Karadeniz'de PKK olur mu?

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Devletimiz, PKK'nın Karadeniz'e inmesini önleyebilmek için Tokat'ın Erbaa İlçesi'nden Gümüşhane'nin Kelkit İlçesi'ne kadar olan kuşağı birbirine bağlayan bir Güvenlik Kuşağı oluşturmaya karar vermiş.

Bu kuşak içinde kalan ilçelerden Mesudiye'nin evladı olduğumuz için, konuyu daha başından beri adım adım izleyenlerden biriyiz.

Gönül isterdi ki, devletin yöneticileri bu bölgede iki yıldır çalan ‘‘terör’’ ziline zamanında kulak verseydi. Böylece 1995'ten itibaren Erzincan-Sıvas üzerinden bu yöreye doğru yayılma çabası içinde oldukları görülen teröristlerin cezası zamanında verilir, sorun da biterdi.

Unutmayalım: 1984 yılının 14-15 Ağustos gecesi Eruh ve Şemdinli'ye yapılan PKK baskınlarını o zamanın İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut ile o zamanki Başbakan Turgut Özal, ‘‘Bir avuç çapulcunun işi’’ diye değerlendirmeyip de ciddiye alsalardı, şimdi PKK terörünün izi bile kalmazdı.

Neyse ki, Mesut Yılmaz hükümeti hiç değilse Erbakan-Çiller ikilisi gibi, olaylara sırtını dönmedi. Konuya el attı da bazı önlemlerin alınmasına başlandı. En hassas yerler olan Korgan, Aybastı, Gölköy, Mesudiye, Akkuş, Koyulhisar, Reşadiye, Almus, Niksar, Erbaa yöresinin yoğun bir denetim altına alınacağı umudu böylece doğdu.

Bazıları yörenin ormanlık olmasını göstererek, ‘‘Burada terörle mücadele çok zor’’ diyor, ama aslında bu bölgenin genel olarak Güneydoğu Anadolu'dan çok farklı bir gerçeği var:

Bu yöre halkının özellikle PKK'lı teröristlere sempati duyması için hiçbir neden yok. Hatta bazılarının iddiası aksine biz, yörede yaşayan Aleviler'in de PKK'ya zerre kadar destek vereceğine inanmıyoruz. Çünkü, birlik ve dirlik içinde bir Türkiye'nin kıymetini en çok Alevi yurttaşlarımız bilir.

O nedenle PKK -ve PKK'nın hempası öteki terör örgütleri- ancak satın alabildikleri alçaklar sayesinde sığınacak yer bulabilirler. Yoksa Reşadiye'nin Çakırlı Köyü halkının yaptığını yapmaya, yani teröristleri kendi elleriyle yakalayıp güvenlik güçlerine teslim etmeye, tüm bu yörenin halkı hazırdır. Nitekim bu gerçeği 5 Temmuz 1997 günü toplanan Yedinci Mesudiye İlçe Kurultayı'nın oybirliğiyle aldığı ve Başbakanlığa, İçişleri Bakanlığı'na bildirdiği şu karar açıkça göstermektedir:

‘‘13 yıldır ülkemizi rahatsız eden ve milli bütünlüğümüzü hedef alan hain terör örgütünün uzantıları bir süredir Mesudiye'mizin temiz topraklarını kirletme çabası içindedirler.

Biz Kurtuluş mücadelesinin ilk gününden itibaren ulusumuzun birliği ve bütünlüğü, ebediyete kadar yaşayacak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve ulusumuzun çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için her türlü fedakârlığı seve seve üstlenmiş Mesudiye halkı olarak, var gücümüzle devletimizin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.’’

O nedenle devlet, terörle mücadelenin halk tarafından üstlenilecek kısmı için halkı eğitsin, tüm yöre köylerini telefonla donatsın, bir de kendine düşenleri (bunların neler olduğuna ayrı bir yazıda değiniriz) zamanında ve etkin şekilde yapsın... Orada terörün ‘‘t’’ harfi kalır mıymış, herkes o zaman görsün.

Yazarın Tüm Yazıları