Karen Fogg rezaleti

EVET, Karen Fogg olayı Türkiye için gerçek bir rezalete dönüştü. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir ülke, böyle bir diplomatı içinde barındırmaz...

Ve ayrıca, dünyanın hiçbir ülkesi veya kuruluşu, bulunduğu ülkede kendisini temsil eden ve adı bunca rezalete karışan diplomatını orada tutmaz. Geri çeker.

Ankara'da AB Temsilcisi, -yani büyükelçi- olarak görev yapan bu hanımı geri çektirmeyi biz başaramadık. Yıllardan beri Türkiye'de bir kapitülasyon komiseri gibi davranıyor, Türkiye'yi aşağılıyor, pek çok skandala neden oluyor.

Biz ise bu yaptıklarını, bu aşağılamaları sineye çekiyoruz. Ne uğruna?

Bizi aday ülke yapacaklar ya, AB'yi kızdırmamak, bir sorun yaratmamak uğruna!

* * *

Son olarak bu hanımın Kıbrıs konusundaki ‘‘görüşleri’’ kamuoyuna yansıdı. Bazısı yabancı olan tanıkların önünde söylediği sözler son derece ilginç. Türkiye'de Mehmet Ali Birand gibi bazı gazetecileri, Kıbrıs'ta ise bazı liboşları yönlendirdiğini söylüyor ve özetle şöyle diyor:

‘‘Kıbrıs'a gidenlere (yabancılara) kimlerle konuştukları takdirde doğru bilgi alacaklarını söylüyorum. Kuzey Kıbrıs'ta baskı var. Kıbrıslı Türkler Türkiye'yi istemiyor. Bunun için mücadele etmeleri gerekiyor. Bağımsızlıkları için, Türkiye'den kurtulmak için gerekirse yollara dökülmeliler. Israrla gösteri yaparak Türkiye'den bağımsızlıklarını istemeliler.’’

Bu sözleri İstanbul'da söylüyor. Bir diplomatın, bulunduğu ülkeyle ilgili olarak böyle konuşması mümkün değildir. Her şeyden önce ‘‘diplomatlık kurallarına’’ aykırıdır.

Başka bir ülke olsaydı, Karen Fogg'u çoktan istenmeyen kişi ilan eder, AB'ye ısrarla başvurup geri çekilmesini ister, gerekiyorsa kulağından tuttuğu gibi sınır dışına koyardı.

Biz ise aciz durumdayız. Hanımefendi bol kepçe konuşuyor, söylenmeyecek şeyleri söylüyor, ismi birçok skandala karışıyor ve biz izlemekle yetiniyoruz.

Aman aman, AB ile sorun yaratmayalım! Hikáye bu kadar basit!

* * *

Bu hanımın Türkiye'de bazı gazetecilerle yaptığı vıcık vıcık yazışmalar ortaya döküldü. ‘‘Sevgilim, darling, tatlım, bu gece eğlenelim mi, Kör Agop meyhanesine gidelim mi, makbuzunu gönder de sana para verelim’’ muhabbetleri!

Son olarak Doğu Perinçek'in bir kitabı çıktı.

‘‘Karen Fogg'un E-Postalları’’ (Kaynak Yayınları).

Bu kitabı okuyun, rezaletin önemli bir bölümünü bir kez daha ve belgelerle görün.

Perinçek, bu olayı ‘‘şebeke’’ olarak tanımlıyor ki, haklıdır.

* * *

Bugün ‘‘Avrupa Günü’’ imiş. Kutlamalar yapılacak, törenler düzenlenecek, nutuklar atılacak.

Neyi kutlayacağız? Türkiye'yi bir sömürge olarak gören AB'yi mi? Türkiye'de bir sömürge valisi gibi görev yapan Karen Fogg'un büyük başarılarını mı? Bu hanımla vıcık vıcık bireysel ilişkilere giren bizim anlı şanlı, dönek, paragöz ve çıkarcı gazetecileri mi?

Bu hanımın yaptıklarına göz yuman T.C. Dışişleri Bakanlığı'nı mı?

Onu Türkiye'de tutmakta ısrar eden, bize sömürge muamelesi yapmaya kalkışan AB'yi mi, kimi?

Açık söyleyeyim, ben olayda Karen Fogg'la birlikte, temsilcisi olduğu AB'yi suçluyorum... Çünkü hiçbir diplomat, bulunduğu ülkede böylesine rezilliklere kendiliğinden karışamaz. Eğer karışıyor ve hakkında AB tarafından hiçbir işlem yapılmıyorsa, demek ki o doğrultuda direktif almıştır ve kendisine verilen emirleri aynen uygulamaktadır.

Bu da onlardan çok, bu duruma göz yuman bizim ayıbımızdır. Bizim utanmamız gereken bir olaydır.


KARAYOLLARI’NIN FERYADI


Dün konuştuğum Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit yakınıyordu:

‘‘IMF'nin istemi doğrultusunda bizim bölge müdürlüklerimizi de kapama kararı alındı. Son derece yanlış bir karardır. Merkez ve taşradan oluşan bütüncül yapımız mutlaka korunmalıdır. Aksi takdirde hizmetler aksayacak. Bizim yapımız DSİ ve Köy Hizmetleri gibi değil. Bölgeler kapatılırsa, hizmetlerimizi şubeler eliyle yürütemeyiz ve karayolu hizmet standartları zorunlu olarak düşer. Kaldı ki, böyle bir işlem sonucunda, Türkiye her yıl 650 trilyon parasal kayba uğrayacak. Bu kararname mutlaka yeniden düzenlenmelidir.’’

İşin gerçeğini ben elbette bilemem. Ama bir genel müdür böylesine ve ismini ortaya koyarak yakınıyorsa, konunun gerek kendi içimizde, gerekse yakında Türkiye'ye gelecek IMF heyetiyle yeniden değerlendirilmesi gerekir.
Yazarın Tüm Yazıları