Kargaşanın böylesi

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Türkiye giderek hukuksuzluk ve kargaşanın tam göbeğine düşüyor. Büyük bir kargaşa yaşıyoruz. Hukuk sadece güçlüler ve haksızlar için var. Bileğiniz güçlüyse, arkanızı bir yerlere dayamışsanız, hukuk size geçmez!

Olup biteni gördükçe şaşırıyoruz.

Mesut Yılmaz hükümeti de, aynen Refahyol ve daha öncekiler gibi, kargaşa ve kuralsızlığı seyretmekle yetiniyor!

Siyaset kirlenmiş, bunun doğal sonucu olarak toplum kirlenmeye başlamış. Her alanda kaba kuvvet egemen.

Adamlar hazine arazisi üzerine gecekondu yapmışlar. Gecekondu ticareti büyük para bırakıyor. Güvenlik güçleri gecekonduları yıkmaya gittiğinde taşlı sopalı saldırılar yaşanıyor. Haber kıtlığı çeken televizyon kanalları, bunları aynı gece ballandıra ballandıra sunuyor.

Adliye binaları bir hesaplaşma alanına dönüşmüş. Gün geçmiyor ki adliyelerde kan dökülmesin, mahkemeden çıkan taraflar birbiriyle silahlı sopalı çatışmaya girmesin.

* * *

Futbol diyoruz, maç diyoruz!.. Ve Türkiye'nin hukuk sistemi, bazı takımların maçlarını hangi televizyon kanalının vereceğini ortaya koyamıyor.

Vatandaş şaşkın. İki taraf birbirinden tamamen farklı şeyler söyleyip kafalarımızı karıştırıyor. Kim haklı, kim haksız?

Bilemiyoruz.

Van'da Başbakan'ın da izlediği bir maç oynanıyor, olaylar çıkıyor. Sahanın ortasında insanlar birbirine giriyor. Olayları yatıştırmakla görevli Van Valisi, aynı zamanda Vanspor Başkanı.

Devletin valisi, valiliğini bir yana bırakıp futbol takımının başkanı şapkasıyla konuşmaya başlıyor. Böyle şey olur mu?

* * *

Şişli Belediye Başkanı iken istifa eden Gülay Aslıtürk olayına bugüne kadar hiç girmedim... Çünkü medyamız hadiseye genelde magazin açısından bakıyordu.

Dün, bu hanımın yeni kocasının Fransa'daki evinin resimlerini gazetelerde gördüm. Bu bir ev değil, malikâne! Malikâne değil, saray!

Şahıs diyor ki: ‘‘Ben arsa spekülasyonu yaparım...’’

Şimdi kafam oluştu. Bu şahsın Gülay Hanım'la iş ilişkilerini, kapattığı arsaları ve elde ettiği bu inanılmaz servetin hesabını, ödediği ve ödemediği vergilerin hesabını hangi Maliye Bakanlığı, hangi yargı soracak?

Bu serveti hangi spekülasyonla edindi? Kaç para vergi ödedi?

Hiç kuşkum yok, devlet bu konuların üzerine bundan sonra da gitmeyecektir.

* * *

Milletvekili dokunulmazlığına kısıtlama getirilmesi bugün Meclis'te görüşülecek. Bu konudaki Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi için 367 oy alması gerekiyor. Bunun sağlanacağını sanmıyorum.

Örneğin Refah Partisi buna karşı çıkıyor.

Zaten yetersiz olan bu yeni düzenleme rüşvet, irtikap, yolsuzluk, sahtecilik gibi suçlar işleyen milletvekillerinin otomatik olarak yargılanmasını öngörüyor.

Evet, Refah Partisi buna niçin karşı çıkıyor?

Bunun neresi Müslümanlıkla bağdaşıyor?

* * *

Burada bir başka gerçeği de dile getirmek istiyorum. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın oğlu, babasına tahsis edilen Meclis lojmanında ailesiyle birlikte oturuyor.

Meclis lojman yönetmeliğindeki hükümleri bilmiyorum. Belki buna olanak sağlayan bir madde vardır.

Ama Baykal'ın bu yaptığı kurallara uygun olsa bile, vicdanlara uygun mudur?

Topluma örnek olması gereken kimseler bunu yaparsa, eline fırsat geçiren başkaları ne yapmaz!

* * *

Vatandaş, devletin kurumlarına ve özellikle siyasetçilere olan güvenini yitirmiş. Yargı erki tıkanmış. Yargı bağımsız değil.

Yargıç ve savcıların bütün atama, terfi, ceza ve sicil işlerine bakan Kurul'un başkanı Adalet Bakanı, doğal başkanı ise Müsteşar olursa, işin varacağı nokta işte budur.

Hükümetler geliyor, hükümetler geçiyor ve hiçbiri ‘‘Yargıyı bağımsız kılmak için gereken yasal düzenlemeyi yapalım’’ diyemiyor... Çünkü bu durum her hükümetin işine geliyor.

Meclis tıkalı. Belki yüzde 10 kapasite ile çalışıyor.

Milletvekillerinin çoğu kendi parasal çıkarlarının peşinde. Pek çoğunun kafasında temel soru şu:

‘‘Ben bir dönem daha seçilmeyi nasıl garanti ederim?..’’

Bunun yolu ise genel başkanın emir kulu olmaktan geçiyor... Çünkü bizim ‘‘demokraside’’ seçim listelerini genel başkanlar hazırlıyor!

Meclis tıkanmış, yargı tıkanmış, hükümet tıkanmış. Bürokrasi doğru dürüst çalışmıyor. İşte bu ortamda din tüccarları devreye giriyor.

Biz neden bu durumlara düştük?

* * *

Çünkü ülkeyi yönetenlerin çoğu aciz ve sorumsuz! Türkiye bu kadrolardan arınmadıkça, hep aynı rezalete tanık olacağız. Her şey yapanın yanına kâr kalacak, hiç kimseden hesap sorulmayacak.

Güçlü güçsüzü, haksız haklıyı sömürmeye devam edecek. Devletin ve milletin olanakları, yandaşların ve siyasetçilerin ceplerine hortumlanacak.

Kargaşa ve kuralsızlık sürüp gidecek.

Yazarın Tüm Yazıları