Karar verse de bilsek...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Anlaşılan DSP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit de dün sabah gazeteleri okuyunca aynen bizim düşündüğümüz gibi düşünmüş...

Gerçekten bir gazetede, Hükümet ortağı ve Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk dostumuzun yaklaşık on gün evvel, kendi onayı ile alınan kararı unutup:

‘‘Ekim ayında, seçimin yenilenme kararına dokunmadan, Meclis'ten seçimin tarihini erteleyen bir seçim kararı çıkaralım. Nisan ayında yerel seçimler yapılır, 3-4 ay sonra genel seçimlere gidilir!’’ dediğini okuyunca biz de içimizden koccaman bir ‘‘Fesüphanallah!’’ (Arapça bir şaşkınlık ifadesidir) çektik.

Dediğimiz gibi Sayın Ecevit de benzeri bir şaşkınlık duymuş olmalı. Nitekim dün düzenlediği basın toplantısında bu konuyu anımsatan gazetecilere:

‘‘(....) Meclis'in (seçimlerin 17 Nisan 1999 tarihinde yapılacağına ilişkin) kararının üzerinden 1 hafta geçtikten sonra değişik görüşlerin ortaya atılmasının mantığını anlayamıyorum’’ demiş.

Gerçi Sayın Cindoruk'u uzun yıllar öncesinden beri tanıyorsanız burada fazla hayret edecek bir husus göremeyebilirsiniz.

Tabii bizim gibi hem kendisini uzun yıllardır tanıyan hem de arada bir, ‘‘Artık oturdu galiba’’ diye düşünmeyi tercih edenlerden değilseniz.

Gerçekten Sayın Cindoruk, bazı avukatların, ‘‘Aldığın her davanın gereğini söyleyeceksin. Bir önceki davada tam aksini savunmuş olsan da o sözler o dava dosyasıyla birlikte adliyenin arşivine kaldırıldı’’ anlamına gelen anlayışını benimsiyormuş gibi politika yapmaktan artık vaz geçmelidir. Çünkü politikada hiçbir söz, arşive kaldırılmamaktadır.

Çok eskilere gitmeyeceğiz. Yani Sevgili Cindoruk'un 1960 öncesinin politik ortamında sergilediği çelişkilere filan uzanmayacağız.

Bir yandan ateşli -ve gerçekten inanmış- bir ‘‘laik sistem’’ savunucusu iken buna tam ters düşen beyanlarını ve tutumlarını da ortaya getirmek niyetinde değiliz. Ama sırf şu son bir yıl içinde hem söyledikleri hem de yaptıkları arasında o kadar çok sayıda çelişkiye tanık olduk ki, saymakla bitecek gibi değil.

Sadece son sözleriyle bağlantılı örneği, biraz daha ayrıntılandıralım:

Cindoruk 28 Nisan 1998 tarihli gazetelere göre, Başbakan Mesut Yılmaz ile CHP lideri Deniz Baykal'ın 23 Nisan 1998 günü vardıkları -temmuz sonunda Cindoruk'un da onayıyla yürürlüğe konan- mutabakatı eleştiriyordu.

Aynı Cindoruk 26 Haziran 1998 tarihli gazetelere göre de, Yılmaz-Baykal protokolü bozulmazsa hükümete olan desteğimizi çekeriz'' dedi. Ama ardından Koalisyonun öteki ortaklarıyla bu meseleyi uzun uzun konuştu. Sonra hep birlikte basın toplantısı düzenlediler ve söz konusu mutabakatı uygulama konusunda anlaştıklarını açıkladılar.

Şimdi ondan bir dönüş daha yapıyorsa, bilmeye ihtiyaç var, bu dönüşlere noktayı ne zaman koyacak?













Yazarın Tüm Yazıları