Kasmadan politika

ARTIK gelenek oldu:

Pazartesi günleri "Ankara gazetecileri" politik kulis yazıları yazıyorlar.

Harika! Şahane!

Ama minik bir sorun var:

O yazıların biraz "şeker"i eksik kalıyor gibi.

Çünkü sırtlarında yumurta küfesi taşıyan Ankaralı meslektaşlarımız, olaya biraz kasarak giriyorlar.

Yani fazlasıyla diplomatik takılarak.

Oysa ellerindeki muazzam malzemeyi kasmadan, şöyle "dan" diye ortaya koysalar ne "şeker" olurdu değil mi?

Düşünün:

Ben bile şu feci asosyal halimle aşağıdaki "malzeme"yi biriktirebilmeyi başardıysam, her daim her türlü Ankara kulisinin tozunu attıran cevval meslektaşlarımız kim bilir neler çıkarırlar!

Neyse...

Lafı fazla uzatmayalım ve bir İstanbul gazetecisi olarak "uzaktan", hem de her anlamda "uzaktan" izleyerek biriktirdiğimiz notları dikkatlerinize sunalım.

Lütfen kasmadan ve de kasılmadan bir göz atıverin.

* * *

PAPERMOON
: "Biri Bizi Gözetliyor" tarzı programlardan birinin meşhur ettiği ve bugünlerde başına gelen o talihsiz olay nedeniyle ekranlarda gözyaşı döken "geçici ekran şöhreti" Hülya için magazin basınının bulduğu matrak bir lakap vardır: "Akmerkez Hülya". Magazin basınının bu harika buluşu bugünlerde "danışman" Ömer Çelik için kullanılıyormuş. Eğlenceyi siyasete alet etmekle meşhur bazı kendini bilmez tipler, Ömer Çelik’in İstanbul’un fenomen mekánı "Papermoon" ile olan tutkulu ilişkisine gönderme yapmak amacıyla "Papermoon Ömer" lakabını icat etmişler. Kendini bilmezler, "Her geldiğimizde Ömer Çelik’i burada görüyoruz. Magazin dünyasının Akmerkez Hülya’sı varsa, politik dünyamızın da Papermoon Ömer’i var" diyerek olayla kafa buluyorlarmış. Kendini bilmezlerin bu tür çekiştirmeleri karşısında Ömer Çelik’in "Ama bu benim hayatım" tarzı bir açıklama yapıp yapmayacağı merakla bekleniyor.

HÜLYA İLE DAMLA: Zeynep Damla Gürel dendiğinde aklımıza şunlar gelir: Kemal Derviş’in yakın çalışma arkadaşı, Avrupa Birliği sevdalısı, Deniz Baykal’ın gizli muhalifi, CHP içinde mutsuz bir isim. Peki Gürel’in çok ilginç bir özelliğinin daha bulunduğunu biliyor muydunuz? Hemen söyleyelim: Efendim, Zeynep Damla Gürel ile Hülya Avşar iki hakiki dostmuş. Bir tür "ahiret kardeşliği" gibi bir şey. İki isim İstanbul’da Hülya Avşar’ın konutunda bir araya gelip kaynatırmış. Ne kaynattıklarını sormayın, inanın bilmiyorum. Bu arada son bir not: Bu bilgiyi alan Gülben Ergen Erdoğan’ın AKP içindeki kadın milletvekillerinden biriyle temasa geçeceğinden adım gibi eminim.

TALİHSİZ ZAPSU: Eşinin neden olduğu "dinde reform" çabalarının ardından kendini kötü hisseden Cüneyd Zapsu, özellikle Başbakan Erdoğan nezdinde durumunu toparlamak için faaliyetlerini aksatmadan sürdürüyor. Ancak talihsizlik Zapsu’nun yakasını bırakmıyor. ABD’de "şahinler" ile bir araya gelen Zapsu, yaptığı analizlerle göz doldururken bir gafa imza atmış. ABD’lilere AKP ile yakın temasın faydalı olacağını söylerken, "Boş bırakmayın, AKP’yi siz kullanın" türünden bir değerlendirme yapan Zapsu, bu cümlesi nedeniyle Başbakan’ı kızdırmış. Böylece kaş yapılırken gözün nasıl çıkarılabileceğinin tipik bir örneği sergilenmiş. Ne diyelim? Allah kurtarsın.

SARIOĞLAN: Ecevit’in veliaht olarak atadığı DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in "sarışınsın sarısın" durumu, parti içinde sıkıntıya yol açmış. Bazı DSP’liler, "Biz ikinci Karaoğlan’ı beklerken karşımıza bu ’sarıoğlan’ çıktı. Ne yapacağız bilemiyoruz" diyorlarmış.

TARANTİNO SÜLEYMAN: AKP’nin "fotoğraf sanatçısı" milletvekillerinden Süleyman Gündüz, açtığı fotoğraf sergisiyle "sanat" alanında prim yapmanın tadına varmış olacak ki bugünlerde yeni bir "sanatsal çıkış" yapmanın peşindeymiş. Bu kez sinema sanatına el atan Gündüz, çekeceği filmle "Yeni Türk gerçekçiliği" akımını başlatmak istiyormuş. "Kill Bill" ile "Katil Doğanlar" karışımı bir film yapmak isteyen "Tarantino Süleyman", yakın çevresine "Al Pacino ile görüşmeler yapıyorum" filan diyor ve beklenti çıtasını hayli yükseltiyormuş. Hadi hayırlısı...

GÜL’ÜN SAĞLIĞI: Abdullah Gül kulağından rahatsızlandı ya... Ankara’nın elektrik yaratmaya meraklı tipleri hemen devreye girmişler. Güya Gül’ün rahatsızlığı daha ciddiymiş ve bu nedenle siyasetin geleceği başka türlü şekillenecekmiş filan. Buraya kadar önemli değil. Çünkü bu söylentinin gerçek olmadığı belli. Önemli olan şu: Kısa süreli de olsa kafaları karıştırmayı sağlayacak bu uyduruk dedikoduyu kimin yaydığı. Bu konuda bazı parmakların bir "belediye başkanı"nı işaret ettiğini söylesek bilmem o belediye başkanının kim olduğunu tahmin edebilir misiniz?
Yazarın Tüm Yazıları