek odada annem, babam, ablam ağabeyim ve ben hep beraber yatıyorduk. Alaşehir'e yandıktan sonra geldiğimiz için ev yok, eski bir tekkeyi babama kiralık vermişler. Odanın içinde bir tek lamba, hepimiz onun etrafında otururduk. Böyle büyüdüğüm için dış ülkelerde kaldığım otellerde bile gündüz lüzumsuz yanan lambaları söndürtürüm. Lokantalara gittiğimde, orada da kapattırırım. Günah be canım!.. Burada da öyle, yatak odama çıkarken bütün elektrikleri söndürürüm. Paran mı yok diyeceksin, ondan dolayı değil, ihtiyaç yok, TEK'i mi zengin edeceğim yani? Cumhurbaşkanlığımda lojmanlara sıcak suyu haftada üç gün verdirttim, öyle yağma yok. Yener bey, sen Cumhurbaşkanı olduğun zaman kaloriferleri de, elektrikleri de istediğin gibi yaktırırsın.

HİÇ AŞIK OLMADIM

Hepimize günün yorgunluğu çöktü akşamın şu vaktinde. ‘‘Kenan Evren'ler de aşkı bilir mi, aşık olur mu?’’ diye sorup uykularımıza dalsak.

- Aşk, öyle içten gelen tatlı bir duygudur. Yener, ben hayatımda hiç aşık olamadım. Zaten ben gençliğimi de hiç yaşayamadım ki. Tam Topçu Okulu'ndan mezun olurken 2. Cihan Savaşı başladı, altı ay önce haydi kıtalara... Senelerce Trakya'da çadırlarda, o şehirden o köye koşuşturduk. Değil aşık olmak, aylarca kadın yüzü görmedik yahu.

‘‘Netekim’’e takılanlar

Yazı yazarken ‘‘nitekim’’ yazacağıma ‘‘netekim’’ yazmışım. İnsan konuşurken netekim'i daha kolay söylüyor. Ne olmuş yani böyle demişsem? Erzurumlunun, Adanalının şiveleri aynı mıdır? ‘‘Geleyrum’’ der, ona bir şey demiyor da benim ‘‘netekim’’e takılıyorlar. Bunlar benim karşımda olanların benden intikam alma arayışları. Taklidimi yapanlara kızmıyorum, ama beceremiyorlar ki!.. Levent Kırca yaptı birkaç defa. Hızlı hızlı konuşturdu beni. Ben o kadar hızlı konuşmam. Ses tonumu da yapamıyor. Karşılaşsam söyleyeceğim ona, ‘‘Yahu başkalarını iyi yapıyorsun, benim taklidimi beceremiyorsun’’ diyeceğim.

EVET, HAYIR...

Evren Paşa, hafif erotizm ve humor kokan bu şiiri çok sevdiğini söylüyor.

Güzel kız hasretinle yansın mı gönlüm?

EVET

Göğsünde yatayım mı, yok tahammülüm?

HAYIR

İster misin dizinde hep yalvarayım?

EVET

Bir kerecik o ince beli sarayım?

HAYIR

Kayalarda gezelim mi beraber kolkola?

EVET

Sapar mısın bir parça şu tenha yola?

HAYIR

Benimle sinemaya gidecek misin?

EVET

Karanlıkta bir buse verecek misin?

HAYIR

Aşkını çekeyim mi daima kalben?

EVET

Dudağıma değsin mi boynundaki ben?

HAYIR

Beni de bir gün unutur musun?

EVET

Bari şimdi derdimi avunur musun?

HAYIR

Ne de güzel göğsünün olgun turuncu?

EVET

Dudağıma değsin mi bir lahza ucu?

HAYIR

Gerdanlık ister misin beyaz boynuna?

EVET

O zaman gireyim mi sıcak koynuna?

EVET

(Yazarı bilinmiyor)



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!