Kar yok bari çiçek ekelim

KÜRESEL ısınma, sadece hava değişikliği yaratmıyor. Şubat ayının bitmesine karşın gelmeyen kış, yağmayan kar, Başkent’teki belediyeleri de şaşırttı, planlarını değiştirdi.

Geçen yıl kara karşı etkisiz kalan belediyeler, bu yıl ilk sulu sepkende alarma geçmişti.

Yağışa karşı, aylar önce karla mücadele araçlarını hazırladılar. Öyle ki feneri alayı benzeri kar araçları dolandı sokakları.

"Belediyemiz kara hazır" pankartlarıyla...

Araçlar karla karışık yağmurda bile, havaalanında uçağın inişini bekleyen itfaiye gibi, yollarda nöbete durdular.

Hemen tüm ekipler, karla mücadele için ayrıldı.

On binlerce ton tuz ve çeşitli kimyasallar satın alındı.

Ama "Başında beklenen çaydanlık kaynamaz" misali, kış gelmedi, kar yağmadı bir türlü.

Araçlar garajlarda, tuzlar depoda kaldı.

Ekipler ise "hazır ol"da...

Bu kez de kar baskınına değil, yağmayan kara yakalandılar.

ALTIN: BÖYLE KIŞ GÖRMEDİM

Kar yağmayınca bu hazırlık ortada kaldı.

"Bari ekipler boş kalmasın" diyen bazı belediyeler, karla mücadele ekiplerini park-bahçe düzenlemelerine kaydırmaya başladı.

Mesela Sincan Belediyesi.

Başkan Hasan Altın, küresel ısınma ile belediyenin strateji değiştirmesi arasındaki doğru orantıyı şöyle açıkladı:

"Baktık ki kış bir türlü gelmiyor. Ne yapalım; yavaştan adamları park bahçelere çekmeye başladık.

Hala tamamen ekibi dağıtmadık, bir 15 gün daha bekleyeceğiz. Sonra hepsini başka işlere vereceğiz. Ayrıca asfalt çalışmalarına da bu kış erkenden başladık.

Ömrüm Sincan’da geçti ben böyle kış görmedim."

ERYILMAZ: KAVGADAN KURTULDUK

Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz da gelmeyen kışın tahminlerini, planlarını değiştirdiğini kabul etti.

Eryılmaz yağmayan karla ilgili yorumunu ise, bardağın dolu tarafına bakarak yaptı:

"Tabii ki yağmayan kar, planlarımızı değiştirdi. Ancak biz işçilerimizi tek bir müdürlük çatısı altında topladığımız için zorlanmadık. Şimdi park ve bahçelerde çalışıyor, ağaçları buduyoruz.

Karın yağmadığı da bir bakıma iyi oldu aslında. şimdi biz yine Büyükşehir açmadığı için tüm caddeleri açacaktık. Ardından da Başkan Melih Gökçek, bu caddelerde ’Bu yolları biz açtık. Sokakları Çankaya Belediyesi açmıyor’ diye bağıran megafonlu araçlar gezdirecekti.

En azından karın yağmaması bizi bu kavgalardan kurtardı."

Büyükşehir ise yağmayan yağmur ve karın, "baraj"ında. Barajlar boş. Su sıkıntısı kapıda.

Yağmur duası olmadı, yağmur bombası henüz- patlamadı.

Küresel ısınma sadece mevsim ortalamalarını (normallerini) değiştirmiyor; belediyelerin, siyasetin ortalamalarını da (normallerini) etkiliyor.

Hem de seçim arifesinde...

Naçizane önerimiz; belediyeler yine de bağa-bahçeye -tümüyle- "dalmasın".

Küresel ısınmanın sürprizleri istikrarlı ve "normal" değil.

Aniden kar yağabilir, yollar kapanabilir yine. Hani "yurdum insanı"nın karayoluna astığı, "Taş düşebili, ayı çıkabili" tabelası misali.

O zaman geçen yıl kara "geç" kaldıkları için yenilen belediyeler, bu kez de "erken" davrandıkları için ani bir baskında yetersiz kalabilirler.

