Almanların Noel öyküsü Buket Uzuner’den

Güncelleme Tarihi:

Almanların Noel öyküsü Buket Uzuner’den
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2007 00:00

Amerikalı yazar Paul Auster kendisinden bir Noel hikayesi yazması istendiğinde düşüncelerini şöyle dile getirir: "Noel hikayesi lafının ta kendisi bende nahoş çağrışımlar yaratıyor, aklıma ikiyüzlü, bol bulamaç, yapış yapış şeyler getiriyordu. Noel hikayelerinin en iyileri bile gerçekleşmesi arzulanan birer düş, yetişkinler için birer masaldı; elim böyle bir şey yazmaya gidecek olursa yuh olsundu bana."

Bu hislerine rağmen yazıyor tabii yine de.

Auster ve onun Noel hikayesiyle yazıya başlama nedenine geleyim. Batı’da bir dini bayram olan Noel geldiğinde gazeteler hisli, kişiye güzel duygular ve umut veren hikayeler yayımlar. O. Henry’ninkiler bu türün en güzel örnekleridir. Hani şu kocasına hediye almak için saçlarını satan genç kadına, kocasının da tarak hediye alması hikayesi gibi...

Doğal olarak Hıristiyan bayramı Noel Türkiye’de kutlanmadığından böyle bir hikaye geleneği de yok.

Ama Almanya’da yayımlanan Freitag gazetesi bu yıl yayımlayacağı Noel hikayesini bir Türk yazardan istemiş. O da hikayesini yazmış ve gazeteye teslim etmiş. Kim mi bu Türk yazar?

Buket Uzuner.

Noel Baba’nın memleketinden bir yazarın bu yılın hikayesini yazmasının ilginç olacağını düşünmüşler sanırım. Bir Türk yazarın ilk kez yazdığı Noel hikayesini merak ettim doğrusu ben de. Umarım Türkiye’de bir yerde yayımlanır da okuyabiliriz.

Yazar ajanı Barbaros Altuğ New York’a taşındı

Edebiyat çevrelerinin çok iyi bildiği bir isim Barbaros Altuğ. Pek çok yazarın ajanlığını yapar. Nedir bu yazar ajanlığı derseniz, menajerlik kurumu ile telif ajansı görevlerini birlikte yürüten kişi diye açıklayabilirim. Ayşe Kulin, Hasan Ali Toptaş gibi pek çok yazar var Barbaros Altuğ ile çalışan.

Altuğ’un geçen haftalarda New York’a yerleştiğini duydum. Yılın altı ayını New York’ta, altı ayını da Türkiye’de geçirecekmiş. Yanlış anlaşılmasın onun Türkiye’de dinciler iktidara geldi, ben de artık bu ülkede duramam gibi bir nedeni yok. Oraya yerleşmesinin asıl nedeni temsil ettiği yazarların kitaplarının film haklarını Hollywood’a pazarlamak.

Fizibilite çalışmalarını yapıp olumlu bir sonuç almış olmalı ki böyle bir maceraya atıldı. Film hakları konusunda olumlu sonuçlar aldığı isimlerin başında M. Murat Somer’in Hop Çiki Ya Ya polisiyeleri olmuş. Duyduğuma göre serinin film haklarının satışı için yapılan pazarlıklarda bir hayli yol alınmış.

Somer’in travesti dedektifinin maceraları yakın zamanda yüksek bütçeli bir Hollywood yapımıyla karşımıza çıkarsa şaşırmayın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!