Kaş göz, gerisi... Işık

‘‘KAŞ göz, gerisi söz.’’

Bakıyorum da bazı kadınlara... Özellikle başı örtülülere... Mecburen dikkat bir yerde toplandığından... Hakikaten ‘‘Kaş göz, gerisi söz’’ dedirtiyorlar insana.

Şimdi başörtüsü propagandası yapıyormuşum gibi olmasın. Zaten yapacak olsam başörtüsünün değil, burkanın propagandasını yapardım. Zira, eğer yanlış bilmiyorsam, kadının örtünmesinin nedeni karşı cinsi tahrikten kaçınmaktır. Vücut hatlarını ortaya çıkarmayan bol pardösüler falan bunun için.

Fakat ben erkek olsaydım kadının en çok gözlerinden ve dudaklarından etkilenirdim. Birçok erkek de benim durumumdadır herhalde.

Diyeceğim, ya gözlerinle dudaklarını da göstermeyeceksin, ya da artık nereni gösterirsen göster.

Yok, ben yanlış biliyorsam, başka nedenlerden örtünme gereği hasıl olduysa bir diyeceğim yok. Hem ayrıca ben bir kadınım, tahrik konusunda yanılmış olabilirim.

***

İşin politik yanına ise hiç aklım ermez. Başörtüsü simge midir, değil midir? Araştırma imkánım olmadığından bir kanaate de sahip olamadım haliyle.

Bu durumda ne bugüne kadar devletin uyguladığı politikalara karşı çıkacak halim var, ne de başörtüsüne.

‘‘O halde ne diye girdin bu konuya?’’ diyeceksiniz. Haklısınız.

Onu bilmem, bundan anlamam... Hani adam iş ilanında belirtilen, aranan vasıfların hiçbirine sahip değilmiş de gitmiş, ‘‘Bu iş için bana güvenmeyin demeye geldim’’ demiş ya... Benimki de buna benzedi. Bu başörtüsü konusunda benden bir kelime öğrenemezsiniz, haber vermiş olayım.

Zaten bu yazı da ‘‘Güzellik için kaş göz yeter mi?’’ konulu masumane bir yazı olacaktı, bakmayın kontrolümden çıktı.

Örnek olarak da son günlerin popüler iki hanımefendisini verecektim. İkisi de başörtülü olduğundan hadi başörtüsünden gireyim konuya dedim.

***

Neyse...

İki kadın...

İkisi de kapalı.

Dolayısıyla dikkatimiz yüzlerinde.

Biri güzel. İşte o ‘‘Kaş göz, gerisi söz’’ dedirtenlerden.

Öteki daha az güzel. Yani ‘‘güzel’’e kıyasla.

Ama daha az güzel olanın yüzüne bakmak daha iyi geliyor insana.

Çünkü güzelin yüzünde (hadi ‘‘olmayan’’ demeyeyim) bana görünmeyen bir şey var ötekinde.

Nur. Işık yani. Aydınlık.

Kaşa göze fark atıyor.

Esas güzellik bu galiba.

Ama maalesef o aydınlık yüzlü, ‘‘Gül’’ yüzlü kocasıyla gitmek üzere. Artık diğerini daha çok göreceğiz gazetelerde, şurada burada.

Anlamışsınızdır kim olduklarını.


MIŞ-MUŞ


İsrail'de bir kadın 58 yaşında ikiz doğurmuş.

Gecikmeyi telafi etmiş.

*

Müslüm dinleyen inek daha fazla süt veriyormuş.

Bunu duyunca, ‘‘Şimdi ben sevinecek miyim, üzülecek miyim Muhterem?’’ diye sormuştur Müslüm Baba.

*

Yoksulun evine ayda 100 gr. kırmızı et giriyormuş.

Eksik olmasınlar, gelmiş geçmiş bütün hükümetler daima vatandaşın kolesterolünü düşünmüşlerdir.
Yazarın Tüm Yazıları