Ancak üç kişiden biri kendine İstanbulluyum diyor

Güncelleme Tarihi:

Ancak üç kişiden biri kendine İstanbulluyum diyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2004 00:58

İstanbul nüfusunun yarısını, son 20 yılda göç edenler oluşturuyor. Göçmenlerinin sadece yüzde 27’si geldiği yerin şehir merkezinden. Yüzde 25’i İstanbullu olmanın en belirgin özelliği sorusuna ‘Bilmiyorum’ diye yanıt veriyor. Yüzde 17’si bu kentin hiçbir şeyini sevmiyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü Sosyal Doku Projeleri kapsamında, Araştırma Planlama Koordinasyon Dairesi’nin 2003 yılında yaptığı araştırma işte bu vahim durumu gözler önüne seriyor. Şerif Mardin, İlber Ortaylı, Ümit Meriç, Fikret Sezgin, Aziz Bener, Korkut Tuna ve Osman Özsoy gibi bilim adamlarının destekleriyle yürütülen anket çalışmalarında 2 bin 490 kişi ile görüşüldü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bir yandan da yine 2003 yılında başlattığı ‘Kentim İstanbul’ adlı projesi boyunca geziler, kahvehane sohbetleri, seminerler, paneller düzenledi, sayısız afiş, kitap ve kitapçık bastırdı. Ama ilk günlerin heyecanı çabuk söndü ve önceleri hayli ses getiren projeden, şimdi akıllarda İbrahim Tatlıses’in altında ‘Ben İstanbulluyum’ yazan billboard afişleri kaldı. Zaten belediye de Kentim İstanbul Projesi’nin ihalesini bu yıl yenilemedi. Belki de projenin çıkış noktası yanlıştı, ortak özelliklere daha fazla vurgu yapılmalı, burada paylaşılanlardan yola çıkarak İstanbullu tarifi yapılmalıydı. Biz 2004 yılında İstanbullu olmanın ‘olmazsa olmazlarını’ hazırladık.

İŞTE BELEDİYENİN ANKETİ

diyenler yüzde 33

Kendini İstanbullu hissedenler yüzde 43

Kendisini İstanbul’un sahibi olarak görenler yüzde 48

Son on yılda gelenler yüzde 24

Bir önceki on yılda gelenler yüzde 29

Şehir merkezinden gelen yüzde 27

Ekonomik zorluklar nedeniyle gelen yüzde 76

Hayat tarzı değişmeyenler yüzde 29

Biraz değişenler yüzde 23

Değişenler yüzde 51

Gittiğinde İstanbul’u özlemeyenler yüzde 47

Memleketlisiyle evlenme isteği yüzde 16

Evde mahalli yemek pişirme yüzde 93

Mutfak ihtiyaçlarını memleketten karşılayan yüzde 45

En çok görüşülenler: Köylüsü, hemşerisi, akrabası yüzde 30

Tarihi turistik yerleri gezmeyenler yüzde 28

Hiçbir şeyini sevmiyorum diyenler yüzde 17

Zorunlu olarak yaşıyorum diyenler yüzde 48

İstanbullu olmak nedir bilmiyorum yüzde 25

Bu da 2004 tipi İstanbullu

AĞZININ TADINI BİLİR

‘Piyer Loti’ deyince aklına çay gelir.

En az bir kere Kanlıca’da yoğurt yemiştir.

Boğaz’daki bir kafede, bakır sahanda yumurtalı bir kahvaltıya hayır diyemez.

Zehirlenme riski bile sokakta midye dolmadan alıkoyamaz.

Öğlenleri gittiği bir esnaf lokantası mutlaka vardır.

Vapurda simit-çay keyfine bayılır.

Balık-ekmek yemeyi en lüks lokanta keyfine değişmez.

Hamburger deyince aklına bir zamanlar Taksim Meydanı’ndaki Kristal gelir.

‘Kestane kebap’ yemek için dönerciye dalmaz.

CABBAR VE CEVVALDİR

Kapalıçarşı’dan nasıl çıkacağını bilir.

Laila, Reina trafiğine girmez.

Yürümez.

Trafik sıkışınca emniyet şeridini kullanır. Polise yakalanmaz, hangi köşeden çıkacağını bilir.

Tahtakale’de kafası karışmaz, hangi caddede ne satıldığını bilir.

Gecenin bir vakti, dolmuşta son bir yolcu için beklenirken, paranın paylaşılıp beklenmeden gidilmesi organizasyonu İstanbulluya düşer.

Park etme konusunda dünyanın en yaratıcı şoförleri 34 plaka taşır.

ÇOCUKSUDUR

Boğaz Köprüsü’nden geçerken, sanki ilk kez görmüş gibi mutlaka iki yana da bakmaya çalışır.

Nisanda mimozaların, mayısta erguvanların açmasını heyecanla bekler.

Dillerini bilmediği turistlere çok rahat adres tarif eder.

‘Tükürüklere basmadan yürümece’ oyununu çok iyi oynar.

Yeni Cami önünde yem satın alıp, güvercinlere atar.

KADINSIDIR

Lavantacı kadınları tanır ve sever.

Apartmanda hiç tanımadığı, senelerdir selamlaşmadığı komşularının olması ona garip gelmez.

Sürekli gittiği bir hamam vardır.

Gece yarısı binecekse durak taksisine biner.

Çingenelerden çiçek almasını da, pazarlık yapmasını da sever.

Kaldırımın iç kısmından yürür, çantayı kapkaççıya kaptırmamak için nasıl taşıyacağını bilir.

Horhor’daki bit pazarından ufak da olsa mutlaka evine bir eşya almıştır.

ERKEKSİDİR

Trafikte diğer şoförlerle göz-kaş işareti yaparak anlaşmayı bilir.

Fortçu anısı dinlemiş ya da yaşamıştır. En azından fortçu deyince aklına Ford marka otomobil kullananlar gelmez.

Tiyatroya arkadaş grubu ile gider, sinemaya sevgilisi ile

Beyoğlu’nun sadece İstiklal Caddesi’nden ibaret olmadığını bilir.

Ankara’dan nefret eder. Ankaralıları sevmez. Katlanabileceği tek taşra kasabası İzmir’dir.

Üç büyüğün birini tutar, maçlarını kaçırmaz.

Marmara’da denize girmişliği vardır.

İstanbullu adam askerde komutan postasıdır, arazi uyumu mükemmeldir, boşlukları kolay fark eder ve iyi doldurur.

Üç film birden sinemasından nasıl çıkılır ve kalabalığa aynen nasıl monte olunur, en az bir kez kafa yormuştur.

Çöplüğüne işenmesi kavga sebebidir, ama hayatta her horoz birkaç kez kendisi de sıkışmıştır.

TAKSİLİ DE TAKSİSİZ DE YAPAMAZ

En az bir kez kısa mesafeye gittiği için taksiden indirilmiştir.

Karda kıyamette en az bir kere başkasının taksisine ‘yamantı’ (embedded) olmuştur.

Hiçbir taksici, alkollü erkek bir İstanbullu’ya gecenin bir vakti de olsa gece tarifesi açamaz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!