6 ay süresi kalanla 3 yıllık anlaşma olur mu?

Güncelleme Tarihi:

6 ay süresi kalanla 3 yıllık anlaşma olur mu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2004 00:00

THY halka açılmaya doğru ilerliyor, şirket içindeki yönetim sorunları bitmiyor.Hükümet, THY’ye önce Abdurrahman Gündoğdu’yu hem genel müdür, hem de yönetim kurulu başkanı olarak atamıştı. Ancak Gündoğdu’nun karar almadaki ‘kararsızlığı’ şirketin çalışma hızını etkilemeye başlayınca, Başbakan duruma el koydu ve yönetim kurulu başkanlığı görevini Abdurrahman Gündoğdu’dan aldı. Şimdi ciddi bir ‘iki başlılık’ dönemi yaşanıyor. Örnek mi? Geçtiğimiz günlerde uçaklarda çocuklara dağıtılan oyuncaklar için bir ihale yapıldı. Ancak ihale yapılmasına rağmen sonuçlanamadı. Çünkü yönetim kurulu başkanı, ‘Bana sormadan yaptınız’ diyerek imza atmıyor. Bu yetmezmiş gibi, yönetim kurulu üyeleri de kendi başlarına hareket etmeye başladılar.Hatırlayacaksınız, Başbakan, VIP’lerin yolgeçen hanına dönmesini engellemek için CIP salonlarının geliştirilmesini istemişti. Yönetim kurulu üyelerinden Hamdi Topaç, THY’nin CIP hizmetleri için Atatürk Havalimanı’nın işletmecisi TAV ile görüştü.Varılan uzlaşmaya göre, THY’nin CIP müşterilerine hizmeti TAV verecekti. Bu hizmet karşılığında THY, TAV’a yolcu başına 10 milyon lira ödeyecekti. Bu iş için 3 yıllık anlaşma hazırlandı. Tam imzalanacaktı ki, haklı olarak genel müdürlükten döndü. Genel müdür, ‘TAV’ın DHMİ ile sözleşmesi 6 ay sonra bitiyor. Havalimanını kimin işleteceği belli değil. 6 ay sonra sözleşmesi biten şirketle nasıl olur 3 yıllık sözleşme imzalarız’ diye yerinde bir soru sordu. Genel müdür, 10 milyon liralık kişi başı hizmet ücretine de ‘Neden 10 milyon?’ diyerek karşı çıktı. Anlayacağınız, THY’de işler giderek arapsaçına dönüyor. İnşallah birileri eline tarağı alır.İstanbul’a yeterli Antalya’ya yetersizDHMİ hiç kuşkusuz Türkiye’nin en ‘sıkıntılı’ kurumlarından biri. Büyük bütçesi, sürekli yatırımlarıyla ‘pis kokuların’ eksik olmadığı bir genel müdürlük. Size yine bir DHMİ hikáyesi. Biliyorsunuz DHMİ, geçtiğimiz aylarda birkaç yap-işlet-devret ihalesi yaptı. İzmir Havalimanı HAVAŞ-Bayındır, Antalya Havalimanı Çeçen-Çelebi ortaklıklarına verildi. Ben burada Bayındır’a ihale verilmesini eleştirince DHMİ Genel Müdürü’nden ‘anlamsız’ bir savunma geldi: ‘Bayındır hakkında ihale yasağı yoktu. Biz ne yapalım.’Oysa Bayındır’dan mağdur olan kurum DHMİ ile hálá aralarındaki davalar sürüyor. Bu yasağı koydurması gereken kurum DHMİ. Ama eski DHMİ çalışanlarının neredeyse tümü Bayındır’a geçtiği için bunu beklemek anlamsız. Neyse anlatacağım o değil. Yıllardır İstanbul Atatürk Havalimanı’nı işleten TAV, bu ihalelere ‘sokulmadı’. Sokulmama gerekçesi ise ‘yetersizlik’.Türkiye’nin en büyük havalimanını yapıp işleten grup, çok daha küçük havalimanları için ‘yetersiz’ bulundu. Ama kaderin cilvesine bakın ki, aynı ‘yetersiz’ TAV, Ankara Esenboğa Havalimanı için ‘yeterli’ bulundu ve ihaleyi aldı. Ey, devletin yetkili kişileri, siz bu işte bir ‘pis koku’ almıyor musunuz?O zaman nezlesiniz demektir. Bir doktora gidin!Radyo dinle, ülkeni tanıGEÇENLERDE Radyo D’de Muzo’nun programını dinliyorum. Gece yarısı. Bir genç bağlanmış. Üniversite sınavlarına hazırlanıyormuş. Muzo soruyor: ‘Kitap okuyor musun?’ Oğlan dertli: ‘Yok abi nerede. Çalışmaktan anamız ağlıyor. Kitap mitap okuyamıyoruz.’ Muzo ısrar ediyor: ‘Eskiden okurdun herhalde.’ Çocuk da ısrarlı: ‘Yok be abi. Hep çalışıyoruz. Kolej sınavı. Üniversite sınavı. Kitap okumaya vakit mi var.’Muzo bir daha bastırıyor: ‘En azından bir Ömer Seyfettin okumuşsundur.’Çocukta ses yok. Belli ki, Ömer Seyfettin adını ilk defa duyuyor. Muzo, ‘Yazar Ömer Seyfettin’i tanımıyor musun?’ diyor. Çocuk tanıdığını söylüyor; ama belli ki sallıyor. Muzo, ‘Yakında sizin kente gelecek. İmza günü varmış. Sen de gidip bir kitabını al ve imzalat’ diyor. Çocuk, ‘Tamam abi imzalatacağım’ diye karşılık veriyor ve kapatıyor. Sonra bir başka bağlantı. Mersin’den bir genç. O da harıl harıl üniversite sınavına hazırlanıyormuş. O günlerde Ege’de bir yere büyük bir transatlantik gelmiş. Muzo, ‘Bak İzmir’de olsaydın gider transatlantiği görürdün. Dünyanın en büyük transatlantiği’ diyor. Üniversite adayı genç anlamıyor. Muzo, ‘Transatlantik, transatlantik’ diyor. Genç: ‘Kim abi o, tanımıyorum.’ Muzo sarıyor. ‘Çok ünlü bir eğitimci. Tanısaydın sana üniversite sınavında çok yardımı olurdu’ diyor ve kapatıyor. Ve biz genç nüfusumuzla övünüyoruz.Karşılama ve uğurlamalara son verilsinBAŞBAKAN Erdoğan çok iyi işler yapıyor. Son olarak devlet kurumlarındaki ‘fotoğraf kirliliğine’ son verilmesi kararını alkışlıyorum. Çok yerinde bir karar. Devlet dairesine mi giriyorsun, fotoğraf galerisine mi belli değil.Başbakan’ın yapması gereken benzer bir iş daha var. ‘Karşılama ve uğurlama merasimlerini yasaklamak.’İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerin vali ve emniyet müdürlerinin iş güç yapması mümkün değil. Çünkü Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı’nın her gidiş gelişinde havalimanına gidip onları uğurlamak ve karşılamak zorundalar. Bu kişilerin seyahat sıklığı göz önüne alınırsa, her gün en az 3 saatleri havalimanı yolunda ve bekleme salonunda geçiyor. Üstelik, emniyet müdürü gidince şube müdürleri de peşine takılıyor, tam bir zaman ve insan ziyanlığı. Başbakan Erdoğan bir de bunu kaldırsa, çok makbule geçecek.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Bir ülkenin insanları arasındaki kültür farkı uçurumlarla ifade edilmediği zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!