Kariyer mi önemli olmalı, sevgi mi?

Merhaba ablacığım, çok düşündüm ve fikirlerinize ihtiyaç duyduğumu fark edip size yazmaya karar verdim.

Ben bir süre önce bir beyle tanıştım. Oldukça önemli bir kariyere sahipti. Ben de kamu sektöründe yönetici asistanıydım. Arkadaşlığımız ilerledi ve evlenmeye karar verdik.

Ancak şirketi onu şehir dışına gönderdi. İlk başlarda "Senin için her şeyi yaparım, gerekirse istifa ederim" diyen adam, benim istanbul’dan kesinlikle ayrılamayacağımı öğrenince çark etti. İstifa edemeyeceğini, seviyorsam benim onunla gitmem gerektiğini söyledi. Ama kamu sektörü olması nedeniyle, tayin gibi bir durumum olamazdı. Üstelik babam kesinlikle onay vermedi; ben de istifa etmeye cesaret edemedim. Aileler de orta yolu bulamadılar. Oysa sevgi yönünde hiçbir sorun yoktu aramızda. Ben ilk defa birini bu kadar çok sevmiştim.

Ama "Benimle gelemezsen, hakkını helal et" dediği anda "Helal olsun" dedim. O günden sonra da aramadı beni. Çok acı çektim. Üç defa acile kaldırıldım; panik atak teşhisi kondu. Nasıl bu kadar bağlandım, ben de anlamadım. Sonuçta eğitimli, kültürlü ayakları yere basan biriydim...

Hálá "Acaba sevgimin peşinden gitmeli miydim? Hayatımı sıfırlamalı mıydım" diye düşünüyorum. Kariyerini sevgisine tercih eden biriyle ne kadar mutlu olabilirdim, bilmiyorum. Hálá dönüşü var gibi gelse de korkularım hep yoluma çıkıyor. Bir an önce beynimde öyle ya da böyle bitirmem gerekiyor. Zaman ilacım değil çözümsüzlüğüm gibi geliyor.

RUMUZ: KÖRDÜĞÜM

Sevgili kızım, sana biraz gecikerek cevap verebiliyorum ne yazık ki, çok üzgünüm. Ancak söyleyebileceğim tek şey, nasıl sen işini bırakmayı düşünmemişsen, o da hayati önemi taşıyan bu görevi reddedemezmiş demek ki... O senin gelmeni beklemiş, sen ise onun işini, kariyerini senin için terk etmesini... Burada biraz haksızlık var gibi geldi bana...

Düşün ki insanlar kolay kolay iş bulamıyorlar. Üstelik bu adam işinde belli bir yerlere gelmiş. Demek o da senin gibi istifa etmeyi göze alamamış. Eğer onu gerçekten sevmiş olsaydın, peşinden giderdin. Sanırım ailen de evlenip uzaklara gitmene pek sıcak bakmamış. Ama şöyle bir düşün; eğer işini bırakmış olsaydı, iş bulamasaydı ya da işinde şu andaki düzeyine ulaşamasaydı, önce sen ve ailen onu küçümsemeyecek miydiniz? Onu beceriksizlikle suçlamayacak mıydınız? Sen çalışıp para kazanırken, o işsiz güçsüz gezseydi, o da kendine olan saygısını yitirmez miydi?

Evet belki onu çok sevmişsin, ama hayatında ciddi bir değişiklik yapacak kadar değilmiş bu sevgi. Onu suçlamadan önce, bir de bu yönden düşünmelisin bence... Eminim o da senin için aynı şeyleri düşünmüş ve senin kadar üzülmüştür.

Bakire olmadığımı bilse beni öldürür

Ablacığım, ben bir ara nişanlıydım ve nişanlımla beraber oldum. Ama bu andan itibaren çok değişti, beni aldattı, dövdü... Zannetti ki beraber oldum diye her şeye katlanacağım. Oysa ben dayanamadım, ayrıldım.

Şimdi ise başkası var hayatımda, ama kız olduğumu sanıyor. Bana "Nişanlınla aranızda bir şey oldu mu" diye sordu. "Hayır, asla" dedim. Ailesi doğulu, üstelik bir aşirete bağlıymışlar. Bu konu onlar için çok önemliymiş. Aradan aylar geçti; şimdi evlenmek istiyoruz. Ama aklıma bu kızlık meselesi gelince ne yapacağımı bilemiyorum.

Diktirmeyi düşünüyorum ama anlaşılır diye de korkuyorum. Ondan ayrılmak da istemiyorum. Kız olmadığımı anlarsa öldürür beni abla. Ne yapmalıyım?

Ayrılamam da çünkü birbirimizi çok seviyoruz. Anlatmak istesem de anlatamam; ya ayrılır ya öldürür beni. "Benim için çok önemli" diyor. Yardım et ne olur.

RUMUZ: ÇARESİZİM

Kızım sen bu adamı tanıdığında, aşirete bağlı, bu konuda son derece katı biri olduğunu bilmiyor muydun? Adam sana ilk başta hemen sormuş, bu konuya çok önem verdiğini belli etmiş.

Belki başka bir erkek, nişanlının "nasıl olsa artık benim oldu, ona ne yapsam katlanır" havasına girip de seni daha evlenmeden dövdüğünü, başkalarıyla aldattığını, bu durumda senin de en doğrusunu yapıp ondan ayrıldığını düşünerek, bu durumu makul karşılayabilirdi. Ama anlattığın bu genç, bunu yapabilecek gibi görünmüyor. Üstelik sen ona ta başından yalan söylediğin için bu daha da zorlaşıyor bana kalırsa.

Bekaret durumunu bir kenara bırak, böyle bir aileye gelin gidersen, bu zihniyetteki insanlarla mutlu olabileceğine inanıyor musun? Yoksa her an bir töre cinayetine kurban gitmeye mi hazırlanıyorsun? Bırak kızım bu aşk, sevda masallarını... İnsan can derdine düştü mü, ortada ne aşk kalır ne de sevgi!

Yurtdışındaki vatandaşlarımızın konusu

Sevgili Güzin Abla, ben İstanbul’da serbest avukatlık yapıyorum. Geçenlerde yurtdışında boşanan vatandaşlarımızla ilgili bir yazınızda dikkatimi çeken yanlış bilgilendirme nedeniyle size yazmak zorunda hissettim kendimi...

Yurtdışındaki vatandaşlarımız, yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma kararını, Türkiye’de ancak tanıma veya tenfiz davası açıp bu hususta karar alındıktan sonra nüfus kütüğüne işletebilirler. Aslında yurtdışında verilen her tür karar, tanıma ve tenfiz davası olmadan Türkiye’de uygulanamaz. Ayrıca bu davaların açılabilmesi ve Türkiye’de uygulanabilmesi için mahkeme kararının ait olduğu ülke ile Türkiye arasında bu konuda bir anlaşma yapılmış olması veya en azından mütekabiliyet esasının geçerli olması gereklidir.

Ancak maalesef bu husus bilinmemekte ve genellikle boşanan vatandaşımız yeniden evlenmeye karar verdiğinde ciddi bir problem olarak karşısına çıkmaktadır. Çünkü bu dava Türkiye’de açıldığında karşı tarafa bu davanın tebliği gerekmekte ve karşı taraf yurtdışında yaşıyorsa, davanın tebliği konsolosluk tarafından yapılmakta, bu işlem de en az altı ay sürmektedir. Karşı tarafın adresi belli değilse daha da uzamaktadır. Sizin vasıtanızla, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı bu konuda bilgilendirmek istedim.

Av. A. Hülya Haydari
Yazarın Tüm Yazıları