Biz de ne yapalım, yine manşetlerimize taşırız.

Metroyu da İstanbul’a taşıyın

HÜKÜMETİN İstanbul için 7.5 milyar dolarlık metro kaynağı hazırlıkları, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i kıskandırdı.

Gökçek, Hükümetin yardım haberini alır almaz, Ankara’nın da metro için 1.2 milyar dolara ihtiyacı olduğunu hatırlattı.

Ve şu açıklamayı yaptı:

"Bütün dünyada metroları hükümetler ödüyor.

Bizim bir taraftan borç ödemek bir taraftan metro yapmak gibi bir şansımız yok.

Devletin bize vermiş olduğu kaynak Ankara’daki vergilerin yüzde 2’si. Hükümetten metro için destek bekliyoruz.

İstanbul’daki Marmaraya 7.5 milyar dolar para verilecek. İstanbul’a bu parayı verecek olan hükümetin, 1.2 milyar dolar parayı da Ankara’ya bulacağına inanıyoruz."

Biz de inanmak isteriz.

Ama aklımızdan hala, İstanbul için önerilen, hatta ciddiye alınıp tartışılan projeler gelip geçiyor.

"Zihni Sinir"i bile kıskandıran "icat"lar.

SONRA DA MERKEZ TAŞINIR!

Biz de düşündük.

Merkez Bankası’nı taşıyacaklardı ya İstanbul’a.

Aslında belki de önce Ankara’da kazısı neredeyse biten metroyu İstanbul’a taşımalı.

Öyle boş boş duruyor burada.

"Hiç olur mu?" demeyin, biz mühendis değiliz, olurunu-olmazını bilemeyiz.

Sadece sesli düşündük. Bu proje-öneri-icat çorbasında bizim de tuzumuz olsun istedik.

Bir fizibilite yapılsın; metronun orada kazılması mı ekonomiktir, buradan taşınması mı...

Tutarsa; rasyonel ve fizibil ise...

Önce metroyu sonra da Merkez Bankası’nı İstanbul’a taşırız.

Eleştiriye salon yok

GEÇTİĞİMİZ haftanın krizi ise Ankara Tabip Odası ile Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi arasında yaşandı.

Tabip Odası, düzenleyeceği "Eğitim Hastaneleri Buluşması" öncesi toplantı salonu arayışına girdi.

Toplantıda Bakanlığa yönelik bir deklarasyon yayınlanacağını öğrenen başhekimler ise Oda’ya salon vermeye yanaşmadı.

Tabip Odası Başkanı Önder Okay, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Nihat Tosun’un beş gündür telefonlarına çıkmadığını ve kendisinden kaçtığını savundu. Okay ekledi:

"Bu herşeyden önce hekim örgütüne yapılan bir saygısızlıktır."

Duyumlarımız ise, Tosun’un yakın çevresine "Ben Bakanımın eleştirileceğini bile bile bu toplantıya nasıl ev sahipliği yaparım?" yakınmasında bulunduğu yönünde.

Çankaya’da ikide iki

BAŞKENT’te geçtiğimiz haftanın en şanslısı Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz oldu.

Eryılmaz’a gelen iki mahkeme kararı belediyenin üç yıllık esaretine son verdi.

Birinci karar, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AKP oyları ile kabul edilen, Çankaya Belediyesi’nin bütçesinin yüzde 50’sinin borçlarına karşılık tırpanlanmasını Danıştay’ın bozması oldu.

Bu yıllık yaklaşık 100 milyon YTL’nin belediye bütçesinde kalması demek.

Eryılmaz’ı ikinci sevindiren haber ise Bakanlar Kurulu’ndan geldi. Büyükşehir Belediyesi’nin, Çankaya Belediyesi’nin arsaları üzerinde uyguladığı hacizleri kaldıran mahkeme kararı, onaylandı. Bu da, Eryılmaz’ın bütçesine bir anda 900 milyon YTL’lik bir girdi daha sağladı.

Eryılmaz’ın, Ankara Hürriyet’e konu ile ilgili yorumu ise, "Bizi bir de şimdi görün" oldu.
Yazarın Tüm Yazıları